> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Kapak Konusu > Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak  (Okunma Sayısı 866 defa)
20 Temmuz 2015, 17:40:41
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Temmuz 2015, 17:40:41 »



MANEVİYAT SOSLU TÜKETİM TUZAĞINA KARŞI KOYMAK!

Emine UÇAK

Başlığı okuyunca “Eski köye yeni adet mi, bu da nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü tüketim genel olarak maddi bir alana tekabül eder. Ve bizim de israfa ve gereksiz tüketime karşı koyan bir geleneğimiz ve dini anlayışımız var. İşte son, yıllarda tam da bunu aşmak için kelimenin tam anlamıyla sinsice bir tüketim tuzağıyla karşı karşıya kaldı Müslümanlar, özellikle de kadınlar. Bunu kavramlaştırmak gerekirse “maneviyat soslu tüketim” en uygun tabir bana kalırsa. Açıklamak gerekirse: Bebek mevlitlerinden tutun da baş örtme törenlerine, kreşlerdeki Kur’an’a geçme partilerinden (tam da böyle tabir ediliyor ne yazık ki) nişan-düğün merasimlerine kadar birçok yeni adetle karşı karşıyayız. Ve bunların hepsindeki abartılı durumları ve tüketimi; çocuklarımızı dine özendirmek, ısındırmak gibi manevi jargonla kendimize meşrulaştırıyoruz. Tam da reklam sektörünün başlangıç noktasına uygun davranıyoruz böylelikle.
Çünkü bu sektör mutlu hissetme başta olmak üzere haz duygusuna hitap ederek tüketime özendirmek üzere kurulmuş bir sektör. Moda kavramı ve sektörel konumlanması da işte bu duygulara nüfuz etme durumlarıyla ilgilidir kuşkusuz. İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyelerinden Feyza Akınerdem, modanın küresel kapitalizm için iyi bir araç olduğunu belirterek bu durumu şöyle anlatıyor: “İnsanların giydikleri, takıp takıştırdıkları; insanlık tarihinde ilk defa ihtiyacın ötesinde anlamlar taşımıyor. Ancak tarihte ilk defa duygularımız, arzularımız en ince parçalarına bölünüp satılmaya başladı. Moda bir yandan farklılıklarımızı yok ederken bir yandan korkunç bir sınıf farkını beraberinde getiriyor. Alt sınıflardan farklılaştığımız, üst sınıflara yaklaştığımız müddetçe kendimizi iyi hissediyoruz. İşte, bir sürü para ve dolaplar dolusu kıyafetle satın aldığımız; bu ‘iyi hissetme’ halinden başka bir şey değil.”

BÜTÜN PROVALAR FOTOĞRAFLARDA KALACAK GÜZEL BİR POZ İÇİN

“İyi hissetme” duygusunu kendisine kalkan olarak kullanan moda ve tüketim kültürü; mütedeyyin bir kadının dünyasına tam da onun dünyasına uygun kodlarla girer: maneviyat hazzına yönelerek... Mahmutpaşa’ya yolu düşenler bu dediklerimi daha iyi anlayacaktır kuşkusuz. Bebek karşılama (baby shower), bebek mevlidi, doğum günleri, kına geceleri, düğün ritüelleri, hicri yılbaşı kutlamaları… Kısacası her gün büyüyen ve çeşitlenen bir sektör var. Ya da süs eşyası satan mağazalarda göze ilk çarpan; hat desenli ürünler, hilalli tasarımlar, kutsal mekanların kullanıldığı illüstrasyonlar... Sadece onlar değil son zamanlarda evlerden şampuana kadar birçok ürün başörtülü yüzler üzerinden pazarlanıyor. Kimileri bu durumu “Nihayet görüldük” gibi bir siyasi okuma üzerinden olumlu değerlendirse de aslında bunun sektörün kendine yeni alanlar açma kurnazlıklardan başka bir şey olmadığını fark etmemiz gerekiyor. Tüketim çarkı; hayata seküler bakan kadınları kendini var etme, özel hissetme, çocuğunu özel hissetme gibi duygular üzerinden yakalarken mütedeyyin kadını da maneviyat hislerine seslenerek bu halkanın içine sokuyor. Yanlış anlaşılmasın; kutlamalara, ritüellere bir karşıtlık değil bahsettiğim; bunun hayat biçimi olarak algılanmasına ve tüketim nesnesine dönüşmeye karşı bir söz arayışındayım. Fatma Barbarosoğlu “Niye ev’li değiliz?” başlıklı yazısında bunu çok iyi tasvir ediyordu: “Düğün törenleri amacın araca indirgenmesi olarak inşa ediliyor. Bütün provalar fotoğraflarda kalacak güzel bir poz için.”

“İHTİYAÇ MI, DEĞİL Mİ?”

Hepimizin öncelikle kendi bireysel yaşantısında sonra da toplumsal olarak bu tuzağa karşı koyması şart. Peki, bunu nasıl yapabiliriz? Yazar Belkıs İbrahimhakkıoğlu’nun bu konuda bizzat kendi hayatında deneyimlediği formülü şu: bir şeyi satın alacağı zaman önce kendine durup bir “İhtiyaç mı, değil mi?” düşünme süresi verme. “Düşününce ihtiyaç olmadığını görüyorum ve vazgeçiyorum” diye anlatıyor. Müslümanların her durum ve her şartta, yaşadıkları veya yaşayabilecekleri her problem karşısında müracaat edecekleri sağlam dayanaklar olduğunu hatırlatan Belkıs İbrahimhakkıoğlu, “Yapmamız gereken, ilahi kanunları doğru okuyarak Allah’la olan irtibatımızı sıkılaştırmaktan ibarettir” diyor. Kapitalizmin insanların nefislerini azdırmaya, zaaflarını, zayıf yönlerini, içgüdüsel hazlarını ideal insan davranışı olarak pompalamaya muhtaç olduğunu belirten İbrahimhakkıoğlu, “Düşüncenin, ilim ve irfanın birbirleriyle iç içe yeşerdiği bir toplumda tüketim şuursuzluğuna yer olamayacağı için kapitalist güçler; iletişim imkanlarını sürü psikolojisini beslemeye yönelik olarak gayet ustalıklı şekilde kullanıyorlar. Ne yazık ki bizler de bu cadı kazanının ateşini kendi elimizle besliyoruz” diye anlatıyor. İbrahimhakkıoğlu, buna karşı durmanın ipuçlarını ise şöyle sıralıyor: “Birey olarak içimizdeki tüketim canavarını azdıran ortamlardan, mesela AVM’lerden uzak durmaya gayret edebiliriz. İhtiyaçlarımızı doğru tanımlayıp, gereksiz heveslerimizi kendimizi dürterek engelleyebiliriz. Birbirimize sık sık şuursuz tüketimin Allah’ın indindeki vebalini hatırlatabiliriz.”

İSRAFA KARŞI “NEŞELİ ÜRETKENLİK”

Yazar Cihan Aktaş da bu konuda sık sık yazan ve düşünen isimlerin başında geliyor. “Asli olarak ‘Biz nasıl iyi üreticiler olabiliriz?’ sorusunu sormayı önemli bulurum” diyen Aktaş şöyle devam ediyor: “Biz iyi üreticiler olamadığımız, ‘neşeli üretkenlik’ diye isimlendirdiğimiz; zihnimizi ve bedenimizi sağaltan işlerde çalışmadığımız takdirde kötü tüketiciler olmaya da mahkum olacağız. Çünkü ancak ihlasla çalışan bilir kötü tüketiciliğin, israfın ne anlama geldiğini.”
İslami kesimlerin birçok açıdan eski döneme özgü tabulardan kurtulduğunu ancak tüketim sarhoşluğu konusunda hazırlıklı olmadığının ortaya çıktığını belirten Aktaş; kültürümüzün kanaatkarlığı ve sadeliği öne çıkartan değer ve alışkanlıklarına daha fazla sahip çıkmamız gerektiğinin altını çiziyor. “Yeraltı rehinelerinin canı pahasına bir medeniyet gerçekleştireceğimize inanmak bir hayli tuhaf. Ucuza mal olmuş pahalı zevkler; kurbanlar gerektiriyor ve biz bunu kendi hayatlarımızda çok az sorguluyoruz” diyen Aktaş, kötü tüketen bir toplumun öncelikle kendini tükettiğini vurguluyor. Aktaş’ın çözüm önerileri ise toplumsal bir dönüşüme işaret ediyor: “AVM merkezli şehir veya semt inşasından vazgeçilmeli. Beri taraftan mevcut AVM’lerdeki vitrini öne çıkaran, tüketime kışkırtan atmosferler; sadeliği, kanaatkarlığı, diğerkamlığı ve empatiyi güçlendirmeye dönük temaları olan faaliyetlerle farklı bir mahiyet kazanabilir. Şatafat ve gösterişe dayalı hayatları yücelten ifade ve katılımlardan kaçınmak gerekiyor. Sadeleştirme önemli geliyor bana; ‘Kültürel alanda faaliyetlerin ne kadarı bir karşılık buluyor’ ve ‘Hangi açılardan yetersiz kalıyor?’; bu sorular cevaplandırılmalı. Kültür ve sanat alanındaki yoksullaşmanın yarasını Uzak Doğu ülkelerinin yoksul semtlerinde ucuza mal edilen markalara sahip olmak için yarışarak onaramayız.”

AVM’LERDEN UZAK DURMAYA GAYRET EDEBİLİRİZ
BELKIS İBRAHİMHAKKIOĞLU

Müslümanların her durum ve her şartta, yaşadıkları veya yaşayabilecekleri her problem karşısında müracaat edecekleri sağlam dayanakları var çok şükür. Ve bu dayanak, yalnızca Müslümanları değil bütün insanlığı kuşatıyor. Allah’ın kullarının selameti için koyduğu kurallar her devir için geçerlidir ve uygulanabilir özelliğe sahiptir. Çünkü Allah taşıyamayacağımız yükü bize yüklemez. O yüzden yapmamız gereken, ilahi kanunları doğru okuyarak Allah’la olan irtibatımızı sıkılaştırmaktan ibarettir.
Birey olarak; içimizdeki tüketim canavarını azdıran ortamlardan, mesela AVM’lerden uzak durmaya gayret edebiliriz. İhtiyaçlarımızı doğru tanımlayıp, gereksiz heveslerimizi kendimizi dürterek engelleyebiliriz. Birbirimize sık sık şuursuz tüketimin Allah’ın indindeki vebalini hatırlatabiliriz. Örnekler daha da çoğalabilir. Ama asıl önemli olan dışarıdaki baskıları göğüsleyebilecek manevi donanımı nasıl edineceğimiz meselesidir. Bu bakımdan ilim-irfan sahibi nesilleri yetiştirecek eğitim politikaları üretmek hayati önem arz ediyor. İnsana yatırım hususunda maalesef devlet de gaflet içerisinde. Devletin STK’lerle el ele vererek kültürel kodlarımızdan hareketle “erdemli insan” seferberliğini başlatması temennimiz ve duamızdır.

İHLASLA ÇALIŞAN BİLİR KÖTÜ TÜKETİCİLİĞİN, İSRAFIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ
CİHAN AKTAŞ

üketim ideolojisi, her zaman dönemin icaplarını hesaba katarak kendini yenilemek zorunda. Bu ideolojinin kutsalları yok, dolayısıyla zahirde de olsa hedef tüketici kitlesinin kutsallarını amacına uygun bir düzeyde kendine mal etmeye programlı. Öyleyse “tüketici” değil de başka bir sıfatla kendi kutsallarımıza sahip çıkmak, sınırlarımızın farkında olmak zorundayız. Elbette kendine ve çevresine daha az zarar veren tüketici olmak da mümkün. Kötü tüketici olmak ise sırf kağıt peçete israfıyla açıklanamaz. Asli olarak “Biz nasıl iyi üreticiler olabiliriz?” sorusunu sormayı önemli bulurum. Biz iyi üreticiler olamadığımız, “neşeli üretkenlik” diye isimlendirdiğimiz; zihnimizi ve bedenimizi sağaltan işlerde çalışmadığımız takdirde, kötü tüketiciler olmaya da mahkum olacağız. Çünkü ancak ihlasla çalışan bilir kötü tüketiciliğin, israfın ne anlama geldiğini. Dolayısıyla sorunun eğitim sisteminde aranabileceğini düşünüyorum. Sorgulamayan, derine inmeyen, ekranda ne görüyorsa inanan kitleler nasıl yetişiyor? Niye bu denli çabuk inanıyor, etki altında kalıyor, yönlendiriliyoruz? Eskimesine izin verilmeyen giysiler, hazır gıdalar, özelleştirilmiş günlere tahsis edilen duyarlıklar...
İhtiyaçlarımızla ilgili bir dikkatimiz, kendimize ait bir zevkimiz olmadığında da yönlendirilmeye açık bir yığına dönüşüyoruz. Çekirdek ailenin dar mekanında çocukları...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:17:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak rüya tabiri,Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak mekke canlı, Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak kabe canlı yayın, Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak Üç boyutlu kuran oku Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak kuran ı kerim, Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak peygamber kıssaları,Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymak ilitam ders soruları, Maneviyat soslu tüketim tuzağına karşı koymakönlisans arapça,
Logged
20 Temmuz 2015, 19:10:48
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 20 Temmuz 2015, 19:10:48 »

Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Tüketim çılgınlığı,markalaşma çabası biz Müslüman kadınları ele almış gibi.Ve kadınlar buna karşı koymak,israfı önlemek yerine tüketmeye devam ediyorlar.Ve özelliklede İslami konu edinerek yapılan gereksiz harcamalar.Unutmamalı ki ,İslam dini israfdan kaçının demiştir.Rabbim israfdan kaçan kullardan eylesin bizleri inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes