> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Arabeskin Arabı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Arabeskin Arabı  (Okunma Sayısı 663 defa)
25 Eylül 2011, 12:27:31
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Eylül 2011, 12:27:31 »



Arabesk'in Arab'ı



Ekim 2007 - 106.sayı

Ali YURTGEZEN kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Arabesk, aslında üstün bir süsleme anlayışını, Doğu’ya özgü yüksek bir sanat zevkini ifade eder. Peki böyleyken biz nasıl olmuş da bugün arabeski küçümseme ve tahkir için kullanır olmuşuz? Arabesk, hangi saiklerle bir zevksizliğin, bayağılığın yahut yozlaşmanın sıfatı haline getirilmiş?

Camilerimizi süsleyen muhteşem çinilerin motifleri, renkli pencere camlarındaki ince süslemeler, Mushaf sayfalarının kenarlarına işlenen nakışlar, hat levhalarındaki girift istif ustalıkları sanattan
zerre miktar nasipdar olanların hayranlıkla seyreyledikleri güzelliklerdendir.

İslâm sanatının bu bezeme tarz yahut metoduna Batılılar “arabesk” adını vermiş. 15. asırdan itibaren bize özgü bu üsluptan etkilenmişler, kendi sanatlarına aktardıkları bu süsleme tarzını adlandırmak için
“Arap usulü” manasına “arabesk” diye bir kelime icat etmişler.

Sanat ehlinin; “değişik süs unsurlarının, daha çok da bitki motişerinin girift bir şekilde birbiriyle kaynaşması, kesintisiz kıvrımlar yaparak ilerlemesi” diye tanımladığı arabesk terimindeki “Arap” ile de aslında bütün Müslüman kavimleri, hatta bütün bir Doğu alemini kastetmiş Batılılar. Öyle ki Hint’ten Anadolu’ya, Endülüs’e kadar çok geniş bir coğrafyadaki süsleme motişerine, aralarındaki farklara rağmen “arabesk” deyip çıkmışlar işin içinden. Tıpkı İtalyanların kendi tarzlarına “alafranga”, bunun dışında kalan tutum, davranış ve tavırlara “alaturka” (Türk usulü) deyip, “Türk” ile bütün fiark dünyasını anlatmaları gibi, burada da bir genelleme yapmışlar.

Kısaca “arabesk”, aslında üstün bir süsleme anlayışını, Doğu’ya özgü yüksek bir sanat zevkini ifade ediyor. Bu kelimenin “Arab”ı, Arap olduğu kadar Türk, Acem, Hindu.. aynı zamanda. Peki böyleyken biz nasıl olmuş da bugün arabeski istihfaf ve tahkir için kullanır olmuşuz? Arabesk, hangi saiklerle bir zevksizliğin, bayağılığın yahut yozlaşmanın sıfatı haline getirilmiş?

BAYAĞILIĞIN ABALISI: ARABESK

Arabesk deyince, muhtemelen sizin de aklınıza gelen, acı, hüzün, şikayet ve isyanı estetikten yoksun tarzda terennüm eden, derinliksiz bir piyasa müziğidir. Bir süsleme terimi olan arabeskin böyle bir müzikle ne ilgisi olabilir? Bunu tespit için önce “arabesk” denilen bu müziğin varlığına dair açıklamaları ve kavrama yüklenen yeni manaları tahlil etmemiz gerekiyor.

Şöyle bir genel kabul vardır: 1930’lu yıllarda Türk müziği radyolarda da yasaklanınca, halk, kendine yakın hissettiği için Arap radyoları nın müziklerini dinlemeye başlıyor. Yine bu yıllarda Mısır filmlerinin revaç bulması, toplumun alt kesimlerinde Arap müziğine aşinalık oluşturuyor. İlerleyen zamanlarda, özellikle 1960’tan sonra, Arap müziğinden alınmış ezgilere Türkçe sözler yazılarak icra edilen ve daha önceden kurulmuş melodi aşinalığı sebebiyle büyük ilgi gören bir müzik tarzı çıkıyor ortaya.

Arabesk diye adlandırılan bu müziğe, sağlıksız bir kentleşme sürecinde taşradan büyük şehirlere göçen ve varoşlarda yaşayan kitlelerin itibar etmesi, söz konusu müziğin “gecekondu kültürünün tezahürü”
olarak tanımlanmasına yol açıyor. Buradan hareket edilerek, gelenekle modernlik arasında üslupsuz bir melezleme sonucu ortaya çıkan yozlaşmayı, yahut bu yozlaşmanın belirlediği bir kültürü adlandırmak üzere
de arabesk kelimesi kullanılıyor.

İster bir müzik türünün, isterse problemli bir kitle kültürünün adı olsun, “arabesk” her halükârda bir basitliği, kolaycılığı, niteliksizliği, bozulmuşluğu ve zevk-i selim mahrumiyetini ifade ediyor bugün. Şüphesiz yanlış bir adlandırmadır bu. Tashih edilmemesi, yanlışlığına rağmen arabeskin bir tahkir sıfatı gibi hâlâ kullanılıyor olması, kelimeye yüklenen manalardan çok, bünyesindeki “Arap”la ilgili sanki. Öyle olmadığı, bunu yaygın bir yanlış gibi görmek gerektiği iddia edilse bile arabesk kelimesinin taşıdığı muhteva ve bunun çağrışımları insanların şuur altına olumsuz bir Arap imajı yerleştirmeyi sürdürüyor ki, bühtandır.

ARABESKİN NESİNİ BEĞENMİYORUZ?


Arabesk’i, “Doğu zevk ve anlayışına mahsus bir süsleme tarzı” manasından koparmadan, bir müzik türünü veya kültür çeşidini adlandırmak için kullanmakta bir beis yok. Hatta buradaki “Arab”ı dar manasıyla alıp, Arap usulündeki bir müziği ya da Araplara özgü bir kültürü de kastedebilirsiniz pekala. Ancak bu takdirde arabesk kavramına, söz konusu ettiğiniz müzik yahut kültürün yetersizliğine, niteliksizliğine, bayağılığına dair bir yargı yükleyemezsiniz. Zira herhangi bir milletin kendi şartlarında inşa ettiği bir “tarz”ı zevkinize uygun bulmayabilirsiniz, ama aşağılama hakkınız yoktur.

İşte biz önce bu haksızlığa itiraz ediyoruz. Kendi kolaycılığımızın tezahürü bir neticeyi, husule gelmesinde hiçbir dahli olmayan Arab’a mal ederek, zihinlere antipatik bir Arap imajı kazımayı sürdürmenin
yanlışlığına dikkat çekmek istiyoruz.

Şu soruya cevap bulmak gerekiyor: Arabesk, Arab’a benzemekten dolayı mı, yoksa kolaycı bir taklit ürünü olmasından dolayı mı beğenilmeyen bir tarzdır? Soruyu böyle sorduğunuzda arabesk’in “yetersizliğin ve
kolaycılığın izharı bir taklit” olmakla hor ve hakir görüldüğü, Arapları tahkir gibi bir maksat taşımadığı cevabı alınacaktır. Büyük bir ihtimalle samimi niyet de budur.

Fakat mesela yaptığı müziğin “arabesk” nitelemesiyle küçümsendiğini düşünen birçok müzisyenin, savunma sadedinde, kullandığı ezgilerin Arap melodileriyle hiçbir ilgisinin olmadığını yeminlerle ispata
çalışması, üslupsuzluktan ziyade Arab’a nisbet edilmekten korkulduğuna işarettir. Türkçe sözlü Batı müziği garabetinin yahut Batı müziği melodilerini taklidin bugün kastettiğimiz manasıyla arabesk kapsamına
alınmaması da asıl problemin Arab’a benzemek olduğunu ortaya koymaktadır.

SİNSİ BİR TEZGÂH


Arabeskin kültürel manada bir üslupsuzluk yahut yetersizliği ifade için kullanılmasında da “Arap’tan istikrah” diyebileceğimiz bir şuuraltı şartlanmasını tespit etmek mümkündür. Yaygınlaşan iletişim araçlarıyla tüketimin ve eğlencenin körüklenmesi sonucu giderek basitleşen kitlelerin oluşturduğu yeni hayat tarzları, dünyanın her tarafında bir yozlaşma olarak görülüyor.

Batıda resmi kültürün benimsemediği, başka sosyal amillere de bağlı olarak ortaya çıkan bu üslupsuzluğa “popüler kültür” deniliyor. Arabesk kültür bizde de gecekondu kültürüdür; popüler bir seviye
taşır. Fakat bizdeki “halk” ile Batıdaki “kitle” aynı şey değildir. Bizde resmi tutum önce Batılı manada bir kitle yahut güruh peyda etmiş, arkası ndan kaçınılmaz olarak Batı toplumlarına özgü bir yozlaşmanın ikinci el versiyonu, bu güruh marifetiyle memleketimizde de boy göstermiştir.

Sosyologlarımız bu “kitle kültürü” nü, marazîliğini kabullenmekle beraber, modernleşmenin bir safhası olarak gördükleri için mutedil bir dille tenkit ederler. Bu munis yaklaşımları sebebiyledir ki söz konusu
yozlaşmaya “arabesk” demezler. Onlara göre arabesk, türedi kitlelerin değil, ancak geleneğe bağlı halkın irtikap edebileceği daha kötü ve tehlikeli bir üslupsuzluğun adı olabilir ancak. Nitekim müzik tarzı olarak arabesk, hiç olmazsa başlangıçta, güruh üreten resmi kültüre bir alternatiftir.

Arabesk kültür, elbette tenkide müstehak bir yığın arızasına rağmen halkın kendi kimliğine doğru yetersiz bir yönelmeyi ifade eder. Arabesk sıfatını tahkir niyetiyle kullananlar, böyle yapmakla ya bu
yönelmeyi gözlerden kaçırmaya çalışmakta, yahut fark edilmesi halinde de bunu böylece bir “Araplaşma” gibi sunmaktadırlar. Kötü bir kopyalama işlemine tabi tutularak estetiği bozulan, seviyesi düşürülen
unsurlar kendi medeniyet dairemizden alınmışsa eğer, bu tutumu arabesk yaftasıyla aşağılıyor da Batıdan ithal edilenlerle yaşadığımız deformasyonu “olur böyle şeyler” pişkinliğine vuruyorsak, hâlâ Arap’la veya kendimizle bir problemimiz var demektir.

Her ne olursa olsun, bugün “arabesk” le kastedilen üslupsuz bir muhtevayı savunmuyoruz. Bu olumsuz muhtevaya “arabesk” denmemesi gerektiğini anlatmak istiyoruz. Zira böyle bir adlandırma doğru değildir. Araplara olduğu kadar kendimize de hakaret etmek demektir. Doğru bir yönelişin, kurtuluşa ermenin kapılarını hep kapalı tutmaya yönelik sinsi bir şartlandırmanın tezgâhı gibi görünmektedir.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Arabeskin Arabı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:38:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Arabeskin Arabı rüya tabiri,Arabeskin Arabı mekke canlı, Arabeskin Arabı kabe canlı yayın, Arabeskin Arabı Üç boyutlu kuran oku Arabeskin Arabı kuran ı kerim, Arabeskin Arabı peygamber kıssaları,Arabeskin Arabı ilitam ders soruları, Arabeskin Arabı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes