> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Yunusun Gönül Bağından
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yunusun Gönül Bağından  (Okunma Sayısı 581 defa)
06 Temmuz 2011, 17:27:28
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 06 Temmuz 2011, 17:27:28 »



Yunus’un Gönül Bağından

Şubat 2011 - 146.sayı


Hasan AKÇAY kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Bu toprakların vatan olmasında maddiyat kadar, belki ondan bir adım daha önde, manevi harcın da önemi inkâr edilemez. O harcı bu milletin var oluş temellerine serpen maneviyat insanlarının canlı, diri ve gür sesleri bugün de duyulmaya devam etmektedir.

İnsanlık tarihinde varlığını ölümünden sonra da devam ettirebilmiş, hayatı ve eserleriyle arkasında hoş bir seda bırakabilmiş insanların sayısı az değildir. Kimi kahramanlığı, kimi ilmi, kimi şahsiyeti ile birer yıldız gibi parlamışlardır insanlığın gönül semasında.

Bu güzide şahsiyetler insanlığın ilerlemesi ve saadeti yolunda birer rehber ve ışık olmuşlardır her daim. Ne geçen zaman ne de değişen fikirler onları unutturamamıştır. Çünkü onlar, sözlerini fanilik değil, ebedilik makamında söylemişlerdir.

Bugün insanlık aleminde gerçek anlamda insanlığı unutmamış ve unutturmamış değerler yaşıyorsa, bu onların, o büyük insanların hizmetlerinin sonucudur. İnsanlar, tarihin karanlık sayfalarını her halleri ile aydınlatan huzur ve saadet devirlerini o büyük insanlara borçludurlar.

Çağları aşarak günümüze gelen ve günümüzden sonra da insanlığın gönlünde yaşayacak olan müstesna insanlardan biri de Yunus Emre’dir.

Yunus Emre hazretleri, Anadolu medeniyetinin manevi mimarisinde büyük vazife görmüş bir tefekkür şairi olmaktan ziyade, o öncelikle bir velidir. O ve bütün Anadolu erenleri, İslâm imanını milletin inanma üslubuyla birleştiren büyüklerdir. Onlar Anadolu insanının ruhuna derin bir Allah sevgisi ve o sevgiye bağlı olarak büyük bir insan sevgisini, muhabbetini nakış nakış işlemişlerdir.

‘Yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü’

Bir düşünce sistemi olmaktan yükselerek, ötelerin ötesine doğru yol bulup aşarak, bir iman seviyesine varan böyle bir yolun inanmışları, en büyük en güzel sevgili olan Allah’ı kendi içlerinde büyük bir coşku ve heyecan ile yaşamışlardır. Bu heyecandır ki, hissedildiği her gönüle Allah’ın yarattığı her güzel şeyi ve yaratılanların en güzeli olan insanı sırf “yaradandan ötürü” sevme anlayışını bir emir gibi nakşetmiştir.

Bu aşk yolunun yolcuları insanı, her insanda Allah’tan bir tecelli bulduğuna inanarak severler. Yunus Emre’nin bütün hayatını ve hayatının bütün gayesini bizzat söylediği “sevelim, sevilelim” kelimelerinin derin manasında toplaması bundadır. Ve: “Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan / Halka müderris olsa hakikatte âsidir.” diyebilmenin seviyesine yükselmiştir.

Dünya durdukça duracak olan Yunus, yüreğindeki aşk ve heyecan ile yalnız Allah’a değil, Allah’ın isimlerine mazhar olan bütün yaradılmışları da sevmiş ve gök kubbe altında bir çağlayan gibi akan bu muhabbete, yetmiş iki milleti muhatap tutmayı imanının gereği saymıştır.

İşte bu samimi ve riyasız sesleniş çağlar boyunca nice gafilleri derin uykusundan uyandırarak kendilerini bulmalarına yardımcı olmuştur. Beşerî ihtirasların ağırlığı altında ezilip yokluğa yönelmiş nice duyguyu, manevî dinamiklerle harekete geçirmiş ve büyük bir değişim gerçekleştirerek acıları bal, zehirleri panzehir yapmayı başarabilmiştir.

Bu değişimin tek mekanı gönüller olmuştur ve gönüllerin tezyiniyle de her davranış gönlün sesine göre gerçekleşmiş, her bakış da ışığını gönülden almıştır.

Bir olma çağrısı

Yunus, o gür sesiyle gönülleri birleşmeye çağıran gönül insanıdır. O, her varlığın güzel yanlarını görebilme ve sevebilme düşüncesini yaymaya çalışmıştır. Ona göre, hastaları ziyaret edip gönüllerini almak, hizmetlerinde bulunmak, düşkünleri, darda olanları kollamak insanlığın gereğidir. Zenginliklerin en büyüğü gönül zenginliğidir. Gönlü dar olanların varlıkları bir şeye yaramaz. Dünyevî varlık sıkıntı, manevi varlık huzur getirir. Gönülleri zengin olanların dünyevî varlıkları olmasa da gıpta edilecek durumları çoktur. Gönül zenginliğinden nasibi olmayanlar ise asıl yoksullardır ve acınası halleri vardır.

Bu fikirlerden hareketle gerçek tecelliyi insanın gönlünde bulur. Onun şiirlerinde “aşk” ve “gönül” kelimelerinin bir vird gibi tekrarlanması bundadır. Tecelli insanın gönlünde olunca insanı sevmek Allah’ı sevmek, yahut tam tersi, insanı sevmemek Allah’tan yüz çevirmek anlamına gelir.

Her ne olursa olsun, sevginin ve şefkatin unutulmaması gerektiğini haykırır Yunus. Bunun için insanları sürekli uyarır. Sevgiyi besleyenin fedakârlık olduğunu bildiği için lügatinden “darılmak” ve “küsmek” kelimelerini çıkarıp atmıştır. O her zaman insanlara alçak gönüllülükle yaklaşır. Tevazuda toprak gibidir. Tohum toprağa düşmedikçe yeniden filizlenmez, yeşermez. Mağrur bir gönülden, kendinden başkasını sevmeyenden kimseye bir fayda gelmez. Yunus bütün bunların bilincindedir ve kendinden başkasına küsmez, kırılmaz. Onun kimse ile bir davası yoktur.

Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.

diyerek bütün derdinin tasasının gönül olduğunu vurgular. O gönüller yapmakla görevlendirilmiş yoksul bir derviştir. Dünyanın ne malında ne de şöhretinde gözü vardır. Sevmek için gözü de gönlü de tok olmak gerekir.

İnsanların sevgisini kazanmak, dünyanın tüm varlığına sahip olmaktan daha mutluluk verici bir şeydir:

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil.

‘İki cihan bedbahtı’

Nedir bu gönül? Nasıl bir şeydir ki, onun yıkılması ile ibadetler bile kıymetten düşebiliyor? Çünkü Yaradan hiçbir yere sığmayıp mümin kulunun gönlüne sığdığını bildirmiştir. Yani Allah’ın tahtıdır çünkü. Hakk’ın baktığı yerdir, nazargâhıdır.

Bu yüzden gönül merhamettir, şefkattir, affetmektir. O yakıp yok eden bir ateş, savurup atan bir kasırga değil, hayat veren bir pınar, sarıp sarmalayan bir güneştir. Sonsuzluğun nefesi, sevginin sesidir. Ayıran değil birleştirendir. Düşmanlık değil, kardeşlik sunan bir iksirdir.

Gönül Çalab’ın tahtı
Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı
Kim gönül yıkar ise.

Yunus’un çağları aşan, yüreklerde yankısını bulan bu çağrısı birlik ve beraberliğin, evrensel barışın ve sevginin kaynağını gösteren bir işaret taşıdır.

Kim ister iki cihanın da kötü bahtlısı olmayı? Sevgilerin filizlenip dal budak verdiği yer olan gönlü yıkmayı kim ister? Vicdandır gönül çünkü, fenalığın uğramadığı... Kin ve kötülük tohumunun toprağında kök tutmadığı... En önemlisi Allah’ın evidir gönül. Bunun için yücedir, değerlidir. Yıkılmasıyla insanı bedbaht eden, ibadetlerini değersiz kılan gönül, bu gönüldür.

Yunus’un sevgisi güneşe benzer. Yerine göre ısı, yerine göre ışıktır. Allah’ın yarattığı varlığı sevmemek olmaz, bu Yunus’un idrakine sığmaz. İnsanın insana hor bakması inançla ters düşecektir. İnsanlar hiçbir zaman yaptıkları işten dolayı, bulundukları yerden dolayı horlanıp küçük görülemez. O, sevmenin sınırsızlığını ne kadar kuşatıcı bir şekilde dile getirmiş.

Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaradılanı seveviriz
Yaradandan ötürü.

Bu engin kucaklayış ile sevgisine bir engel ve sınır koymaz. Gönül yapmayı kendisine gaye edinen bir insan için bundan başka bir şey de beklenemez.

Yunus herkesle ve her şeyle dosttur, sulh içerisindedir. Ölüm korkusunu ölümle barışmak suretiyle, aşk ateşini o ateşte pişmeyi zevk edinerek halletmiştir.

Onun kaynağı tasavvuf denizidir. Allah’a olduğu kadar, iyi bir topluma da ancak bu yolla erişilebilir. Herkesi sevgiye, doğruluğa, iyiliğe ve güzelliğe çağırır. Ondaki en büyük ideal sevgidir, ilahî aşktır. Dünyada hiçbir yazar, şair, aşk ve sevgi kelimelerini böylesine çok ve içten kullanmamıştır, denirse mübalağa olmaz.

O, bir ucu halkta öbür ucu Hakk’ta bulunan en geniş alakalar zincirinin toptan sahibidir. O herkesten daha canlı, herkesten daha renkli, bizden bize daha yakın, içimizdedir. Çünkü Yunus, varlık sayfasından kendi kendini silerek herkes olmanın ve herkesi Allah’a bağlayan en büyük rabıtanın sahibi olmanın sırrına ermiştir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yunusun Gönül Bağından
« Posted on: 24 Nisan 2024, 09:39:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yunusun Gönül Bağından rüya tabiri,Yunusun Gönül Bağından mekke canlı, Yunusun Gönül Bağından kabe canlı yayın, Yunusun Gönül Bağından Üç boyutlu kuran oku Yunusun Gönül Bağından kuran ı kerim, Yunusun Gönül Bağından peygamber kıssaları,Yunusun Gönül Bağından ilitam ders soruları, Yunusun Gönül Bağındanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes