> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Fatih ve Fethin Güncesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fatih ve Fethin Güncesi  (Okunma Sayısı 574 defa)
04 Temmuz 2011, 19:04:55
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Temmuz 2011, 19:04:55 »



Fatih ve Fethin Güncesi

Mayıs 2011 149.SAYI



Okay TİRYAKİOĞLU kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.


“Surların içine girin ve beni oraya gömün! Biz İstanbul’u fethetmek için geldik, ama bana nasip değil. Ne var ki bir gün Efendimizin bu müjdesi mutlaka tahakkuk edecektir. Ben burada gömülü olayım. Yanı başımdan geçen İslâm süvarilerinin kılıçlarının, kalkanlarının şakırtılarını işitmek hoşuma gider. Bırakın hiç olmazsa o leventlerin seslerini duyayım.” Ebu Eyyub el-Ensarî r.a.

30 Mart 1432 senesinde Edirne’de dünyaya gelen Şehzade Mehmet, çocuk yaşta Manisa Sancakbeyliği’ne atandı. Mehmet, aynı yıl babası II. Murat Han’ın, kendisi lehine tahttan çekilmesiyle, Devlet-i Aliyye’nin yedinci padişahı olarak cülus etti.

Esasen küçük ağabeyi Şehzade Ali, Murat Han’ın gözdesiydi ve kendisinden sonra yerine geçmeye ehil olarak gördüğü de işte bu oğluydu. Ancak Mehmet iki yaşında Amasya’ya gönderildikten sonra, aynı şehrin valisi olan büyük ağabeyi Şehzade Ahmet, 1437 yılında apansız vefat etmiş, altı yıl sonra da, yine Amasya’ya atanan diğer ağabeyi Şehzade Ali, önde gelen soylulardan Kara Hızır Paşa’nın işgüzarlığı sebebiyle, bebek yaştaki iki oğluyla birlikte katledilmişti. Dolayısıyla Şehzade Mehmet, umulmadık şekilde taht sırasında bir numaraya yerleşmiş oluyordu.

Padişah oğul, komutan baba


Ancak bu taht değişikliği sonrası, genç sultanın tecrübesizliği sebebiyle kışkırtılan iç karışıklıkları fırsat bilen Macarlar, daha mürekkebi kurumamış Segedin Antlaşması’nı ihlal ederek, Bizans, İtalyan, leh, Çek, Hırvat, Fransız, Alman, Litvanya ve Venediklilerin katıldığı büyük bir haçlı ordusu tertip ettiler.

Bu durumda, tahta çıktığı ilk günden beri etrafındaki devşirme vezirler sebebiyle, genç sultan hakkında menfi propaganda yürüten Başvezir Çandarlı Halil’in başını çektiği Türk asıllı vezirler, II. Mehmet Han’a, tahtı yeniden babasına devretmesi hususunda baskı yapmaya başladılar.

Ancak Mehmet Han, babasını ordu kumandanı olarak çağırmakla yetindi ve görevi kabul eden Murat Han, Manisa’dan gelerek, Haçlıları Varna’da ağır bir yenilgiye uğrattığı halde, vezirlerin telkinlerine kulak asmadan geri döndü. Lakin Türk vezirlerle, II. Mehmet’in etrafındaki devşirme paşalar arasındaki rekabet yeniden kızışınca, Çandarlı’nın el altından desteklediği Buçuktepe İsyanı önüne geçilemez bir hal aldı ve II. Murat Han 1446’da tekrar tahta geçmek zorunda kaldı.

Fatih olma zamanı gelince

II. Murat Han, 1448’de, Kosova’da haçlıları ikinci defa bozguna uğratırken, Veliaht II. Mehmet’in aklında ise çok daha büyük planlar vardı; zira etrafındaki muhalefete ve sarsılmaz bir bürokrasi ağı kurmuş vezirlere saygınlığını kabul ettirebilmesi, iktidarını tartışılmaz kılabilmesi için çok daha büyük bir zafere ihtiyacı vardı. Bu da ancak, artık ömrünü doldurmuş ve devletin içinde bir fitne unsuru olarak yaşamaya devam eden Doğu Roma İmparatorluğu’nun fethi olabilirdi.

Babasının vefatı üzerine 18 Şubat 1451’de ikinci defa tahta çıkan II. Mehmet Han, fetih planlarını açıklar açıklamaz, yeni bir Haçlı seferinin başlayabileceği gerekçesiyle itiraz eden Çandarlı ve ekibiyle tekrar ters düştü. Zağanos, Turahan ve Şehabettin gibi devşirme paşalar, Türk paşalardan devralmaya heveslendikleri bürokratik iktidara yeni bir hüccet olacağı kanaatiyle genç padişahı bu planında kesin olarak destekliyorlardı. Genç padişahı destekleyenler arasında Akşemseddin, Molla Gürani, Akbıyık Sultan ve Cebe Ali hazretleri gibi maneviyat büyükleri de vardı.

II. Mehmet Han, içinde bulunduğu ‘başarı’ zorunluluğuna binaen meseleye kesin manada ağırlığını koydu ve ilk iş olarak atası Yıldırım Bayezid’in 1394-95 yılları arasında yaptırdığı Anadolu Hisarı’nın karşısına, 1451-52 devresinde Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. Böylelikle Boğaz’a giriş çıkışlar bütünüyle kontrol altına alınmış oluyordu. Donanma, yeni ve süratli kadırgalarla güçlendirildi. Edirne’de, daha önce Bizanslılar tarafından geri çevrilmiş Macar Urban Usta idaresinde, o güne kadar görülmemiş kalibrede toplar döküldü.

1453 yılının 6 Nisan’ında iki yüz bin kişilik Osmanlı Ordusu yedi kilometre uzunluğundaki kara surlarının önünde konuşlanmıştı. Edirnekapı-Topkapı arasındaki ağırlıkların kumandasını, Mehmet Han bizzat üzerine almış, otağını da bu mevkie kurdurmuştu. İslâm harp yasaları gereği II. Mehmet Han, şehrin savaşsız teslimi için İmparator XI. Konstantin’e bir mektup gönderdi. Mektupta, insanların canlarına, mallarına ve hürriyetlerine bir zarar verilmeyeceğinin sözü veriliyor, ayrıca şehirdeki tarihî eserlerin ancak bu takdirde korunabileceği hatırlatılıyordu. Ancak İmparator bu teklifi kabul edemeyeceğini bildirdi.

Savaş başlıyor

Bir hafta boyunca şiddetli bir bombardıman aralıksız devam etti. Urban Usta’nın döktüğü Şahi topları da bu esnada mütemadiyen kullanıldı. Çıkardığı gürültü yirmi kilometreye kadar duyulabilen bu tahrip gücü korkunç toplar, her ne kadar gün içinde birkaç defadan fazla ateşlenemese de, top teknolojisinde zamanın çok ötesinde olan Osmanlı ordularının bir numaralı psikolojik üstünlük kaynağıydı.

Ayrıca Sultan II. Mehmet’in bizzat kendi tasarımı olan dikey atışlı ‘havan topları’ da yine bu muhasara esnasında planlanıp tatbik edildi. Dahası, II. Mehmet’in hocalarından, meşhur evliya Akşemseddin hazretlerinin kuşatmanın ilk haftası sonunda Mihmandar-ı Rasul olan Hazreti Ebu Eyyub el-Ensarî r.a.’ın kabr-i şeriflerini keşfetmeleri askerin maneviyatını güçlendirdi.

Fakat 13-17 Nisan tarihleri arasında Marmara Denizi’ndeki adaları ele geçiren Donanma Kumandanı Baltaoğlu Süleyman Paşa, 19 Nisan’da, Haliç’teki mevcut müdafaa zincirini geçmek için yaptığı taarruzda başarısız oldu. Moraller bir anda bozulmuştu. Ancak asıl fenası bunun ardından zuhur etti. Bir gün sonra, Papalık tarafından ulaştırılan dört Ceneviz yardım gemisi, yüksek bordaları ve ağır tonajlarının avantajı sayesinde, Türk donanmasının oluşturduğu seti kolayca aşıp, kaldırılan zincirden geçmeyi başardılar. Bu muvaffakiyet, hem Bizans tarafına büyük bir moral oldu, hem de maneviyatı sarsılan Osmanlı ordusunda, sevilen ve saygı duyulan sadık kumandan Baltaoğlu’nun azliyle sonuçlandı.

Bu esnada surlarda göğüs göğüse çatışmalar devam ediyor, lağımcıların olağanüstü gayretlerine aynı ölçüde başarıyla mukabele eden Bizans tarafı, açılan lağımlara karşı lağımlarla mukabele ediyordu. Uzadıkça uzayan kuşatma, ordu ve idare içindeki çatlakları da derinleştiriyordu ne yazık ki. Ancak o günlerde Akşemseddin hazretlerinin Mehmet Han’a yazdığı ikaz ve müjde mahiyetindeki bir mektup, Peygamberimiz s.a.v.’in “Konstantiniyye elbet fetholunacaktır, onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” haberini hatırlatıcı olarak hünkarı manen diriltiyor ve yeni bir şevkle askerinin başına geçiriyordu.

Karada giden gemiler

II. Mehmet Han’ın, Bizans tarafına vereceği büyük karşılık da o günler de geldi işte. 22 Nisan Pazar günü, bugünkü Dolmabahçe’de demirlemiş bulunan Osmanlı Donanması, Kabataş-Kasımpaşa sırtlarında, eğimin en az olduğu güzergâh üzerine döşenen yağlı kızaklar üzerinde, askerlerin olağanüstü gayretleriyle yürütüldü ve Haliç’e indirildi. 21 Nisan gecesi başlayan bu inanılması güç harekât, bir gecede tam altmış yedi adet kadırganın Kasımpaşa kıyılarına indirilmesiyle nihayetlendi.

Savaşın sonucuna doğrudan etki etmese dahi bu harekât, sabahın sisleri içinde, Osmanlı gemilerini yelken açmış şekilde Kasımpaşa sırtlarından inerken gören Bizanslıların maneviyatında büyük yıkıma yol açtı.

Bizans halkı sabahlara kadar kiliselerde toplanıyor, göklerden inecek o efsanevî meleğin yardımını umarak dualar ediyordu. İşte tam da bu noktada, II. Mehmet’in dehası bir kez daha devreye girdi. 1452 Aralık ayında, Osmanlı tehdidi karşısında Roma Katolik Kilisesi’yle birleşmek zorunda kalan İmparator Konstatin’e karşı, Bizans Ortodoks Kilisesi’nin bağımsızlığını savunan Patrik Gennadius ve taraftarları desteklendi ve böylelikle içerideki güçlerin birleşmesinin de kesin olarak önüne geçilmiş oldu.

Son taarruz

18 Mayıs gecesi, tekerlekli Osmanlı harp kulelerinin yakılmasıyla sonuçlanan büyük ama başarısız bir genel taarruz ertesinde bombardıman devam etti. Bu esnada ordu içinde yeniden bazı bıkkınlık alametleri zuhur ediyor, kuşatma uzadıkça, büyük bir Haçlı ordusunun yaklaştığı söylentileri ayyuka çıkıyordu.

Bunun üzerine II. Mehmet Han, nihayet son büyük taarruz kararını verdi. Zira 24 ve 25 Mayıs geceleri, lağımcıların ve topçu bataryalarının olağanüstü gayretleri ile açılan gedikler, artık Bizans kuvvetleri tarafından onarılamaz bir hal almıştı. 27 Mayıs Pazar günü, sultanın emriyle bütün ordu oruç tuttu ve geceyi ibadetle geçirdi. 28 Mayıs’ta ise, büyük bir genel taarruz için artık son hazırlıklar tamamlandı.

Gece yarısından sonra, yani 29 Mayıs Salı gününün ilk saatlerinde, topçu ve donanmanın desteğinde kara ve denizden son büyük taarruz başladı. Surlar pek çok yerden gedik veriyor, direniş süratle çözülüyordu. Şehir beş saati biraz aşkın bir çarpışma sonrasında tüm direniş noktalarından düşürüldü. II. Mehmet Han, artık ‘Fatih’ Sultan Mehmet Han’dı.

Fethin yalnızca İslâm tarihi açısından değil, dünya tarihi açısından da büyük sonuçları oldu. Devletin orta yerinde kalmış ve sürekli bir huzursuzluk kaynağı ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fatih ve Fethin Güncesi
« Posted on: 24 Nisan 2024, 02:43:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fatih ve Fethin Güncesi rüya tabiri,Fatih ve Fethin Güncesi mekke canlı, Fatih ve Fethin Güncesi kabe canlı yayın, Fatih ve Fethin Güncesi Üç boyutlu kuran oku Fatih ve Fethin Güncesi kuran ı kerim, Fatih ve Fethin Güncesi peygamber kıssaları,Fatih ve Fethin Güncesi ilitam ders soruları, Fatih ve Fethin Güncesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes