๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kelam İlmi ve İslam Akaidi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Ocak 2012, 20:30:34



Konu Başlığı: Burhân-ı Tatbikî
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 03 Ocak 2012, 20:30:34
Burhân-ı Tatbikî


Teselsülün bâtıl oluşunu gösteren ve ispat eden en meşhur delil­lerden biri “burhân-ı tatbik” (iki sonsuzu birbiriyle çakıştırmak) delilidir. Bu delil, şu şekilde ifade edilir: Son ma'lul (netice ve eser) den itibaren sonsuza doğru giden bir (illet-ma'lûl) silsile­sinin mevcut olduğunu farzedelim. Sonra birinci silsilenin başladığı noktadan – meselâ- bir sayı evvel (Birinci silsileyi ikinci silsile­den bir eksik kılacak şekilde) sonsuza kadar uzanan diğer bir (illet-ma’lûl) silsilesinin var olduğunu farzedelim [40].   Sonra birinci silsilenin ilk ma'lulünü ikinci silsilenin ilk malûlü; birinci silsilenin ikinci malûlünü ikinci silsilenin ikinci malûlü... hizasına getirerek iki silsileyi birbiriyle çakıştıralım, (tatbik). Şayet birinci silsilenin herbirine (her bir illete ve malûle) karşılık, ikinci silsilede de bir illet ve malûl vardır, denirse, eksik (olan İkinci silsile) fazla olan (birinci silsile) gibi olur. Bu ise imkânsızdır. Eğer eksik fazla gibi olmazsa; ikinci silsilede karşılığı bulunmayan bir şey, birinci silsi­lede vardır, demektir. O halde ikinci silsile (bir noktada) biter ve sona erer. Bundan, birinci silsilenin de sona ermesi lazım gelir. Zira ilk silsile, ikinci silsileden sadece “sonlu” (belli ve sınırlı) bir ölçüde fazladır. “Sonlu” dan “”sonlu bir ölçüde” “fazla” olan şey de zaruri olarak sonludur. (Mütenahidir, namütenahi ve gayr-ı mütenahi de­ğildir) .

Burada anlatılan burhân-ı tatbik, sadece (dış) varlıklara uygu­lanır. (Daha doğrusu haricî varlığı bulunan şeylere farazi olarak uygulanır). Sırf vehim (ve hayalî) olan hususlarda tatbik edilmez. Çünkü bu gibi yerlerde uygulanması halinde vehmin kesintiye uğ-ramasıyle, o da biter. Onun için burada, “Birden   başlayıp sonsuza kadar giden bir sayı silsilesini, iki rakamından başlayıp sonsuza ka­dar uzanan diğer bir sayı silsilesiyle çakıştırmak” gibi sayı mertebe ve silsileleriyle ilgili bir itiraz öne sürülemez. Aynı tarzda, “Allah'ın bildiği şeyleri gücü yettiği şeylerle çakıştırmak” (Allah'ın malumatı­nı makduratı ile çakıştırmak) suretiyle -zira her ikisi de sonsuz olmakla beraber birincisi ikincisinden çoktur- (çünkü kendisi gi­bi bir Allah yaratmanın bizatihi imkânsız olduğunu bilmekle bera­ber bu onun makdûru değildir) bir itiraz yapılamaz, karşı bir delil ileri sürülemez.

İtiraza mahal olmamasının sebebi şudur: Sayıların ve ilahî malumat ile makdûrâtm sonsuz oluşunun manâsı, “Bunlar, daha fazlası düşünülmeyecek ve üzerine ilave yapılmayacak bir sınıra kadar varmaz” demektir. Bu, “Sonsuzluk varlığa girer ve sığar de­mek değildir. Zira bu husus imkânsızdır.[41]


[40] Bu noktayı bir misalle kısaca izah edelim:

1. Silsile: oğul - baba - oğul - baba - oğul - baba... sonsuzluğa kadar.

2. Silsile: .... oğul -baba -oğul - baba - oğul... sonsuzluğa kadar.

Burada oğul ma'lûl, baba illettir. Burada dikey çizgi başlama noktasıdır. İkinci silsile, birinci silsileye nazaran eksiktir. Çünkü oradaki oğul, birinci silsileden bir mertebe Ön­de bağlamaktadır. Şimdi, ikinci silsiledeki oğulu birinci silsiledeki oğulun hizasına getirirseniz, silsiledeki diğer oğul ve babalar da kendili­ğinden birbirinin hizasına gelecektir. Zira ikinci silsile bir derece ge­riye çekilerek birinci silsile ile çakıştırılmıştır (tatbik). Çakıştırılma­dan sonra her iki silsile de aynı noktadan başladığına göre, ikinci sil­siledeki eksiklik, silsilenin mebdeinde ve bacında değil, nihayetinde ve sonunda gerçekleşecektir. Bu durum her iki silsilenin de sonlu oldu­ğunu gerektirmektedir. Zira sonlu olmasa eksiklik ve fazlalık sonda gerçekleşmez. Burada oğul ma'lûl, baba illet itibar edilmiştir. Bir kişi babasına göre oğul, oğluna göre babadır.

“Burhan-ı tatbiki ile teselsül iptal olunur”. Burhan-ı tatbikinin can da­marı “Namütenahinin tefadulu, tesavisi ve tefavütü”meselesidir. Ya­ni sonsuzun fazla, eşit ve farklı olması konusudur.

Leiboiz zamanından itibaren,“a'zamı namütenahi”,“asgar-ı namüte­nahi”meselesinden dolayı, evvelce kelâmcıların ve tslâm filozoflarının kabul ettikleri “Namütenahinin tefadulu” meselesi artık yeni felsefe ve matematikte kabul edildi. Ancak burhan-ı tatbikinin tatbik kabili­yeti tartışılabilir. Nitekim muhakkik olan kelâm âlimleri bunun tar­tışmasını yapmışlardır. İzmirli, II, 20. Teselsülün bâtıl olduğu konusun­da diğer deliller için M.Şemsettin'in hbat-ı vacib, ve Bekir Topaloğlu'nun Allah'ın varlığı isimli eserlerinde yeteri kadar malumat vardır.

[41] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları: 135-137.