> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Semerkand Bir Uzun Cümle
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Semerkand Bir Uzun Cümle  (Okunma Sayısı 675 defa)
17 Eylül 2011, 08:20:59
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 17 Eylül 2011, 08:20:59 »



Semerkand Bir Uzun Cümle


Mayıs 2007 - 101.sayı

Semerkand Dergisi kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.


Semerkand olarak ne demiştik, ne diyoruz? Kalbin kandillerini yakacak bir sözü, esenlik sahiline, esenliğin sahibinin aşkıyla yapılan bir çağrıyı, bütün bir insanlığı ilgilendiren bir tek kelâmı tekrarladık ve tekrarlıyoruz aslında.

DİN ADINA KONUŞMAK(1) mümkün olur muydu GERÇEK ÂLİMLER OLMASAYDI(2), diye sorduk
ilkin. Ve anladık ki onlar olmasaydı HANGİ İLİM(3), nasıl bir CEMAAT VE İTAAT(4) diye sorardururduk ama doğru cevaplara da ulaşamazdık. YİTİK RUHUMUZ FÜTÜVVET(5)e bir yol bulamaz,KUR’AN NEDİR(6), SÜNNET’İ DOĞRU ANLAMAK(7) nasıl mümkündür kavrayamazdık. O rabbanî alimler gösterdi ki gerçek ilim, KUTLU NESİL ASHAB-I KİRAM(8)’ın idrakine çağırandır, İDEAL İNSANA ULAŞMAK(9) hedefi ni durmadan hatırlatandır. HAYAT VE DİNDARLIK(11) arasındaki denge ancak bu ilimle sağlanır, HUZURLU HAYAT İÇİN HUZURLU AİLE(10) ancak onunla mümkün olur.

Kutlu zamanlara çevirdik gözlerimizi. Sözgelimi BİR YILIN ZİRVESİ: RAMAZAN(12) dedik. 2000 YA DA MİLENYUM DEDİKLERİ(13) tuhaf bir telâşe ile başı dönmüş, kutlu zamanları görmezden gelen modern zamanlarda YÜKSELME VE ALÇALMA EKSENİNDE İNSAN(14) gidip gelirken sorduk: ÜMİTLER TÜKENDİ Mİ?(15) Sorduk, çünkü sormaktı, soruşturmaktı DOĞRULARA ULAŞMANIN YOLU, İSTİŞARE(16)ydi. Gelgitlerdeki insana önerilen HAYATI AHİRETLE DENGELEMEK(18) ise, ancak HERKES İÇİN HER ZAMAN ADALET(17)le mümkün olabilirdi.

HAYATA KALP GÖZÜYLE BAKMAK, TEFEKKÜR(20) ehli olmak, BİLGİ ÇAĞINDA CEHALET(21) eline düşmemek için gerekliydi. Çünkü zihnin kanseri cehalet, KALPLERİN KANSERİ FİTNE(22) işte şu tarumar insanlık tablosunun mimarlarıydı. Oysa bizim anlayışımızda MEZHEPLER bile AYRILIK DEĞİL RAHMET KAPIMIZ(19)dı.

SAHTE KORKULARDAN ARINMAK(23) isteyenlere seslendik, hep dirilmek, her VAKTİNİ KALPLERİN DİRİLİŞ ZAMANI, RAMAZAN(24) bilmek isteyenlere. BİZİ BEKLEYENLER VAR(25) diyenlere, HEZİMET DEĞİL HİZMET(26) diyenlere. KUTSALI ANLAMAK(27) davasına çağıran, KALBİN SESİNE KULAK VERMEK(28) isteyen, GENÇLİĞİMİZİ Mİ YİTİRİYORUZ(29) sorusunu can havliyle soran, YAŞAMAK İÇİN DUA, YAŞATMAK İÇİN DUA(30) olan dostlara…

Bu dar-ı fena elbette bir İMTİHAN DÜNYASI; RIZIK İMTİHANI(31) var içinde, İNSAN İLİŞKİLERİNDE İSTİKAMET(32) imtihanı var, başka imtihanlar var. Bu imtihanlarda sabrı kuşanmak,TÖKEZLEYİNCE TEVBE İLE YENİDEN DOĞMAK(33)... bunu öğütledik birbirimize. Öğüt vermekten,uyarmaktan geri durmamalıydık. TOPLUMSAL DAYANIŞMANIN NERESİNDEYİZ(34), diye soruyorduk bilenmek için. Bir adım daha atıyor, ebedi bir hayat için kendimizi vakfetmenin neresindeyiz diye soruyorduk. Çünkü biliyorduk ki HAYRIN EBEDİLEŞMESİ, VAKIF(35)tı. Bu bir yok oluştu belki, ama aslında YARADILIŞ MAYAMIZA DÖNÜŞtü, FITRATI HATIRLAMAK(36)tı ve yeniden var olmaktı aslında.

Soylu dertlerimiz vardı. İSLAM’I ANLAMADA VE YAŞAMADA DOĞRULAR, YANLIŞLAR,
BİD’ATLAR(37) nelerdir, hem bunları salimen kavramak, SOHBET İNSANI OLGUNLAŞTIRIR(38) kutlu sözüne kulak vererek EDEP TACINI GİYMEK(39), hem de EBEDİ HAKİKATE ÇAĞRI, TEBLİĞ(40) görevini sahiplenmek... Bir dost meclisiydik. FARKLILIKLARLA ZENGİNLEŞMEK(41) isteyen ve aynı zamanda HİDAYET VE MEDENİYET KAYNAĞIMIZ HZ. PEYGAMBER S.A.V.(42)’eyüzünü ve kalbini dönen… Asli kimliğimizi hatırlayıp KENDİMİZ OLMAK KENDİMİZKALMAK(43) istiyorduk evet, benliği silmek, biz olabilmek için KALPLERİN CELLADI, KİBİR(44) düşmanıyla cenk etmek istiyorduk. Maneviyat yükünden ben de sırtlanıp BEN DE ZENGİN OLACAĞIM(45) demeliydik, zaman akıp gidiyordu BU İŞ CİDDİ BİR İŞ(46)ti.

Ruha kasteden, değer ölçülerini yok eden bir kıyıcılığın kenarında bir YANDAN KALBİN HUZUR İKLİMİ, TEVEKKÜL(47)ü hatırlatmalıydık, öte yandan sorumluluklarımıza uyanmak için OLAYLARIN GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ, HAYIR VE ŞER(48)dir demeliydik. İDRAKİN ÖTESİNDEKİ GERÇEKLİK olan GAYB(49)a savaş açanlar çağında olsak da BİZ GÖNÜL YAPMAK GÖNÜL YIKMAK(50) üzerine dersimizi alıyor olmalıydık, GEÇİCİ YURTTAN EBEDİ VATANA(51) göç sevdasına düşmeliydik. KALPLERİMİZİN AYNASI SEVGİLERİMİZ, ÖFKELERİMİZ(52), bir haddeden geçmeli, İNSANLIĞIN KARANLIĞI, ZULÜM(53) bayrak açmışken sığındığımız limandaSABRET GÖNÜL(54) demeliydik. Sabret ki İMAN, EMANET VE EMNİYET(55) vazifelerinde yardımcı ol bize; ol ki biz de biz olalım. Ne TOPLUMSAL BÜTÜNLÜĞÜN KADİM DÜŞMANI, IRKÇILIK(56)la sendeleyelim, ne MADDİ VE MANEVİ HAYATIMIZDA DENGE, İTİDAL(57) kaybolsun. HEP O’NDAN RAZI OLMAK O’NUN RIZASINI KAZANMAK(58) hedefi ne kilitli, hep ÖZÜ BİLMEK ÖZE DÖNMEK(59) miyarına ayarlı kalalım. Çünkü hayatî bir yolculuktayız, EBEDİYETYOLCULUĞUNDA NEFS(60) baş davamız. Yol çatallanınca İNSANIN YOL AYRIMI, HAK-BATIL(61) ayrımı karşımıza çıkınca, bu zorlukta ZOR ZAMANLARDA ‘HUZUR’A YÖNELİŞ demek olan HİCRET(62)e başvuralım. KUL HAKKI KİMİN HAKKI(63)dır bilelim.

Yol ayrımı… Hakikate Hicret… Tam da bu noktada İRŞAD NEDİR, MÜRŞİD KİMDİR(64) hayatî sorularını sormalıydık. Yolu bilene ihtiyaç, BİR REHBER İHTİYACI(65) hakikat susuzluğu çekenlerin yüzyıllardır vurguladıkları bir ilkeydi. Değil mi ki o kutlu insanlar KALIBIMIZA DEĞİL, KALBİMİZE BAKILACAK(66) anahtar ifadesiyle SELİM KALBE İLÂHİ LÜTUF HAKİKİ AŞK(67)tır diye ünlemişlerdi. PEYGAMBERLERİN KADİM MİRASI, HAYÂ(68)dır, tevazu, istikamet, edeptir demişlerdi, onlara kulak verilmez miydi? Hep yüksek ahlâktan, hep kemalden açmışlardı bahsi:ADAMLIĞIMIZIN DEĞER ÖLÇÜSÜ AHDE VEFA(70)dır, sıdktır demişlerdi. ZİHNİN, KALBİN VE RUHUN EĞİTİMİ(69)ni öğretmişlerdi.

Kalp kalesini savunuyorduk ama biliyorduk ki, aslında evimizi barkımızı savunuyorduk. EVİMİZ KALBİMİZDİR(72) diyerek hem MAHREMİYET VE TESETTÜR(71)ilişkisini hatırlatıyor, hem de KULLUKTAN HÜRRİYETE(73) açılan yolun bir durağı olarak aileye çağrı yapıyorduk. ISLAH VE İFSAD(74), yücelme ve düşüş, DOSDOĞRU YOL(75)a yönelme ve ondan sapma, bir yanıyla ailelerimizdeki selamet ve kargaşayla ilgiliydi çünkü. Madem ki YÜCELMENİN BİRİCİK YOLU, TEVAZU(76)ydu, hilmdi, edepti, ailede de bu geçerli olmalıydı.

Madem ki SAATLER ‘O AN’A KURULU(79), sadece evlerde değil, her yerde her zaman o büyük soruyu, DÜNYA BİZDEN NE BEKLİYOR?(78) sorusunu sormalıydık. Gördüğü düşler boşa çıkmış İNSANLIĞIN BU GÜVENSİZLİKLE NEREYE(77) gittiğini anlatmalıydık.

Edebi elden bırakmayarak, VAROLMANIN ŞÜKRÜ, NEZAKET(80)tir ilkesine bağlı kalmaya çalışarak, İNSANIZ ZAYIFIZ(81) ama BİR GÜNAH BİR YUDUM ZEHİR(82)dir hassasiyeti için titizlenerek kendimize bir yer açmak istedik. İÇİMİZE AYRILIK ATEŞİ DÜŞMESİN(83), kalplerimiz bulanmasın, çünkü KÂBE VE İNSAN(84) kalbini birbirine benzetmiş ulular kervanı diye düşündük.

Ölçüler, ölçüler… Doğruyla yanlışın, hakla batılın birbirine karıştırıldığı bir çağda dönüp dönüp ölçülerden söz etmeliydik. Bir yanıyla DİNDE İÇ-DIŞ İLİŞKİSİ, ZAHİR VE BÂTIN(85) ilişkisi de ölçüleriyle tespit edilmeli, öte yandan hakiki metafi ziğin yerine ikame edilmek istenen SİHİR, BÜYÜ, TILSIM(86) ya da GELECEĞİ GÖRME MASALI ile FAL, KEHANET, ASTROLOJİ(87) gibi modern hurafelerin de içyüzünü göstermeliydik. Hatırlatmalar yapıyor, CAHİLİYE DÖNEMİ VE ASR-I SAADET GELDİ GEÇTİ Mİ(88) diye soruyorduk ama her devrin kendi cahiliyesini ve saadetini içinde barındırdığını biliyorduk. Toplumda TÜKETİRKEN TÜKENMEK(89) illeti, EVİMİZDE GIYBET YANGINI(90) başka neyle açıklanabilirdi? ALLAH’I UNUTMANIN İLK İŞARETİ, BOŞ İŞLER (MÂLÂYANİ)(91)dir derken, çağın ruhunu kemiren hastalığı hatırlatıyor, sonra lâkayt nefsimize dönüp şu sorunun cevabını arıyorduk: O halde NİYE GÜLÜYORUZ, NEYE GÜLÜYORUZ?(92) Ve yine niye ağlıyoruz, neye ağlıyoruz?

Tasavvufun o diriltici soluğuna dikkat çeken, TASAVVUF HAYATIMIZIN NERESİNDE(93), tasavvufi bir hayat nasıl mümkündür sorularının peşinde olan bir uzun cümle gibiydi yazıp çizdiklerimiz. GÖZÜMÜN NURU NAMAZ(94), kalkanım oruç, bereketim zekât, nimetim hizmet… Bunlara sığınmaya çağıran bir uzun cümle. SONUMUZ NEREYE VARACAK(95), NEDİR BAŞIMIZA GELEN(96) diyenlerle kurulan bir dostluk... AH BU GAFLET UYKUSU(97) derdinde olanlarla bir hasbıhal… MODERN İSLÂM ANLAYIŞININ(98) çoğu kez ıskaladığı, BİR MANEVİ HASTALIĞIMIZ OLAN ŞİKAYET(99)in pençesine düşenlerin fırsat bulamadığı bir mübarek hasbıhaldi yaşanan. Yarım hekim candan, YARIM HOCA DİNDEN EDER(100) endişesiyle kemalin aşkına düştük. Ehl-i kemal olanlarla söyleşmekti muradımız. Elhamdülillah...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Semerkand Bir Uzun Cümle
« Posted on: 25 Nisan 2024, 21:48:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Semerkand Bir Uzun Cümle rüya tabiri,Semerkand Bir Uzun Cümle mekke canlı, Semerkand Bir Uzun Cümle kabe canlı yayın, Semerkand Bir Uzun Cümle Üç boyutlu kuran oku Semerkand Bir Uzun Cümle kuran ı kerim, Semerkand Bir Uzun Cümle peygamber kıssaları,Semerkand Bir Uzun Cümle ilitam ders soruları, Semerkand Bir Uzun Cümle önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes