Faili meçhul bir cinayet nasıl ortaya çıktı

FAİLİ MEÇHUL BİR CİNAYET NASIL ORTAYA ÇIKTI

Abbasi Halifesi Mutezıd Billah (890–902), Dicle kenarına bir saray yaptırıyordu. Bir ara gelip inşaatta çalışanları şöyle bir gözden geçirirken bir işçinin aceleci halleri olduğunu, arkadaşlarının aksine sırtına ikişer taş yükleyip iskeleye yukarı koşar adımlarla çıktığını gördü.
Bunda sırlı bir şeyler olacağını sezer gibi oldu.
Ustabaşılarını çağırıp sordu:
– Bütün işçiler ancak birer taş çıkarırken bu zayıf yapılı işçi, neden ikişer taşı hem de koşar adımlarla çıkarma telaşını gösteriyor? Bunda bir iş olsa gerektir.
Tatmin edici cevap alamayınca, çağırıp işçinin kendisine sordu:
– Senin bundan önce bir işin, sanatın var mıydı, ne iş yapıyordun?
İşçinin, herhangi bir sanatının ve işinin olmadığını, burada amele olarak çalışmayı tercih ettiğini söylemesi üzerine emir verdi:
– Götürün bu işçiyi, itiraf edinceye kadar kamçılayın! Çünkü bunun daha önce yaptığı bir sanatı yahut da işi olmalıdır. Araştırma yapılabilir korkusuyla bilgi vermekten kaçınıyor.
İşçiyi götürüp kamçılamaya başladılar.
Birkaç kamçıdan sonra:
– Durun durun, olduğu gibi anlatacağım, diyerek başladı kendisini telaşlandıran olayı anlatmaya:
– Ben, dedi bir kiremit işçisiydim. Bir gün kiremit kavurduğum fırını yakmış, ağzını kapamak üzereyken çevrede bir adamın gelip eşeğinden inerek sırtındaki gömleğinin bitlerini öldürmeye başladığını gördüm. Yaklaştığımda adamın belinden kemerini çıkarıp yanına koyduğunu anladım. Varıp kemeri alınca içindeki çil çil altınları da gördüm. Benim kemeri almama razı olmayan sahibi, kalkıp karşı koydu. Bu çatışmada adamı öldürüp fırının içine koydum. Eşeğini de kesip aynı şekilde fırına attım. Kemeri alıp buraya kaçtım. İşte kemer, işte içindeki altınlar.. dedi.
Kemeri alıp doğruca halifenin huzuruna getirdiler. Bağdad sokaklarında dellallar bağırdı:
– Adamı kaybolan aile varsa, halifenin huzuruna gelsin, diye.
Bir kadıncağız feryat ederek gelip anlattı:
– Bir müddetten beri oğlum kayboldu. Kemerindeki altınlarıyla, dedi. Kemeri çıkarıp gösterdiklerinde kadıncağızın feryadı daha da yükseldi.
– Bu kemer oğlumun, işte üzerinde de ismi yazılı, dedi.
Katilin suçu sabit olduğundan, öldürdüğü adamın kapısına kurulan bir darağacında kısas yoluyla idam edildi. Maktulün yakınları ve halkın galeyanı böylece teskin oldu. Ancak halife Mutezıd Billah’ın sahip olduğu sezgi gücünden dolayı, halkın takdir ve tebrikleri de saltanatı boyunca devam etti.
(Nevadir-i Süheylî’den)

Ahmet Şahin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın