Konu Başlığı: Üç Kardeş Meselesi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Ocak 2012, 20:52:58 2. “Üç Kardeş” Meselesi Ve Ehl-i Sünnet Kelâmının Doğuşu Daha sonra Mutezile kelâm ilmine genişlemesine ve derinlemesine dalmış ve temel konuların bir çoğunda filozofların eteklerine sarılmıştır. Böylece mezheplerinin yayılması Ebu'l-Hasan Eş'arî (r.a.) (öl- 330/941) ile Hocası Ebu Ali Cübbâî Cöl. 303/915) arasında geçen şu hadiseye kadar devanı etmiştir: Eş'arî: Üç kardeş var. Biri ibadet ve itaat halinde, diğeri isyan ve günah içinde, üçüncüsü de çocuk yaşta iken öldü. Bunlar hakkında ne dersiniz? Cübbâî: îlki, mükafat olarak cennette, ikincisi ceza olarak cehenneme girer, üçüncüsü ne mükafat ne de ceza görür. Eş'arî: Üçüncüsü, “Ya Rabbi, beni neden çocuk yaşta öldürdün de büyüyene kadar yaşatmadın? Büyüseydim sana iman ve itaat eder, böylece ben de cennete giderdim”, derse, ona ne cevap verilir? Cübbâî: Rab ona der ki: “Ben haline bakarak şunu bildim: Büyüyene kadar yaşasaydın günah işleyecek ve bu sebeple cehenneme gidecektin. Senin menfaat ve meslahtına en uygun olan ( eslah) küçükken ölmendi”. Eş'arî: Eğer ikincisi, “Ya Rab neden beni küçükken öldürmedin? Öyle yapsaydın sana âsi olmaz ve böylece cehenneme girmezdim”, derse Rab ne cevap verir? Bu soru üzerine Cübbâî şaşırdı ve cevap veremedi. Eş'arî de Mutezile mezhebinden ayrıldı. Bundan sonra o ve ona tâbi olanlar, Mutezilenin görüşlerinin bâtıl olduğunu gösterme, hadiselerde anlatılan hususların ve Ehl-i sünnet ve'l-cemaatın yürüdüğü yolun doğru olduğunu ispat etme işi ile meşgul oldular. Ondan dolayı da “Ehl-i sünnet ve'I-cemaat” adını aldılar.[9] [9] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları: 99. |