> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı  (Okunma Sayısı 677 defa)
18 Eylül 2011, 18:01:03
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 18 Eylül 2011, 18:01:03 »



Ehl-i Sünnet'in Kur'an ve Sünnet Anlayışı



Haziran 2007 - 102.sayı


Ebubekir SİFİL kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Geçmişte Ehl-i Sünnet müslümanlar neye nasıl inanacaklarının şuurundaidiler. Bugünse bu şuurun ne yazık ki önemli ölçüde zayıfl adığınısöylemek durumundayız. Bu sebeple Kur’an ve Sünnet anlayışı noktasındaEhl-i Sünnet’e ait olanı diğerlerinden ayıran temel özelliklerin nelerolduğunu bilmek ve bunların gerekçelerine vakıf olmak hayatî önem arzetmektedir.

Tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de yüce dinimizin iki temel kaynağı olan Kur’an ve Sünnet konusunda birbirinden farklı yaklaşımlar bulunduğunu biliyor, görüyoruz. Dönemini kapatıp tarihe mal olmuş fi krî ve itikadî cereyanlar hakkında çok fazla kafa karışıklığı yaşamıyoruz. Mutezile denince, Mürcie denince ya da Haricîlik denince neden bahsedildiğini biliyoruz. Ulemamızın her türlü takdirin üstündeki çalışmaları sayesinde, bunlar ve benzeri bid’at yönelişlerin adını ilk duyduğumuzda bilincimizdeki bir mekanizma harekete geçiyor ve bizde “yanlış” bir şeyden bahsedildiği kanaati hemen uyanıveriyor.

Mesela “Mutezile” dendiğinde Kur’an ve Sünnet’i akla uydurmaya çalışan bir kitle aklımıza geliyor. Bu fırka, akılla izah edemedikleri hadisleri inkâr, ayetleri de tevil ediyordu. Hatta hadis-i şerifl erin büyük bir çoğunluğunu, “içine hata, yalan, eksiklik, fazlalık karışmış olabilir” gerekçesiyle reddediyordu.

“Haricîlik” dendiğinde, “hakem olması” sebebiyle Sahabe’nin (Allah hepsinden razı olsun) büyük bir kısmının dinden çıktığını iddia eden, dolayısıyla onlar tarafından nakledilmiş rivayetleri kabul etmeyen, kılıcından kan damlayan kitleyi hatırlıyoruz.

Mürcie dendiğinde, “mümin” vasfını kazanmış bir kimse ne kadar günah işlerse işlesin kendisine hiçbir zararı olmaz demeleri geliyor aklımıza.

Bu fırkaları ve burada zikretmediğimiz benzerlerini ortaya çıkaran çok çeşitli dinî, siyasî... faktörler, bunların marifetiyle yaşanmış çok boyutlu fi tne ve kargaşalar vardır. Kelam Tarihi kaynaklarımız bunlardan uzun uzadıya bahseder.

Binayı Çökertmek İçin


Ancak günümüzde durum biraz farklı. Yukarıda adını zikrettiğim fırkalarla aynı şeyleri savunan, hatta zaman zaman onlardan bile daha ileri giden insanlarla ya da onların fi kirleriyle hemen her gün karşılaşıyoruz. Buna rağmen onlar hakkında bilincimizde hiçbir fi ltreleme mekanizması harekete geçmiyor.

Bunun en önemli sebebi, o insanların zaman zaman bizimle aynı dili konuşması, bazı durumlarda dünyaya aynı
pencereden bakması, yer yer aynı hassasiyetleri paylaşmasıdır. Mesela müslümanların birlik-beraberliği, dünyada İslâm hakkında oluşturulmaya çalışılan çarpık ve haksız imaj, günümüz dünyasında müslümanların karşılaştığı kimi haksız muameleler ve daha pek çok hususta bizim gibi yazmaları, konuşmaları, düşünmeleri... Sırf bu yüzden onların mesela itikadî sahada Ehl-i Sünnet’e aykırı düşünceler benimseyip yaymasını ya hiç görmüyor ya da “büyütülmemesi gereken şeyler” olarak değerlendirebiliyoruz!

Oysa yukarıda adını andığım fırkaların mensupları için de aynı şey söz konusuydu. Hatta onlar, dinî hassasiyet,
takva ve daha birçok bakımdan bugünkülerden çok daha ileri idiler. Ancak itikadî çizgi her şeyin önünde geldiği için biz onları bu sahadaki sapmalarıyla anıyoruz.

Nasıl ki tarihte kalmış bu fırkaların Kur’an ve Sünnet’e bakışı Ehl-i Sünnet’inkinden farklıydı; aynı şey, günümüzde müşahede edilen sapmalar için de geçerlidir. Şu farkla ki, geçmişte Ehl-i Sünnet müslümanlar neye nasıl inanacaklarının şuurunda idiler. Bugünse bu şuurun ne yazık ki önemli ölçüde zayıfl adığını söylemek durumundayız.

İşte bu sebeple Kur’an ve Sünnet anlayışı noktasında Ehl-i Sünnet’e ait olanı diğerlerinden ayıran temel özelliklerin neler olduğunu bilmek ve bunların gerekçelerine vakıf olmak hayatî önem arz etmektedir. Bu yazıda bu meseleyi netleştirmeye çalışacağız.

Hal-i Hazır Durum


Kimilerine göre Kur’an, okumayazması olan herkesin mealini okumak suretiyle anlayabileceği, hakkıyla idrak edebileceği bir kitaptır. Onu anlayabilmek için başkalarının aracılığına, hele de içinden çıkılmaz (!) kaide ve teorilere hiç gerek yoktur. Allah Tealâ Kur’an’da tek tek her insana hitap etmekte, fert fert bizleri muhatap almaktadır. Eğer o yüce mesajı anlamak için birtakım aracılara ihtiyaç bulunsaydı, o zaman Allah Tealâ’nın Kur’an’da “Ey insanlar!” diye başlayan hitaplarda bulunmasının bir anlamı olmazdı!

Kimilerine göre ulemamız birçok noktada Kur’an’ı yanlış anlamış, ondan yanlış hükümler çıkarmıştır. Bizler bugün o yanlışlıkları devam ettirmek zorunda değiliz; yeni bir Kur’an anlayışı geliştirerek bu yanlış anlamalardan kurtulabiliriz, kurtulmalıyız!

Yine kimilerine göre İslâm’ın tek kaynağı Kur’an’dır. Allah Tealâ’nın bizden ne istediğini öğrenmek için sadece Kur’an’a bakmak yeterlidir. Başka din kaynağı aramak ve kabul etmek, bizzat Kur’an’a aykırıdır!

Sünnet konusuna geldiğimizde de durum çok farklı değildir. Bazıları Sünnet’in, Kur’an’da açıkça yer almayan hususlarda hüküm getiremeyeceğini söylerken, başka bazıları Sünnet’i bize nakleden en önemli vasıta olan hadis- i şerifl erin güvenilmez olduğunu, dolayısıyla dinde delil olamayacaklarını ileri sürmektedir.

Bütün bu vâveylanın aslında bir tek sebebi vardır: Yaşadığımız zaman diliminin (modern çağın) değer yargılarının birer itikad ilkesi haline getirilmiş olması ve bunlara aykırılık teşkil eden hususların, Kur’an ve Sünnet’te yer almış olsalar dahi reddedilmesi gerektiği düşüncesi!..

Ehl-i Sünnet Yaklaşımının Üç Adımı


Ehl-i Sünnet’in Kur’an ve Sünnet’e bakışını ve dini yaşama tarzını başlıklar halinde zikrederek diğerlerinden farklarına kısaca değinecek olursak şunları söyleyebiliriz:

1. İman ve Teslimiyet


Kur’an ve Sünnet’te yer alan hususlar arasında anlayamadıklarımız, izah edemediklerimiz olsa bile, biz onların
hepsinin hak olduğunu kabul ederiz. Zira bizim anlayışımızın Kur’an ve Sünnet’in ihtiva ettiği bütün hususları bütün boyutlarıyla ihata ve idrak edememesi normaldir.

Asr-ı Saadet’te bir grup sahabî mescitte oturmuş bazı meseleleri müzakere ediyordu. Bir ara seslerini karşılıklı olarak yükselttiler. Bunun üzerine Efendimiz s.a.v. onların yanına çıktı ve şöyle buyurdu: “Yavaş olun! Sizden öncekiler, peygamberleriyle ihtilafa düşmek ve kitaplarının bir kısmını diğer kısmıyla vuruşturmak suretiyle işte böyle helâk oldular. Kur’an, bir kısmı diğer bir kısmını tekzip eden (yalanlayan) bir kitap olarak değil, bir kısmı diğer bir kısmını tasdik eden bir kitap olarak indirildi. Onda yer alan ayetlerden anladıklarınızla amel edin, anlamadıklarınızı ise bilenlere götürün.” (Ahmed b. Hanbel, Abdürrezzâk, Taberânî)

Bir gün Hz. Ömer r.a. Abese Suresi’ni okuyordu. “Ve fâkiheten ve ebbâ” (Meyveler ve çayırlar yetiştirmekteyiz.) ayetine geldi. Biraz durdu ve şöyle dedi: “Buradaki “Fâkiheten”in ne olduğunu biliyoruz. Acaba “ebbâ” nedir? Sonra şöyle devam etti: “Ey Ömer! İşte bu, tekellüftür.” (Taberî, Câmi’u’l-Beyân, 12/451, İbn Kesîr, Tefsîru’lKur’âni’l-Azîm, 1/6)

Hz. Ömer r.a. gibi dirayet ve ilim sahibi büyük bir sahabînin bile Kur’an’da anlamadığı yer olunca, bizlerin idrakine sığmayan ayetlerin bulunması elbette normaldir.

Sünnet konusuna intikal ettiğimizde ise durum biraz daha karmaşık bir hal almaktadır. Hadis-i şerifl erle ilgili olarak günümüzde birçok noktada şüpheler uyandırıldığı malum. Hadislerin uydurulmuş olabileceği, tek kişiler vasıtasıyla nakledilen rivayetlerin içine eksiltme/artırma, yanlışlık ve hata karışma ihtimalinin bulunduğu gibi söylemlerle bu şüpheler özellikle gençlerimizin zihnine zerk edilmektedir.

Efendimiz s.a.v., “Dikkat edin! Bana Kur’an ve onunla beraber onun bir benzeri verildi” buyurmuştur. (Ebû Davud, Ahmed b. Hanbel) Son derece uyanık bir zihinle okumamız, dinlememiz gereken bu Nebevî uyarı bize şunu söylüyor: Bu aziz dinin kâmil bir şekilde anlaşılması ve yaşanması, Kur’an’la birlikte Sünnet’in de rehber edinilmesine bağlıdır.

Sünnet’in Kur’an’la ilişkisi şu üç noktada gerçekleşmektedir:

* Sünnet Kur’an’ı teyit edici hükümler getirir.

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. (Ancak) karşılıklı rızaya binaen yapılan ticaret olursa başka”(Nisa, 29) ayeti ile Efendimiz s.a.v.’in şu hadisi bir örnektir: “Bir müslümanın malı, kendi gönül rızası olmadan (başkasına) helal değildir.” Bu hadisin, mezkûr ayetin getirdiği hükmü farklı bir şekilde ifade ve bu şekilde teyit ettiği
açıktır.

* Sünnet Kur’an’da mücmel (kapalı) şekilde yer alan bazı ayetleri açıklar, umumî hüküm getirenlerin hükmünü daraltır, tefsire ihtiyaç bulunan ayetleri tefsir eder.

* Kur’an’da bulunmayan hükümler getirir. Günümüzde Sünnet’in en fazla bu kısmına itiraz edildiği görülmektedir. Oysa Sünnet’in bu kısmı, kemiyet olarak diğer iki kısımdan fazla olmasa da, az da değildir. (Abdülfettâh Ebû Gudde, Lemehât, 23)

Sünnet’i bize nakleden en önemli kaynak da hadis-i şerifl erdir. Özellikle ulemamızın itirazsız kabul ve gereğince amel ettiği hadisler, isterse tek kişiler vasıtasıyla rivayet edilmiş olsun, bizler için kabul edilmesi gerekli din kaynaklarıdır. İsterse onlar içinde aklımızla, mantığımızla açıklayamadıklarımız yahut günümüz anlayışıyla çelişki arz edenler olsun!

Şurasını asla hatırdan çıkarmamak durumundayız: Hadisleri hayatımızdan çıkarmak isteyenler, bu aziz dinin büyük bir kısmını Efendimiz s.a.v.’in rehberliğinden koparıp, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:08:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı rüya tabiri,Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı mekke canlı, Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı kabe canlı yayın, Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı Üç boyutlu kuran oku Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı kuran ı kerim, Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı peygamber kıssaları,Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı ilitam ders soruları, Ehli Sünnetin Kuran ve Sünnet Anlayışı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes