> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Millet Olma İradesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Millet Olma İradesi  (Okunma Sayısı 525 defa)
24 Eylül 2011, 16:38:23
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Eylül 2011, 16:38:23 »



Millet Olma İradesi


Ağustos 2007 - 104.sayı


Halil AKGÜN kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Türkiye büyük ve dinamik bir toplum. Ve hızla değişiyor. Bu değişimin istikametinin ve referans çatısının ne olacağı, seçimlerden daha önemli bir konudur.

22 Temmuz seçimleri Türkiye’nin temel tercihlerinin ne yönde olduğunu ortaya koydu. Milletin büyük bir kesimi kendi kurucu değerlerine bağlı kalarak dünyaya açılmak, dünyayla rekabet etmek istiyor. Bu özgüven, Türkiye’nin en büyük kazancıdır. Bu manada seçimin galibi şu veya bu parti değil, millet olmuştur.

Seçimlerin büyük bir güven ve huzur ortamında yapılmış olması da önemlidir. Türk milletinin demokrasiye ve demokratik kurumlara olan inancı, bu seçimlerde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siyaset dışı müdahalelere rağmen halk, yaz sıcağını ve tatili dinlemeden oy kullanmaya gitmiş ve iradesini ortaya koymuştur. Bu manada seçimin galiplerinden biri demokrasi olmuştur.

Seçime katılım oranı yüksek olduğu gibi, meclise giren parti sayısı da makul bir düzeyde gerçekleşmiştir. Yeni meclis, halkın oylarının yaklaşık yüzde 85’ini temsil etmektedir. Yani yeni mecliste temsil sorunu da çözülmüş görünüyor. Bu, Türkiye’de sivil siyasetin güçlenmesi ve meclisin itibarının artması açısından son derece önemlidir. Bu yetkiyi alan yeni meclis, ülkenin önünde duran temel sorunları çözecek irade ve yetkiye sahiptir.

Bu sorunların başında cumhurbaşkanlığı seçimi geliyor. Seçimlerin erkene alınmasına neden olan cumhurbaşkanlığı sorunu, seçim kampanyasının da en önemli unsurlarından biriydi. İktidar partisine oy veren vatandaşların hemen hepsi oylarını cumhurbaşkanlığı sorununu çözmek için verdi. Böylece vatandaş, Türkiye’nin başında nasıl bir cumhurbaşkanı görmek istediğini de açıkça ifade etmiş oldu.

Milletin iradesini hiçe sayanlar ise yine darbe tellallığı yapabiliyor. Millet bu insanlara kaç defa cevap verecek? Daha nasıl cevap verecek? Birilerinin sanki seçim olmamış ve milli irade yeniden tecelli etmemiş gibi davranması, demokrasiyi içlerine sindiremediklerini gösteriyor. Oysa her seçim, milletin gerçek talep ve beklentilerini görmenin en kesin ve kestirme yoludur. Seçimler en iyi kamuoyu anketleridir. Milletin arzuları, sevinçleri, öfkeleri, tepkileri seçim sandığında ortaya çıkar. Medeni olan da budur.

MİLLETİN DERİN SEÇİMİ

Millet siyasetçiyi sandıkta mükafatlandırır veya cezalandırır. Bu yüzden sandık, en iyi hesap verme yeridir. Geçmişte olduğu gibi bu seçimde de halk oyunu verdi. Farklı partileri meclise taşıyarak bütün siyasi aktörlere farklı görevler verdi. fiimdi yapılması gereken bu iradeye saygı duymaktır. Siyasetin yapması gerekense, siyasi kavgaları, hesapları bir kenara bırakmak ve bu iradenin tecelli ettiği istikamette hizmet etmektir.

Türkiye büyük ve dinamik bir toplum. Ve hızla değişiyor. Bu değişimin istikametinin ve referans çatısının ne olacağı, seçimlerden daha önemli bir konudur. Son tahlilde seçimler siyasi dengelerle beraber ele alınması gereken bir süreçtir. Fakat milletin derin seçimi, kendi geleceği hakkında nasıl karar vereceğiyle ilgilidir.

Türkiye kendi tarihiyle ve değerleriyle kavgalı bir şekilde ayakta durabilir mi? Milli birlik ve beraberliğin en temel şartı, ortak bir ülkü, ideal, hedef ve değerler etrafında kenetlenmektir. Bir milleti millet yapan, bir arada yaşama iradesidir. Bu iradenin zayıfadığı yerde, millet olma bilinci zafışar; dışardan müdahalelere açık hale gelir.

Bu yüzden vatandaş olmakla millet olmak farklı şeylerdir. Vatandaşlık hukuki açıdan son derece önemlidir. Bütün vatandaşların kanun önünde eşit olması, adil muamele görmesi elzemdir. Vatandaşların meşru arzu
ve taleplerini rahatça ifade edebilmesi, hukuk devletinin vazgeçilmez şartıdır.

NASIL MİLLET OLUNUR?


Fakat millet olmak için bunlar yeterli değildir. Değer merkezli bir kimlik inşası, millet olmanın en önemli rüknüdür. Özellikle günümüzün küreselleşen dünyasında sadece “iş, aş” eksenli bir millet kurgusu bizi ancak kapitalist bir toplum modeline götürür. İnsanların karınlarını doyurmak kadar, onlara bir aidiyet duygusu vermek de önemlidir.

“Ben kimim?” sorusunu özgüvenle ve zihin açıklığıyla cevaplayamadığımız zaman, ekonomik refahın da anlamı kalmaz. İleri sanayi toplumlarında ve zengin ülkelerde yaşanan kimlik bunalımları, kalkınmanın tek
başına insanların anlam ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmadığını gösteriyor.

Bu anlam ihtiyacını Osmanlı gibi müslüman toplumlar iman ve medeniyet ekseninde karşılamışlardır. İman, varlığın ve hayatın en temel sorularına cevaplar verir. İnsanın yeryüzünde bulunma amacını ortaya
koyar. Hangi değerlerin kılavuzluğunda yaşayacağımızı bize söyler.

Medeniyet ise yaşadığımız maddi çevrenin, inançlarımız ve değerlerimiz etrafında şekillenmesidir. Beslendiğimiz iman ikliminin, ete-kemiğe bürünmesidir. Bu medeniyet ortamının içinde adil gelir dağılımı,
eşitlik, hukukun üstünlüğü, temiz çevre, insani ilişkiler, komşuluk hakkı, yetim ve mazluma sahip çıkma vardır. Bütün bu değerlerin ördüğü ve beslediği bir yaşam alanı vardır.

Türkiye, milli iradesini ortaya koyarken bu değerleri esas almak durumundadır. Aksi halde sürekli hareket halinde olan, değişen, dönüşen ama nereye gittiğini bilmeyen bir toplum haline gelmemiz kaçınılmazdır. Ne aradığını bilmeyen, ne buldu- ğunu da bilemez.

22 Temmuz seçim sonuçlarını yorumlarken bizim uzun vadede bakmamız gereken husus, milli iradenin bu yönde tecelli edip etmeyeceğidir. Önemli olan, şu veya bu partinin şu kadar oy alıp, şu sayıda milletvekili
çıkarması değildir. Bunlar son tahlilde gelip geçici olan zaferler ve mağlubiyetlerdir.

Önemli olan uzun vadede kazanan olmak ve gerçek mağlup olmaktan sakınmaktır. Bunun için milletin derin değerlerini eksen almak gerekir. Siyaset bu değerlere yaklaştığı oranda anlamlıdır. Siyasetçi ve devlet
adamı bu değerleri esas aldığı oranda halkın gönlünde bir yer edinebilir.

SEÇİMLERİMİZ VE DEĞERLER


Hepimiz gündelik hayatımızda sürekli seçim yapıyoruz. Onlarca tercihte bulunuyor, kararlar veriyoruz. Bu kararları neye göre veriyoruz? Elbetteki en doğru bildiğimiz değerlere göre. Kendimizin, ailemizin, çocuklarımızın faydasına olduğuna inandığımız şeyler için. Aynı şey ulusal çıkarlar için de geçerlidir.

Uluslararası ilişkilerde de esas olan, milli menfaatlerdir. Peki bir şeyin milletimizin hayrına olup olmadığını belirleyen şey nedir? Küçük veya büyük, önemli veya önemsiz, sıradan veya hayatî kararlar
verirken neyi kendimize referans kabul ederiz?

Demek ki her seçim bir referans çatısının varlığını da zorunlu kılıyor. Hiç kimse “ben bir tercih yaptım; gerekçesi de yok” diyemez. İfade edilsin edilmesin, her seçimin dayandığı bir mantıksal örgü vardır. İnsanlar bu mantıksal örgüyü her zaman iyi kurgulamayabilir. Bazen gerekçeler açık-seçik ifadelerden ziyade, reşeksler halinde ortaya çıkar. Fakat açık veya kapalı, her seçimin ve tercihin dayandığı birtakım öncelikler, ön-kabuller vardır.

Türkiye, kendisiyle barışık, tarihiyle barışık, maneviyatıyla güçlü ve dünyaya açık bir toplum olabilmek için seçimini yaparken hangi ölçüleri kıstas kabul ettiğini her zaman gözden geçirmek zorunda. 22 Temmuz seçimleri ekonomi olduğu kadar, sivilleşme ve demokratikleşme için de bir tercihti. Dışa açılmaya verilen destek kadar, milli ve manevi değerlerin korunmasını da önemseyen bir seçimdi.

Bu manada Türkiye’de seçimler hâlâ devam etmektedir. Çünkü hepimiz her gün yeni tercihlerle, yeni seçimlerle karşı karşıyayız. Aynı şey bir ülkenin siyasi tercihleri için de geçerlidir. O yüzden milli iradenin meclise ve siyaset kurumlarına yansıması, bir ülkenin geleceğini tayin edici niteliktedir.

Türkiye’nin önünde duran gerçek seçim, siyasi partilerin ve milletvekillerinin ötesinde bir seçimdir. Şüphesiz demokratik kurallar çerçevesinde yaptığımız seçimler ve tercihler, demokratik bir hukuk devletinin işleyişi açısından önemlidir. Bundan vazgeçilmesi söz konusu olamaz.

Ama bu kurumları ve süreçleri anlamlı kılacak olan, değer merkezli tercihlerin öne çıkmasıdır. Türkiye, iç ve dış gelişmeler karşısında savrulup duran bir ülke olmamak için kendini temel değerlerine sabitlemek zorundadır. Bundan sonraki seçimlerin de, siyasetin de anlamlı olması, bu değerlerin ortak payda haline gelmesine bağlıdır. Millet olma iradesinin ortaya çıktığı yer de burasıdır.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Millet Olma İradesi
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:48:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Millet Olma İradesi rüya tabiri,Millet Olma İradesi mekke canlı, Millet Olma İradesi kabe canlı yayın, Millet Olma İradesi Üç boyutlu kuran oku Millet Olma İradesi kuran ı kerim, Millet Olma İradesi peygamber kıssaları,Millet Olma İradesi ilitam ders soruları, Millet Olma İradesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes