๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Kıssadan Hisseler => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 26 Ocak 2012, 18:03:12



Konu Başlığı: Hükümdar İle Kuş Fenze
Gönderen: Ekvan üzerinde 26 Ocak 2012, 18:03:12
                 Hükümdar İle Kuş Fenze  

— Anlatırlar: Hint hükümdarlarından Feridun adlı pâdişâhın bir kuşu varmış, Fenze adında. Fenze ile cücüğü pek güzel öterlermiş. Pâdişâh bu kuşları çok sevdiği için hanımının yanına konulmalarını emretmiş, hanımına da sıkı sıkı tenbihlemiş: "Aman ha, dikkat et bu kuşlara; iyi koru onları!" diye.

Olacağa dur denmez. Hanım bir erkek çocuk doğuruyor, çocukla cücük birbirlerine ısınıyorlar, ikisi de kendi aralarında tatlı tatlı eğleniyorlar... Anne Fenze ise hergün dağa uçuyor hiç kimsenin bilmediği garip bir meyve getiriyor. Yarısını hükümdarın oğluna yansını da kendi cücüğüne yediriyor. Bu hârika meyve iki yavrucağın sağlıklı büyümelerine ve kısa zamanda gencelmelerine yol açıyor. Hükümdar da açıkça tanık olduğu bu enteresan hâdiseden ötürü Fenze'ye daha çok hürmet gösteriyor, daha fazla ihsan ediyor gün geçtikçe....

Fenze yine bir gün meyve devşirmek için dışarı çıkıyor. Bu arada cücük, şehzade ile oynamakta iken duramıyor, arkadaşının kucağına pisliyor. Çocuk ansızın hiddetleniyor, cücüğü tuttuğu gibi yere çalıyor, zavallı oracıkta can veriyor... Bir süre sonra Fenze saraya geliyor, yavrusunu kanlar içinde yerde cansız bulunca çığlığı basıyor. Ağlıyor, ağlıyor... Habire de söyleniyor:

— Yazıklar olsun ahdini tutmayan hükümdarlara! Hukuka riâyet etmeyen, dostunu korumayan, edepten bînasip hükümdarlarla dostluk kuranların vay haline! Hakikatte onlar hiçkimseyi sevemezler, hiç kimsenin kıymeti yok onlar nezdinde. Ancak birinden bir fayda umdukları zaman yanaşırlar, bilgisinden istifâa etmek için adam tutarlar. Lâkin amaçlarına erişince ne dostluk kalır ne saygı! Ne ihsan ne de hukuka riâyet! Böyle hükümdardan işlerini dâima cürm ü cefâ ve ikiyüzlülükle götürürler. İşledikleri nice büyük hatayı küçümserler ama istedikleri en hafif, önemsiz bir şey engellenmeye görsün... Birden azılı bir canavar kesilir, zâlimlerin zalimi olurlar! İşte bu hükümdar da öyle, dostuna zulmeden merhametsiz bir nankör olduğu için!

Kuş zehir zemberek bu lafları ettikten sonra hınçla şehzadeye atılmış, gözünü çıkarmış ve havalanıp sarayın saçağına konmuş. Hâdise kendisine aktarılınca çok üzülen hükümdar, kuş Fenze'yi tuzağa düşürme arzusuyla yaklaşmış ve demiş ki:

— Senin canın emniyette olacaktır! Sana bir şey yapmayacağım, in artık Fenze kardeş!

Kuş cevap vermiş:
— Ey Pâdişâh! Elbette zâlime hesap sorulacak! Şu anda kurtulsa cezadan ilerde asla kurtulamayacak. Hattâ nesilden nesile devam edecek bu ceza! Senin oğlun benim biricik yavrumu mahvetti, ben de cezasını derhal verdim!

Hükümdar:
— Hayâtım hakkı için ey dost, (ne olursun dur dinle) Biz senin yavruna zulmettik. Sen de bizden öcünü aldın! Artık senin bizden, bizim senden alıp veremediğimiz bir şey kalmadı. Haydi sakin ol ve can güvenliğinin sağlanacağına inanarak gel yanımıza!

...

Hükümdar aldı sözü:
— Ben kesin olarak bildim ki kimse kimseye bir şey yapamaz, kaderde yazılandan gayrı ve küçük büyük ne gelmişse başa, ancak bir malum kader ve kaza ile olmuştur. Nasıl ki mahlûkatın yaratılışı, çocuğun doğuşu ve canlının yaşayışında yaratıkların hakîkî bir müdâhelesi söz konusu değilse fâni olanın gidişi ve canlının ölümü de böyledir. O halde sen benim oğluma yaptığın eza konusunda nasıl mesul değilsen benim oğlum da senin yavruna yaptığı şeyde mesul değil...

Öyle değil mi ya, bunların hepsi önceden takdir edilmiş bir kaderdir ve her birimizin kendine özgü bir mazereti var; dolayısıyla kaderin getirdiklerinden sorumlu olamayız.

Fenze cevap verdi:
— Evet kader elbette senin dediğin gibi (bir takdir işidir.) Ancak bu durum, sağduyulu kişinin tehlikeden uzaklaşma ve zarardan kaçınma hususunda bir şey yapmayacağı anlamına gelmez. Bilakis akıllı adam tedbirini alır, gücünü sarfeder ve bununla beraber kadere inanır! Hakîkî kader inancı böyledir....

...

Ruhu acıyla kıvranan kişiyi, ancak aynı acıya mübtelâ olan anlar.. Bende de sendeki dayanılmaz elemin bir benzeri var, içim yanıyor ve seni anlıyorum. Seninle olmak, beraber gezmek bana hayır getirmez. Zîrâ sen ne zaman benim senin oğluna yaptığımı hatırlasan, ben de ne zaman seninkinin benim yavruma yaptığını hatırlasam kalplerimiz nefretle kararacaktır...

Hükümdar cevap verdi:
— Kalbinde iz bırakan dostun dostluğunu unutturacak denli kara bir kin dalgasına kapılan kimsede hayır yoktur!

Fenze aldı sözü:
— Tabanı yaralı adam ite kakıla yürümeye mecbur kalsa veya kendi arzusuyla yürümek istese muhakkak açılacaktır yarası ve müthiş bir ızdırap verecektir ona! Gözü yanan adam yüzünü rüzgâra çevirirse acıyla kıvranacaktır... intikama kurban gidecek kişi de intikam alacak adama yaklaştığında hayâtının kumarını oynamış olur. Bu dünyada yaşayan kişi, tehlikeden kaçınmalı; belâ gelecek yere sokulmamalı; ölçüp tartarak işe başlamalı, kabadayı edalarıyla gücüne güvenmemeli; îtimad etmediği adamlarla yola çıkmamalıdır. Zîrâ kim kaba kuvvete güvenir de tehlikeye atılırsa kendini ölüme teslim etmiş demektir. Yaşaması için gerekli olan yiyecek ve içeceğini hazırlamadan yola düşen ve asla takat getiremeyeceği işlerin peşinde koşan adam kendini helak eder.



Kelile Ve Dimne
Beydaba