๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Kaza ve Kader => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Aralık 2007, 18:03:41



Konu Başlığı: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Aralık 2007, 18:03:41
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Kafirler bölük bölük cehenneme sürülerek oraya vardıklarında, cehennem kapıları açılır." (Zümer; 71)
Dünyada kapalı olan bir zindanın kapısı, bir mahkum geldiği zaman nasıl açılıyorsa, cehennem de tıpkı böyledir. Kâfir ve fasıklar oraya gelince, cehennemin kapısı yeniden açılacaktır. Cennetin ne kadar güzel olduğunu ve cehennemin ne kadar kötü olduğunu ancak Allah-u Zülcelal bilir. Bizim için mühim olan şudur ki, insan ne ile cennete veyahut ne ile cehenneme müstahak oluyor, onu iyi bilmemiz gerekmektedir. Bunları hepimiz biliyoruz ki, cennet ve cehennem vardır. Çünkü bunlara iman etmeyen kimse mü'min olamaz.

    Şu dört şey Hz. Peygamber (S.A.V)'in ümmetinden mutlaka alınacaktır.

    Birincisi: Azrail aleyhisselam ruhumuzu mutlaka bizden alacaktır.

    İkincisi: Dünyada emek çekerek topladığımız malları varisler bizden zorla alacaktır.

    Üçüncüsü: İstesek de istemesek de bu keyf ve sefa ile donattığımız vücudu kurtlar ve böcekler kabirde yiyeceklerdir.

    Dördüncüsü: İstesek de istemesek de, üzerimizde ne kadar hukukları varsa kıyamet günü hak sahipleri karşımıza çıkarak, sevaplarımızı alacaklardır.

    Olabilir ki, sevaplarımız kalmayıp, Allah-u Zülcelal o kimsenin günahlarını üzerimize yükleyerek bizi cehenneme doğru sevkedebilir. İşte bu dört şey insan istese de istemese de kendisinden zorla alınacaktır. Dünya ile meşgul olurken ahireti unutmamamız lazımdır. Dünya peşin olduğu için onun nimetleriyle ferahlanıyoruz. Bir eziyetle karşı karşıya kalırsak, nefsimiz o eziyeti kabul etmiyor. Fakat ahiret bakidir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in mübarek vücud-u şerifi bindörtyüz küsür senedir kabirdedir. Peki orası mı bizim gerçek evimiz, yoksa dünyada yaptığımız binalar mı bizim evimiz? Kendimize ne kadar haksızlık yaptığımızın, acaba farkında mıyız?

  Hz.Peygamber (S.A.V)hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Kabirleri ziyaret ediniz, Çünkü orası size ölümü hatırlatır." (İbn Mace) Hz.Peygamber (S.A.V) diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir veya cehennem çukurlarından bir çukurdur." (Tirmizi, Beyhaki)
Ona göre kabirleri ziyaret ettiğimiz zaman bu şekilde düşünme-miz lazımdır. İşte Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizi hadis-i şeriflerde ikaz ediyor. Onun için bunları daima hatırımızda tutalım.

    Nefislerimize aldanıp Allah-u Zülcelal'i unutmamamız lazımdır. Bu çok mühimdir. Burada herkes kendi durumunu düşünüp kendisini kusurlu, taksirat sahibi görmesi gerekir. Gerçekten Allah-u Zülcelal'i çok unutuyoruz. Allah-u Zülcelal'in yapılmasını istediği şeyleri terk etmek, O'nu unutmak demektir. Nefsin arzu ve isteklerine uymak, yine O'nu unutmak demektir. Bir zat şöyle anlatmıştır: "Bir gün İbn-i Abbas radıyallahu anh'ın yanında oturuyordum. Az sonra bir grup çıkageldi ve dediler ki: "Bizler hac ziyareti için yola çıkmıştık. Yanımızda bir arkadaşımız vardı. Bu şehrin açık arazili bir mahallesine gelince arkadaşımız ölüverdi. Onu yıkayıp toprağa vermeye hazırlayınca, kendisi için bir mezar kazmaya giriştik. Fakat açtığımız çukurda yılanların kaynadığını görünce, oradan vazgeçerek başka bir yerde başka bir mezar kazmaya başladık. Fakat az sonra bu çukurda da yılanların kaynadığını gördük. Bu defa o çukuru da bırakarak, başka bir yerde üçüncü bir mezar açmaya koyulduk. Bir kaç karış yere indiğimizde, yine topraktan kaynayan yılanlarla karşılaşınca, mezar hazırlamaktan vazgeçerek sizin yanınıza geldik."

     İbn-i Abbas radıyallahu anh söylenenleri dinledikten sonra şöyle dedi: "Bu karşılaştığınız olayın sebebi, o ölünün dünyadayken işlemiş olduğu bir hareket, bir fiildir. Şimdi gidin ve onu açtığınız o çukurlardan birine gömüverin. Allah'a yemin ederek söylüyorum ki, arkadaşınızın ölüsüne mezar açacaksınız diye tüm yeryüzünü karış karış kazsanız, o yılanlarla yine karşılaşacaksınız. Arkadaşınızın ölüsünü toprağa verdikten sonra durumu ailesi ile konuşunuz."

    Bu sözlerden sonra birlikte varıp, adamın ölüsünü daha önce hazırlanan mezarlardan birinde toprağa verdik. Dönüşte evine uğradık. Yanımızdaki bir kaç parça eşyasını karısına teslim ettikten sonra kendisine: "Kocan sağlığında ne iş yapardı?" diye sorduk. Kadın bizlere şu cevabı verdi: "Kocam gıda maddesi, yani buğday satardı. Hergün evin masrafını karşılayacak kadar buğdayı, satacağı çuvallardan ayırır ve çıkarmış olduğu buğdayın yerine, aynı ağırlıkta saman ve çöp koyar, sonra da hepsini karıştırıp satardı."

    Evet, işte durum böyledir. İnsan ister salih amel yapsın, isterse kötü amel yapsın, mutlaka yapmış olduğu amel kendisiyle beraber kalacaktır. İşte bizim, o kabir hayatını unutmamamız gerekir. Onun için kendimizi Allah-u Zülcelal'in karşısında dosdoğru yapalım.

     Sadat-ı kiramın meşrebi, Allah-u Zülcelal'in rızasına ne kadar uygundur. Allah-u Zülcelal, kullarının daima alçak gönüllü ve yalvarıcı olmasını ister. Sadat-ı kiram da, kendilerini ve kendilerine tabi olan kimseleri, bu meşrebe teşvik ederler. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V) de bu meşrebin üzerinde idi. Allah-u Zülcelal, İslam dininde kulunun çok samimi olmasını istiyor. İnsan samimi olduğu zaman onun önünde hiç bir engel kalamaz. Bir genç fesad, keyf ve sefa meclisi düzenlemekle meşgul olurdu. Kölesine dört akçe verip meclise mezelik almasını emretti. Köle yolda giderken Mansur bin Ammar'ın meclisine uğradı ve: "Biraz durup ne söylediğini anlayayım!" diye düşündü. Mansur, bir fakir için bir şey istiyor ve: "Dört dua yapmam karşılığında bana dört akçe verecek biri var mı içinizde?" diyordu. Köle, bundan daha iyi hiç bir şey yoktur, deyip elindeki dört akçeyi ona takdim etti. Mansur: "İstediğin dua nedir?" diye sordu. Köle: "İlk olarak azad olmam için, ikinci olarak tek Allah-u Zülcelal'in efendime tevbe nasip etmesi için, üçüncü olarak elimden çıkan dört akçenin bedeli iade edilmesi için, dördüncü olarak da, Allah'ın sana, meclisinde bulunanlara, bana ve efendime rahmet buyurması için dua buyur." dedi. Mansur bu şekilde niyazda bulundu. Köle eve dönünce efendisi: "Nerede kaldın ve ne getirdin?" diye sordu. O da: "Mansur bin Ammar'ın meclisinde idim, o dört akçe ile dört dua satın aldım." dedi. Eefendisi: "Ne duası?" diye sorunca, o da durumu aynen anlattı. O vakit efendisi: "Sana hürriyetini bağışladım, bir daha içki içmemek için Allah'a tevbe ettim, o dört akçeye bedel olmak üzere sana dört yüz akçe bağışladım. Geriye kalan dördüncü dileğin de benimle alakası yok, ben elimden geleni yaptım." dedi. Kölenin efendisi o gece rüyasında, hafiften gelen bir sesin şunları söylediğini gördü: "Sen, zayıf bir kul iken elinden geleni yaptın, biz de, bize havale ettiğin şeyi yaparak, sana da, kölene de, Mansura da, mecliste bulunanlara da rahmet ettik!" Bakın, samimiyetten neler doğuyor. İnsan, saati ve dakikası ile ya cennet hazinelerinden bir hazine alır ya da cehennem hazinelerinden bir hazine alır. İşte bunu çok iyi bilmemiz lazımdır.

     Eğer ibadetle, Allah'ın zikriyle vaktimizi geçirirsek, her bir saatle cennetin bir hazinesini elde etmiş oluruz. Başıboş veyahut günahla saatimizi geçirdiğimiz zaman da cehennemdeki hazineleri elde etmiş oluruz. İnsan bunu her ne kadar görmüyorsa da, bunu böyle bilmesi lazımdır. Biz Allah-u Zülcelal'in rızasını ve muhabbetini kazanmak için imtihan oluyoruz. Nasıl bir talebe, çalışmadığı zaman imtihanı kazanamıyorsa, biz de taatte bulunmadığımız zaman bu imtihanı kazanamayız. Ateşten bir çengelin insanın vücuduna takılıp yüzbin zebaninin onu çekmesi acaba nasıldır? İşte ruhun tenden ayrılması da aynen böyledir.

     Bu konuda Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: "Ölümün mü'mine verdiği acı ve ızdırabın şiddeti, üç yüz kılıç darbesinin ızdırap şiddetine eşittir." (İbn Ebi'd-Dünya) Hepimiz düşünelim! Bir kılıç insana vurulsa, acaba ne kadar eziyet verir? İşte ruhun çıkması da aynen böyledir. Peki, az bir eziyet karşısında tahammül edemiyoruz! O zaman, aklımız fikrimiz acaba nerededir? Biz nasıl şeytana karşı mücadele edeceğiz? Onun fitnesinden kendimizi nasıl kurtaracağız? Ne akılla! Ne Şuurla! Ne kuvvetle!..
Denildiği gibi, insan çok düşünmeli ve çok tefekkür etmelidir. Hepimiz düşünelim; dostlarımızdan nice insanlar gittiler. Ben kendi şahsıma sayarsam, onları bitiremiyorum. Mardin'in bir köyünde iki-üç sene kadar imamlık yaptım. Benim cemaatım yirmi-yirmibeş kişi kadar vardı. Şimdi sayıyorum, onlardan sadece dört-beş kişi kalmış, işte onların hepsi gittiler... İnsan böyle anmalı, ölümü unutmamalı ve ölüme hazırlıklı olmalıdır.

    Bütün İslam aleminin hükümdarı Halife Harun Reşid ile Behlül-ü Dane'nin kardeş oldukları bazı rivayetler geçer. Harun Reşid emirü'l-mü'minin, Behlül ise Evliyaların büyüğündendir. Bir gün anneleri Behlül'ü çağırarak: "Oğlum, kardeşin Harun hükümdardır. Mesuliyeti çoktur. Çok kimselerle münasebeti olduğu için, geniş bir kitlenin mesuliyetini omuzlamıştır. Kimseye zulüm etmemesi, hakarette bulunmaması için biraz vaaz ve nasihatte bulun ki, kardeşin zarara uğramasın!" der. Behlül ise: "Olur anne, sen merak etme, ben kendisine vaaz ve nasihat ederim." diye cevap verir. Aradan birkaç gün geçer, bir gün Behlül saraya Harun Reşid'i ziyarete gider. Harun Reşid'e:
"Haydi kardeşim, seninle biraz şöyle dolaşalım!" diyerek, onu saraydan çıkarır. Doğruca alır kabristana götürür ve: "İşte bu falanın kabridir, bu kadar sene ömür sürdü. Şu da falancanın kabridir, şu kadar sene yaşadı. Şu kabirde yatan yirmi sene yaşadı, şuradaki elli sene yaşadı." diyerek altmış-yetmiş tane kabir gösterir. Daha sonra eve dönerler.
Bir müddet sonra anneleri Harun Reşid'e: "Harun, Behlül gelip sana hiç nasihat etti mi?" diye sorar.

     Harun Reşid: "Hayır, Behlül bana hiç nasihat etmedi." diye cevap verir. Anneleri bu sefer Behlül'ün yanına giderek: "Behlül, kardeşine nasihat etmeni söylemiştim. Neden gidip nasihat etmedin?" diye sorar. Behlül: "Anne, benim nasihat etmediğimi kim sana söyledi? Ben ona nasihat ettim. Onu kabristana götürdüm, bu falancanın, şu falancanın kabridir diyerek ona birçok kabir gösterdim. Böylece kendisine en büyük vaaz ve nasihatta bulundum. Eğer o bundan ibret almamış ise, ben ne yapabilirim?" diye annesine cevap verir. Gerçekten insan için, ölümden daha büyük nasihat olamaz. İşte durum böyledir. Çünkü ölüm, çok ibretli bir olaydır. Eğer ki insan ölümden herhangi bir ibret ve nasihat almıyorsa, bu kalbinin katı olmasından dolayıdır. Onun için ölümü çok hatırlamak lazımdır. Halife Ömer bin Abdulaziz, daima alimleri bir araya toplar, ölümden bahsettirir, ölümü duyunca da ıslak bir kuşun ıslaklığını gidermek için çırpınması gibi çırpınırdı. İbn-i Şirin'in yanında ölümden bahsedildiği zaman, kendisi ölmüş gibi uyuşurdu.   Ölümü düşünmek ve onu kalbe yerleştirmek için en faydalı yol; daima akrabalarının, arkadaşlarının, dost ve ahbablarının ölümünü ve toprağın altındaki hallerini düşünmektir.

     Hasan-ı Basri şöyle demiştir: "Ölüm meleği, her eve günde üç kere bakar. O evde kim rızkını bitirir ve ömrünü tüketirse onun ruhunu alır. Melek, onun ruhunu alınca, evdekiler onun için ağlamaya başlarlar. Melek evden çıkarken dönüp onlara şunu söyler: "Bu benim bu eve son gelişim değildir. Ben hepinizi alıp götürene kadar buraya gelip gideceğim." Ev halkı meleğin bu sözünü duyabilselerdi, öleni bırakıp kendileri için ağlarlardı." Hakikaten bizden önceki insanlar gerçek adam idiler. Bizden önceki insanların sözleri söz, tevbeleri gerçek tevbe idi.

    Fudayl bin İyaz, bir sahranın ortasına çadır kurmuş, sırtına bir aba giymiş, başına yünden bir külah geçirmiş ve boynuna da bir tesbih asmıştı. Yanında bir çok adamı vardı, hepside eşkiya ve harami idi. Gasp ettikleri her malı onun önüne getirirlerdi. Zira vurguncuların reisi o idi, dilediği şeyi kendi payı olmak üzere ayırırdı. İlk zamanlar da bir kadına aşık olmuştu. Eşkiyalıktan her ne elde ederse ona gönderirdi. Bir defasında yine bu şekilde akşama kadar gönül eğlemiş, derken oradan geçmekte olan bir kervanda bulunan bir kişi: "İman edenlerin gönüllerinin Allah'ı zikretmek üzere yumuşaması ve ondan gelen hakikate bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalpleri kararmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu fasıklardı." (Hadid; 16) mealindeki ayeti okuyordu.



Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Gülbahar Aktay üzerinde 20 Mart 2014, 17:48:43
ölümü bütün canlılar tadacak. hiçbir zaman  ölüme engel olamıyoruz.belki yakınlarımızı kaybediyoruz onun üzüntüsüyle  RABBİMİZE bilmeden isyan ediyoruz.ama ölenle ölünmüyor. RABBİMİZE isyan ederek ölen kişiyi geri getiremeyiz.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Pelinay üzerinde 27 Haziran 2014, 20:46:48
Esselamü aleykum ve rahmetulalh; kaçınılmaz gerçek "ölüm".bu dünya karargahından aldığımız teskere,görevimizin bittiği an...tü sevdiklerimizi geride bıraktığımız gerçek..
evet bir gün güneş bizsiz doğacak.tüm sevdiklerimizi ısıtacak ama biz karanlık ve dar mekanımızda olacağız..zamanla unutulacağız..isimlerimiz,simalarımız tek tek silinecek hafızalardan.artık ziyaretimize tek bir gelen bile olmayacak..mezar taşımız düştüğünde kaldıran olmayacak..ve zamanla mezarımız da kaybolacak..bedenimiz toprakla buluşacak,asıl vatanına dönecek..
ve artık hiçbir şey ve hiç kimse bize fayda sağlamayacak,amellerimiz müstesna..ne sızlanmalarımız ne  keşkelerimiz,ne de sevdiklerimiz,.. çünkü biz artık kabirdeyiz ve yapayalnızız...
Mevlam akıbetimizi hayır eylesin..paylaşım için Mevlam razı gelsin..çok güzel biir yazıydı..


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Derya 7/B üzerinde 15 Ekim 2014, 21:22:06
İstesek de istemesek de birgün öleceğiz,buna alışıp hergün sanki ölebilirmiş gibi yaşamalıyız.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Bahrişan 8 üzerinde 21 Ocak 2015, 18:50:55
her insan birgun olecektir kimse olumden kacamaz her canli olumu tadacaktir
allah raziolsun  paylasimdan


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Yunus Emre üzerinde 21 Ocak 2015, 19:05:56
bence su anki yasamimiz bir maca cikmadan onceki idman gibi antreman gibidir asil mac oldukten sonra baslayacaktir ama tek fark o mac hic bitmiyecek eger usenmezde calsirsak ibadet edersek sonzuz hayatta daha rahat oluruz


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Ceren üzerinde 21 Ocak 2015, 19:07:19
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan hocam.Rabbim bizlere hayırlı ölümler versin.Bizler şu hayatımızda,temiz ve helal dairede yaşayan kullarından kılsın inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Rabia K üzerinde 18 Mart 2015, 15:45:03
 Ölüm  hayatın değişmez bir gercegidir.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Rüveyha üzerinde 18 Mart 2015, 16:25:20
En çok ibret verici olan Ölümdür.İnşaAllah vefat eden en yakınlarımızdan başlayıp,onlar gibi bizlerde baki olamayacağımızı her an düşünmemiz gerekiyor.Ölüme  her an yakın olduğumuzu Mevlam gafletle unutturmasın İnşaAllah.Rabbim razı olsun kardeşim.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: aybuke üzerinde 13 Nisan 2015, 22:00:54
Ölüm muhakkak
Ve ölüm mutlak
Tek kapısıdır ölümsüzlüğün
Ölümle tanıştıktan sonra anladım
Sadece bir kimlik belgesi olduğunu yaşamanın..
Ölüm Risalesi - ERDEM BAYAZIT


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Kaan Han üzerinde 13 Nisan 2015, 22:02:00
İstesek de istemesek de birgün öleceğiz,buna alışıp hergün sanki ölebilirmiş gibi yaşamalıyız.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Damla üzerinde 13 Nisan 2015, 22:10:25
Her şeyin çaresi bir kaçış yolu vardır fakat ölümden kaçılmaz daha doğrusu ölüm kaçınılmazdır.
  Bu konuda Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: "Ölümün mü'mine verdiği acı ve ızdırabın şiddeti, üç yüz kılıç darbesinin ızdırap şiddetine eşittir."


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 10 Haziran 2015, 20:01:55
Esselamu Alleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berakatuh...Ölüm ne bir an geç ne bir an erken glecektir.Kaderimizde her şey bilirlenmiştir.Ölüm geldiği an gerçekleşecektir.Biz müminler ölümden kaçış olmadığını biliyoruz madem öle hazır olmalıyız.Rabbim hazır olabilmeyi nasip eylesin İnşaAllah.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Mehmed. üzerinde 02 Ağustos 2015, 16:14:55
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah,  Ahireti unutan kendini unutur. Kendini unutan Allah'ı ( celle celaluhu ) unutur. Allah'ı ( celle celaluhu ) unutan herkes unutur. Rabbim ( celle celaluhu ) bizleri hatirlayanlardqn eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: İkraNuR üzerinde 02 Ağustos 2015, 17:13:09
olumden kurtuluş yoktur. er geç olecegiz. ayette allah c.c. buyurdugu gibi : her nefis olumu tadacaktır. allahm bizlere hayırlı olumler ihsan eyle.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 19 Ekim 2015, 16:52:13
Bismillah,
Vakti ve zamanı geldiğinde bütün insanlar bu fani dünyanın sonu olan ölümü mutlaka yaşayacaklardır.Bazı insanlar çok geç yaşında ölürken bazı insanlar ise çok erken yaşında öleceklerdir.
Ölümümüzün sebebi kendi iradelerimizle olabilir.Biz insanlar bir gün öleceğimizi asla unutmamalıyız.Allah hepinizden razı olsun...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 19 Ekim 2015, 16:59:54
Bismillah.
Zaman geldiğinde bütün insanlar ölecektir.Bu zamana ise Kıyamet Günü denir.Bu gün geldiği zaman insanlar ölecek ve canlı cansız bütün varlıklar yok olacaklardır.Ölümün tadına herkes bakacaktır...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 19 Ekim 2015, 17:13:26
Esselamu Aleykum,
Allah hepimize hayırlı ölümler nasip etsin.
Bizler kaderimizi bilemeyiz. Bu yüzden de zaman nerede ve hangi saatte öleceğimizi de haliyle bilememekteyiz.Kendi isteğimiz doğrultusunda da ölümümüz gerçekleşmeye bilir.Namaz kılarken ya da can çekişirken dahi ölebiliriz.Paylaşımlarınız için Allah sizden razı olsun...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Nursima 7 üzerinde 21 Ekim 2015, 16:28:58
Ölümü bu dünyadaki bütün canlılar tadacaktır.Hayvanlarda insanlarda.Ama hayvanlardan asla hesap sorulmayacaktır.Hayvanlar için cennet&cehennem yoktur.Onlar toprak olacaklardır.Tüm Müslüman'lar bir gün cennete girecekler.Cehennem azabının ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamaya çalışmalıyız ve bu dünyada yaptığımız tüm fiillere baştan göz gezdirmeliyiz.Ama unutmayalım ki Allah (c.c) affedendir.Kötü bir şey yaptığımızda ondan af dileyebiliriz.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Muratb8 üzerinde 24 Kasım 2015, 15:33:42
Selamün aleyküm ölümden kaçınmamalıyız çünkü eninde sonunda herkez ölcektir iş herkez öldüğü zaman öbür dünyaya gideceğiz.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Edanur üzerinde 24 Kasım 2015, 17:37:24
Aleykümüsselam
Her canlı ölümü tadacaktır ve hiç kimse ecelinin önune geçemez. Hiç kimse ecelini erteleyemez de.. Allah c.c razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Fatma Karadere üzerinde 29 Kasım 2015, 19:37:10
Birincisi: Azrail aleyhisselam ruhumuzu mutlaka bizden alacaktır.
İkincisi: Dünyada emek çekerek topladığımız malları varisler bizden zorla alacaktır.
Üçüncüsü: İstesek de istemesek de bu keyf ve sefa ile donattığımız vücudu kurtlar ve böcekler kabirde yiyeceklerdir.
Dördüncüsü: İstesek de istemesek de, üzerimizde ne kadar hukukları varsa kıyamet günü hak sahipleri karşımıza çıkarak, sevaplarımızı alacaklardır.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 07 Aralık 2015, 19:30:52
selamun aleykum
 Ruhun bedenden ayrılmasına "ölüm" denir.Her canlı doğar, büyür ve ölür. Bu Allah'ın yeryüzüne koydugu kanundur.Zamanı geldiğinde bütün canlılar ölecektir.Bir hadisi şerifte " Her canlı ölümü tadacaktır." buyrulmaktadır. Bu hadiste her canlının bir gün öleceğinini anlatmaktadır.
Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Edanur üzerinde 07 Aralık 2015, 21:25:21
Aleykümüsselam.
Ölüm kaçınılmazdır.İnsan ecelini erkene alamayacağı gibi erteleyemezde. Her canlı eninde sonunda ölümü tadacaktır.. Allah c.c razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Hatice 08 üzerinde 25 Mart 2016, 19:53:24
Aleykumusselam
Allah razı olsun hocam bu konuyu paylaşarak bizlere ölümü tekrar hatırlattınız her canlı ölümü tadacaktır olden kaçış yoktur ne zaman olecegimizi de bilmiyoruz bu yüzden ibadetlerimizi yapıp namazlarımızı kılmalıyız


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Selma 8 üzerinde 25 Mart 2016, 20:40:19
Bismillah
Her canlı bir gün ölecektir kimse ölümden kaçamaz


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Zehra_8/C üzerinde 25 Mart 2016, 21:03:29
Ölüm kaçınılmazdır. Her canlı bir gün ölümü tadacaktir. Rabbim payalsim için Razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Edanur üzerinde 25 Mart 2016, 21:08:52
Aleykumusselam
Her canli ölümû tadicaktir.
Allah c.c razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Burcu b-7 üzerinde 02 Kasım 2016, 22:44:54
ölüm apaçık bir gerçektir..ölümden kaçınılmaz.ölüm herkesi bekleyen bir ışıktır.önemli olan ALLAHIN emrettiği görevleri  yerine getirerek ölebilmek...ALLAH(CC) inşallah herkese imanli bir ölüm nasip eder..


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Ceren üzerinde 03 Kasım 2016, 12:28:10
Aleykumselam.Rabbim bizleri onun yolunda giden ve omrunu ahiretini kutarmak icin yasayan kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Ruhane üzerinde 17 Ocak 2017, 16:12:53
Rabbim imanlinolarak huzuruna aldigi kulalrindan eylesin bizleri


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Sevgi. üzerinde 22 Ekim 2018, 00:42:15
Hiç şüphesiz ki her canlı bir gün ölümü tadıcaktır. Bundan asla kaçılamaz.  Oyüzden herdaim bunun bilincinde olarak Rabbimizin Rızasını kazanmaya gayret eden güzel kullardan olalım inşaAllah. Amin Ecmăin
Bilgiler için Allah Razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Eylül 2019, 15:56:52
Esselamu aleyküm.Rabbim bizlere hayırlı imanlı rahmetine kavuşacak ölüm nasip etsin inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Kaçınılmazdır
Gönderen: Safiye_06 üzerinde 15 Eylül 2019, 19:06:19
Nasıl yaşarsak öyle ölürüz. Rabbim bizleri hayırlı yaşayıp hayırlı ölenlerden eylesin inşallah.