> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Kıssadan Hisseler > Ahmet Ve Manevi Boşluk
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahmet Ve Manevi Boşluk  (Okunma Sayısı 1159 defa)
17 Haziran 2011, 01:29:49
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« : 17 Haziran 2011, 01:29:49 »



                                      


                                                    Ahmet Ve Manevi Boşluk

        Ahmet henüz 15-16 yaşlarında esmer tenli, kendi dünyasında içini kimseye açamayan bir delikanlı idi. Her zaman olduğu gibi akşam yemeğinden sonra evlerinin balkonuna çıkar güneşin batışını seyrederdi. Mahalledeki arkadaşlarla oynamaktan, onların sulu şakalarından bıkmıştı. O’na ters geliyordu bu yaşam tarzı. İçinde keşfedemediği düşünceler beynini kemiriyordu… Gerçi zaman zaman bazı düşüncelerini ana-babası ile paylaşsa da bu O’nu rahatlatmaya yetmiyordu. Arkadaş çevresine bakıyor, arkadaşlarının dünya âleminin şatafatına dalmış diğer canlılar gibi başıboş, vurdumduymaz bir hayat tarzı benimseyişlerine üzülüyordu.

        Ahmetlerin evlerinin bitişiğinde bir arkadaşı vardı. Her akşam diğer arkadaşları ile alem yapar içki içer, sarhoş naralarla da etrafını rahatsız ederdi. Hele bir de arkadaşının babadan kalma siyaha boyadığı arabası vardı ki değmeyin keyfine gitsin… Ahmet’e göre mahallede O’nu anlayacak, O’nunla dertleşecek arkadaşları yok gibi idi… Arkadaşlarına baktığında kızlı-erkekli laubali bir yaşam sürüyorlardı…

        Lise de din dersinde hocanın anlattıkları ilgisini çekmişti Ahmet’in. Din Kültürü öğretmeni Mehmet hoca zaman zaman derslerinde Kurandaki şu ayetleri vurguluyordu :” İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. (1) Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. (2) O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir (3)

        Ahmet’i işte bu ayetler düşündürüyordu. Demek ki bizi yaratan rabbimiz bir gaye üzerine yaratmış, demek ki bizi bir gaye üzerine yaratan rabbimiz bizi başı boş bırakmamış bizlerden kulluk istiyor…  Ahmet her zaman yaptığı gibi kafasını ellerinin arasına alır derin derin düşüncelere dalarak:” O zaman bu arkadaşlarımın bu rahat ve serbest yaşayışı ve vurdum duymaz hayatına ne demeli, köyden şehre gittiğimde ya o cadde ve sokaklardaki rabbimizin bu emirlerine karşı yapılan yanlışlıklara ne demeli? İçki, kumar, gayri meşru ilişkiler, sevgisiz büyüyen sokak çocuklarının ellerindeki tinerler, kapkaççılar, hırsızlar, arsızlar, insanlara zulum yapanlar niçin koşuşturuyorlar.

        Ahmet, bunları düşündükçe Din kültürü hocasının zaman zaman vurguladığı ayetleri de hatırlayarak büyük bir bocalamanın içine girmektedir. Ahmet, anne- babasına, yakın çevrelerine baktığında onlardaki vurdumduymaz günahlarla bezenmiş yaşam tarzını da anlamış değildi. Sadece rahmetli dedesinin kapının önündeki çınar ağacına yaslanarak dertli dertli ve ağlamaklı Kur’an okuyuşları hatırına gelmekteydi. O zamanlar daha küçüktü Ahmet. Dedesinin bu yaptığına anlam veremiyordu ama şimdi daha bir olgun düşünüyor, olayları idrak ederek, analiz edebiliyordu.

        Günler böyle gelip geçmekte iken zaman yelkovan ve akreple yarışa dursun. Ahmet’in içinde cevabını bulamadığı ve büyük bir eziklik çektiği adını veremediği sorunlar gün geçtikçe çığ gibi büyüyor, günden güne Ahmet’i kemiriyordu. Din Kültürü hocasının anlattıkları ile çevresindeki yaşamın zıtlığı arasında bocalıyordu Ahmet. Buna bir an önce çare bulmalıydı.

        Birden aklına mahallenin genç hocası geldi. Yazları çekindiği için kursa katılmamıştı Ahmet. Kur’anı az çok biliyordu ama yeterli değildi bu bilgisi… İçindeki manevi boşluğa çare bulmak için mutlaka yanaşmalıydı hocaya…

        Zaman Akrep ve yelkovanı yenerek yarışı kazanmıştı ve Yaz tatili gelmiş çatmıştı. Hoca da yaz kursuna hazırlık yapıyor caminin bitişiğindeki geniş baraka yeri kurs için hazırlıyordu daha düzenli olması için. Öğrencileri gurbetten gelenlerin çocukları ile birlikte çoğunluk oluşturuyordu.

        Ertesi sabah Selim hoca Cumada duyurduğu yaz kursunu başlatmıştı. Cıvıl cıvıl masum ve tazecik günahsız yavrular ellerinde “Elif Ba” larla birlikte büyük bir sevinçle camiye doğru koşuyorlardı. O anda Ahmet’in içinde bir kıvılcım koptu :” Neden ben de olmayayım, neden rabbime iyi bir kul olmak için koşmayayım, neden yaratılış gayeme uygun yaşamayayım, neden ben de “Kitabımız Kuran’ı öğrenmeyeyim ?” diyerek dedesinden kalma Kur’anı aldığı gibi çocukların arasına dalar…

        Selim hoca birinci günü derslere çocukları ısındırmak için sohbet havasında tanışma faslıyla başlar. Sonraki günlerde ders ilerleyip ilmihal konularına gelinince Ne tevafuk ki İmanın şartlarını anlatan Selim hoca ALLAH’ın biz insanoğlunu başıboş yaratmadığını, yaratılış gayemizin ona kulluk olduğunu, yaptıklarımızın bir gün mutlaka hesabını vereceğimizi anlatıyordu ki Ahmet abdeste gitmek için izin istedi; maksadı abdest değildi, caminin bir köşesinde çekilmiş Selim hocanın anlattıklarını düşünerek arkadaşlarla yaptıkları günah yığınları aklına geldikçe hüngür hüngür ağlıyordu. Selim hoca da ders bittiği için teneffüs vermişti çocuklara...

        Selim hoca oynayan çocukların arasında Ahmet’i göremedi ve az ilerde O’nu hıçkıra hıçkıra ağlarken buldu. Hayretle acaba  bu çocuğu böyle ağlatan nedir diye düşündü.
Ahmet’in yanına yaklaştı Usulca sevimli bir tebessüm takınarak omzunu sıvazladı…

        O gün ders bitmiş, çocuklar evlerine gitmişti. Selim hoca Ahmet’in derdini fark etmiş O’nu evlerine davet etmişti, Ahmet de Selim hocanın bu sıcaklığından yüz bularak daveti kabul etmişti. Ertesi gün dersten sonra Ahmet, Selim hocanın evindeydi, Ahmet’i celbeden Selim hocanın evi de eşi de çocukları da mütevazi bir kimlikte Ahmet’e hoş geldiniz diyerek yer göstermişlerdi. Selim hocanın evi Ahmet’e göre O’na çok huzur veriyordu. Duvardaki Dini resimli tablolar Ahmet’in dikkatini çekmişti. Akşam yemeğini yedikten sonra Ahmet’le Selim hoca koyu bir sohbete dalmışlardı. O arada Selim hocanın eşi Ayşe hanımda kahveleri getirmişti. Selim Hoca önce Ahmet’e yardımcı olmak için sakince Ahmet’in derdini anlatmasını bekledi, bu arada Selim hocanın eşi ve çocukları da diğer odaya çekilmişlerdi ki Selim hoca ile Ahmet rahat konuşabilsinler...

        Ahmet ana-babasından görmediği bu yakın ve sıcak ilgi karşısında içindekileri dökerek en azından rahatlamak pahasına Selim hocaya derdini anlatmaya başladı:
” Hocam büyük bir boşluk içindeyim, yaşananlarla söylenenler farklı uygulanıyor, mademki rabbimiz bizi bu dünyaya kendisine kulluk için göndermiş, o halde bu insanlar niçin nefislerine uyuyorlar da rablerini dinlemiyorlar. Mademki her şeyin bir hesabı var neden insanlar hesapsızca yaşıyorlar. Hocam içimi kemiren kurt, etraftaki zıt kutupların yaşayışları ve söylediklerinin farklı olması… Bir de ben niçin rabbime iyi bir kul olmayayım. İçimde yara var hocam rabbime karşı nankör olduğum için, geçmişteki bunca günah yığınlarından O’nun huzuruna çıkmaya utanıyorum, ya beni affetmezse, ya bana kulum demezse ya beni cehennemine atarsa halim ne olur. Nasıl rabbime yaklaşabilirim hocam lütfen yardım ne olur içimdeki sıkıntı bundan. Çok pişmanım” diyerek derdini anlatmıştı Selim hocaya.

        Selim hoca büyük bir baba şefkati ve hoca olgunluğu ile Ahmet’i dinledikten sonra sorunun nereden kaynaklandığını öğrendi. Cevaba geçmeden önce Ahmet’i düşünmeye sevk ederek kendi cevabını kendisinin bulmasına yardımcı oldu.
 
        “Bak Ahmet rabbimiz bizi kendisine kulluk için yaratmış değil mi? Evet hocam. Etraftaki isyankâr kulların halleri seni şaşırtmasın. Biz dinimizi kimlerden öğreneceğiz. Tabiî ki dinini iyi bilen sizin gibi hocalarımızdan. “Ahmetçiğim aslında bizler de hata yaparız, bizler sadece rabbimizi biraz daha iyi bilmeye çalışırız. Düsturumuz Kuran ve sünnet olmalı ve tabiî ki de icma ve kıyas… Bu pencereden, bu açıdan ehli sünnetin bu çizgisinden bakıldığında kolay kolay yanlış yapmayız. Sen yanlış yapan diğerlerini örnek alma senin ana kaynakların bu olsun der… Ahmet düşüncelerinin yanlış olduğunu Selim hocanın anlattıkları ile anlamaya başlamıştı. Biraz rahatladığını, açıldığını hissetti.

        Selim hoca devam ederek kendini aşırı suçlama, “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! ALLAH’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
Şüphesiz ALLAH, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. (4) ayetini okuyarak ümidini kırma, tevbe et, rabbimiz tüm günahlarımızı bağışlayacaktır diye Ahmet’e teselli vermektedir.

        Ahmet: “Demek ki rabbimiz bizleri günahlarımızla kabul ediyor ha diyerek bir an önce tevbe kapısına yönelmek istedi. Sonra Selim hoca Ahmet’e dua etmenin, rabbimizi zikretmenin, O’nun verdiği nimetlere şükretmenin, tevekkülün ve bunun gibi daha nice İslam’ın güzel kavramlarından bahseder. Ahmet artık içindeki sıkıntının gideceğine, hatta şu an bile rahatladığına kanaat getirmiştir. Hem Selim hocayla tanışmanın verdiği mutluluk hem de içindeki sıkıntıların gitme aşaması Ahmet’i çok sevindirmişti.

        Zamanla Ahmetlerle Selim hoca arasında ailevi bağlar kuvvetlenir. Selim hoca artık her hafta birinin evinde toplanarak dini ve ilmi sohbetlerle mahalleliye yardımcı olmaya çalışır, Selim hocanın eşi Ayşe hanım da kadınlara vaaz ve sohbet ederek onların dini bilgi eksiklerini gidermeye çalışır. Ve bu sohbet bu canlılık bu mahalle kaynaşması o kadar ilerler ki karşı mahallelerden bile Selim hocaya misafir ve ziyaretçi gelir.

        Ahmet yaz kursu boyunca Selim hocadan çok şey öğrenmiştir. Şimdi insanlara ve dünyaya çok daha farklı bakmaktadır. Elinden geldiğince Merhamet ve şefkat kucağını tüm canlılara açmaya çalışır. Liseyi apar topar bi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 18 Haziran 2011, 00:30:42 Gönderen: Halis_52 »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahmet Ve Manevi Boşluk
« Posted on: 24 Nisan 2024, 14:57:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahmet Ve Manevi Boşluk rüya tabiri,Ahmet Ve Manevi Boşluk mekke canlı, Ahmet Ve Manevi Boşluk kabe canlı yayın, Ahmet Ve Manevi Boşluk Üç boyutlu kuran oku Ahmet Ve Manevi Boşluk kuran ı kerim, Ahmet Ve Manevi Boşluk peygamber kıssaları,Ahmet Ve Manevi Boşluk ilitam ders soruları, Ahmet Ve Manevi Boşlukönlisans arapça,
Logged
17 Haziran 2011, 10:56:52
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #1 : 17 Haziran 2011, 10:56:52 »

Allah c.c. razı olsun hocam.Yüreğinize sağlık.Yazmaya devam inş :)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

17 Haziran 2011, 13:10:49
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 17 Haziran 2011, 13:10:49 »

Esselamu aleykum rahmetullahi ve berakatuh ; Rabbim (c.c.) böyle hayirli gençleri çoğaltsin yeni neslimiz daha hayirli ve güzel olsun insaallah..Güzel bir paylasim olmus..Sizin eseriniz galiba Rabbim (c.c.) daim eylesin insaAllah yenilerini de bekleriz + rep..Dua ile..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

17 Haziran 2011, 15:41:47
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« Yanıtla #3 : 17 Haziran 2011, 15:41:47 »

           Rabbim sizlerden de razı ve memnun olsun kıymetli hocalarım. En büyük arzum Kur'an hadimi olabilmek. Gayri bundan büyük hizmet bilmem. Her yaz kursunda bu yavrucakları okuturken bu duygu ve heyacanla hizmet sevdamız biraz daha alevlenmekte... İnşALLAH rabbim gönlüme hikmet pırıltılarından gani gani verir de kör-topal O'nun yolunda ilerleriz. Evet hocam acizane bu fakire ait. İnşALLAH devamı gelir. İnsanın kendi gönlünden koparak paylaştıkları bambaşka oluyor. Selam ve dua ile... Rahman'a (c.c.) emanet olunuz. rep için teşekkürler... :)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 17 Haziran 2011, 15:42:39 Gönderen: Halis_52 »
Kayıtlı

24 Ocak 2016, 14:20:31
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #4 : 24 Ocak 2016, 14:20:31 »

Allah razı olsun.. İçime işleyen çok dokunaklı bır paylasım..
“Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin."Rabbim bızlerı affettiğin doğru yolu bulan kulların eyle
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes