> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Kapak Konusu > Çocuk istiyoruz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çocuk istiyoruz  (Okunma Sayısı 913 defa)
06 Ocak 2012, 19:27:39
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Ocak 2012, 19:27:39 »



Çocuk istiyoruz!

Kasım 2007 26.SAYI

Çocuk sevgisi ve kendi çocuğuna sahip olma isteği, Allah tarafından yerleştirilmiştir kalplere. Bu duygu Rabbimiz’den bir hediye olduğu gibi, insan neslinin sürmesi için de bir temel olma niteliği taşır.

Evliliğin ilk yıllarında çocuk sahibi olmak, eşlerin birbirlerini daha yakından tanımaları ve yeni hayatlarına alışmaları için genellikle bir süre ertelenir. Karar verildiğinde ise; bazı çiftler hayatın en zor imtihanlarından biriyle karşı karşıya kalırlar. Allah kimi insanları evlatla, kimisini de çocuksuzlukla sınar. Çocuk sahibi olanlar için sorumluluk, olmayanlar için de sabır birer imtihan sebebi olur.

Çocuk sahibi olamayan bazı çiftlerde doğal yollarla gebelik oluşması için ilaçla tedavi yapılıyor. Bu tedaviler sonuç vermediğinde ise kadının yaşına ve probleme göre aşılama, tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemlerine başvuruluyor. Dr. Nesrin Baştuğ “aşılama”nın erkeğe bağlı sorunlarda ve sebebi bilinmeyen durumlarda faydalı olduğunu, “tüp bebek” yönteminin ise aşılamayla sonuç alınamadığında, kadında her iki tüpün tıkalı olduğu durumlarda, sperm bozukluklarında, sebebi açıklanamayan vakalar ve hormonal sorunlarda uygulandığını belirtiyor.
Bazı çiftler çabucak çocuk sahibi olmalarına karşın, bazıları hem aşılama hem de tüp bebek yöntemini denemelerine rağmen bebek sahibi olamıyorlar. Baştuğ, ortalama 4 aşılama tedavisi, eğer başarılı olunamazsa en fazla 4-6 kez tüp bebek tedavisi uygulanmasını tavsiye ediyor. Tüp bebek yönteminde 6. denemeden sonra başarı şansının daha az olduğunu belirtiyor. Bu tedavilerin en sık görülen yan etkisi çoğul gebelik oluyor. Çoğul gebelik ise gebelik kaybına ve erken doğumlara sebep olabiliyor. Tüp bebek transferinden sonra kadın tıbbi olarak hamile oluyor. Fakat asıl önemli olan hamileliğin sürüp sürmemesi. Bu bekleyiş hem heyecanlı hem de endişeli olabiliyor.

Çocuğu olmayan eşler sosyal ortamdan uzaklaşıyor

Çocukları olmayan çiftlerin sıkıntısı; aile büyüklerinin torun sahibi olma özlemlerini her fırsatta dile getirmeleri ve yeni evli akrabalardan, dostlardan çocuklarının olacağına dair haberler alınmasıyla daha da artırıyor. “Neden herkesin kolaylıkla çocuğu olurken bizim olmuyor?” düşüncesiyle öfkeye ve kıskançlığa kapılan bazı çiftler, bu duygularla baş edemedikleri için sosyal ortamdan uzaklaşmayı tercih ediyorlar.

Klinik Psikolog Gonca Şensözen’in verdiği bilgilere göre; çocuk sahibi olamamak kişilerin hayatında ciddi bir stres faktörü oluşturuyor. Bu sorun, hem erkeği hem de kadını olumsuz etkiliyor. Kadınlar konuşarak, ağlayarak bunu dışa dönük yaşarlarken, erkekler içlerine kapanıp, problem onları etkilemiyormuş gibi davranıyorlar. En başta yaşamdan alınan haz önemli derecede düşüyor. Depresyon ve kaygı bozuklukları görülebiliyor. Kişiler hayatta çocuk dışında başka hedef göremiyorlarsa, bu problemden dolayı birbirleriyle iletişimleri bozulmuşsa, sosyal çevrelerinden uzaklaşmışlarsa, hayattan keyif alamıyorlarsa, kendilerine olan sevgi ve güvenlerini kaybetmişlerse, gelecek ile ilgili beklentileri, heyecanları kaybolmuşsa mutlaka psikolojik yardım almaları gerekiyor.

Fakat bu problemi yaşayan her çift tedaviyi ve sonuçlarını psikolojik rahatsızlık yaşayarak karşılamıyor. İşbirliği içinde hareket eden çiftlerin çok daha sağlam ayakta kaldıkları, yaşam kalitelerini korudukları gözleniyor. Psikolojik yardım, bireysel ve grup çalışması olarak iki şekilde yapılabiliyor. Grup çalışmasında kişiler, birbirlerinin hikayesini duyma ve birbirlerine destek olma şansını yakalıyorlar. Gonca Şensözen, eşlere, güvenecekleri bir kadın doğum uzmanı ile görüşmelerini, tüp bebek merkezindeki psikolog ile tanışmalarını, eğer o merkezde bir psikolog yok ise, merkezin yetkilisine bu konuda talepte bulunmalarını tavsiye ediyor.

Eşlerin, sorunlar karşısında birlikte, omuz omuza hareket etmeleri, kendilerini ve birbirlerini suçlamadan çözüm yolunu aramaları hayatlarını kolaylaştırıyor. Hayatta hiçbir problemin çözümüne yardımcı olmayan suçlama, çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına ve geri dönüşü zor duygusal yıkımlara sebep oluyor.

Tedaviye başlama isteği çoğunlukla kadından geliyor

Hem kadın hem de erkeğe tahliller yapılması gerektiği için doktor kontrolüne eşlerin birlikte gitmesi gerekiyor. Bazı erkekler, sorunun kendilerinde olması durumunda erkeklik onuruyla yüzleşme duygusuna kapılacakları için doktora gitmekten kaçınıyorlar. Bu korku, erkeklerin sorunu ertelemesine sebep olabiliyor. Psikolog Gonca Şensözen, tedaviye başlama isteği çoğunlukla kadından gelse de, doktorla görüşüldükten sonra birçok erkeğin işbirlikçi yaklaşım içine girdiğini belirtiyor.

Bazı kişiler açısından yardımcı üreme yöntemleri, eşler arasındaki mahremiyetin bozulmasına ve özel konuların deşifre olmasına sebepmiş gibi algılanıyor. Bu bakış açısı süreci daha da zorlaştırıyor ve eşlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep oluyor. Bazı kişiler ise bu yöntemlere başvurmayı ilahi sürece bir müdahale olarak algılayıp, tedavi olmamayı yeğliyor.

Kadınlar kariyer peşinde koşarken doğurganlığını kaybedebiliyor

Üniversite eğitimi almış, kariyer peşinde yıllarını harcamış hanımlar geç kalmış olmanın tedirginliğiyle bir an önce çocuk sahibi olmak için tüm sebeplere sarılıyorlar. Fakat evdeki hesap çarşıya uymuyor her zaman. Herkesin öyküsü ve imtihanları da başka türlü oluyor. Bazı durumlarda kariyerleri, maddi güçleri onların çocuk sahibi olmalarını sağlayamıyor ne yazık ki. İş hayatında verdikleri mücadele, stres, düzensiz beslenme, zorlu hayat koşulları hiç haberleri yokken doğurganlık yeteneklerini azaltıyor. Bazı kadınlar 40 yaşından önce, hatta 20’li yaşlarda erken menopoza giriyor. Doktorlar, yumurta bağışından başka çarelerinin olmadığını söylediklerinde dünya başlarına yıkılıyor. Anne olma arzularına kavuşmaları için başkasının yumurtasını kullanmak dışında tıbbi olarak yapılacak hiçbir şey olmadığını öğreniyorlar.

Bu “sözde çözüme” dini inançlarımız da kanunlarımız da müsaade etmiyor. Yumurta bağışı yapan kadınlar, yumurta hücrelerini birden çok kişiye verebiliyorlar. Başkasından alınan yumurta hücresiyle hamile kalan kadınlar, başkasının genlerine sahip çocukları taşımış ve doğurmuş oluyor. Bazı doktorlar bu yaklaşımı fütursuzca sergiliyorlar. Yaratıcı’yı göz ardı edip, “Senin çocuğun olmaz” deyip çıkıyorlar işin içinden. Hastayı tıbbi olarak bu işleme hazırlayıp, yurtdışında anlaşmalı oldukları hastanelere yönlendiriyorlar. Kazandıkları parayı, bu hastalar için mücadele etmeye tercih ediyorlar.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı İktisadi İşletmesi Academic Hospital’ın Kadın Doğum Uzmanı Prof. Dr. Mithat Erenus’un verdiği bilgilere göre erken yumurta yetersizliği, 40 yaşından önce yumurtaların yetersiz kalarak adetlerin durmasıdır. Adetler bir dönem çok fazla stres, fazla egzersiz, diyet, uygulanan bazı tedaviler nedeniyle geçici olarak durabiliyor. Bu durumda geçici menopozdan bahsetmek gerekiyor. Ancak adetler tekrar düzelmezse hastanın durumu erken menopozla sonlanıyor. Hormon tetkikleri ile durumun doktorlar tarafından takip edilmesi gerekiyor. Buradan anlaşılan, yumurtlama yetersizliği olan ve adetten kesilen her kadın kesin olarak menopoza girmiş değil. Adetler tekrar düzene girebilir ve kadının doğurganlığı geri dönebilir. Bu durumun kalıcı olduğunu düşünen doktorların yaklaşımı, yumurta bağışını tavsiye etmek değil, hastanın iyileşme ihtimalini gözetmek, uygun tedavi ve yaşama şeklini önermek olmalıdır. 

Boşanma sebebi  çocuksuzluk değil şiddetli geçimsizlik

Bazı hamilelerde; genetik problemler, guatr, diyabet hastalığı, polikistik over sendromu, kanın pıhtılaşması, rahim tabakasındaki sorunlar, hastanın kendi dokularına karşı antikor üretmesi düşüğe yol açıyor. Çiftler yıllarca bekledikleri sonuca ulaştıktan bir süre sonra hamilelikleri düşükle sonlanabiliyor. Eşlerin bu durum karşısında yaşadıkları hayal kırıklığını tarif etmek ise hayli zor. Bu zorlu süreci atlatırken umutlarını diri tutan, birbirlerine destek olan çiftler olduğu gibi mücadeleye yenik düşen çiftler de oluyor. Eşine çocuk veremediği için kendisini suçlayan taraf diğerine boşanmayı teklif ediyor. Başlangıçta yola birlikte çıkılıyor. Fakat üst üste yaşanan hayal kırıklıkları işin şeklini değiştiriyor. Sürecin zorluğunu taşıyamayan çiftlerin birbirleriyle olan iletişimi gittikçe bozuluyor. Sonuçta boşanma sebebi çocuksuzluk değil, şiddetli geçimsizlik oluyor.

Sorunun kendisinden kaynaklandığı bebek sahibi olma ihtimalinin zayıf olduğunu öğrenen kadınlar tüm geçmişleriyle hesaplaşmaya girişiyorlar. Kendilerini yetersiz ve kusurlu hissediyorlar. Çevrelerinden hamile kadın haberleri duymak istemiyorlar. Bu durumla başa çıkmak bazen gerçekten çok zor oluyor. Allah’a sığınan, bolca dua eden hanımlar ise bu dönemi daha kolay atlatıyorlar.

“Keşke kariyer yapmak yerine 20 yaşında evlenip çocuk doğursaydım”

Bu zorlu süreçte yaşadıklarını ve kendisinde gerçekleşen değişimleri bizimle paylaşan Pınar Hanım o günleri şöyle yorumluyor: “Erken menopoza girme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığım, belki de hiçbir zaman bebeğim olmayacağını öğrendiğim zaman büyük bir şok ve hayal kırıklığı yaşadım. Kendimi eve kapatıp günlerce ağladım. Her şey yalan oldu. Sağlıklı beslenme çabalarım, bol yoğurt, süt tüketmem, bitki çaylarıyla olan yakınlığım, fırsat buldukça spor yapıyor olmam… Tabiri caizse iğne deliğinden geçiyordum sanki.

Geç kaldığım, ihmal ettiğim için kendimi suçluyordum. Nerede hata yaptığımı arayıp duruyordum. Allah’ın istediği gibi bir kul olmadığım için mi yaşıyordum bunları? Tüm ha...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çocuk istiyoruz
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:08:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çocuk istiyoruz rüya tabiri,Çocuk istiyoruz mekke canlı, Çocuk istiyoruz kabe canlı yayın, Çocuk istiyoruz Üç boyutlu kuran oku Çocuk istiyoruz kuran ı kerim, Çocuk istiyoruz peygamber kıssaları,Çocuk istiyoruz ilitam ders soruları, Çocuk istiyoruzönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes