๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Kapaktakiler => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 17 Eylül 2011, 08:13:52



Konu Başlığı: Nefsi Entellektüel Tekdir
Gönderen: Zehibe üzerinde 17 Eylül 2011, 08:13:52
Nefs-i Entellektüel Tekdir


Mayıs 2007 - 101.sayı

Atilla PAMİRLİ kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Geldiğimiz yön, önümüzdeki gölgemizi seçebileceğimiz kadar ışık doluydu.

Zulmeti tanımamış kalplerde ise neşe ve hayatın ebediyetle olan el ele ilişkisi bu yönü bize yol, yolumuzu da bize yön yapmıştı.

Geriye dönüşler, kaçamaklar ve cesaretsizlikler dünyasında, el izimiz hâlâ ak. Beyazlığında insaniyet, imandan gelen billur düzenlilik ve merhamet denilen o
övülecek yapıtaşı görülebilirdi.

Birbirine yabancılardan daha yabancı bir insan topluluğunda şahsi intiharlar altta, üstte, yanda, kıyıda ve köşede her insanda bir yanık izi bırakır. Kara.

Ellerimizi kalplerimize gerdiğimiz anda çığlık çığlığa tarihin sesini duyarız: Bu bir imdattan da öte, bir sekerat anı pişmanlığı gibidir. Her an ölüm, her an kopmaz kulluk bağı, her an diriliş ve kemal.

Taşlıkları serin, suyunun boğazımızdan önce gözlerimizde çağıldadığı bir medeniyetin haneleri, ne hazin ki cehaletten evvel kendi hıyanetimizin saldırısı ile
harap oldu. Zikir necis ağızlardan kaçtı, rehavet ölümcül beden kafesine sindi. İdare-i maslahat siyaset, kolay-ama-murdar kazanç iktisat oldu.

Bereket, artık asırlık deyişlerin sağır kelimeleri arasında sırıtıyor. Bereket, ‘rekolte’ kuraklığında.

İnsan, sonluluğun sıkıntısını atmak için sonlu iplere tırmanırken, o aşikâr sırrı, yani sonsuzluk anahtarını bilenler bile ayrıntı sıkıntılarına boyun eğdiler. Şimdi akıllardaki muhasebe, çerçevesi sonsuzluk olan arayışlara yine sonlu fi tneler getiriyor. Kalp nerede?

Çalışmak, ama sadece O’nun için çalışmak mânâsı yitik. Çünkü çalışmak şimdi, ya iktisadi bir faaliyet için. Veya “İslâmi” kelimesini sıfat olarak her şeyin başına getirmekle “el-din” maksuduna eriştiklerini zanneden cahillerin dünyevi hayatı mânâsında.

Medeniyetin yıkımı önce zihinlerde başladı. Bu sebeple, yeni bir medeniyet için zihinlerin imarı ve zihni kirliliğin önlenmesi evvel şart.

Mesela, artık yazı yazarken inandığımız gibi yazmalıyız. İnandığımız Allah’ın uhrevi muhasebesini başa alarak yazmalıyız. Niyetimizi başlarken besmele, bitirirken de O’nun ilmine teslim olarak sahihleştirmeliyiz.

İrademizin çapı da, sorumluluk ve niyetimizin menzili içindedir. Şimdi gerçek sorumluluğumuzu idrak etmeliyiz. Biz kaybedilmişlerin ağıtçıları değil, dirilenlerin ve daim var olanların müjdecileri olmalıyız. Ümidimizi, evrensel bir “rahmet medeniyeti”ni hissettikçe, dualar ve ameller ile kendimize dayanak yapmalıyız.



Ey Nefs-i Entellektüel Zaman Pişmanlık Zamanıdır Sonlayan Ölüm Gelmeden


Zaman, kime hizmet ettiğimizi tevbe ile itiraf ederek, doğrulma zamanıdır. Zaman, minare inceliğinde hassaslık gerektiren kalplere, hareketin mihrabını
yerleştirmek zamanıdır. Zaman, kendini yüceltmeden cayma, cehaleti kalbi yönelişle silme zamanıdır.

Ey kisve değiştirse de kâfi r kalan nefs-i entellektüel! Adımlarını takvaya uydur. Ahiret hesabının istisnası değilsin. Dünyadakilere dünya ile nasihat etmekten vazgeç. Güzeli Yaratan’a, güzeli yol kılarak yaklaş.

Ey kâfi r nefslerinin soydaşı entellektüel nefs! Niye Allah’ı ilk ve son bilenlerden değilsin? Niye şu insanlara, ahireti düşünmeden İslâm’ı anlatmaya çalışmakta, kâfi r entellektüelleri alimlerden üstün tutup, Allah için sevme - O’nun için nefret etme emrini unutmaktasın?

Allahım! Seni tanımayan nefsimize, seni tanıyanların ilmiyle kurtulmayı nasip et. Ve ilâ rabbike ferğab.