> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Avrupanın Aklı ve Vicdanı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Avrupanın Aklı ve Vicdanı  (Okunma Sayısı 587 defa)
04 Ekim 2011, 21:15:25
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Ekim 2011, 21:15:25 »



Avrupa'nın Aklı ve Vicdanı



Mart 2006 - 87.sayı


Halil AKGÜN kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Danimarka’da Jyllands-Posten gazetesinde, Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’i konu alan çirkin karikatürlerin yayınlanmasıyla başlayan kriz, uluslararası bir boyut kazandı. Müslüman kitleler bu saygısızlığa tepki verirken, bazı Avrupalılar buna ifade özgürlüğü adı altında sahip çıkıyor. Hadise, basit bir karikatür meselesinin ötesinde, Avrupa’nın aklı ve vicdanı hakkında önemli ipuçları veriyor.

Avrupa’da karikatür krizine üç farklı tepki verildi. Birincisi, karikatürleri bir provokasyon malzemesi olarak kullananlar ve savunanlar. Onlara göre Avrupa’nın en kutsal değerlerinden olan basın ve ifade özgürlüğü her ne pahasına olursa olsun korunmalı. Milyonlar sokaklara dökülse bile taviz verilmemeli. Hele bu sokaklara dökülen kitleler müslümansa, hiçbir önemi yok. Avrupa, bildiğini okumaya devam etmeli. Bu görüşte ısrar edenlerin, açık bir provokasyonun peşinde olduğu belli.

İkincisi, İslâm dünyasının tepkisini anlayamama şeklinde ortaya çıktı. Ortalama Avrupalılar -özel bir husumetleri yoksa- bir karikatüre neden bu kadar sert tepki verildiğini kavrayamıyorlar. Kutsal algısı daralmış, hatta yok olmuş ve sekülerleşmiş çevreler, üç tane karikatürün nasıl böyle bir krize yol açtığını merak ediyorlar. Onlara göre Avrupa/Batı, bu ilkel tepkileri aşalı çok oldu. Batıda tartışılmayan, alaya alınmayan kutsal hiçbir şahsiyet ve konu yok. Her şey yoruma ve eleştiriye açık. Medenilik, bu gerçeği kabul etmek demek.

Medeniliğin ölçüsü


Fakat medenilik, hassasiyetsizlik ve duyarsızlık demek değildir. Batılıların kutsal kavramını yitirmiş olmaları İslâm dünyasının değil, onların sorunu. Dolayısıyla meseleyi dinî figür ve sembollere saygıyla (“İslâm”) basın özgürlüğü (“Batı”) arasında bir seçim yapmak olarak ortaya koymak, ‘özgürlükçü Batı’nın karşısına ‘müsamahasız İslâm’ı koymak demek.

Batıdaki sorun basın özgürlüğünün yaygın olmasından çok, dinî sembollere gösterilen ilgisizlik ve kayıtsızlıktan kaynaklanıyor. Batıda basın özgürlüğünü kısıtlayan pek çok yasa ve uygulama var. Anti-semitizm yasaları ilk akla gelen örnek. İngiltere’de geçen yıl çıkartılan kanunlar da şiddet ve ayrımcılığı teşvik eden kişi ve yayınlara yasak getiriyor. Amerika’da Patriot Act, ‘Amerikan çıkarları aleyhine beyanatta bulunmayı’ dahi suç olarak tanımlıyor. Fransa dahil pek çok Avrupa ülkesindeki anti-semitizm kanunları, Nazilerin öldürdüğü Yahudilerin sayısının tartışılmasını dahi yasaklıyor.

Bu yüzden karikatürlerin yayınlamasına “bakın batılılar her şeyi açık ve serbestçe tartışabiliyor” diye bakmak, özgürlüklerin sınırlarını bilmemek anlamına geliyor. Avrupa’da da pek çok kırmızı çizgi var. Ama onların kırmızı çizgileri yani kutsalları bizimkilerden farklı. Batıyı anlamaya çalışırken, bu noktayı hep akılda tutmak gerekiyor. Bunun böyle olması normal, çünkü hiçbir toplum sınırsız bir özgürlüğe sahip olamaz. Bu, yasakçılığı savunmak değil, asgari sosyal düzeni sağlamanın bir şartıdır.

Üçüncü tepki, hadiseye daha pragmatist yaklaşanların tepkisi. Avrupa’nın siyasi eliti, krizin daha fazla büyümemesi için hükümetler düzeyinde girişimde bulundular. Olayın kendisi hakkında hüküm vermeyi ikinci plana iterek, krizi kontrol altına almaya çalışıyorlar. Çünkü aklı başında siyasiler, müdahale edilmezse olayın nereye varacağını görüyorlar. 1973 petrol ambargosu hafızalardan silinmiş değil. Irak’taki işgalin Amerika ve Batı karşıtlığını beslediğini görüyorlar. Bütün bunların bir noktadan sonra kontrolden çıkacağını ve herkesin elinde patlayan bir bomba haline geleceğini biliyorlar.

Avrupa’nın İslâm krizi


Bu girişimler önemli. Fakat meselenin özüne inmediği için, çözüm üretmekten çok, sorunu erteleyen yaklaşımlar bunlar. Danimarka’nın yol açtığı karikatür krizi, iki farklı değer sisteminin çatışmasıdır. Avrupa’nın İslâm konusunda yüzyıllardır yaşadığı ‘kriz’, bu tür krizlerin temelinde yatan ana sorun. Batı, İslâm’ı kabullenememenin sıkıntısını yaşıyor. Bu durum siyasi alanda baskı, ekonomik alanda bağımlılık, askeri alanda işgal, kültürel alanda ötekileştirme olarak ortaya çıkıyor.

İslâm’ı bir din ve medeniyet olarak hazmedemeyen Batı, ortaçağlarda İslâm’a Hıristiyanlığa dayanarak karşı çıkıyordu. Modern dönemde ise bunu sekülerizme ve kültürel üstünlük iddiasına dayanarak yapıyor. Her iki durumda da İslâm’ın dünü ve bugünü bir ‘öteki’ haline geliyor. Avrupa ve Amerika’da müslüman azınlıklara yönelik şiddet ve ayrımcılığın arkasında bu psikoloji var. El-Kaide gibi örgütler, bu tepkileri meşrulaştıran araçlar olarak kullanılıyor.

Soruna bu ‘derin tarih’ açısından baktığımızda, bu karikatürlerin bin yıldan fazladır çizilmekte olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Sekizinci yüzyılda Şam’da müslümanların arasında yaşayan ve Emevî sarayında görevli olan Yuhanna ed-Dimeşkî, Hz. Peygamber’in -hâşâ- sahte peygamber olduğunu yazan ilk Hıristiyan teologuydu. Hz. Peygamber’in güya düşmanlarının kellesini kestirttiği, kadınlarına sahip olduğu, öldüğünde domuzlar tarafından yendiği şeklindeki efsanelerin bin yıllık tarihi var. İtalyan şairi Dante ünlü eseri İlâhi Komedya’da Hz. Peygamber’i cehennemin en alt katına koyar. “Kılıç dini” olarak yaftalanan İslâm, Ortaçağ Batı dünyası için şiddetin tecessüm ettiği bir din ve kültürdür.

Eski ve yeni algılama biçimleri


Şiddetin yanısıra cinsellik, Batı’nın Hz. Peygamber algısının değişmeyen unsurlarından biri olageldi. Bugün yapılan Hz. Muhammed tasvirlerinde bu iki unsurun öne çıkması, bu sorunun hem kadim hem de modern yönüne işaret ediyor.

Medyanın en sık başvurduğu iki temanın, şiddet ve seks olması da bir tesadüf değil. Sinema filmlerinden karikatürlere, ‘reality show’lardan dizilere kadar en fazla prim yapan konular, kadın-erkek bütün insanların en rahat baştan çıkartıldığı şiddet ve seks temalarıdır. Bunun bir sır olmadığını herkes biliyor. Danimarka gazetesinde çıkan karikatürlerin bu iki temayı en süfli şekilde kullanmasına bu yüzden şaşırmamak gerekiyor.

Öte yandan CNN ve BBC gibi Batılı büyük haber kuruluşlarının karikatür kriziyle ilgili haberlerde kullandığı dile baktığımızda, ustalıklı bir oyunun oynandığını görüyoruz. Karikatürlerle ilgili haberler öyle veriliyor ki, sanki sorun sadece Hz. Peygamber’in basit bir tasvirini yapmaktan kaynaklanıyor. Bu bile kendi başına hoşgörülmeyen bir şey olduğu halde, Jyllands-Posten ve diğer gazetelerde yayınlanan karikatürler, dinî açıdan rencide edici, siyasi açıdan sorumsuz, estetik açıdan kaba-saba tasvirlerden ibaret. O tasvirleri, bırakın bir peygamberi herhangi bir kişi için yapsanız, benzer tepkileri almanız kaçınılmazdır.

Bu noktada çifte standart konusuna değinmekte fayda var. The Guardian gazetesinin 6 Şubat tarihli haberine göre Hz. Muhammed karikatürlerini yayınlayan Jyllands-Posten gazetesi, Nisan 2003’te, Hz. İsa’yı alaya alan bir dizi karikatürü yayınlanmayı reddetmiş. Karikatürleri yayımlamayı reddeden gazetenin Pazar ekinin editörü Jens Kaiser’in gerekçesi şu: “Karikatürler okuyucuların tepkisini çekebilir; dahası bunlar hiç de komik değil.” Demek ki aynı gazete hıristiyan okuyucularından gelecek tepkiyi dikkate alıyor ve bu zevksiz ve provokatif karikatürleri yayınlamıyor. Bu editör bunu neden basın özgürlüğüne aykırı bir davranış olarak görmüyor?

Sorunun siyasi boyutunu da doğru anlamak gerekiyor. Lübnan’dan Endonezya’ya her gün yayılan tepkilerin tek sebebi, üç tane karikatürün yayımlanması değil. Karikatürler, bardağı taşıran son damlalardan biriydi. Sokaklara dökülüp elçilik basan, polisle çatışan gruplar, aynı zamanda Afganistan ve Irak’ın işgalini, Batı’nın Ortadoğu’daki çifte standart uygulamalarını, hatta Bosna katliamını, Çeçenistan’ı protesto ediyor. Kitlelerin hatası, nüansların farkında olmaması.

Bu kriz aşılabilir mi?


Karikatür krizi bir imkan ve fırsata dönüştürülebilir. Bunun için birkaç noktanın altını çizmek gerekiyor. Her şeyden önce Avrupa, dünyada söz sahibi bir siyasi aktör olacaksa, kendi içindeki farklılıkları kabullenmek, İslâm dünyasıyla da doğru bir etkileşim içinde olmak zorunda. Bugün Avrupa’da 25 milyon civarında müslüman yaşıyor. 400 milyonluk Avrupa’da bu insanları yok sayamazsınız.

Onları farklı inanç ve kültürlerinden dolayı aşağılamanız, ötekileştirmeniz artık mümkün değil. Yerel bir Hollanda radyosunda ya da Fransız gazetesinde çıkan bir haberi, İstanbul’dan Kuala Lumpur’a kadar her yerde insanlar duyuyor, okuyor, takip ediyor. Avrupa asırlık önyargılarını ve tekebbürünü bu küresel iletişim çağında gizleyemez. Avrupa’nın geleceği İslâm’ı tanımasına bağlı.

Öte yandan Avrupa’nın müslüman ülkelerle ve özellikle Ortadoğu’yla çok yakın siyasi ve ekonomik ilişkileri var. Dünyanın enerji merkezi olan Ortadoğu, Amerika’nın olduğu kadar Avrupa’nın da vazgeçemeyeceği bir yer. Diktatör dediği Saddam Hüseyin’le bile milyarlarca dolarlık ticaret yapan Avrupa ülkelerinin, Ortadoğu ve İslâm dünyasından “basın özgürlüğü”, “kültür farklılıkları” vs. adı altında vazgeçmesi mümkün değil. Nitekim Danimarka mallarına yönelik ekonomik ambargonun zararının bir ayda bir milyar doları aştığı tahmin ediliyor. Bu riski, aklı başında hiçbir ülke almaz.

Peki bugün ne yapmak gerekiyor? Her kriz, içinde yeni imkanlar barındırır. İslâm dünyasının bu krizi bir imkan ve fırsata dönüştürmesi gerekiyor. Müslüman dünya, Avrupa’ya ve bütün dünyaya önemli bir mesaj vermiştir. Bu mesajın, şiddet ve öfkeden ibaret olmadığını, haksızlık ve saygısızlığa izin verilmeyeceği...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Avrupanın Aklı ve Vicdanı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:24:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Avrupanın Aklı ve Vicdanı rüya tabiri,Avrupanın Aklı ve Vicdanı mekke canlı, Avrupanın Aklı ve Vicdanı kabe canlı yayın, Avrupanın Aklı ve Vicdanı Üç boyutlu kuran oku Avrupanın Aklı ve Vicdanı kuran ı kerim, Avrupanın Aklı ve Vicdanı peygamber kıssaları,Avrupanın Aklı ve Vicdanı ilitam ders soruları, Avrupanın Aklı ve Vicdanıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes