> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler  (Okunma Sayısı 546 defa)
11 Temmuz 2011, 21:02:12
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 11 Temmuz 2011, 21:02:12 »



Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler



Ekim 2010 - 142.sayı


Ali DEMİRTOPUZ kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecinde dostumuz kimdi, düşmanımız kim, hayli tartışmalı bir konudur. Tarihimizin pek çok dönemi gibi o zaman yaşanan olaylar da ne yazık ki resmî tarih söylemiyle alternatif söylemin tozu dumanı altında kalmıştır.

İddiayı biliyorsunuz: İslâm’ın tarih sahnesindeki en büyük devlet ve medeniyetlerinden biri olan Osmanlı Cihan Devletimiz çökerken din kardeşimiz olan Araplar bize ihanet etti! Resmi tarihle birlikte müslüman dünyanın ortak millet ya da bir ümmet olma şuurundan rahatsızlık duyanların sıkça dile getirdiği bir tezdir bu.

Gelin, bu iddiayı dile getirenlerin teziyle tarihin işaret ettiği gerçekleri karşı karşıya getirelim:     

Hain kim?

– Araplar bizi arkamızdan vurdu.

– Evet; Araplarla savaştık. Silahını bize çevirenler oldu. Ama bunu yapanlar “Araplar” diye genelleme yapılamayacak kadar azınlıktaydı. Ekseriyetle Hicaz bölgesinde Şerif Hüseyin’in ve İngilizlerin vaatlerine kapılan Bedevîlerdi bunlar. Üstelik şehirlerdeki Osmanlı karşıtı Arap milliyetçiliği akımının kökenlerine bakarsan, bu hareketin büyük oranda Lübnan’daki Hıristiyan Arap unsurlardan kaynaklandığını görürsün. Balkan Savaşı’nda, Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’de ve Mısır harekâtında Arap birlikleri bizim yanımızda savaşmadı mı?

– Olabilir. Belki bazı Araplar şu veya bu sebepten savaşmak durumunda kalmışlardır ama ihanet gerçeği değişmez.

– Peki o halde şu soruma cevap ver. Araplar savaş sırasında Türklerin çoğunlukta olduğu yerlere saldırıp sivil halka karşı katliam, tecavüz gibi işler yaptılar mı?

– Yapamazlardı ki! Zaten uzaktaydılar ve onlara biçilen rol Türkleri Arap bölgelerinde zayıflatmaktı.

– Ama Fransızlar ve Yunanlılar Türk topraklarına girerek sivillere karşı her türlü katliam ve tecavüzü gerçekleştirdiler öyle değil mi?

– Buradan nereye varacaksın? Arapların ihanetini mi temize çıkaracaksın?

– Hayır. İhanet ihanettir. Ancak görüyorum ki Fransızlara, İngilizlere ve Yunanlılara gösterdiğiniz toleransı nedense Araplara göstermekten şiddetle kaçınıyorsunuz. Bu durumda sizin bu konudaki fikirlerinizin Arapların ihanetinden ziyade başka sebeplerden kaynaklandığını düşünmeden edemiyorum. Şunu da söyleyeyim: Araplar Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra gördüler ki Batılı emperyalistler vaatlerini tutmayacaktır. Bu yüzden Fransızlara karşı Suriye’de, İngilizlere karşı da Irak’ta mücadeleye başladılar.

– İş işten geçtikten sonra… Zaten bunun bize ne faydası var?

Arap direnişçiler olmasa Fransızları yenemezdik

– Ne faydası mı var? Suriye ve Irak’taki direnişçiler Anadolu’daki direnişçilerle yakın işbirliği içerisinde hareket ettiler. Fransızların Türk topraklarından çekilmelerinde Suriye’de maruz kaldıkları Arap direnişinin önemli bir payı vardır. İki cepheyi birden yürütmekte zorlandılar ve Türkiye’den çekilerek Suriye’de yoğunlaşmaya karar verdiler.

– Siz işte böylesiniz! Maksadınız Kurtuluş Savaşı’nı gözden düşürüp küçümsemek.

– Ortak düşmana karşı yapılan böyle bir işbirliği Kurtuluş Savaşı’nı gözden düşürücü bir şeyse, o halde bu suçlamayı bana değil işbirliğini yapanlara yöneltmelisin. Çünkü böyle bir işbirliği oldu ve tarih de kaydetti.

– İşbirliği deyip duruyorsun. Neymiş bu işbirliği?

– Bu konuda bir sürü akademik çalışma var. Merak ediyorsan ve sıkılmazsan aç oku. Ama dahasını söyleyeyim… Milli mücadelenin ilk yıllarında tüm İslâm aleminin emperyalistlere karşı ayaklanarak bağımsızlıklarına kavuşmaları, bundan sonra da halifelik etrafında bağımsız devletler olarak konfederasyon halinde birleşmeleri hedefleniyordu.

Milli Mücadele ve cihat fikri

– İşte şimdi saçmaladın! Kurtuluş Savaşı’nın ne olduğunu bilmesek hadi inanalım diyeceğiz. Biz kendimizi kurtarmışız da bir de İslâm alemiyle ittifak yapacakmışız. Atatürk’ü Pan-İslâmist (İslâm birliği idealine bağlı) yaptın çıkardın. Gerçekten çok komiksin.

– Ortada bir komedi falan yok, tarih var, belge var. Mustafa Kemal Paşa’nın Pan-İslâmist fikirlere sahip olmadığını elbette biliyoruz. Ancak şurası açıktır ki gerek Birinci Dünya Savaşı’nda gerek milli mücadelenin ilk yıllarında emperyalizme karşı İslâm aleminin topyekün mücadelesine bel bağlanmış ve propaganda da bu şekilde yapılmıştır. Yani milli mücadele halka topyekün İslâmî cihat olarak takdim edilmiştir. Kaldı ki mücadeleye katılanlar arasında bu fikri temelde paylaşmayanlar bile bunu zorunlu görmüşlerdir. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’ya kaçan Talat Paşa tüm İslâm aleminden gelen temsilcilerle görüşüyor ve müslümanların sömürücüleriyle savaşmaları için gayret sarf ediyordu.

Belki daha önce duymamışsındır, Mustafa Kemal Paşa yurt dışına kaçan eski İttihatçılarla irtibat halindeydi. Talat Paşa’yla yazışmalarındaki temel konu İslâm dünyasının emperyalizme karşı harekete geçirilmesidir. Hüseyin Cahit Yalçın bu mektupların bir kısmını yayınladı. Sadece bir örnek vereyim. Talat Paşa’ya yazdığı 29 Şubat 1920 tarihli mektupta Mustafa Kemal Paşa bak neler söylüyor:

“Suriye ve Iraklılar ile öteden beri münasebet tesis etmiş ve kendileri İngiliz ve Fransızlar aleyhine teşebbüsata geçirilmiştir. Daha ciddi esaslar dahilinde hareketimizi birleştirmek için nezdimize gelmiş olan yetkili Arap temsilcileri ile bazı kararlar alınmıştır. Araplara karşı baştan beri ifade ettiğimiz siyasi formül şudur: Her millet kendi dahilinde istiklalini kurtardıktan sonra konfederasyon halinde birleşmek... Bu esas Araplarca memnuniyetle kabul edilmiştir.

...

Araplarla birlik yapmakta kullandığım formülden ve Kafkasya’daki arkadaşlara verdiğim talimattan anlaşılacağı üzere benim de düşündüğüm, muhtelif İslâm kitlelerini istiklallerine kavuşmaları yönünde bugün Türkiye’ye musallat olan düşmanlar aleyhine tahrik etmek ve bu suretle Türkiye’ye yönelik baskıyı hafifleterek maddi ve manevi gücünü azami fayda sağlanacak şekilde daha serbest kullanmak... Ve ileride istiklallerini kurtaracak olan İslâm kitleleriyle konfederasyon halinde birleşmek... Şimdiye kadar sarf edilen gayretlerin ortaya çıkardığı sonuç memnuniyet verici görünmektedir. Tahmin olunduğuna göre İtilaf Devletleri ilk zamanlarda tatbikini tasavvur ettikleri imha kararlarından vazgeçerek Türkiye’nin mevcudiyetini tanıma kararına yaklaşıyorlar.”

– Ama sonra bütün bu kararların uygulanmadığı malum.

– Uygulanmadı tabi. Milli mücadelenin alt yapısını oluşturanlar İttihatçılardı ve Mustafa Kemal Paşa onlarla doğrudan çatışmayı göze alamazdı. Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri büyük oranda İttihatçıların eseriydi. Direnişin merkezindeki gizli Karakol Cemiyeti de Mustafa Kemal Paşa ile işbirliği halinde çalışıyordu. Ancak İstanbul’un 16 Mart 1920’de İtilaf kuvvetlerince resmen işgal edilmesiyle Karakol Cemiyeti ileri gelenleri tutuklanarak Malta’ya gönderildiler.

Diğer yandan yurt dışındaki İttihatçı liderler büyük ihtimalle İngilizlerin yardım ettiği Ermeniler tarafından birer birer öldürüldükten ve Enver Paşa da ülkeye girmekten umudunu kestikten sonra Mustafa Kemal Paşa kendi fikrini uygulamakta daha serbest kaldı. Sakarya Savaşı’nın ardından 1921 Ekim ayında Fransızlarla anlaşmaya varıldı. Fransızlar, Hatay hariç, Türk topraklarından çekildiler. Türkiye de Suriye üzerindeki Fransız mandasını tanımış oldu. Sonra Lozan’da İslâm dünyası ile ilişkileri minimize edilmiş, bu açıdan batı için tehdit oluşturmayan bir Türkiye ortaya çıktı.

– Anlamıştım zaten lafı buraya getireceğini. Vatan için onca kanın boşa döküldüğünü söylemeye nasıl diliniz varıyor? Ben sana söyleyeyim. Atatürk siyasi dehasıyla Arapları kullanmış. Zamanı gelince de kendi yoluna gitmiş. İhanetin intikamını da böylece almış. İyi de yapmış! Ne yani anlaşmayı reddedip Arapların Fransızları kovmasını mı bekleyecekti? Türkiye’nin kurtuluşunu bir yana bırakıp İttihatçılar gibi maceraya mı atılacaktı? Hem sen İttihatçıları neden savunuyorsun ki?

Tarihî gerçekleri doğru okumalıyız

– Ben burada politik bir tez ileri sürmüyorum. Tarihsel gerçekleri anlatıyorum. Gerçekleri öğrenmekten rahatsız olmamak lazım. Dökülen kanların boşuna olduğunu söylemedim. Lozan Antlaşması, Sevr ile karşılaştırılamayacak kadar iyi bir antlaşmadır. Ancak aradan bu kadar zaman geçtikten sonra neler olup bittiğini kavrayabilmek için artık olaylara daha geniş bir açıdan bakmanın gerekli olduğuna her halde itiraz edilemez.

Milli mücadeledeki zafer Türk tarafının masa başında gücünü elbette ki tartışılmaz şekilde artırmıştır. Ancak altını çizmek gerekir ki Türk tarafı Lozan’da masaya galip taraf olarak oturmamıştır. Öyle olsaydı İzmir’de denize döktüğümüz Yunanlardan her halde nüfusu ezici oranda Türk olan Batı Trakya’yı alırdık. Görmemiz gereken şey şu ki, Lozan Türk-Yunan Savaşı’nı değil Dünya Savaşı’nı bitiren ve Türkiye’nin Anadolu dışındaki tüm topraklarını kaybettiği gerçeğini resmileştiren antlaşmadır.

Denilebilir ki o bölgelerin kaybını zaten baştan göze almıştık. Bu doğrudur. Anadolu’nun ötesinde egemenlik iddia edebilecek gücümüz yoktu. Benim söylediğim şey artık o günlerin politik koşullarına takılıp kalmamaktır. Yüzyıllar süren mağlubiyet sürecimizi iyi okumamız gerekir. Gerektiğinde antlaşma da yapılır, taviz de verilir. Ancak müslümanların birbiriyle ilgilerini kökten kesip tek tek batıya yönelmeleri kimin işine yarar. Müslümanların mı Batılıların mı?

Sizi hâlâ aynı dünyaya mensup topluluklar olarak görenlere...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler
« Posted on: 24 Nisan 2024, 00:44:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler rüya tabiri,Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler mekke canlı, Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler kabe canlı yayın, Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler Üç boyutlu kuran oku Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler kuran ı kerim, Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler peygamber kıssaları,Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler ilitam ders soruları, Osmanlı dağılırken Araplar ve Türkler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes