> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kimya-ı Saadet > Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez  (Okunma Sayısı 1531 defa)
25 Aralık 2009, 14:21:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 25 Aralık 2009, 14:21:31 »



KABİRDEKİ EJDERHALAR BAŞ GÖZÜYLE GÖRÜLEMEZ

Sen şeriatın, zahir haberlerine göre, bu ejderhalar baş gözü ile görülebilir dersin. Ruhun içinde olan ejderhalar görülür cinsten değiller. Biliniz ki, bu ejderhalar görülebilir. Ama ölüler görür. Bu dünyada olanlar göremez. Çünkü, o âleme mahsus şeyler, bu dünya gözü ile görülemezler. Bu ejderhalar, bu dünyada görüldüğü gibi, ölüye görünürler. Fakat sen göremezsin. Hususan, çok kimseler uykuda yılanın kendini soktuğunu görür, yanında oturan ise bunu görmez. Bu yılan, uyuyan için vardır, acısı ona gelmektedir, uyanık olan kimse için ise yoktur. Uyanık olanın bu yılanı görmemesi, diğerinin acısından bir şey azaltmıyor.

Uyuyan bir kimsenin rüyada, kendisini yılan soktuğunu görmesi, bir düşmandan sıkıntı göreceğine işarettir. O acı ve sıkıntı ruha olmakta idi, kalbe gelmekte idi. Fakat bu dünyada bir şeye benzetilmek isterse, yılan olur. Düşmanı kendisine galib gelince, "Zaten bunun rüyasını görmüştüm" der. Sonra da, "Keşke beni yılan soksaydı da, bu düşmanım, arzusuna kavuşmasaydı", der. Çünkü, bu azab onun kalbine, bedenine olandan ve yılanınkinden daha büyük gelmektedir. O hâlde "Bu yılan yoktur, onu ısıran, sokan da bir hayâldir", dersen, bu büyük bir hatâdır. Bilâkis o yılan mevcuttur.

Mevcudun mânâsı "bulunan", demektir. Yok´un mânâsı da, "bulunmayan" demektir. Rüyada senin bulduğun ve gördüğün her şey, hiç kimse onu görmese de, sana göre mevcuttur. Senin görmediğin her şey de herkes tarafından görülse de, sana göre, mevcut olmayan ve bulunmayan bir şeydir. Azab ve azabın sebebi ölüye ve uyuyana olmaktadır, diğerleri görmese de, bu azabı görenler, çekenler için niçin noksanlık olsun?

Şu kadar var ki, uyuyan çabuk uyanıyor ve azabdan kurtuluyor. Bunun için buna hayâli oluyor derler. Fakat ölü, o azabda kalıyor, çünkü ölümün sonu yoktur. Böylece hep azab çekiyor. Bunun gibi bu âlemde his olunanlar da kalıyor.

Kur´ân-ı Kerim´de ve şeriatta bu yılan, akrep ve ejderhaların kabirde bulunduğu yoktur ki, bu baş gözü ile herkes onları görsün ve âlem-i şahadetten olsunlar. Ama eğer bir kimse uyku sebebiyle bu âlemden uzaklaşırsa ve bu ölünün hâlini ona gösterirlerse, onu yılan ve akrepler arasında görür. Peygamberler ve evliya uyanık iken de görürler. Çünkü, diğerlerine uykuda verilenler, bunlara uyanık iken de verilir. Onların bu dünya ile meşguliyeti, Öbür dünyaların işlerini müşahede etmelerine engel olmaz.
Bu kadar uzun anlatmaktan maksadımız, baş gözü ile mezara bakıp da bir şey görmeyen ahmakların, kabir azabını inkâr ettikleri içindir. Bu da, öbür dünyanın işlerini anlamamalarındandır.

KABİR AZABI HERKES İÇİN DEĞİLDİR

Eğer kabir azabı, kalbin bu dünyaya bağlanması sebebiyle ise, hiç kimse bundan kurtulamaz. Çünkü, kadın, evlât, mal ve mevkiyi herkes seviyor. O hâlde kabir azabı herkese olacaktır. Bundan kimse kurtulamayacaktır derse, cevabında deriz ki: Dediğin gibi değildir. Öyle insanlar vardır ki, dünyadan geçmiş olurlar, onların dünyada lezzet alacakları ve rahat bulacakları yerleri yoktur. Ölümü arzularlar. Derviş [yâni fakîir] vaziyetindeki Müslümanların çoğu böyledir. Zengin insanlar da ikiye ayrılır: Bir kısmı, bu şeyleri sevdikleri gibi, Allahü Teâlâ´yı da severler. Onlar için de, bu azab yoktur. Bunlar şu kimseye benzer ki, kendisinin evi ve sarayı vardır, bunları sever. Fakat, baş olmayı, saltanatı, köşkü ve bağı ondan daha çok sever. Padişahın emri ile ona bir başka şehrin valiliği verilirse, ona bulunduğu yerden çıkmak hiç üzüntü vermez. Zira, evinin, sarayının ve şehrinin sevgisinden daha çok olan reislik sevgisi, diğer sevgileri siler, onlardan eser bırakmaz. O hâlde, peygamberler, evliya ve zâhidlerin kalbi, kadına, evlâda, şehre ve vatana yakınlık duysalar da, Allah sevgisi hâsıl olduğu ve ona kavuşmak ünsiyetinin verdiği lezzet sebebiyle, diğerlerini siler, yok eder. Bu lezzet ise ölüm ile hâsıl olur. O hâlde onlar bundan emindirler. Ama, dünya arzularını daha çok sevenler, bu azabdan kurtulamazlar. Bunlar daha fazladır. Bunun için Allahü Teâlâ buyurur: "Sizden gideceği yer o [Cehennem] olmayan kimse yoktur. Bu öyle bir iştir ki, hükmü Rabbinin irâdesi ile nihayetlenir. Sonra, müttekî olanları ondan kurtarırız. Kâfirleri ise dizleri üzerine çökmüş olarak terkederiz" (1). Bu kimselere, bir müddet azab ederler. Dünyadan uzun zaman ayrı kaldıkları için, dünya lezzetini unuturlar. Kalbde olan Allahü Teâlâ´ya ait sevgisi tekrar zuhur etmeye başlar. Bu bir sarayı, diğerinden; yahut bir şehri, diğer bir şehirden, veya, bir kadını, diğer bir kadından daha çok seven bir kimseye benzer. Fakat, diğerini de seviyor. Onu en çok sevdiğinden ayırırlar ve diğer sevdiğine bırakırlarsa, bir zaman ondan ayrıldığına üzülür, sonra unutur, buna alışır, işte kalbde olan o sevginin aslı, uzun zamandan sonra tekrar görünür.

Fakat Allahü Teâlâ´yı asla sevmeyen, o azabda kalır. Zira, o daima O´ndan uzak kalmayı seviyordu. Hangi bahane ile ondan kurtulabilir? Kâfirlerin ebedi azabta kalmalarının sebeplerinden biri de budur.

Biliniz ki, herkes, "Ben Allahü Teâlâ´yı severim, yahut dünyadan daha çok severim", diye iddia eder. Bütün dünyadakiler bunu diliyle böyle söylerler. Fakat bunun bir mihenk taşı ve miyarı [ölçüsü] vardır ki, onunla anlaşılır. Bu da şöyledir: Bir kimseye şehveti ve nefsi bir şey emretse, Allahü Teâlâ´nın gönderdiği şeriat da bunun aksini emretse, kalbini Allahü Teâlâ´nın emrine doğru meyletmiş, yaklaştırmış görürse, o Allahü Teâlâ´yı seviyor demektir. Bahusus iki kimseyi de seven bir kimse, bunlardan birini daha çok seviyorsa, aralarında bir ihtilâf çıktığı zaman kendini daha çok sevdiğinin tarafından görür ve onu daha çok sevdiğini bununla, anlar. Böyle olmayınca, dil ile söylemekte hiç fayda yoktur. Çünkü o söylemek yalan olur.

Bunun için Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:" 'La ilahe illallah' diyenler, daima kendilerini Allahü Teâlâ´nın azabından koruyorlar. Bu, dünya işlerini, din işlerine tercihlerine kadar devam eder. Dünyayı dine tercih edip de, 'La ilahe illallah' dedikleri zaman, Allahü Teâlâ onlara: Yalan söylüyorsunuz. Bu işten sonra la ilahe illallah demeniz yalan olur, der".

O hâlde, buradan, basiret sahiplerinin kalb gözleriyle, kabir azabından nasıl kurtulacağını görmeleri anlaşıldı. Ve yine insanların çoğunun kurtulamayacağını, fakat tıpkı dünyaya bağlılıklarının farklı olması gibi azablarının da müddet ve şiddet bakımından çok farklı bulunduğunu bildikleri anlaşıldı.

(1) 19 - Meryem: 71 - 72.

KABİR AZABINDAN EMİN OLMAYI DENEME YOLU

Ahmaklardan ve gururlulardan, aldanmışlardan bir grup vardır ki, şöyle derler: "Eğer kabir azabı varsa, biz bundan eminiz. Çünkü, bizim onunla hiç alâkamız yoktur. Onun varlığıyla yokluğu bize göre aynıdır". Bu iddia boştur. Tecrübe etmeyince, anlaşılamaz. Eğer her şeyi hırsız alır götürür, yahut kendisi için kıymetli olan şeyi arkadaşına verir, yahut kendi yanındaki sevenleri ondan yüz çevirir, onu zemmederler de, kalbinde bunlardan hiçbir eser kalmaz ve başkasının malı çalınmış yahut başkasının sevdiği şey elinden çıkmış gibi kabul ederse, o zaman bu iddia doğru olur. O zaman; ben böyleyim deyip, gururlanabilir. Malı çalınmayınca ve sevenleri ondan yüz çevirmeyince, anlaşılmaz. O hâlde malı kendinden uzaklaştırmak ve insanların kabulünden kaçmak lâzımdır ki, kendini denesin ve sonra kendine güvensin. Evet, çok insanlar hanım ve cariye ile hiç alâkaları olmadıklarını zannedip, boşar ve satarlar. Kalblerinde örtülü olan aşk ateşi meydana çıkar, deli divâne kesilirler.

O hâlde kabir azabından kurtulmak isteyen, dünya ile, zaruret miktarı kadar alâkalanmalıdır. Hela gibi kabul etmeli, zaruret miktarınca aramalı ve ondan kurtulmak istemelidir. Demek ki, mideye yemek doldurma hırsı, midenin yemekten kurtulması [kusma arzusu] gibi olmalıdır. Çünkü her ikisi de lâzımdır. Diğer işler de bunun gibidir. Kalb bu bağlardan kurtulamazsa, ibâdetlere ve Allahü Teâlâ´yı zikre devam etmesi lâzım gelmektedir. Zikre alışkanlığı kalbte hâkim eylemelidir. Böylece bu sevgi dünya sevgisini yener. Şeriata uymakla ve Allahü Teâlâ´nın emirlerini, kendi isteklerine takdim etmekle bu şekilde olduğuna kendinden delil ve hüccet aramalıdır. Eğer nefsi ona itaat ediyorsa, o zaman kabir azabından kurtulduğuna güvenebilir. Yok eğer böyle olmazsa, Allahü Teâlâ tarafından bir afv gelmeyince, beden kabir azabında kalır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:04:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez rüya tabiri,Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez mekke canlı, Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez kabe canlı yayın, Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez Üç boyutlu kuran oku Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez kuran ı kerim, Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez peygamber kıssaları,Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemez ilitam ders soruları, Kabirdeki Ejderhalar Baş Gözüyle Görülemezönlisans arapça,
Logged
15 Eylül 2020, 13:46:05
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #1 : 15 Eylül 2020, 13:46:05 »

Esselamu aleyküm Rabbim bizleri kabirde cennet bahcesinden bir bahçede eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

16 Eylül 2020, 00:29:41
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #2 : 16 Eylül 2020, 00:29:41 »

Aleyküm Selâm. Hem cenneti arzularız ama nekadar üzücü ki hiç kazanmak için gayret etmeyiz. Rabb'im her iki cihanda da rızasına erişen kullarından eylesin bizleri... Amin Ramânım
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

17 Eylül 2020, 07:38:28
Es-Sabur

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.281


« Yanıtla #3 : 17 Eylül 2020, 07:38:28 »

Kabir azabı vardır ve haktır bu dünyadaki yaşantımız bu azabı belirler ona göre yaşayalım İnşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes