> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız?  (Okunma Sayısı 500 defa)
06 Temmuz 2011, 16:53:02
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 06 Temmuz 2011, 16:53:02 »



Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız?

Mart 2011 - 147.sayı



Taha YILDIZ kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.


Çocuklarımız her zamankinden daha fazla izlenmeye ve takip edilmeye muhtaç. Onların ahlâklarını bozacak o kadar fazla sebep var ki, yanımızda olduğunu sandığımız evlatlarımızı belki de kaybetmek üzereyizdir.

Günümüz müslümanları kendi imanlarını koruma endişesi yanında bir de çocuklarının imanını koruma endişesi taşımaktadırlar. Hatta çocuklarına yönelik endişeleri, kendilerini kurtarma korkusundan çok daha büyüktür. Zira din adı altında türlü türlü sapkın ve yoldan çıkmış akımlar çocuklarımızı kendilerine bağlamaya çalışmakta ve son derece yanlış işlere sürüklemektedir.

Diğer taraftan çağın ürettiği gençlik akımları körpe dimağları kolayca etkisi altına alabilmektedirler. Anne babalar olarak kiminle mücadele edeceğimizi, çocuklarımızı nasıl koruyacağımızı şaşırmış durumdayız. Cihat adına gençlerin eline silah tutuşturmaya, halk düşmanı bir zümre oluşturmaya çalışanlardan tutun da satanistlere varıncaya kadar her gün bir yenisi ortaya çıkan gençlik furyaları karşısında aklımız karışmış durumda. Mutluluk vesilemiz olan yavrularımız, onlar adına taşıdığımız kaygılar nedeniyle adeta kâbusumuz olmuş durumda. Cep telefonuyla bile internetin her alanında gezinen, ar hayâ tanımadan her türlü haram fiili mübah gösteren ve bizleri bunlara alıştırmaya çalışan dizileri ve filmleri seyretmek durumunda kalan çocuklarımızı muhafaza edemez olduk.

Bütün bu olumsuz tablo karşısında ailemizle ilgilenmekten başka çıkar yol da bulunmamaktadır. Durum ne kadar vahim gözükse de bu yönde atmamız gereken birkaç basit adım bulunmaktadır. Sonrası ise dua ve tevekkül...

Sorunları kapının önünde bırakın

Gün içerisinde hepimiz pek çok sıkıntı yaşarız. İnsanlarla birlikte çalışmanın çeşitli zorlukları vardır. İşveren de olsanız, işçi veya memur da olsanız farketmez. Sonuçta her biri farklı tabiata sahip kişilerle birlikte işleri yürütmek zorundasınız. İstemeseniz de anlaşamadığınız, birbirinize sinirlendiğiniz, temas etmekten kaçındığınız kişiler olur. Bazen de başarmanız gereken işi istediğiniz gibi sonlandıramazsınız. Kimi vakit satışlar iyi gitmez, üretimde sorunlar yaşarsınız. Bazen çekler ve senetlerin vadesi size rahat nefes aldırmaz.

Böyle nice sorunlar zihninizi gün boyu meşgul eder, beyninizi yorar. İnsan bir bilgisayar olmadığından, mesai bittiğinde makineyi kapatıp yarın kaldığı yerden devam etmek üzere işe bir son veremezsiniz. Gün boyunca boğuştuğunuz sorunlar iş çıkışında da sizinle beraberdir. Ne kadar isterseniz isteyin, problemleri zihninizden atamazsınız. Çünkü yarın o sorunları çözmesi gereken yine sizsiniz. Eve yollandığınızda çoğu kez kafanızın içi boş değildir.

Burada önemli olan, kafanın içi tamamen boşaltılamazsa bile günün gerilimlerini aileye yansıtmamaktır. Çünkü hem eşiniz hem çocuklarınız sabahtan beri sizi beklemektedirler. Kapıdan içeri gergin, yüzünüz asık girdiğinizde evin tüm huzuru kaçacağından, dışarıdaki sorunları eve taşımaktan daha kötü bir şey olamaz. Sofrada dalgınlaşmak, günün problemlerinden dolayı asabileşmek, çocukların aralarındaki şakalaşmalara bile tahammül edememek ailenizin sizden beklediği davranış değildir. Sizinle kader birliği etmiş ev halkından bir gülücüğü esirgemek, sanki onlar çözecekmiş gibi eşi çocukları gündelik sorunlara ortak etmek, baba ve eş şefkatine muhtaç olan aileye karşı büyük haksızlıktır.

Evde konuşmayı unutmayın

Günümüzde evde babalarını ve eşini bekleyen ailelerin en çok şikayetçi olduğu husus, evin reisinin görevini ihmal etmesidir. Baba akşam eve geldiğinde yemeğini afiyetle yiyor, sonra eline kumandayı alıyor, kuruluyor televizyonun karşısına. O kanal senin bu kanal benim, koltuğundan kalkmıyor. Çocukların sorunlarıyla, dersleriyle uğraşan, zaman zaman da sinirlenen, yetişemeyen annenin çabalarına bir taraftan üzülüyor, diğer taraftan da ilgilenmek zor geldiğinden umursamazlığa veriyor.

İşte, elini kolunu kıpırdatıp çocuklarla ve dersleriyle ilgilenmeyen bir baba!.. Evi geçindirmeyi yeterli sanan bir eş!.. Televizyonda seyredecek bir şey bulamadığında internetin başına çöküp haber sitelerinde aynı haberleri döndürüp döndürüp okuyan, sosyal paylaşım sitelerinde olan bitenleri takip ederek gece yarısını eden ve en nihayet gözlerine çöken ağırlık ile kendini yatağa atan bir reis!..

Oysa günümüz çocukları her zamankinden daha fazla ilgiye, takip edilmeye muhtaç. Onların ahlâklarını bozacak o kadar fazla sebep var ki, yanımızda olduğunu sandığımız evlatlarımızı belki de kaybetmek üzereyiz. Duygusal dünyaları her an bir şeylere kapılmaya açık. Cep telefonlarında her türlü filmi seyretmeleri, internette gezinerek olmayacak yerlere takılmaları mümkün. Bunların bir şekilde takip ve kontrol edilmesi gerekmektedir.

Çocuklarımızı özgür kılacağız, kişiliklerine zarar vermeyeceğiz diye kendi odalarına kapanmalarına müsaade etmek, onları etkilendikleri şeylerle baş başa bırakmaktır. Çünkü odasına çekilip ne yaptığından az buçuk haberdar olamadığımız çocuğumuz, çok yanlış mecralara kulaç atıyor olabilir. Nice dindar ailenin çocuklarının kendilerinden çok farklı bir yaşam biçimini benimsemelerinin temelinde, ailenin vurdumduymazlığı yanında onu kendi haline bırakmayı özgürlük olarak anlaması yatmaktadır. Oysa çocuk olsun, delikanlı veya genç kız olsun, sonuçta hayattan öğrenecek daha çok şeyi olan genç bir dimağı kötülüklerin önüne bırakmak, tehlikeli sonuçları da beraberinde getirecektir. Baba veya anne, çocuğu odasına çekildiğinde her şeyin süt liman olduğunu, yavrusunun ders çalıştığını sanabilir. Ama kapalı kapının arkasında çocuğun hayatının ileriki dönemlerini olumsuz etkileyecek bir senaryonun yazılmadığından emin olamaz. O yüzden baba gömüldüğü koltuktan kalkmalı ve asla kırıp dökmeden, usulünce çocuğuyla ilgilenmelidir.

Yemekleri birlikte yeyin

Ailede herkesin bir arada olduğu en güzel ortam yemek sofrasıdır. Hep birlikte sofra başında buluşmanın, yemek yemenin kıymetini ne yazık ki bilmiyoruz. Sofra, bir evi aile yapan, ebeveynle çocukları kaynaştıran yerdir. Yemek masası aynı zamanda ailedeki sorunların rahatça görüşülebileceği, çocukların hallerinin sorulabileceği, okulları, dersleri ile ilgili bilgi alınabileceği ortamdır. Sofra sohbetleri gönüllerinin okşanabileceği, tatlı kelamın edilebileceği, eşlerin yaptıkları yemeklerin takdir edilerek gönüllerinin alınabileceği, kısaca aile sevgisinin pekiştirilip dayanışmanın sağlamlaştırılabileceği en uygun atmosferdir. Bu bakımdan gerek kahvaltıda gerekse akşam yemeklerinde çok önemli bir mazeret yoksa sofra başında birlikte olmaya özen gösterilmelidir.

Tatlı dilli olun

Ebeveynin çocuklarını ahlâken şekillendirdikleri en güçlü vasıtalardan birisi ev içinde kullandıkları dildir. Eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı hitapları onların konuşma üsluplarını şekillendirir. Nezaket ifadeleri kullanan, ağzından her zaman güzel kelimeler dökülen, kızdığında bile sövüp saymayan, küfretmeyen, sokak ağzı kullanmayan anne babanın çocukları insanlarla nasıl konuşulacağını bu yolla öğrenir. Belki sizler de bu satırların yazarı gibi birer köylü çocuğusunuz ve köklü şehir ailelerinden gelmiyorsunuz. Ancak bu durum aile içinde tatlı ve hoş bir lisan kullanmamıza engel değildir. Teşekkür etmesini bilmek, Allah razı olsun demek, çocuklara onların duyacağı şekilde hayır duada bulunmak ne kadar güzeldir.

Şefkati unutmayın

İnsanın yoksun kalamayacağı tek şey şefkattir. Herkes birileri tarafından sevildiğini, gözetildiğini, dostları olduğunu bilmek ister. Rabbimize meftun olmamızın pek çok nedeninden bir tanesi de bu değil midir? Zira biz mümin kullarını sevdiğini ve bizleri affetmek için sebepler aradığını, cennetine girmemizi bizden daha fazla arzuladığını bilmemiz hepimizi mutlu etmektedir. Bu O’na olan sevgimizi artırdığı gibi ibadetlerimizi daha bir iştiyakla yapmamızı da sağlamaktadır.

Çocuk da bunun gibidir. Sevildiğini hem bilmek hem de bunun söz ve davranışla gösterilmesini bekler. Onu kucaklamak, moralinin veya derslerinin kötü olduğunda yanında yer almak, dayanacağı bir yer olduğunu hissettirerek rahatlatmak yavrumuzu ayakta tutar.

Çocuğuyla kol kola girmiş, bir pastanede veya lokantada karşılıklı oturarak tatlı bir sohbete dalan, şakalaşan anne ve babalar bu görevi büyük oranda başarıyorlar demektir. Ama öyle anne babalar da var ki, çocukları onlarla iki kelam etmeye ürkerler. Her an fırça yemeleri, hakaret işitmeleri muhtemeldir. Kucaklanma beklerlerken itilmenin verdiği kalp burukluğuyla gönülleri hep hüzünlüdür. Bu yüzden de sığınacak ve içlerini dökecekleri yerleri dışarıda ararlar, evlerine gelmek istemezler. Evin haricinde nasıl bir ortamda ruhlarını teskin etmeye çalıştıkları ise bizim meçhulümüzdür. Ama bunun faturasının yine bize çıkacağı her birimizin malumudur.

Birlikte okuyun

Okullarda verilen din dersi ile gençlerin İslâm’ı öğrenmesi mümkün değildir. Öğretilen bilgiler sınırlı ve yüzeyseldir. Hem öğrenci resmi müfredatın bir parçası olan din dersini matematik, coğrafya veya diğer dersler gibi algılamakta ve işin gönül boyutuyla ilgili bir gelişme hemen hemen hiç olmamaktadır. Bu nedenle din adına öğrenilecek hususlar yazları gönderilecek kurslar yanında büyük oranda aile içi eğitime kalmaktadır. Haftanın ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız?
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:51:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız? rüya tabiri,Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız? mekke canlı, Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız? kabe canlı yayın, Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız? Üç boyutlu kuran oku Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız? kuran ı kerim, Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız? peygamber kıssaları,Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız? ilitam ders soruları, Çocuklarımıza Ne Kadar Yakınız?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes