> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kelam İlmi ve İslam Akaidi > Miraç Mucizesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Miraç Mucizesi  (Okunma Sayısı 2751 defa)
02 Ocak 2012, 00:36:21
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 02 Ocak 2012, 00:36:21 »



4. Miraç Mucizesi


“Allah Taâlâ’nın Resulünün, uyanık iken bedenî ile önce sema­ya, sonra Allah Taâlâ'nın dilediği kadar yüceliklere miracı hak­tır” [13].

Meşhur haberle sabittir. Onun için de miracı inkâr eden  (kâfir lmasa da) bid'atcı sayılır.

Miracı inkâr ve imkânsızlığım iddia etmek felsefî esaslara da­maktadır, semâların açılması ve kapanması (yarılması ve tekrar bitişmesi hark ve iltiyam)  mümkündür. (isimler birbirine benzemektedir (temasül-i ecsâm). Bundan dolayı bir cisim için doğru olan bir şey öbürü için de doğrudur. Mümkün olan her şeyi yapmaya Allah Taâlâ kadirdir.

Müellif Ömer Nesefî'nin “uyanık iken” (yakaza halinde) demesinde, miracın rüyada vaki olduğunu iddia edenleri redde işaret vardır. Nitekim Muaviye (r.a.) ye miraçtan sorulunca: “Bu uy­kuda meydana gelmiş sâdık ve saîih bir rüyadan ibarettir”, demişti. Hz. Âişe (r.a.)nın: “Miraç gecesi Muhammed (a.s.)in bedeni (yata­ğından) kaybolmamıştı”, dediği rivayet edilmiştir. Hakk Taâlâ da (miraç hâdisesine işaret ederek) “Sana gösterdiğimiz rüyayı, halka fitneden başka bir şey kılmadık” (îsra, 17/60), buyurmuştur.

Bu düşünceye şu şekilde cevap verilmiştir: Rüyadan maksat, gözle görmektir. (Rüya Arapça'da hem düş hem de görmek manâsı­na gelir). Hz. Âişe'nin “Bedeni gâib olmadı”, sözü, “Bedeni ruhun­dan kaybolmadı, ayrılmadı, bilâkis bedeni ruhu ile beraberdi. Miraç hem beden, hem de ruhla ilgili bir hadise idi” manâsına gelir.

Müellif Ömer Nesefî'nin: “Bedeni ve şahsı ile”, demesinde, “Mi­raç sadece ruha ait bir hadisedir”, (cismanî ve bedeni değil, ruhanî ve manevîdir) iddiasında bulunanları redde işaret vardır. Aşikârdır ki, rüya şeklinde veya ruhani bir biçimde miracı kabul etmek, esas itibariyle reddedilen cinsden bir şey değildir. Halbuki kâfirler, inkâr etmede azamî derecede ileri gitmişlerdi. Hatta bu sebeple bir çok müslüman irtidad etmişti. (Yani kâfirler, “miraç beden ye vücûd ile vâki oldu”, denildiği için bunu imkânsız görerek red ve inkâr etmiş­ler, akıl almaz bir hadise olarak karşılamışlardı. Şayet, miraç ruhla veya rüya şeklinde vaki oldu denilseydi veya onlar meseleyi bu şe­kilde anlamış olsalardı, meseleyi bu kadar garib görmez ve inkâr etmezlerdi).

Müellif Ömer Nesefî'nin “semâya” demesinde, “Uyanık olma ha­lindeki miraç, Kur'an'da da ifade edildiği gibi sadece Beytu'l-makdis'e vaki olmuştu”, iddiasında bulunanları redde işaret vardır.

Müellif Ömer Nesefî'nin: “Sonra Allah Taâlâ'nın dilediği bir yü­celiğe...”, demesinde, Selefin bu konudaki ihtilâfına işaret vardır. Miraç hadisesinin; Cennete, veya arşa veya arşın üst tarafına veya âlemin uc (ve bitiş) noktasına kadar vaki olduğuna dair Seleften de­ğişik rivayetler gelmiştir,

Mescid-i Haram'dan Beyt-i makdis'e, Mekke'den Kudüs'e kadar olan  îsra  ve  miraç  kafidir, Kur'an'la sabittir. (Bk. Îsra, 17/1).

Fakat arşdan semâya, yerden göğe vaki olan isra ve miraç meşhur haberlerle sabittir. Semâdan Cennete, arşa... vaki olan isra ve miraç ise âhâd haberlerle sabittir.

Doğru olan görüşe göre Hz. Peygamber (s.a.) miracda Rabbını gözü ile değil, kalbi ile (baştaki gözü ile değil, kalbteki gözle) gör­müştü.[14]


[13] Miraç, lügatte merdiven, yukarı çıkmak ve yükselmek manâsına gelen miraç, Hz. Peygamber'in Rabbmı görmek için semâlara çıkması ve yükselmesi manâsına gelmektedir. İttifakla kabul edilen husus şudur: Miraç hadisesi Mekke'de bi'setten sonra fakat hicretten evvel vaki olmuştur. Miracın hangi ayda ve yılda vukua geldiği hususundaki riva­yetler çok değişiktir. Bu hadisenin hicretten bir sene veya onyedi ay önce vukua geldiği genellikle kabul edilmiştir. İhtilaf konusu olan hususlar da şunlardır:

1. Bazılarına göre miraç hadisesi rüyada vaki olmuştur. Bunların de­lili İsra suresinin 60. âyetidir. İbn Abbas'm görüşü budur.

2. Bazılarına göre miraç hadisesi uyku halinde ve rüyada değil uyanık iken vukua gelmiştir. Bu görüşte olanlar da miracın ruhla mı, yoksa hem ruh hem bedenle mi vaki olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir:

a)  Bazılarına  göre miraç uyanık halde bedenle beraber olan ruh ile (ruh maa'l-cesed) vaki olmuştur. Hz. Peygamber semâya sadece ruhu ile değil, hem ruhu hem de bedeni ile çıkmıştır. Taftazânî'nin ve son­raki kelâmcıların tamamına yakın  ekseriyetin benimsediği yaygın ve hâkim görüş budur. Kelâbâzi gibi bir sûfi de et-Taarruf isimli eserin­de bu görüşü benimsemiştir.

Miraç, asli ve esası itibariyle bir mucize olduğundan, Hz. Peygamber bir gecede, hatta bir gecenin çok kısa bir zamanında Mescid-i aksa'ya nasıl geldi? Oradan semâlara nasü çıktı? Mekândan münezzeh olan, her yerde hazır ve nazır olan Hakk Taâlâ'yı görmesi için semâlara çık­masına ne lüzum vardı?., gibi sorular üzerinde kafa yormamak, miraç hadisesini ilmin dar kalıblarına sokarak aklî ve mantıki izahını yapmamak gerekir. Ruh maa'l-cesed miraç haktır. Fakat bunun şekli ve mahiyeti insanlarca bilinir ve kavranır cinsten değildir. Zira miraç bir mucizedir ve mucizenin temel özelliği aklın ve tabiat kanunlarının üs­tünde bir hadise oluşudur. Mucize olan miracın akla ve tabiat kanunlarına uygun bir izahı, daha doğrusu te'vili yapıldı mı, zaten o zaman mucize olmaktan çıkar ve alelade bir hadise olur. Halbuki miraç îâa-lettayin bir hadise değil, harikulade ve fevkalâde bir olaydır. Bu itibarla miracın ruh maa'I-cesed olduğuna inanılması halinde dahi bu hadisenin teferruatına ve tafsilatına girilmemesi gerekmektedir,

b) Bazılarına göre miraç bedenle değil, sadece ruh ile vukâa gelmiş olağanüstü bir hadisedir. Başta Hz. Aişe olmak üzere bir çok âlimlerce benimsenen bu görüş, sonraki mutasavvıfların çoğunluğu tarafından kabul ve müdafaa edilmiş, âdeta tasavvufun hakim ve yaygın kanâati  haline bile gelmiştir. Hatta mutasavvıfların pek çoğu kendilerinin de ruhanî bir miraç yaptıklarından bahsetmişlerdir. Attar, Tezkiretu'l-ev-Hya'da, Bayezid Bistamî (Öl. 361/971) nin yapmış olduğu bir miracı anlatır ve bunu parlak cümlelerle tasvir eder. (Lehü miracün kemâ kâne li'n-Nebî).

Muhyiddin b. Arabî de el-Futuhâtu'l-Mekkiyye isimli eserinde, yapmış olduğu miracı uzun uzadiya anlatır. Miraç, Hz. Peygamber'in ümmetin­den olan velîlere bile nasib olan ruhî bir hadise ise, artık bu hadise­nin Hz. Peygamber'e has bir mucize ve harikulade bir olay olmasının bir manâsı kalmaz, diyenlere şu yolda cevaplar verilmiştir:

b/l. Evet miraç bazı velîlere de nasib olan çok yüce bir ruhî hadise­dir. Fakat Hz. Peygamber'e nasib olan miraç, velîlere nasib olan miracdan daha kudsî, daha ulvî, daha yüce ve daha mükemmel idi. Velî­lerin miraçları, onun miracının küçücük örnekleridir. Miraç, diğer in­sanların ruhlarından hiç birine nasib olmayan çok yüksek seviyede bir ruhî olay olması itibariyle harikuladedir, fevkalâdedir, eşsizdir, muci­zedir. Üstelik ruhî ve manevî mucizeler, kevnî ve surî mucizelerden çok daha fazla önemlidir, anlamlıdır.

b/2. Evet velîler de ruhî miraç yaparlar ama, onların miraçları bi'l-asale değil, bi't-tebiyyedir, Yani velîler esas itibariyle miraç yapa­mazlar, sadece Hz. Peygamber'e tabi olarak miraç yaparlar, onların ruhu onun ruhuna tabi olmak kayd ve şartıyle Allah'a doğru yücelir, yükselir. Bir şeye asaleten sahip olmakla, tebaiyet yolu ile sahip ol­mak arasındaki fark ne ise Hz. Peygamber'in miracı ile, ümmetinden olan velîlerin miracı arasındaki fark da odur.

Görülüyor ki, miracın ruhî bir olay olarak kabul edilmesi halinde bile mesele asla küçümsenmiyor ve önemsiz sayılmıyor. Bilakis miraç hadisesi harikulade bir hadise ve fevkalâde bir vakıa olma özelliğini ve niteliğini aynen koruyor. Hatta ruhun Allah'a yücelişi ve yükselişi daha önemli ve daha anlamlı olağanüstü bir hadise olarak görülüyor. Elmalılı Hamdi Yazır, tefsirinde miracdan bahsederken şöyle der: “Miracın, Mescid-i aksâ'dan sonraki bölümünün ruhanî olarak cereyan et­tiğine kail alanlar da vardır. Bazıları bununla alâkalı olarak demişler­dir ki: Ruhun iki cesedi vardır. Biri gayb âleminden latif bir ceseddir ki, onda maddî unsurların tesiri yoktur. Biri de şehadet ve madde âleminden kesif bir ceseddir ki, cisimlerden ve unsurlardan mürekkebtir. Hz. Peygamber (s.a.) urûc ederken cismanî bedene ait olan unsurların hepsini, ait oldukları maddî'âlemde bıraktı, sadece latif cesedi ile kal­dı, Allah'ın dilediği yere kadar onunla çıktı, sonra da arzda bıraktığı bedene geri döndü...” (Hak dini Kur'an dili, IV, 3152). Bu ifade mirac meselesinde ruhanî tabirinin sadece fikrî bir uruc ve yükseliş demek

olmadığını anlatmak gibi bir faydayı ortaya koymakla beraber tasav­vufi miracı, “külli insilah” (insan ruhunun bedeninden külliyen soyu­larak ve sıyrılarak çıkması ve Rabbına yücelmesi, sonra tekrar geri dönmesi), tabir ettikleri vakıa mahiyetinde gösteriyor, demektir. Hal­buki bu külli insilâhm, ümmet fertlerinden nice ricalullaha ve velîle­re bile mükerreren vukuu nakledilmiştir. Ve elbette Hz. Peygamber'in miracının insilâhtan çok yüksek ilahî bir âyet olduğunda şüphe edil­memesi lazım gelir.

Merhum Elmaîıh Necm Suresini tefsir ederken de Şah Veliyyullah'm mirac konusundaki tasavvufî fikirlerine temas ederek bunlara büyük değer atfeder. Şah Veliyyullah'ın bu fikirleri, ehemmiyetinden dolayı Asr-ı saadet (III, 1496) de ve Muhammed Hamidullah'ın, İslâm peygamberi isimli değerli eserinde de nakledilmiştir.

Şah Veliyyullah Dehlevi şöyle diyor: “Biri madde âlemi (âlem-i ecsâd), diğeri ruh âlemi (âlem-i ervah) olmak üzere iki âlem vardır. Birbirinden ayrı ve farklı olan bu iki âlemi yekdiğerine bağlayan ve arada bir köprü görevi yapan üçüncü âleme âlem-i berzah veya âlem-i misâl adı verilir. îsrâ ve mi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Miraç Mucizesi
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:47:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Miraç Mucizesi rüya tabiri,Miraç Mucizesi mekke canlı, Miraç Mucizesi kabe canlı yayın, Miraç Mucizesi Üç boyutlu kuran oku Miraç Mucizesi kuran ı kerim, Miraç Mucizesi peygamber kıssaları,Miraç Mucizesi ilitam ders soruları, Miraç Mucizesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes