> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Plevnede Bir Paşa
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Plevnede Bir Paşa  (Okunma Sayısı 749 defa)
05 Temmuz 2011, 01:36:08
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 05 Temmuz 2011, 01:36:08 »



Plevne’de Bir Paşa


Okay TİRYAKİOĞLU kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Devlet içinde siyasi çekişmelerle mevki edinmeye çalışan bürokrat ve askerlerin aksine Osman Paşa, hudut boylarında kalan halkı kurtarıp düşmanın ilerlemesini engellemek için savaşmayı tercih etti. Başaramadı. Ama o günlerden bugüne adı hayırla yad edilen birkaç kişiden biri oldu.

93 Harbi’nin yaklaştığı o karanlık dönemde, Bulgaristan’ın kuzeybatı sınırındaki Balkan Kuvvetleri Güney Kolordusu’nun konuşlandığı Vidin şehri kilit bir mevkideydi. O günlerde kırk beş yaşında olan Garnizon Komutanı Müşir Osman Paşa, yakın dostları ve generalleri olan Ömer ve Tahir Paşalarla birlikte Bulgar hududu boyunca uygulanabilecek muhtemel savunma taktikleri üzerinde çalışmaktaydı.

Son yıllarda, ordu kademelerinde giderek yayılmakta olan disiplinsizlik seraskerlikteki umursamazlıkla da birleşince, Ruslar 24 Nisan 1877’de Balkan Dağları’nın oluşturduğu doğal sınırı aşmışlar ve Osmanlı topraklarına girmişlerdi. Direnişin uzun süremeyeceği açıkça ortadaydı. Müşir Osman Paşa, Balkan Kuvvetleri Komutanı Mehmet Ali Paşa ve Serasker Redif Paşa’ya defalarca başvursa da, hareketsiz beklemesi ve yalnızca bulunduğu bölgeyi müdafaa etmesi konusunda uyarılmıştı.

Masabaşı rahatlığı

Öyle bir dönem yaşanıyordu ki, İstanbul’da, vatanın şu gününde dahi halen mevkii peşinde koşan, özellikle yaşça ileri paşalar, Osman Paşa’nın cüretkâr talepleri üzerine görevden alınması talebiyle Seraskerliğe başvuruyorlardı. Fakat Bulgar ve Türk halklarına zulmetmekten çekinmeyen Rus ordularının sarsıcı başarıları, tahtta birinci yılını dolduran Sultan Abdülhamid Han’ı derinden yaralamaktaydı.

Nihayet Müşir Osman Paşa, yaz başında genç Sultan’a son bir telgraf çekti. Paşa, bu ölümcül hareketsizliğin yakında vatanın doğrudan yüreğine saplanmış bir hançer haline dönüşeceğini ve bunun ilk sorumlusunun devrini çoktan kapatmış salon generallerinin etkisinde kalan Zat-ı Şahaneleri’nin olacağını ikaz ediyordu.

1876 yılında ilan edilen Kanun-i Esasi ile yetkilerinin bir kısmını parlamentoya devretmiş Abdülhamid Han’ın içinde bulunduğu durumu ise Osman Paşa’nın yeterince anlayabilmesi zordu elbette. Vatan toprakları Doğu’da ve Batı’da elden çıkar, buna karşın ordu aynı cephelerde kahramanlık destanları yazarken, onların vekilleri konumlarında bulunan mebuslar, Payitaht’ta kişisel çekişmelerin ve anlamsız kavgaların içindeydiler. Padişah, bu keşmekeşe son ana kadar müdahale etmek istemiyor, gelecekteki idare tarzı olduğuna inandığı anayasal sistemin başarısızlığa uğramaması için sabrediyordu.

Padişahın kadirşinaslığı

Osman Paşa, hain beklentilerin aksine, 1877 yılının Haziran ayı sonunda, Balkan ve Tuna Orduları Başkomutanlığı’na getirildi. Ayrıca derhal harekete geçmesi emri verilmişti. Bu durum, Paşa’nın asker ve kurmay kadrosu üzerinde büyük bir manevi güç meydana getirdi.

Osman Paşa, süratle hazırladığı bir harekât planı gereği derhal Plevne’ye ulaşmak istiyordu. Vidin Nehri’nin otuz kilometre güneyindeki bu önemli kavşak noktası konumundaki şehir düşerse, Sofya ve Edirne’ye ilerleyecek Rus ordularının yolu tamamen açılacaktı.

Yapılan güzergâh hesaplarına göre Vidin-Plevne arasındaki gizli dağ yollarının uzunluğu iki yüz kilometreyi bulmaktaydı. Cebrî yürüyüşle ilerlemek bile en aşağı on günü bulacaktı, ancak elden gelen yapılmalıydı. 10 Temmuz 1877 gecesi yola çıkıldı. Tüm olumsuzluklara rağmen, Çar II. Aleksandır’ın kardeşi Grandük Nikola komutasındaki Rus Orduları’ndan önce, 19 Temmuz akşamının ilk saatlerinde Plevne’ye girilerek, dünya harp tarihine rekor olarak kaydedilecek bir sürede şehre varıldı.

Plevne mevzisi

Osman Paşa’nın harp tarihini şaşırtacak başarıları bununla sınırlı kalmadı elbette. O güne kadar daima bir barikat ya da doğal siperlerin gerisinden sürdürülen cephe savaşları Osman Paşa’nın dahiyane taktikleriyle tarihe karıştı.

Osman Paşa siperleri yarım ay şeklinde ve birbirleriyle bağlantılı olacak durumda toprağın içine kazdırarak, şehrin kritik noktalarına muazzam savunma hatları kurmaya başladı. Bu müdafaa tekniği, top teknolojilerinde de değişime sebep olacaktı. Zira harbin başlamasıyla o günkü topların düz atımlı namlularının, çukurdaki hedefleri vurabilmekte yetersiz kaldığı anlaşıldı.

19 Temmuz gecesi başlayan çatışmalar sabah saatleriyle hız kazandı. Aynı günlerde, İngiltere’nin dünya hakimiyeti planlarını kösteklemek için İrlanda direnişine büyük destek veren Abdülhamid Han’ın çabalarına karşılık olarak, İrlandalı kimi savaşçılar da Tuna boyunda silah kaçakçılığı yapmakta, Plevne müdafaasına destek vermeye çalışıyorlardı.

Ruslar’ın, Temmuz ayının sonu ve Ağustos ayının ortası itibariyle ardı ardına gerçekleştirdikleri iki taarruz da başarısızlıkla sonuçlandı. 14 Ağustos’taki ikinci saldırının ardından oluşan bozgunda, Ruslar tüm ağırlıklarını ve yaralılarını dahi geride bırakarak savaş meydanından çekildiler.

Bu muhteşem direnişi hayretle izleyen dünya basınının belli başlı temsilcilerinin muhabirleri bölgeye intikal etmişlerdi. Osman Paşa’yla bir röportaj yapabilmek için her yolu denediler fakat başarılı olamadılar. Mevsim yazdı. Havaların o yıl sıra dışı denecek kadar sıcak olması salgın hastalıkları tetiklemekte, erzak ve ilaç stokları gitgide daralan Osmanlı Ordusu’nu sıkıntıya sokmaktaydı.

Rus cephesinde durum

Biyela’daki karargâhını Plevne sırtlarına kadar yaklaştırmış ve muhteşem direnişi içten içe büyüyen bir hayret ve saygıyla yerinden izleyen Çar II. Aleksandır da buhranlı bir ruh halindeydi. Ruslar 12 Eylül’deki üçüncü genel taarruzun ardından şehri ele geçiremeyeceklerini kesin olarak anlamışlardı. Son çare olarak kuşatma savaşlarında büyük tecrübesi olan ünlü Generalleri Totleben’i, Plevne’ye çağırdılar.

Totleben, 24 Ekim’de şehrin etrafına iki yüz bini aşkın askerle üç sıralı bir kuşatma hattı kurdu. Ayrıca yardım gelebilecek tüm kritik yollar ele geçirildi ve şehir tamamen yardımsız bırakıldı.

Buna rağmen Ekim ayının 7’sinde son bir gayretle, on bin seçme askerle kuşatma hatlarını zorlayarak şehre giriş yapan Padişah’ın özel yaveri Şevket Paşa tarafından, Osman Paşa’ya “Gazi”lik beratı ve özel yapım bir kılıç hediye edildi. Osmanlı’nın asker sayısı böylelikle kırk beş bin civarına ulaşmıştı.

Şehrin düşeceğinden emin olan Ruslar, kasım ayının ortalarına doğru barış teklifi için elçi gönderdiler. Osman Paşa, savunmanın uzun süre devam ettirilebileceği izlenimini verebilmek için Rus elçilerinin geçecekleri yol boyundaki evleri boyattı ve kendi tayınlarından yemekler pişirtti. İçlerine çer çöp doldurttuğu çuvalları erzak kilerlerine, kışlık kömür stoklarını kırdırarak barut fıçılarına bastırttı. Gelen heyete tüm bunları gururla göstererek nezaketle bu işten vazgeçmelerini salık verdi.

Yarma harekâtı

Ancak nihayet kış gelmişti. Yeterli erzakı ve kışlık donanımı bulunmayan askerin cansiperane mücadelesi de artık tükenme noktasındaydı. Yaralı, hasta ve esirlere erzak dağıtımı durdurulmak zorunda kalındı. Bu durum karşısında büyük bir huruç harekâtı planladı Osman Paşa. Niyeti kuşatmayı yardıktan sonra süratle güneye inmek, Şıpka Geçidi civarında hâlâ direnmekte olan Süleyman Paşa’nın ordusuyla bileşip Edirne’ye doğru çekilmek ve yeni bir savunma hattı kurmaktı.

Ancak müslüman ahali de Paşa ile birlikte gelmek istemekteydi. Paşa’nın korktuğu başına gelmiş, sivillerin sorumluluğunu da harekât boyunca üstlenmek zorunda kalmıştı. Yine de yola çıkamayacak durumda hasta ve yaşlı olanların evlerinin kapılarına, Rusça ve Bulgarca olarak, o evin sakinlerinin zararsız ve yardıma muhtaç olduklarına ilişkin kâğıtlar astırdı Osman Paşa. Bölge kiliselerinin ve manastırlarının yetkililerinden de düşkün durumda olanlara yardım edileceği hususunda güvence aldı. 8 Aralık sabahı, şehrin piskoposu önderliğinde karargâha gelen kilise heyeti, paşanın geride kalanları düşünmemesini, bunun bir namus meselesi olduğunu tebliğ eden bir ahitname sundular.

9 Aralık sabahı huruç harekâtı başladı. Atıf Paşa’nın öncü kuvvetleri ilk hattı yardı ve peşindeki Osman Paşa, emrindeki birliklerle açılan gedik kapanmadan tüm gücüyle Rus avcı taburlarının üzerine çullandı. Beraberindeki sivillerle birlikte ilerlemeye çalışan en gerideki Ömer Paşa’nın grubu ise beklendiği gibi ağır kaldı ve kuşatma hattında açılan gediğin avantajını iyi kullanamadı. Gazi Osman Paşa çaresiz, yardım için geri dönmek zorundaydı. İşte o anlarda yakınına düşen bir top mermisinden savrulan şarapnel parçalarıyla sol bacağından yaralandı ve atından düşerek esir alındı.

Ateşkes ve savaşın sonu

Kısa süre sonra ordu, kırk bin civarındaki mevcuduyla birlikte silah bırakmıştı.

Yaralı Osman Paşa, kendisi için hazırlanan küçük bir kulübede, teslim şartlarını görüşmek üzere ziyaretine gelen Korgeneral Ganetski’ye kılıcını teslim etti. Çar, özel doktor ve hemşirelerini Osman Paşa’nın tedavisi için gönderdi ve birkaç gün sonra genel karargâhta kabul ettiği Paşa’ya büyük itibar göstererek kılıcını iade etti. Çar ve yakınlarından büyük ilgi ve saygı gören Osman Paşa, on beş gün sonra, bir süre esaret hayatı yaşayacağı Rusya’nın Kharkov şehrine doğru yola çıkarıldı. Savaşın ardından korkulan olmuş, Osmanlı asker mevcudunun on beş bin kadarı soğuk, açlık ve kötü muameleden kırılmıştı. Şehir yağmalanmış, hasta ve yaralılara da acınmamıştı. Sivil ahali, Rus askerlerinden ziyade Bulgar çeteciler tarafında katledilmişlerdi.

Sultan Abdülhamid Han’ın özel girişimleri ile üç ay sonra serbest kaldı Osman Paşa. Abdülhamid Han, kendisini Yıldız Sara...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Plevnede Bir Paşa
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:15:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Plevnede Bir Paşa rüya tabiri,Plevnede Bir Paşa mekke canlı, Plevnede Bir Paşa kabe canlı yayın, Plevnede Bir Paşa Üç boyutlu kuran oku Plevnede Bir Paşa kuran ı kerim, Plevnede Bir Paşa peygamber kıssaları,Plevnede Bir Paşa ilitam ders soruları, Plevnede Bir Paşa önlisans arapça,
Logged
05 Temmuz 2011, 09:07:47
Selvihale

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 434


« Yanıtla #1 : 05 Temmuz 2011, 09:07:47 »

Rabbim razı olsun ....Rabbim bu gibigüzel insanşarın sayısını çoğaltsın inşalh..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes