> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kelam İlmi > İman ile küfür arasındaki sınır
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İman ile küfür arasındaki sınır  (Okunma Sayısı 3428 defa)
09 Ekim 2010, 11:02:58
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 09 Ekim 2010, 11:02:58 »



İMAN İLE KÜFÜR ARASINDAKİ SINIR


1) Konunun Tarihçesi:
 

İman ile küfür arasındaki sınırın ne olabileceği, hangi inanış, ifade ve hareketin bir müslümanı iman sınırlarının dışına çıkarabile­ceği konusu, islâm tefekkür tarihinde «tekfîr» adı altında münakaşa edîlegelmiştir. Bir müslümanı veya müslüman olduğu sanılan bir in­sanı küfre nisbet etmek demek olan tekfir, yahut ikfâr hem akaid ve kelâm ilmini, hem de islâm fıkhını ilgilendirir. Küfrün, yani İslâm dininin iman dairesinden çıkış hadisesinin vukuunu kelâm ilmi tes-bit ediyorsa, dinden çıkan (mürted) kimsenin tâbi tutulacağı dünye­vî muameleyi de islâm hukuku tanzim ediyor. Biz bu yazımızda ko­nunun akaid ve kelâm yönü üzerinde işliyeceğiz.

Rasûlüllah (s.a.) efendimizin, saadet asrında yaşamış insanlar­dan muayyen şahıs veya gurupları tekfir ettiği bilinmemektedir. Halbuki Medine devrinde müslümanlar arasında münafıkların bulun­duğu bir hakikattir. Kur'ân-ı kerimde münafıklar, kâfirler ve müşrik­ler yanyana zikredilmekte ve aynı azab ile tehdit edilmektedir [1] Vahyile müeyyed olması sebebiyle kimlerin samimi imana sahibol-duğunu, kimlerin de içi küfrile kararmışken dışından iman izhar et­tiğini çok iyi bilen Rasûl-i ekremin bu tekfirden kaçışına İslâmlaş-tırma siyaseti diyebiliriz. «Ben müslümanım» diyen bir insanı, mü­nafık da olsa, hatta bu sözü kerhen de söylemiş bulunsa, müslüman-mış gibi muameleye tâbi tutmak ve islâm cemiyetine mal etmek Rahmet Peygamberi   tarafından   hikmete   uygun   görülmüştür. Aksi takdirde «Ben müslümanım» diyen kimseyi, «Hayır, sen müslüman değilsin» iddiasıyla itmek ve islâm cemiyetinden çıkarmak gereke­cekti. Bu, öyle anlaşılıyor ki, İslâmın bekası için isabetli bir tutum kabul edilmemiştir.

Hadis mecmuaları incelendiği takdirde Rasü!-i ekrem (s.a.) efen­dimizin belirli insanlar ve guruplardan ziyade, şahısları tayin edil­memiş tipleri tekfir ettiği göze çarpar. Meselâ : «Kim bite bile öz babasından başkasının evlâdı olduğunu iddia ederse... Kim bir kâ­hine gider, söylediğini tasdik ederse... Kim Allah'tan başkasının adı­na yemin ederse... Kim namazını terkederse küfre düşer» hadisle­ri gibi [2] Ehl-i sünnet âlimleri, bu nevi hadislerin bir kısmının, işle­nen günahın büyüklüğünü göstererek insanları sakındırmak (terhîüı) için olduğunu, aslında failinin küfrüne apaçık hükmedilemiyeceğini söylemişlerdir [3]

İslâm dünyasındaki ilk tekfir hareketi Havaric ile başlamıştır. Hulefâ-i râşidînin dördüncüsü Hz. Ali. (r.a.) ile Hz. Muâviye arasında cereyan eden Siffîn İç savaşı sırasında başçeken Havaric, hem Hz. Ali'yi hem de Hz. Muaviye'yi tekfir etmiştir. Bu fırkanın kanaatine göre büyük günah işleyen bir mümin hemen kâfir olur, katli gerekir.

Hicrî ikinci asrın başlarında bir itikadî mezhep olarak zuhur eden Mu'tezile de Havâric'inkine yakın bir görüş beyan etmiştir. On­lara göre büyük günah işleyen kimse imandan çıkar. Mu'tezile bu noktada ötekiler kadar sert davranmamış, nezaket göstererek «küf­re de girmez» demiştir. Böylece o kimse küfr ile iman arasında bir yerde bulunur (menzile beyne'l-menzîleteyn). Şayet ölünceye kadar şartlarını gözetliyerek tevbe ederse imana döner, aksi takdirde kâ­fir olarak ölür.

Bilindiği üzere Mu'tezile ile, islâm tefekkür tarihinde, kelâm ilmi doğmuştur. Mu'tezilenin kelâmı, kaderi ve sıfât-ı İlâhiyyenin bir kısmını inkâr ediyor, akaid sahasında akla değer verip müteşâ-bihâtı te'vil ediyordu. Selefiyye diye isimlendirdiğimiz zamanın İs­lâm âlimleri kelâm ilmine şiddetle cephe aimış, kelâmı ve kelâm ehlini tekfir etmiştir [4]

Hicrî dördüncü asrın başında Mu'tezileden ayrılıp yeni bir mez­hebin kuruculuğunu yapan Ebu'l-Hasan el-Eş'arî (v. 324/936) ile Ebü Mansûr el-Mâtürîdî'nin (v. 333/944) elinde kelâm ilmi  tabir caizs  İhtida etmiş veya başka bir îfade ile «ehl-i sünnet» dairesine gir­miştir. Artık bu tarihlerden itibaren islâm dünyasında âlimlerin bü­yük çoğunluğu ehl-i sünnet ilm-i kelâmını benimseyecektir.

Ehl-i sünnet ilm-i kelâmının doğuşu sırasında islâm felsefesi de zuhur etmiştir. Böylece islâm dünyasında akaid hasına giren konulardan bahseden dört büyük cereyan göze çarpmaktadır:

1)  Selefiyye (En ateşli taraftarları Hanbelîlerdi)

2)  Ehl-İ bid'at ilm-i kelâmı

3)  Ehl-i sünnet îlm-i kelâmı (Eş'ariyye ile Mâtürîdiyye)

4)  İslâm felsefesi.

Bu cereyanların ilk üçünün özellikle müteassipları arasında tek­fir mekanizmasının işlediği anlaşılmaktadır. Büyük islâm mütefek­kiri imam Gazzâlî (v. 505/1111), iman ile küfür arasındaki sının tes-bit maksadıyla kaleme aldığı risalesinde bundan yakınır ve Hanbe-lîlerİe Eş'arîlerin, ayrıca Eş'arîlerle Mu'tezilenin karşılıklı olarak birbirlerini tekfir ettiklerini zikreder [5] Hatta Gazzâlî'den ikibuçuk asır Önce İbn Kuteybe fv. 276/889) aynı derde parmak basarak şöy­le der: «İnsanlar o hale gelmiştir ki dinde tefrika çıkarmışlar, par­ça parça olmuşlardır. Birbirlerini lâkablarla anar olmuşlar, yekdiğer-lerini tekfir etmişler, ayrı ayrı mezheplere tutunmuşlar...» [6]

İlk islâm filozofları ei-Kindî (v. 252/866), Fârâbî (v. 339/950) ve İbn Sînâ'nın (v. 428/1034) zuhurundan sonra tekfir müessesesi üçlü bir hücum hedefi bulmuştur:

a)  Ehl-İ  bid'atın birbirini tekfiri

b)  Ehl-i  bid'atın ehl-i sünneti tekfiri

c)  Ehl-i  sünnetle Selefiyyenin ehl-i bld'atı ve islâm filozofları­nı tekfiri. [7]

 

2. Kimler Tekfir Edilebilir?
 

Ebu'l-Hasan el-Eş'arî, mezhepler tarihi mevzuunda telif ettiği eserinin mukaddimesinde, müslümanların, Peygamber'lerinden sonra bir çok hususlarda İhtilâfa düştüklerini, böylece fırka ve parçalara ay­rıldıklarını kayd ettikten sonra ilâve eder : «Şu kadar var ki İslâmi­yet bütün bu fırkaları sinesinde toplamakta ve hepsine de şâmil bu­lunmaktadır» [8] Büyük imamın bu ifadesi geniş bir müsamaha zih­niyeti taşımakta ve hiç bir isiâmî fırkanın tekfir edilemiyeceğini iş'-ar etmektedir. Selef mezhebinin müdafii olan Ebû Ca'fer et-Tahâvî (v. 321/933) de Akîde'şinin sonunda Müşebbihe, Mu'tezile gibi fır­kaları zikreder ve onların dalâlet içinde olduklarını söylemekle ye­tinir [9] Yine bir mütekillim ve mezhepler tarihçisi olan Abdülkaahir el-Bağdâdî (v. 429/1037), el-Fark beyne'l-fırak adlı eserinde ehl-İ sünnetin birbirini tekfir etmediğini, buna mukabil muhalif fırk-aların tekfir belâsına giriftar olduklarını kaydeder [10] İmam-ı A'zam Ebû Hanife*nin (v. 150/787) el-Fıkhu'l-ekber adlı akaid risalesine güzel bir şerh yazan Aliyyu'UKaarî'nİn (v. 1014/1606) şu iki cümlesi an­latmak istediğimiz fikri hulâsa etmektedir: «Ehl-i bid'atın kusurla-rındandır ki birbirlerini tekfir ederler; ehl-i sünnetin de övülmeye lâyık meziyetlerindendir ki yekdiğerlerini olsa olsa hataya nisbet ederler, fakat tekfir etmezler» [11]

İbn Kuteybe ve Gazzâlî'nin yukarıda sözü edilen şikâyetlerine rağmen şuny., söyleyebiliriz ki ehl-i sünnet kelâmcıları İle fukahânın çoğunluğu (cumhuru) birbirini tekfir etmediği gibi «ehl-i kıble-yi de küfre nisbet etmemiştir. Allâme Teftâzânî (v. 793/1390) meşhur «Şerhu'l-AkaidMnde bu hakikati şöyle ifadelendirmiştir: «Ehl-i sün­netin prensiplerindendir ki ehl-i kıbleden kimse tekfir edilemez» [12] Kaynaklar bu noktada hemen hemen ittifak halindedir [13] Şunu da belirtmeliyiz ki «ehl-i kıble», türkçemizde «beş vakit namazına mü­davim» manasına geliyorsa da fukahâ ve mütekeilimînin ifadelerinde «Kâ'beye doğru namaz kılmanın farz olduğunu kabul eden» manası­nı tpşır (13Î.

İslâm filozoflarının tekfiri mevzuunda şiddetli bir tavır takınan Gazzâlî Tehâfutu'l-feiâsife'sinin    mukaddimesinde şöyle der:  «Ben

[14]felâsifenin görüşlerini çürütürken bazan Mu'tezile, bazan Kerrâmiy-ye, bazan da Vâkıfiyye mezhebinin delillerini kullandım. Kitabımda tek bir mezhebin savunucusu tavrı takınmadım, bilakis bütün fırka­ları filozofların karşısında yek-vücud bir cephe haline getirdim. Çün­kü itikadî mezhepler (fırkalar) bize teferruatta muhalefet ederken fi­lozoflar İslâmiyetin esaslarına taarruz etmişlerdir. O halde bunlara karşı yek-vücud olmalıyız; büyük musibetler karşısında ufak kırgın­lıklar ortadan kalkar» [15]

, Engin isiâmî bilgisinin yanında derin bir felsefî kültüre de sa­hip bulunan Seyfeddîn el-Âmidî fv. 631/1233), tekfir mevzuunu et­raflıca ele aldığı Ebkâru'i-efkâr adh eserinde, mütekellimîn ve fuka­hânın yukarıda belirtilen görüşlerini naklettikten sonra, ehl-i sün­netten bazılarının bid'at fırkalarını tekfir ettiklerini kaydeder. Âmidî daha sonra Kaderiyye, Şîa, Havâric ve Müşebbihenin tekfir edildiği noktaları bir bir zikr ederek «bunların dışında kalan mezhep men­supları bid'ate düşüyorlarsa da kâfir değillerdir» hükmünü verir (vr. 274/b - 275/a). Fakat Âmidî bazı bilginlerin bu tekfir görüşünü doğru bulmaz ve zikri geçen fırkaların tekfir edildiği noktalan teker teker çürütür [16]

Âmidî'den İki asır sonra gelen meşhur Seyyid Şetif el-Curcânî (v. 816/1413) de aynı yolu takibetmiş ve Şeru'l-Mevâkıf adlı üç cilt­lik hacimli eserinde, ehl-i kıbleden Mu'tezile, Mücessİme ve Revâ-fızın tekfir edildiği noktaları, ayrıca Mu'tezilenin ehl-i sünneti tekfir ettiği meseleleri bir bir ele alarak çürütmüştür. Yalnız Seyyid Şerif bu İzahatının sonuna şu notu koymayı da ihmal etmemiştir: «Şunu bil ki ehl-i kıblenin tekfir edilemiyeceği hususu yukarıda da geç­tiği gibi Eş'arî ve fukahânın görüşlerine uygundur. Fakat İslâm fır­kalarının akidelerini bir bir incelediğimiz takdirde kesinlikle küfrü gerektiren noktalara tesadüf edebiliriz : Meselâ, Allah'tan başka bir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İman ile küfür arasındaki sınır
« Posted on: 24 Nisan 2024, 11:32:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İman ile küfür arasındaki sınır rüya tabiri,İman ile küfür arasındaki sınır mekke canlı, İman ile küfür arasındaki sınır kabe canlı yayın, İman ile küfür arasındaki sınır Üç boyutlu kuran oku İman ile küfür arasındaki sınır kuran ı kerim, İman ile küfür arasındaki sınır peygamber kıssaları,İman ile küfür arasındaki sınır ilitam ders soruları, İman ile küfür arasındaki sınırönlisans arapça,
Logged
20 Ağustos 2019, 13:52:30
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 20 Ağustos 2019, 13:52:30 »

Esselamu aleyküm Rabbim bizleri imandan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Ağustos 2019, 17:06:07
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 20 Ağustos 2019, 17:06:07 »

Esselamu aleykum.allaha inanan iman eden onun istediği şekilde yaşayan ve kurtuluşa erişen kullardan eylesin inşallah. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Ağustos 2019, 11:59:40
Züleyha

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.439


« Yanıtla #3 : 21 Ağustos 2019, 11:59:40 »

Allah razı olsun hocam insallah selam ve dua ile
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Ağustos 2019, 07:03:52
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #4 : 26 Ağustos 2019, 07:03:52 »

Aleyküm selâm. Rabbim imanımızı kuvvetli eylesin inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes