Onlar Vicdanımız Dayanağımız

Onlar Vicdanımız Dayanağımız

Ekim 2005 - 82.sayı

Elvida ÜNLÜ kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Kim anne ve babasının rızasını alarak sabahlarsa cennette ona iki kapı açılır. Aynı şekilde akş amlarsa , yine kendisine cennette bir kapı açılır. Anne ve babasından yalnız birisi hayatta olur da onun gönlünü hoş ederse, kendisine cennete giden bir kapı açılır. (Hadis-i Şerif)

“Ey Rabbim! Beni küçükken koruyup büyüttükleri gibi, sen de onlara şefkat ve merhamet et.” ( İsra , 24)

Sen de onlara rahmet eyle ki, biz onları merhamet üzere bulduk. Bizi koruyup kolladıklarını bildik.

Sen de onlara bilmediklerini öğret ki, biz bildiklerimizi onlardan öğrendik

Sen de onları affeyle ki, onlar bizi hep affederdi.

Sen de onların ayıplarını setreyle ki, onlar bizim ayıplarımızı her daim örterdi.

Sen de onları sev Rabbim. Onlar bizi sevdi. Bize sevmeyi öğretti.

Önce anne, sonra yine anne

Tüm dünya bir yana, bir çocuk için annesi bir yanadır.

O, görünürde kopsa da, asla kopmayacak bir bağdır.

İnsanlar içinde en merhametlisi annedir.

Affedendir her zaman. Sarıp sarmalayandır. Anlayandır.

Hissedendir. Yaralansak bizden çok o acı çeker, düşsek o bizden çok yaralanır.

İncinsek incinir, üzülsek üzülür.

. . .

Bir gün Rasulullah s.a.v.'e bir kişi geldi ve sordu:

- Ya Rasulallah ! Benim güzel hizmet ve ülfet etmeme insanlar içinde en çok layık olan kimdir?

Rasul-i Ekrem s.a.v .:

- Annendir, dedi. Sahabi şöyle sordu:

- Sonra kimdir ey Allah'ın Rasulü ?

Rasul-i Ekrem s.a.v. yine:

- Annendir, buyurdu. Sahabi :

- Sonra kimdir? diye tekrar sordu. Efendimiz s.a.v .:

- Annendir, dedi bir kere daha. Sahabi :

- Sonra kimdir, dedi. Efendimiz s.a.v .:

- Sonra babandır, buyurdu.

. . .

Efendimiz s.a.v.'e bir sahabi gelerek şöyle dedi:

- Ya Rasulallah , çok sıcak bir günde annemi iki fersah (yaklaşık 11 km .) sırtımda taşıdım. Hava o kadar sıcaktı ki, yere bir parça et bırakılsaydı pişerdi. Bu hizmetimle annemin haklarını ödemiş olabilir miyim?

Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurdu:

- Senin o hizmetin annenin bir tek doğum sancısını belki karşılar.

. . .

Hz. Osman r.a.' ın hilafeti döneminde bir tek hurma ağacının fiyatı bin dirheme yükselmişti. Bu günlerde Hz. Usame r.a. kendisine ait bir hurma ağacı yardı, özünü çıkarıp annesine verdi. Çevresindekiler şaşkınlıkla sordu:

- Neden böyle yapıyorsun? Biliyorsun, bir tek hurma ağacının fiyatı bin dirhem.

Usame r.a. onlara şu cevabı verdi:

- Annem hurma ağacının özünü istemişti. O benden bir şey istediğinde arzusunu yerine getiririm.

Ve Rasul -i Ekrem s.a.v. bir gün şöyle dedi:

- Annenin duası en çok kabul olan dualardandır.

- Neden böyledir, diye soruldu. Rasul -i Ekrem s.a.v. şöyle buyurdu:

- Çünkü o babadan daha şefkatlidir. Merhametlinin duası boşa gitmez.

Kim babasından yüz çevirirse...

Baba demek aile demek, ocak demek, tüten baca demek.

Nimet demek, bir lokma ekmek demek.

Korktuğumuzda sığınağımız, güçsüzlüğümüzde dayanağımız babalarımız…

. . .

Adamın biri yaşlı bir zatla Efendimiz s.a.v.'e geldi. Efendimiz s.a.v. sordu:

- Yanındaki kimdir?

Adam:

- Babamdır , dedi. Rasulullah s.a.v. buyurdu:

- Öyleyse önünde yürüme. Ondan önce oturma. Kendisini adıyla çağırma ve ona sövülmesine sebebiyet verme. Sen hiç kimsenin babasına, nesebine sövme ki, onlar da senin babana sövmesinler.

Ve şöyle buyurdular: “Sakın babanızdan yüz çevirmeyin. Her kim babasından yüz çevirirse, aile nimetine küfretmiş olur. ”

. . .

Anne ve babalarımızla hukukumuz onların vefatıyla bitmiyor, hamdolsun ki hâlâ yapacaklarımız oluyor.

Bir gün Selemeoğulları kabilesinden bir kişi Efendimiz s.a.v.'e sordu:

- Annem -babam öldükten sonra, onlar için yapabileceğim bir iyilik var mı?

Efendimiz s.a.v. şöyle buyurdu:

- Evet , onlar için dua ve istiğfar et. Verdikleri sözü, verdiğin söz bilip yerine getir. Onların dostlarına ikramda bulun. Onlar vasıtasıyla yakın olduğun kişileri ziyaret et, onlara ikramda bulun.

. . .

Bedevilerden bir adam Mekke yolunda İbn -i Ömer r.a.'a rastladı. İbn -i Ömer selam verdi, adamı alıp kendi bindiği eşeğe bindirdi. Ve başındaki sarığı da ona verdi. Bunu gören İbn -i Dinar r.a. şöyle dedi:

- Allah seni iyilerle daim eylesin. Bunlar bedevidir, az bir şey ile de razı olurlar. Sen ise bu kadar ihsanda bulundun.

Bunun üzerine İbn -i Ömer r.a. şunları söyledi:

- Bu bedevinin babası, babam Hattapoğlu Ömer'in yakın dostu idi ve ben Rasulullah'ı şöyle derken işittim: “İyiliğin en iyisi, bir çocuğun babasının dostuna yaptığı iyiliktir.”

Hürmet, ama nasıl?

Rasul-i Ekrem s.a.v. bir gün ashabına şöyle buyurdu:

- Kim anne ve babasının rızasını alarak sabahlarsa cennette ona iki kapı açılır. Aynı şekilde akşamlarsa, yine kendisine cennette bir kapı açılır. Anne ve babasından yalnız birisi hayatta olur da onun gönlünü hoş ederse, kendisine cennete giden bir kapı açılır.

Sahabilerden biri sordu:

- Anne ve babası zulmetseler de böyle midir?

Rasul -i Ekrem s.a.v. “zulmetseler de” buyurduktan sonra şöyle devam etti:

- Anne ve babasını küstürmüş olduğu halde sabahlayan kimseye de cehennemden iki kapı açılır. Bunlardan bir tanesi hayatta olur da, onun rızasını almaz ve onu küstürürse kendisine cehenneme giden bir kapı açılır. Zulmetseler de, zulmetseler de…

. . .

Rasulullah s.a.v. zamanında, Hz. Ebubekir r.a.' ın müşrik olan hanımı, kızı Hz. Esma r.a.'ı kuru üzüm ve yağ hediyeleriyle ziyarete geldi. Hz. Esma hediyeleri almadı ve müşrik olduğu için eve de kabul etmekten kaçındı. Sonra Rasulullah s.a.v.'e sordu:

- Ya Rasulallah , Annem, oğlu Haris ile bana geldi. Benimle hemhal olmak ve benden yakınlık görmek istiyor. Anneme bu yakınlığı gösterebilir miyim? Zira o müşrikdir .

Rasulullah s.a.v. şöyle buyurdu:

- Evet , anneni güzellikle kabul et. Ona iltifat et, yakınlık göster.

Ve bu hadise üzerine şu ayet-i kerimeler nazil oldu:

“Allah, sizi şunlara ihsan etmekten ve adaletli davranmaktan nehyetmez : Size dinde zorlamada bulunmayanlar, sizi yurdunuzdan çıkarmayanlar. Çünkü Allah umumiyetle adaletli ve ihsan sahibi olanları sever.

Allah sizi yalnız şunlara dostluk etmekten nehyeder : Sizi dinde zorlayanlar, sizi yurdunuzdan çıkaranlar ve çıkarılmanıza yardım edenler. Her kim bunlara dostluk ederse onlar da kesinlikle zalimlerdir.” ( Mümtehine , 8-9 )

. . .

Saad bin Ebi Vakkas r.a. annesine çok hürmet eden itaatkâr bir evlat idi. Müslüman olunca annesi çok kızdı ve şöyle dedi:

- Saad ! Bu ne iştir? Ya sen bu yeni dinini bırakırsın yahut da ben yemem-içmem, sonunda da ölürüm. Sen de anasının katili diye ayıplanırsın!

Saad r.a. şöyle cevap verdi:

- Böyle yapma anne. Ben bu dini bırakmam.

Ve Saad r.a. iki gün iki gece bekledi. Kadın ne yedi ne de içti. Bunun üzerine annesine şunları söyledi.

- Vallahi anne, yüz canın olsa da bunlar birer birer çıksa, ben bu dini yine bırakmam. Artık sen ister ye, ister yeme...

Annesi oğlunun bu kararlığını görünce inadından vazgeçti ve yemek yedi. Bu hadise üzerine Ankebut Suresi'nin 8. ayeti nazil oldu: “Biz insana ana ve babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Bununla beraber hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, o vakit onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. Ben o vakit size yaptıklarınızı haber veririm.”

. . .

Anne-babamıza itaat... Zulmederlerse de…

Onlar şefkat ve merhameti unutsalar da, bizden şefkat ve merhamet görecekler.

Onlar müşrik olsalar da sevgi ve iltifat…

Yalnız, bize Allah'a isyanı emrederlerse, azim ve kararlılıkla bulunduğumuz yerde sağlam durduğumuzu görecekler.

Çünkü dönüşümüz yalnız Allah'adır.

Dönüşümüz yalnız sanadır, o dönüşten önce Rabbim, yönümüzü sevgiye, merhamete, şefkate yönelt. Yönümüzü, bizi kendilerine ezelden yakın kıldıklarına, anne-babalarımıza yönelt...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın