> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Dinî Hayatımızın Ayrık Otları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dinî Hayatımızın Ayrık Otları  (Okunma Sayısı 580 defa)
10 Temmuz 2011, 07:43:12
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Temmuz 2011, 07:43:12 »



Dinî Hayatımızın Ayrık Otları




Kürşat Salih YAMAN kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Peygamberimiz s.a.v. ve Sahabe zamanında uygulamasına rastlamadığımız ve dinî bir asla dayanmayan inanç, ibadet ve uygulamalar zemmedilmiş bid’at kapsamına girer. İnanca, ibadet ve muamelâta dönük bu yeni girişimler dinin ayrık otları gibidirler. Dinî hayatımızın selameti bunların temizlenmesine bağlıdır.

Akarsuyun ilk çıktığı yer, yani kaynağı her zaman dupduru ve tertemiz akar. Su ne zaman ki yatağından yol alıp ilerlemeye başlar, güzergâhındaki tozun toprağın renginden, kokusundan etkilenir, bulanıklaşır. Bu suyu kullanmak için arıtmak şarttır.

Din de bir bakıma böyledir. Kaynağı itibariyle saf ve temiz olduğu halde zamanla insanların ilave ve eksiltmelerine maruz kalabilir, dışarıdan bazı fikir ve uygulamalar işin içine karışır. İşte sonradan dine katılan, karıştırılan bütün bu fikir ve uygulamalara bid’at denilir.

Tecdid ve arınma

Bulanık su nasıl ki arıtılmak suretiyle saf haline dönüştürülmekteyse, din de “tecdid” adı verilen faaliyetle bu tür fikir ve uygulamalardan ayıklanıp temizlenir, deyim yerindeyse saflaştırılır. Bu işi yapan kutlu kimselere yenileyici anlamında “müceddid” adı verilmiştir.

Dinin safiyetine karşı tehdit niteliği taşıyan bid’atler bertaraf edilmedikleri taktirde adeta virüs gibi toplumun bütün kesimine yayılır. Böylece inananların din algısı eski safiyetini yitirir, yerine dinden olmadığı halde dindenmiş gibi gözüken yepyeni anlayışlar, uygulamalar gelir.

Sevgili Peygaberimiz s.a.v. ümmetini bid’atlere karşı uyarmış, bid’atin dalâlet (sapkınlık) olduğuna dikkatleri çekerek, dalalet sahibinin ateşle cezalandırılacağını haber vermiştir. (Nesâî)

Şu halde bid’at denen şeyin ne olup, ne olmadığı, nasıl savuşturulması gerektiği gibi hususların bilinmesi önem arzeder. Çünkü bid’atlerin yaygınlaşmasındaki en önemli unsur cehalettir. Din alanında kitlesel bilinçlenme gerçekleştirilmelidir ki, bid’atlerin bulaşıcı hastalık gibi yaygınlaşması önlenmiş olsun.

Bid’at kavramı

Bid’atin tarif ve mahiyetine bakalım:

Sözlük anlamı itibariyle, yeni bir şey icat etmek, örneği olmayan bir şey yapmak, yeni adet ortaya koymak gibi manalara gelen bid’ati İslâm alimleri iki ayrı şekilde tanımlamışlardır.

Bir kısım alimler Peygamber  s.a.v. Efendimiz’den sonra  ortaya çıkan her şeyin bid’at olduğunu söylerken diğer bir kısım, Hz. Peygamber’den sonra sadece dinle ilgili olarak ortaya çıkan her ilave ve eksiltmenin bid’at olacağını söylemiştir.

Dikkat edilirse, bid’atin Peygamberimizden sonra ortaya çıkan şeylerle ilgili olduğunda her iki yaklaşım da hemfikirken, kapsamı açısından farklılık vardır. Başka bir ifadeyle söylemek gerekirse yapılan tanımlardan biri daha genel ve kapsayıcıyken öteki daha özel ve dar alanla ilgilidir. Çünkü biri Peygamberimizden s.a.v. sonra ortaya çıkan her şeyi istisnasız bir şekilde bid’at sayar, öteki bunu din alanına tahsis eder.

Her yenilik iyi mi?

Bid’atı geniş anlamıyla tanımlayan, yani Hz. Peygamber s.a.v. Efendimizden sonra meydana gelen her şeyin bid’at olduğunu söyleyen alimler, onu ‘hasene’ (güzel) ve ‘seyyie’ (kötü) diye iki kısma ayırmışlardır.

Bid’at-ı hasene, bir ihtiyaç ya da faydanın teminine bağlı olarak ortaya çıkan, Kur’an ve Sünnet’e muhalif olmayan şeylerdir. Bunun zıddı bid’at-ı seyyiedir. Dinimizin yasakladığı, dalâlet saydığı bid’at bu ikinci kısım bid’attır. Öteki her ne kadar bid’at diye nitelendirilse de böyle isimlendirilmesi sözlük anlamı itibariyledir.

Görülüyor ki alimlerimizin bid’atı iyi ve kötü diye sınıflandırmaları, her devirde hayatımıza girmesi zorunlu olan bir takım yeniliklerin, dinî unsurlarla çatışmadığı sürece kötü bid’at kapsamında  değerlendirmeyeceğini göstermektedir.

Bazı alimler bu sayıyı üçe çıkarıp şu tanımlamada bulunurlar:

Bid’at-ı Hasene: İlk asırda (Peygamberimiz s.a.v. döneminde) yapılmadığı halde, dinin vacip veya mendup olduğuna delalet ettiği şeylerdir. (Kur’an-ı Kerim’in Mushaf’ta toplanması, Kur’an ve Sünnet’in doğru anlaşılabilmesi için gerekli olan nahiv, beyan v.s. ilimlerin öğrenilmesi gibi…)

Bid’at-ı kabîha (Çirkin bid’at):  İlk asırda  yapılmamakla beraber dinin haram veya mekruh olduğuna delalet ettiği şeylerdir. (Haram olan bid’ata örnek; Kaderiye, Mürcie, Haricîlik gibi mezheplerden birini benimsemek. Mekruh olan bid’ata örnek: Bazı günlere mahsus ibadetler ihdas etmek gibi…)

Bid’at-ı mübaha (sakıncası olmayan bid’at): İlk asırda yapılmamakla beraber, dinin mübah olduğuna delalet ettiği şeylerdir. (Giyim-kuşam, yeme-içme ev ve araç gibi hususlarda teknolojik imkanlardan helal daire içerisinde istifade etmek gibi…)

Nebevî yolu korumak için

Bilinmelidir ki, dinî anlayış ve uygulamalarla ilgili bid’atler sünnetlerin en büyük düşmanlarıdırlar. Nerede bir bid’at varsa orada bir sünnet yok edilmiş demektir. Nitekim hadis-i şerifte; “Bir topluluk ne zaman bir bid’at ortaya çıkarırsa, ona karşılık mutlaka bir sünnet ortadan kaldırılmış olur. Bu durumda sünnete sarılmak bid’at çıkarmaktan daha hayırlıdır.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/105)

Öte yandan dinimiz, bid’ati terk etmenin, ondan uzak durmanın vacip olduğunu belirtmiş ve bunu Sünnet’e tabi olmanın vacip oluşuna bağlamıştır. Çünkü bir şeyi emretmek aynı zamanda zıddı olan şeyi yasaklamak anlamına gelir.

Ömrünü bid’atlerle mücadele ederek geçiren, bu yüzden ikinci bin yılın müceddidi olarak vasıflandırılan İmam Rabbanî k.s. Hazretleri bir kısım alimlerin iyi bid’at kabilinden saydıkları dinle ilgili uygulamaların bazı sünnetleri yok ettiğini tespit etmiş ve bu sakıncasını şöyle dile getirmiştir:

“Bilmek gerekir ki alim ve meşayihlerin bid’at-ı hasene’den saydığı bazı bid’atler tam olarak incelenecek olursa Sünnet’i ortadan kaldırdıkları anlaşılır. Mesela ölünün başına sarık sarmak bunlardandır. Onlar bunun bid’at-ı hasene olduğunu söylemişlerdir. Oysa bu davranış bir sünneti yok etmektedir. Çünkü kefende sünnet olan sayıya ilave yapmak demektir ki, Sünnet olan sayı kefenin üç parça olmasıdır. Buradaki ekleme, hükmü geçersiz kılmak demektir. Hükmü geçersiz kılmaksa yok etmenin ta kendisidir.

Yine, sünnet olan sarığın ucunu iki omuz arasından sarkıtmak olduğu halde, bazı meşayih sol taraftan sarkıtmayı güzel görmüşlerdir. Buradaki bid’atın sünneti ortadan kaldırdığı da açıktır. Bu hususta hiçbir kapalılık yoktur.” (Mektubat, 186. Mektup)

Bir tahrip unsuru

Bid’atler, İslâm ümmetinin manevi hayatını tahrip eden unsurlardır. Ne var ki bid’at ehli kimseler yaptıklarının bu kadar tehlikeli olduğunu bir türlü kabullenmezler. Onlar iyi şeyler ortaya koyduklarını, ümmete hizmet ettiklerini sanırlar, oysa yaptıkları zarardan  başka bir şey değildir. Ayet-i kerime’de böyleleri için; “De ki: Size (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi? (Bunlar) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” (Kehf; 103-104) 

Şu da hatırdan çıkarılmamalıdır ki bid’atler, sahibinin amellerini iptal ederler. Bu ameller işlenen bid’atten geri dönünceye kadar kabul edilmezler. Hadis-i şerifte buyrulmuştur ki: “Allah Tealâ bid’at sahibinin amelini, bid’atinden vazgeçinceye kadar kabul etmez.” (İbn Mace)

Dolayısıyla, gerek dinin selamet ve safiyetinin korunması için, gerekse İslâm ümmetinin dini doğru yaşamasını sağlamak adına bid’atlerin ortadan kaldırılması şarttır. Çünkü din bir defada insanların kalbinden çekip çıkarılmaz. Fakat insanoğlunun hayatına giren bid’atleri din diye algılamasına sebep olur. Bu da zaman içerisinde dinle olan yolunu ayırmasına yol açar.

Meşhur sahabi Abdullah b. Mes’ud r.a. buyurmuştur ki: “İnsanların bid’at olarak dine soktukları şeylerden sakının. Çünkü din kalplerden bir defada çekip çıkarılmaz. Ancak şeytan, imanı kişinin kalbinden çıkarana dek, dine aitmiş gibi gözüken bid’atler ortaya atar. Ve insanlar neredeyse haram ve helal gibi Allah Tealâ’nın yükümlü tuttuğu şeyleri bırakacak duruma gelirler. ve Allah Tealâ hakkında (yorum yapıp)  konuşurlar. Kim bu zamana yetişirse böyle iş ve kişilerden kaçıp, uzaklaşsın” Denildi ki:

– Ey Ebu Abdurrahman, nereye uzaklaşsın?

Dedi ki:

– Bir yere değil, sadece kalbine ve dinine yönelsin ve bid’at ehliyle aynı ortamda oturmasın. (et-Tergîb ve’t-Terhîb)

Özetleyecek olursak, Peygamberimiz s.a.v. ve Sahabe zamanında uygulamasına rastlamadığımız ve dinî bir asla dayanmayan inanç, ibadet ve uygulamalar zemmedilmiş bid’at kapsamına girer. İnanca, ibadet ve muamelâta dönük bu yeni girişimler dinin ayrık otları gibidirler. Dinî hayatımızın selameti bunların temizlenmesine bağlıdır.

Müminler olarak bizim vazifemiz dinde olmayan şeyler icat etmek değil, var olan hükümlere tabi olarak hayat bulmaktır. Dinimizi gereği gibi öğrenip, azimetlere sarılmamız, bid’atlerin ortadan kaldırılması açısından önemli bir adımdır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dinî Hayatımızın Ayrık Otları
« Posted on: 25 Nisan 2024, 10:44:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dinî Hayatımızın Ayrık Otları rüya tabiri,Dinî Hayatımızın Ayrık Otları mekke canlı, Dinî Hayatımızın Ayrık Otları kabe canlı yayın, Dinî Hayatımızın Ayrık Otları Üç boyutlu kuran oku Dinî Hayatımızın Ayrık Otları kuran ı kerim, Dinî Hayatımızın Ayrık Otları peygamber kıssaları,Dinî Hayatımızın Ayrık Otları ilitam ders soruları, Dinî Hayatımızın Ayrık Otları önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes