Konu Başlığı: İmanda İstisna Meselesi Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 02 Ocak 2012, 00:45:38 3. İmanda İstisna Meselesi “Bir insanda tasdik ve ikrar bulundu mu, 'Ben hakikaten müminim, demesi doğru olur”. Zira artık iman gerçekleşmiştir. “Allah dilerse (inşaallah) müminim, demesi uygun olmaz” Eğer bu son ifadenin sebebi şüphe ise, o kimse behemahal kâfir olur. Fakat böyle konuşmak; edebe riayet ederek işleri Allah Taâlâ'nın irâdesine havale etmek veya içinde bulunulan hal ve anla ilgili değil de akıbet ve neticedeki şüpheyi (ve ölüm zamanındaki kaygıyı) dile getirmek, veya “înşaallah” demek suretiyle Allah'ın zikri ile teberrük etmek veya nefsi temize çıkarmaktan veyahut da durumunu beğenmekten uzak durmak gibi mülâhazalardan ileri geliyorsa, bu takdirde bile “İnşaallah müminim” sözünü kullanmamak daha iyidir. Çünkü bu ifade şüphelenme vehmini ve izlenimini meydana getirebilmektedir. İşte bu gibi düşünceler sebebiyle müellif Ömer Nesefi, “caiz olmaz” demedi, sadece “uygun olmaz”, dedi. Zira “İnşaallah müminim”, ifadesi şüpheyi ifade için kullanılmazsa, “caiz değildir”, demenin bir manâsı yoktur. Kaldı ki, sahabe ve tabiûna varıncaya kadar, selefden pek çok kimse bu ifadenin kullanılmasının caiz olduğuna kani olmuşlar (ve hatta bizzat kullanmışlar) dır. “İnşaallah müminim”, demek, “inşaallah Taâlâ gencim”, demek gibi değildir. Çünkü gençlik kazanılan fiillerden değildir. Akıbet ve netice itibariyle de baki ve daimî olması düşünülemez. Bu, nefsi aklamak ve beğenmek gibi bir sonuç doğuran ifadelerden de değildir “İnşaallah müminim”, cümlesi, “inşaallah zahidim, takva sahibiyim” cümlesine benzer. (Zira her ikisi de irâdeye ve kazanmaya dayanan fiillerdendir). (Îmamu'l-Harameyn gibi) bazı kelâm âlimleri şu kanâata ulaşmışlardır: İnsan için hasıl olan, onu küfürden çıkaran tasdikin hakikati ve mahiyetidir. (Fiilen müminin kendisinde bu manâda bir tasdik vardır ve bu hususta şüphe edilemez). Lakin hadd-i zatında tasdik kuvvetli ve zayıf olmaya kabiliyetli ve müsaittir. “Hakikaten mümin olanlar işte bunlardır. Onlar için Rabları katında mağfiret ve nefis rızık vardır” (Enfal, 8/4), âyetinde işaret edilen (Cehennemden ve Allah'ın gazabından) kurtarıcı tam ve kâmil tasdikin husulü, sadece Hakk Taâlâ'nın meşiyetinde ve iradesindedir. (Onun için bu manâyı kasdederek, “inşaallah müminim”, demekte bir sakınca yoktur. Asgari derecedeki iman için, ben hakikaten müminim, azami ve kemâl mertebedeki bir iman için inşaallah müminim denebilir). Bazı Eş'arîlerden, “inşaallah müminim”, sözünü söylemenin sahih ve doğru olduğu nakledilmiş, bunun gerekçesi de şöyle açıklanmıştır: İmanda, küfürde, Cennetlik ve Cehennemlik olma (sâadet ve şekavet)de hatimeye ve neticeye itibar olunur. Hatta Cennetlik mümin, ömür boyu küfür ve isyan üzere yaşasa ela iman ile ölen (ve hüsn-i hatime ile vefat edeiı) kişidir. Cehennemlik olan kâfir, hayatı boyunca tasdik ve taat durumunu muhafaza etse de - Allah Taâlâ bizleri korusun - küfür üzere ölen (ve sû-i hatime ile giden) kişidir. Şeytan'dan bahseden: “O, kâfirlerden oldu” (Bakara, 2/34), âyet-i kerimede buna işaret edilmiştir. (İblisten. çok Allah'ı bilen ve ona ibadet eden yoktu, ama neticede kafir oldu). Peygamber (s.a.): “Cennetlik olan kimse, daha annesinin karnında iken Cennetliktir. Cehennemlik olan kimse daha ana rahminde iken Cehennemliktir” hadisiyle de aynı hususa dikkati çekmiştir [32]. Bu durum karşısında Müellif Ömer Nesefi, bazı Eş'arîler tarafından ileri sürülen bu görüşün (yani “inşaallah müminim”, demenin sıhhati ile ilgili kanaatin) bâtıl olduğuna şu sözü ile işaret etti: Allah Taâlâ korusun imandan sonra irtidad etmek suretiyle, “Cennetlik olan kimse bazan cehennemlik olur” Küfürden sonra imana gelmek suretiyle de “Cehennemlik olan bir kişi bazan Cennetlik olur” Saadet ve şekavet, yani Cennetlik ve Cehennemlik olma hadise üzerinde değişiklik olur ama, “Cennetlik kılma ve Cehennemlik kılma” tis'âd ve işkâ) konusunda olmaz. Çünkü is'âd ve iskâ Allah Taâlâ'nın sıfatlarındandır. Zira İs'âd saadeti tekvin etmek ve yaratmak; işkâ şakavetr halk ve tekvin etmek manâsına gelir. (Allah'ın tekvin sıfatı ise değişmez). “Ne Allah Taâlâ ne de sıfatları üzerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz” Bunun sebebi de evvelce geçtiği gibi, “kadîm ve ezeli varlık hadis şeylere konu olmaz”, (kadîm havadise mahal olmaz) kâidesidir. Hakk olan şudur: (“Allah dilerse müminim” sözünün) manâsında iftilâf yoktur. Zira eğer iman ve saadetle mücerred manânın husulü kasdediliyorsa, o manâ zaten şu anda mevcuttur. Eğer iman ve saadet tabirleriyle bunlar üzerine terettüp eden kurtuluş ve semereler kasdediliyorsa, o da Allah Taâlâ'nın meşiyetinde ve iradesindedir. Şu anda onun husule geldiği kestirilemez. Şu anda imanın ve saadetin mevcut olduğunu kesinlikle ifade edenler ilk manâyı ve izah şeklini kasdetmektedirler. Bu konuda işi Allah'ın meşiyetine ve irâdesine havale edenler, ikinci manâyı ve izah şeklini kastetmektedirler. (Kısaca ihtilaf manâ ile değil, lafızla ilgilidir).[33] [32] Müslim, Kader, î. Beyhakî, Bezzar, Taberanî ve İbn Cevzî bu hadisin uydurma olduğunu iddia.ederler. [33] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları: 287-289. |