Konu Başlığı: Kıraat Öğretiminin Dinî Dayanakları Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Mayıs 2011, 18:00:34 1. Kıraat Öğretiminin Dinî Dayanakları Kur'ân-ı Kerîm, güzel ses ve kendisine mahsus edâ keyfiyeti ile okunması gereken bir kitaptır. Bu özelliğin kaynağı bizzat Kur'ân'ın kendisi, onu destekleyen Nebevi tatbikat, sonraki dönemlerdeki uygulamalar ve sözlü edebiyattır. İlk vahyin "kıraat" kelimesine de kaynaklık eden fiil kökünden "ikra1" şeklinde gelmesi, daha sonra gerek "ka-ra-e" gerek ağır ağır ve dikkatlice okumak anlamına gelen "ra-te-le"[293] gerekse sesli ve nağmeli olarak okuma anlamındaki "te-le-ve"[294] kökü kullanılarak emirler verilmesi ve hatırlatmalar yapılması, Hz. Peygamber'e vahyin okunuşunu Cebrail'den öğrenme, güzel okuma ve ümmetine öğretme görevini de vermiştir. Nitekim Buhâri ve Müslim gibi güvenilir kaynakların rivayet ettiği ve birkaç ayrı koldan gelen Hz. Peygamberin Übey b. Ka'b'a Kur'ân okumasıyla ilgili "ALLAH bana, Kur'ân'ı sana okumamı emretti." ve "ALLAH, Lenı Yeküniîlezine Keferû sûresini sana okumamı bana emretti" hadisleri"[295] onun bu görevini açık olarak ortaya koymaktadır. Onun ashabına ağır ağır okuması, ashâbdan tertil üzere ve güzel bir sesle okuyanları övmesi kıraat taliminin temellerini teşkil etmek-'tedir. Hz. Peygamber Mekke'de iken, önce kendi evinde, burası Müslümanlara yetmeyince veya müşriklerin dikkatini çekince ashâbdan Erkanı b. Ebü'l-Erkam'm evinde bizzat Kur'ân öğretimi yapmıştır. Hicretten iki yıl önce de birinci Akabe Biatini müteâkib Mus'âb b. Ümeyr'i, Kur'ân öğretmeni olarak Medine'ye göndermiştir. Mus'âb, Sa'd b. Zürâre'nin evine yerleşmiş ve öğretmenlik vazifesini burada yapmıştır. Ayrıca o, müslümanlann evlerini dolaşarak da onlara Kur'ân okutmuştur.[296] Hicretten sonra Peygamberimizin mescidi, bir "dârü'l-kurrâ" gibi kullanılmıştır. Zira mescid alanı içerisinde hayatlannı sürdüren Suffe ashabı, esas itibariyle Kur'ân tahsil etmekteydiler. Bir süre sonra Sufîe'nin yetersiz kalması sebebiyle, Peygamberimiz tarafından, Medine'nin çeşitli mahallelerinde mektepler açılmıştır. Bunlardan birisi hicri 2. yılda Medine'de Mehzeme b. Nevfel'in evinde tesis edilen ve "dârü'l-kurrâ" adını taşıyan Kur'ân mektebidir.[297] İlgili nasları ve uygulamaları değerlendiren âlimler kıraat öğrenmenin İslâm ümmetine farz-ı kifâye olduğunu, bir beldede bu ilmi okutmayan ve okumayan olduğunda belde halkının tamamının günahkar duruma düşeceğini ifâde etmişlerdir.[298] [293] el-Furkân 25/32; el-Müzzemmil 73/4. [294] el-Bakara 2/129. [295] bk. Buharı, "Menakibü'l-ensâr", 16, "Tefsir", 98; Müslim, "Salâtü'l-Müsâfirîn", 245, 246; "Fezâ'ilü's-Sahâbe", 121, 122; Tirmizî, "Menâkıb", 33; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 130, 137, 185, 218, 233,273,284. [296] İbn Sa'd, et-Tabakatü'lkübra, IV, 206-207. [297] İbn Sa'd, et-Tabakâtü'1-kübrâ, IV, 205*206; Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 770-773; İbrahim Sarıçam, "Mahreme b. Nevfel", DİA, Ankara 2003, XXVII, 389-390. [298] İbnü'l-Cezerî, Münddü'i-muknin, s. 14; Bennâ, İthafül-mdaîâ, s. 69. Abdülhamit Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, Emin Yayınları, Bursa 2004: 131-133. |