> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Kıssadan Hisseler > İbretlik bir ölüm hikayesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İbretlik bir ölüm hikayesi  (Okunma Sayısı 374 defa)
27 Ağustos 2010, 14:07:57
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Ağustos 2010, 14:07:57 »



İbretlik Bir Ölüm Hikayesi

Mustafa Koçak’ın kız kardeşi Fadime’nin ölmeden önceki son saatleri, olağanüstülüklerle dolu geçmişti. Yaşadığı bu sıra dışı olaylar onu son derece duygulandırmış ve son derece etkilemişti. Bütün gece yaşanan olayları dinleyince, bizleri de bir duygu seli aldı götürdü ve hepimiz ölenin yerinde olmayı arzuladık.

Subhaneke Ya Allah Tealeyte Ya Rahman

Ecirna Minennar Bi afvike Ya Rahman

Subhaneke Ya Rahim Tealeyte Ya Kerim

Ecirna Minennar Bi afvike Ya Rahman

Mustafa Koçak, çevresinde dürüstlüğü, doğru sözlülüğü ile tanınan, bir arkadaşımızdır. 23 Nisan 2010 tarihinde kanser hastalığı sebebiyle kız kardeşini kaybetti. Taziye için evine gittiğimizde, Mustafa’nın gözlerinde ölen kardeşine duyduğu üzüntünün yanında, gayet açık bir sevincin izlerini de görmemek mümkün değildi. Biz henüz sebebini sormaya fırsat bulamadan kendisi anlatmaya başladı.

Kız kardeşi Fadime’nin ölmeden önceki son saatleri, olağanüstülüklerle dolu geçmişti. Yaşadığı bu sıra dışı olaylar onu son derece duygulandırmış ve son derece etkilemişti. Bütün gece yaşanan olayları dinleyince, bizleri de bir duygu seli aldı götürdü ve hepimiz ölenin yerinde olmayı arzuladık. Neticede, bu güzel olayı sadece birkaç kişinin bilmesine ve hatıralarının zamanla kaybolmasına gönlümüz razı olmadı. Dergimizde yazarak, hem kalıcı kılmak ve hem de siz değerli okuyucularımızla bu ibretlik olayı paylaşmak istedik.

Fadime’nin son saatlerinde gözleri hep kapalıydı; ama Hadis-i Şeriflerde Hazreti Peygamberin (sav) haber verdiklerine benzer, gayb alemine ait bilgileri, gönül gözüyle bir taraftan seyrederken, diğer taraftan, başucunda Kur’an okuyan ve devamlı telkinlerde bulunan kardeşi Mustafa Koçak’a TV canlı yayını gibi naklen anlatıyordu.

Evet, Yüce Rabbimiz; geride kalanlara ibret olsun diye, sonsuz merhametinin bir tecellisi olarak, ölüm komasına girmiş Fadime kulunun, berzah âlemine ait bazı sırları, bazı gaybi gerçekleri, şahadet âlemi denilen yaşadığımız bu âleme aktarmasına müsaade etmişti.

Şimdi, Allah’ın sevgili bir kulu olduğu anlaşılan Fadime kardeşimizin, müminlere adeta iman tazeleten son saatlerini ve gerçek âlemden bizlere naklettiklerini, kardeşi Mustafa Koçak’tan ibretle dinleyelim:
Mart sonuydu, ablamın hastalığı artmıştı. Köyden beni arayıp, gelmemi istedi. Ben de gittim ve Tokat’a getirdim.. Sırtının ve belinin ağrılarından muzdarip bir haldeydi. Ambulansla hastaneye götürdüm. Doktor muayene etti ve “Hastanız çok kansız, buna acilen kan bulmamız lazım,” dedi. Eşin, dostun yardımıyla beş ünite kan ayarladık. Bir kaç hafta kadar hastanelerde koşuşturduk. Bir de ameliyat geçirdi. O arada doktorlar kanserden şüphelenip hasta uzuvdan bir parça alarak, patolojiye gönderdiler. Üç gün sonra patoloji sonucu belli oldu. Ablam gerçekten kanserdi. Tarih 23.04.2010’û gösteriyordu. Yani 23 Nisan’dı. “Tıbben yapacak bir şey yok, evine gitsin, hastane köşelerinde sürünmesin” anlamında, doktor ablamı evine gönderdi. Ben de onu kendi evime getirdim. Son günlerinde beraber olmak istedim. Doğrusu onun belki 6 ay daha yaşayabileceğini düşünüyordum. Ama o gün akşam namazından sonra Fadime’ de garip şeyler olmaya başladı.
Ev çok temiz olduğu halde gözleri kapalı bir şekilde “Odamı temizleyin!” diye bize seslendi.

“Fadime, ev zaten temiz.” dedikse de anlatamadık. Yine gözlerini hiç açmadan bu dileğini birkaç kez tekrarladı. Anladık ki bu temizlik baş gözüyle görülen bizim evin temizliği değil, gönül gözüyle görülen başka bir mekânın temizliği ve durumu da oldukça ağır.

Ölüm anında faydası olsun diye Yasin-i Şerif okuyalım, Esma-ül Hüsna okuyalım dedik. Ama Esma-ül Hüsna kitabını da evde bulamadık. Evrad kitabı vardı. Evrad kitabından şu bölümü okuduk;

Subhaneke Ya Allah Tealeyte Ya Rahman
Ecirna Minennar Bi afvike Ya Rahman
Subhaneke Ya Rahim Tealeyte Ya Kerim
Ecirna Minennar Bi afvike Ya Rahman

O da bizimle beraber tekrar etti. Sonra Yasin suresini okumaya başladık. O da bizimle tekrar etti. Yasin okurken “yoruldum” dedi. Yoruldum deyince sesimizi kestik. O ara dedi ki; “Bitti artık!” Ben “Ne bitti?” dedim. “Her şey bitti” dedi. “Olur mu, yarın seni çarşıya, gezmeye götüreceğiz” dedim. “Yok, beni çarşıya götürme, yarın yok, “dedi. Öyle deyince, yine Yasin suresini okumaya başladım. Bu defa da kendisi; “Ben gideceğim” dedi. Ben de “Hani sen gitmeyecektin?” dedim. “Yok, gideceğim” dedi. Ben, O’nu çarşıya gidecek sanıyorum. “Ne gitmesi Fadime, nereye gideceksin?” diyerek ne anlatmak istediğini iyice anlamak istedim. Bu sorum üzerine “Oynamaya gidiyorum” dedi. Çok şaşırdım! Biliyorum ki kız kardeşim hayatı boyunca düğünlerde bile oynamamıştır. Meraklandım, sordum; “Fadime, ne oyunu kiminle oynayacaksın?”, “Allah (cc) ile oynayacağım” dedi. Şaşkınlığım iyice arttı. “Allah ile ne oynayacaksın ki?” dedim. “Oyun oynayacağım” dedi. Anladım ki Fadime sevgili Rabbine kavuşacak, O’nun bugün düğün günü…

Ve bu oyun, Hazreti Mevlana’nın hani “Ben ölünce ağlamayın, benim ölüm günüm düğün günümdür.” dediği “Şeb-i Arus’u” ile aynı.

(Açıklama: İnsanlar için oyun oynama mutluluğun bir izharı ,dışa vurum şeklidir. Dünya denen çile hanede gayet sıkıntılı bir hayat süren bir insanın iman ile güzel bir ölümü en büyük düğündür. Düğünlerde mutluluklar oyun oynanarak izhar edilir. Fadime’nin oyununu böyle anlamak icap eder.) Yoksa Allah-u Teala her türlü noksanlıktan, ayıptan münezzeh, insanlar gibi oyun oynamaktan elbette berîdir. Ve zatı dünyada görülmez, bu ehl-i sünnetin kesin itikadıdır. Ama, ”O her an bir iştedir” ayetinde de açıkça görüldüğü gibi sıfatlarının, isimlerinin tecellileri ile, bütün hadiselerin canlı bir şekilde içinde olduğu da bir gerçektir. İnsanlarla Allah-u Teala’nın oyun oynamasını iki kişinin oynaması gibi algılamak ve buna inanmak küfür olur. Ama, Allah-u Teala’nın kullarıyla rüya veya rüyanın bir başka şekli olan yakaza hallerinde, o insanların anlayışlarına, bilgi ve görgülerine, kültürlerine uygun bir şekilde tecellisi ile göründüğü, irtibata geçtiği, İmam-ı Azam Hazretleri de dahil İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun kabul ettiği bir şeydir. Peygamber Efendimizin de Allahu Teala’yı rüyasında gördüğü, hadislerde belirtilmektedir. Bu tür manevi halleri müteşabih ayetler gibi yorumlamak gerekir. (Akaid, Ömer Nesefi; Taftâzânî,Şerhu’l-Akaid, s, 134)

Ben kardeşime Ashab-ı Kehf’in isimlerini okuyayım dedim. Ashab-ı Kehf’in isimlerini tek tek saydım, o da benimle birlikte saydı. Söylenmesi güç isimleri rahatlıkla telaffuz ediyor, sayarken dili bile dolaşmıyordu. Bu hal benim çok dikkatimi çekti. Neticede Fadime köyde yetişmiş, fazla bilgisi olmayan bir köy kızıydı. Aklıma birden şöyle bir soru sormak geldi: ”Ashabı Kehfi sayıyoruz, ama sen onları gördün mü ki?” dedim. “Gördüm, gördüm, “ dedi. “Ya!” dedim şaşkınlıkla; “Peki nasıl insanlar?”, “Çok güzeller, çok güzeller!” dedi.

“Öyle mi, bir şey söylüyorlar mı?” dedim. “Sana selam söylüyorlar” dedi. Selam söylemelerinden çok hoşlandım. Bunun üzerine Peygamber Efendilerimizi de saymaya başladım. Beraberce iki defa da bütün Peygamberlerin isimlerini saydık. Ben yine çok merak ediyorum; “Fadime Peygamberleri de gördün mü?”, “Gördüm!”, “Ya, peki nasıl insanlar?”, “Çok güzeller”, “Peki, onlar da bir şey söylüyorlar mı?”, “Onlar da sana selam söylüyorlar.”, “Adem Peygamberi de gördün mü?”, “Gördüm.” dedi. Ben, bu halin doğruluğunu test etmek istercesine “Peki, Âdem Peygamber mi uzun, yoksa ben mi uzunum?” diye sordum. Ve merakla bu sorunun cevabını bekliyorum. “Âdem Peygamber uzun.” dedi. Bu arada beni bir heyecan bastı. Sahabelerin ve Halifelerin isimlerini sayıyorum. Özellikle ünlülerini sordum, onlar nasıl, dedim. Onlar için de aynı şekilde “Çok güzel olduklarını” ve “selam söylediklerini” söyledi. Bu arada büyük melekler aklıma geldi. Ben isimlerini sayıyorum, O da sayıyor. Soruyorum; “Azrail’i gördün mü?”, “Gördüm.”, “O nasıl?”, “Çok güzel.”, “Münker, Nekir?”, “Onlar da Çok güzel.”, “Bana bir sözleri var mı?”, “Evet, selam söylüyorlar.” Evliyanın büyüklerinden Abdülkadir Geylani, Ahmet el Rufai, Şah-ı Nakşibendî, onları saydım. Onlardan da selam getirdi. Bazı ünlü Saliha kadınlardan sormaya başladım. Hazreti Fatıma Annemizi, Hazreti Asiye ve Hazreti Meryem annelerimizi sordum. Meryem’ den de selam getirdi. Onların da çok güzel olduklarını söyledi. Bu arada; “Cenneti gördün mü?” dedim. “Gördüm” dedi. “Cennet nasıl? Cennet ehli nasıl?” dedim. Hep kısa cevaplar veriyordu. Yine çok güzel olduklarını söyledi. Bana bir şey söylüyorlar mı deyince; “Selam söylüyorlar” dedi. Ben bu hale uygun olarak, Yasin suresindeki “Selamün kavlen mir rabbir rahim” ayetini okumaya başladım. (Manası:” Cennet ehline O gün rahim olan Rablerinden selam vardır.”) (Açıklama: Fadime’nin ruhanilerle, melek ve Peygamberlerin ruhlarıyla, kısa soru -cevaplar şeklinde konuşması Hazreti Peygamberin miraçtaki konuşmalarını sanki çağrıştırmıyor mu? )

Birden, ”Yoruldum Allah’ım yoruldum, dinlenmem lazım” demeye başladı. Ben de merakla sordum; “Yoruldum, yoruldum” diyorsun. “Niye yoruldun ki?” Cevap vermedi. Sonra da; “Beni oturt, beni yatır” demeye başladı. Hâlbuki zaten yatıyordu. Ama kendisini ayakta sanıyordu. Anladım ki mana âleminde ayaktaydı. “Beni oturt” diye ısrar edince, ”Fadime, tamam seni oturttum, seni yatırdım” dedim. Bunun üzerine sevindi. Cennet ehlinin kıyafetlerini sormak geldi içimden. “Cennet ehli nasıl giyiniyor?” dedim. “Beyaz giyiniyor” dedi. “Peki, hiç siyah giyineni yok mu?” dedim, “yok” dedi. “Peki, senin elbisen nasıl?” dedim, “Beyaz“dedi. “Fadime sen Allah’ı da gördün mü?” dedim, “Gördüm” dedi. “Peki Allah nasıl?” “Çok güzel” dedi. “Peki ne diyor?” dedim, “Selam söyle” diyor, dedi. Rabbimizin selam söylemesi beni çok mutlu etti. Başladım “Lebbeyk ! Allahümme lebbeyk!” demeye. Beraberce biraz da...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İbretlik bir ölüm hikayesi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 22:22:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İbretlik bir ölüm hikayesi rüya tabiri,İbretlik bir ölüm hikayesi mekke canlı, İbretlik bir ölüm hikayesi kabe canlı yayın, İbretlik bir ölüm hikayesi Üç boyutlu kuran oku İbretlik bir ölüm hikayesi kuran ı kerim, İbretlik bir ölüm hikayesi peygamber kıssaları,İbretlik bir ölüm hikayesi ilitam ders soruları, İbretlik bir ölüm hikayesiönlisans arapça,
Logged
09 Şubat 2011, 22:21:15
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 09 Şubat 2011, 22:21:15 »



      Maşaallah Barekallah..Rabbim veli kullarını gizliyor..Hikmetinden sual olunmaz..Bazen de böyle aşikar haller gösteriyor ki kalanlar ibret alsın..İnsanın, imanla emanetini sahibine teslim etrmekten daha büyük bir hedefi var mıdır şu hayatta?

     Varsa da ben bilmiyorum..Rabbim hepimize hayırlı akıbet nasib etsin,inşaallah..

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes