> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kelam İlmi ve İslam Akaidi > İmanın Artması Eksilmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmanın Artması Eksilmesi  (Okunma Sayısı 3330 defa)
02 Ocak 2012, 00:47:27
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 02 Ocak 2012, 00:47:27 »



2. İmanın Artması-Eksilmesi


Fıkıh, hadis ve kelâm âlimlerinden cumhurunun mezhebi, “iman, kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla icradır”, (tasdîkun bi'l-ce-nan, ikrârun bi'1-lisân ve amelun bi'1-erkân), şeklinde tarif ettikle­rinden, Müellif Ömer Nesefî, bunu redde işaret ederek dedi ki:

“Amel ve taatlar esas itibariyle (günbegün, anbean) artış gös­terir. Halbuki iman ne artar ne de eksilir”

Burada iki husus söz konusudur:

1. Ameller iman (ve akîde kavramın) a dahil değildir. Çünkü yukarıda da geçtiği gibi imanın hakikati ve mahiyeti tasdiktir. Bu­nun diğer sebepleri de şunlardır:

a)  Kur'an'da ve hadislerde amel imanın üzerine atfedilmiştir. Misâl: “îman eden ve iyi amel işleyen kimseleri Cennetlerimize ko­ruz” (Nisa, 4/57). Atıf, matuf ile matufun aleyhin başka başka olma­larını ve birinin öbürüne dahil olmamasını gerektirir. Bu husus ke­sindir.

b) İman, amelin sıhhatinin şartı kılınmıştır. Misâl: “Kim iman­lı olduğu halde iyi ameller   işlerse zulme uğramaktan ve hakkının yenmesinden korkmaz” (Taha, 20/112); Enbiya, 21/94). Meşrut şarta dahil değildir. Zira bir şeyin,   kendisinin şartı olması imkânsızdır. (Şartla meşrut arasında bir ayrılık ve gayrılık vardır). Bu husus da kafidir.

c) Amellerden bazılarını terkedenlerin imanlarının mevcut ol­duğundan bahsedilmiştir. Misâl: “Eğer müminlerde iki grup birbir­leriyle cenk yaparsa..” (Hucûrat, 49/9). Yukarda da geçtiği gibi, rüknü ve temel unsuru olmadan bir şey gerçekleşmez, var olmaz. Bu da kesindir. (Birbirini öldürenlere mümin denildiğine göre, haram olan adam öldürme fiili insanı mümin olmaktan çıkarmamaktadır, demektir).

Aşikârdır ki, bütün bu izahlar, “amel ve taat, imanın hakikatı-mn ve mahiyetinin şartıdır. Bunları terkedene mümin denilmez”, diyenlere karşı delil olmak üzere ileri sürülebilir. Nitekim Mutezilenin (ve Haricîlerin) görüşü budur. “Amel ve taat, imanın tam ve kâmil olmasının şartıdır. Ameli ve taatı terkeden imanın hakikatinin ve mahiyetinin dışına çıkmaz”, görüşünde ve mezhebinde olanlar için yukârdaki izahlar delil diye öne sürülemez. Ameli, kâmil imanın şartı olarak gören de İmam Şafii'dir. Mutezilenin tutunduğu deliller; cevaplarıyle birlikte daha evvel geçmişti.

2. İmanın hakikati ve mahiyeti ne artar ne de eksilir. Nitekim daha evvel de geçtiği gibi, “iman, cezm ve iz'ân (kesinlik ve boyun eğerek kabullenme) haddine ulaşan kalbi bir tasdiktir”. Bu manâ­daki imanda fazlalık ve eksiklik tasavvur edilemez. Hatta, imanın hakikatini elde eden bir kimse, ister ibadet ve taat işlesin, isterse gü­nah işlesin müsavidir, tasdiki hali üzere bakîdir, esas itibariyle bu tasdikte bir değişiklik olmaz.

(“Allah'ın âyetleri okunduğu zaman onların imanları artar”.(Enfal, 8/21)mealinde olup da) imanın ziyadeleşeceğine delâlet eden âyetler, Ebu Hanife (r.a.)nin zikrettiği manâya hamlolunur, te'vil edilir. Şöyle ki: Sahabe Hz. Peygamber'e ve Kur'an'a esas itibariyle icmaîen (toptan) iman etmişti. Sonra farz olan bir hükmün gelişini diğer bir farz takib etmekte, onlar da bu farza özel olarak inanmak­ta idiler. (îcmalen anlatılan bir husus tafsil edilince, teferruata inan­mak suretiyle imanları fazlalaşmakta idi). Ebu Hanife özetle demek ister ki, iman edilmesi farz olan hususlar arttıkça iman da artar. Bu ise, Peygamber (s.a.)in asrından başka bir zaman için düşünülemez.

Fakat bu tartışılabilir bir konudur. Çünkü farzların tafsilatına (peyder pey) "vâkıf olmak, Peygamber (s.a.)in asrından başka za­manlar için de mümkündür. îcmalen ve özet olarak bilinene icmalen, tafsilatlı olarak bilinene tafsilatlı olarak iman etmek farzdır. Aşikar­dır ki, tafsilatlı olan iman (icmalî olandan) daha fazla ve hatta daha da mükemmeldir. “İcmâli iman, tasdik derecesinden aşağı düşmez”, demeleri, imanın aslı ile muttasif olma itibariyledir.

(İmanın artacağına delâlet eden âyetler hakkında şöyle de) de­nilmiştir: İmanda sabit ve daim olma her an iman üzerine ziyadeliktir. Bu sözün de özeti şudur: Zamanın artmasıyle iman da artar. Çünkü iman arazdır, ancak emsalinin yenilenmesi suretiyle bakî ve dai-ttti olur. (Zira bir araz iki zamanda bakî olmaz).

Bu da tartışılabilir bir konudur. Zira bir şey yok olduktan sonra onun dengi olan diğer bir şeyin vücûda gelmesi, o şeyde bir ziyadelik ve fazlalık sayılmaz. Cismin siyahlığı örneğinde durum budur.

Şöyle de denilmiştir: İmanın artması meyvesinin, nurundaki par­laklığın ve kalb içindeki ışığın ziyadeleşmesi manâsına gelir. Şüphe­siz ki (bu manâda iman) amellerle artar ve günahla eksilir.

“Amel imandandır”, kanâatında olanlara göre, imanın fazlalık ve eksiklik kabul edeceği açıktır. Bundan dolayı, imanın artması ve eksilmesi meselesi, amel ve taatm imandan bir parça olup olmadığı konusunun bir dalıdır, denilmiştir.

Muhakkiklerden biri (olan Adudiddin İcî)nin kanâatına göre, “tasdikin hakikati ve mahiyeti fazlalık ve eksiklik kabul etmez”, kai­desi kabul ve teslim edilemez. Aksine tasdik, kuvvet ve za'f yönün­den değişiklik gösterir. Zira kesinlikle bilinmektedir ki, Peygamber (s.a.)in (Allah, melekleri...) tasdiki, ümmetten, birinin tasdiki gibi değildir. Bundan dolayı (Hz. İbrahim, “Rabbim, ölüyü nasıl diriltti­ğini bana göster”, deyince Hakk Taâlâ “yoksa iman etmiyor musun, ya İbrahim”, demiş işte o zaman) İbrahim (a.s.) “Evet iman ettim, ama kalbim tatmin olsun, diye bunu istiyorum” (Bk. Bakara, 2/260) demişti.

Lakin bu durumda diğer bir mesele daha ortada kalmaktadır. Bazı Kaderîler “İman bilgidir” (marifet), demişler buna karşı ulema yekvücûd olarak bu görüşün fâsid olduğunu ifade etmişlerdir. Ve delil olarak da şü gibi hususlardan bahsetmişlerdir: Kitap ehli olanlar Muhammed (a.s.) in peygamberliğini, kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanıyor ve biliyorlardı. (Bk. Bakara, 2/146). Bununla beraber, kendilerinde tasdik bulunmadığı için kesinlikle kâfir sayıl­makta idiler.

Kâfirlerden bazıları, hak olanı yakînen bilmekte, tanımakta, fa­kat sırf inad ve kibirlenme sebebiyle onu red ve inkâr etmekte idi. Hakk Taâlâ bu konuda: “Kalbleri kesin olarak kabul ettikleri halde kibir ve zalimlikleri sebebiyle Onu (Kur'an'ı) inkâr ettiler” (Nemi, 27/14), buyurmuştur.

Bu noktada, dini hükümleri tanımak ve yakînen bilmekle, onları tasdik etmek ve onlara itikad etmek arasındaki farkın izah edilmesi zarureti ortaya çıkmaktadır. Böylece birinci şıkkın değil, ikinci şık­kın iman olduğu doğru bir şekilde anlaşılmış olur.

Bazı kelâm âlimlerinin eserlerinde iman şöyle tarif edilir: “Tasdik Haberci'nin haberinden anlaşılan ve bilinen şeye, insanın kal­bini rabt etmesinden ve gönül bağlamasından ibarettir”. Kalbi rabt etme işi, tasdikcinin irâdesi ve ihtiyarı ile sabit olan kesbi bir şey­dir Tasdik edenin sevap almasının ve bunun ibadetlerin başı sayıl­masının sebebi de bu (tasdikin iradî oluşu) dur. Halbuki marifet (ta­nımak ve biimek) böyîe değildir. Zira marifet ekseriya insanın irâ­desi ve kazanması söz konusu olmadan vücûda gelir. Meselâ bir kim­senin gözü bir cisme raslar, hemen bunun peşinden o cismin duvar veya taş olduğu konusunda (irâde ve kesble alakalı olmaksızın) bir marifet, yani bilgi hasıl olur.

Söz konusu farkı, muhakkiklerden bazıları (meselâ et-Tavzih müellifi gibi) şu şekilde anlatmışlardır: Tasdik, irâde ve ihtiyarınla haberi getirene doğruluk nisbet etmektir. Hatta, bu nisbet etme işi, iradesiz olarak kalbte vücûda gelse -bu, marifet olsa bile- tasdik olmaz.

Bu izah tarzı müşkildir, anlaşılması zordur. Çünkü tasdik ilmin ve bilginin nevilerindendir. Bilgi ise ihtiyarî ve iradeli bir fiil değil, psikolojik bir keyfiyettir. Şöyle ki: Biz iki şey arasındaki nisbeti ve bağı tasavvur eder ve sonra o konuda müsbet veya menfi bir hüküm verme hususunda şüpheye düşer, daha sonra müsbet hüküm verme­miz gerektiği delille ispatlanırsa, bizim için hasıl olan şeye, onu iz'an ve kabul etmek (gönüllü olarak benimsemek ve ona teslim ol­mak) denir. Tasdik, hüküm, ispat ve ika'ın manâsı budur. (Bu, gayr-ı iradî psikolojik bir keyfiyettir).

Evet bu psikolojik keyfiyeti elde etmek, sebeplerine tevessül et­mek, nazarı ve düşünceyi o yöne çevirmek, engelleri ortadan kaldır­mak... vs. gibi iradî ve ihtiyari şeylerle olur. İnsan, imanla mükellef kılınırken bu gibi şeyler nazar-ı itibara alınmıştır. îman ve tasdikin kesbî ve ihtiyarî oluşundan maksat budur. Bunun için bilgi (marifet) yeterli değildir. Çünkü marifet, bazan bu gibi iradî ve kesbi şeyler olmadan da hasıl olur.

Tabii (bu duruma göre) irâde ile kazanılan kesin bilginin tasdik olması lazım gelmektedir. Fakat bunda bir sakınca yoktur. Çünkü Farsça “girevîden” (inanmak, boyun eğmek ve tapmak) kelimesi ile ifade olunan manâ, bu takdirde vücûda gelmektedir. Zaten iman ve tasdik de bundan başka bir şey değildir. İnadcı ve kibirli kâfirler için o manâda bir iman-ve tasdikin meydana gelmesi ve hasıl olması mümkün değildir. Mümkün olduğunu kabul etsek bile, dilleriyle in­kâr etmeleri, inad ve gururlarında direnmeleri kâfir sayılmalarına

kâfi gelmektedir.   Bu ikisi, yani dil ile inkâr, kibir ve inadda ısrar tekzib ve inkârın alâmeti bulunmaktadır [27].

“İman ile İslâm bir ve aynı şeydir”

Zira islâm, (hak dinin önünde saygı ile) eğilmek ve itaat etmek­tir. Bu ise, dinin hükümlerinin kabul edilmesi ve samimiyetle benim­senmesi manâsına gelir. Yukarıda da geçtiği gibi tasdikin mahiyeti ve hakikati da zaten budur. Şu âyet imanla İslâmın aynı manâya  te'yid etmektedir: “Bunun üzerine suçlu kavimler arasında

bulunan müminleri çıkardık. Zaten orada müslümanlardan sadece bir tek ev halkım bulmuştuk” (Zariyat, 51/35), (Bu âyette mü'min ile müslüman aynı manâda kullanılmıştır).

Hulasa, herhang...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmanın Artması Eksilmesi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 22:10:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmanın Artması Eksilmesi rüya tabiri,İmanın Artması Eksilmesi mekke canlı, İmanın Artması Eksilmesi kabe canlı yayın, İmanın Artması Eksilmesi Üç boyutlu kuran oku İmanın Artması Eksilmesi kuran ı kerim, İmanın Artması Eksilmesi peygamber kıssaları,İmanın Artması Eksilmesi ilitam ders soruları, İmanın Artması Eksilmesiönlisans arapça,
Logged
02 Haziran 2018, 04:22:38
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 02 Haziran 2018, 04:22:38 »

Esselamu aleykum. Insanın işlediği her iyilik her  salih amel artar.ama iman ne eksilir neden artar.imanin kuvvetine gore güçlenir.Rabbim bizleri sonsuz iman  ve tevvekul  icinde yasayan imanlı kullardan eylesin inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

02 Haziran 2018, 17:47:22
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 02 Haziran 2018, 17:47:22 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri iman hususunda hakiki iman sahibi kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Haziran 2018, 00:24:18
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.958


« Yanıtla #3 : 03 Haziran 2018, 00:24:18 »

Aleykümüsselam İmanın artması ancak ibadetlerle olur ibadetten uzak durursak iman o zaman eksilir
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes