๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Kapak Konusu => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 15 Ağustos 2011, 17:43:24



Konu Başlığı: Büyümüş de iyileşememiş hiperaktifler
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Ağustos 2011, 17:43:24
BÜYÜMÜŞ DE İYİLEŞEMEMİŞ HİPERAKTİFLER

Ocak 2011 64.SAYI

Bazı insanlarla konuşmayı sürdürmek çok güçtür. O kadar sık söz keserler ve lafı değiştirirler ki konu dağılıp gider. Çok iyi birer söz sabotajcısıdırlar. Ya küçük bir şeyden tartışma başlatırlar ya da sözü sizden alıp uzun uzun konuşurlar. Bu kişilerle konuşmaya başlamadan evvel en kısa cümlelerle ne kadar çok şey anlatabileceğinizi planlamanız en iyisidir. En başta sabırsızdırlar. Dikkat eksikliği yaşayanları çoktur. Kanepelerin tepelerinde dolaşan, öğretmenini dinlemeyen çocukların büyümüş de iyileşememişleridir. Bazı grupları son derece başarılı işlere imza atabilirken bazıları oldukça ürkütücü davranışlar gösterir. Hayatımızın kabusu trafik canavarları, otobüs kuyruğunda, bankada bir türlü sırasına razı olamayıp sağdan soldan kaynak yapmaya çalışanlar çocukluktan kalma tipik birer hiperaktif ya da kısaca DEHB’tirler (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu). Kimi başarılı bir girişimci, sanatçı, bilim adamıdır, kimi sık sık iş değiştirir. Bazısı unutkanlıktan muzdariptir bir kısmı da sonunu düşünmeden eyleme geçer. Sabırsızdır, dinlemekten ziyade konuşmayı sever, enerjisini dengeleyemezse huzursuz ve gergin olur, kimisi de şiddet saçar.

HASTALIK 3 FARKLI ŞEKLİYLE ORTAYA ÇIKIYOR, TEŞHİSİ ZOR

Sadece aşırı hareketlilik şeklinde kendisini belli etmeyen DEHB, üç farklı özellik gösteriyor. Yetişkinlerde teşhisi güçleştiren en önemli neden de bu. Çocuklukta genelde aşırı hareketlilik olarak ilk göze çarpan bu rahatsızlık ergenlik ve yetişkinlikte görünüm değiştirerek dikkat eksikliği, dürtüsellik ve unutkanlık boyutuyla ön plana çıkıyor. Bazı kişiler son derece dikkatli olmasına rağmen aşırı dürtüsellikle nedenlerini düşünemeden davranabiliyor, bazıları ise unutkanlık yönüyle baskın oluyor. Unutkanlığın olduğu gruptakilerin durumu biraz daha karmaşık, çünkü zor teşhis ediliyorlar. İşin en kötüsü de hiperaktivite sorunu olanların teşhis ve tedavi edilemediklerinde hayatlarının çok zor bir hal alıyor olması.

Sabırsızlık, bir yerde sıraya girememe, dinleyememe, uzun süre masa başında oturamama, zihinsel derinlik gerektiren işlere yoğunlaşamama gibi baskın pek çok belirtileri olan DEHB hakkında az çok bir fikre sahip olduğunuzda bu kişileri tanımanız zor değil.

Bir ortamda birileri konuşurken bir sussa da ben konuşsam diye saniyeleri sayar, daha fazla dayanamayıp söze girer ya da konuşanları dinlemekte zorlanıp farklı şeylerle meşgul olur. Kimi zaman başarılı bir girişimcidir, çok para kazanabilir, gece gündüz çalışır, kimsenin çalışma temposunu da beğenmez. Çalışanlarından bir günde istediği iş bir haftada ancak bitirilebilecek türden olsa da o buna inanmaz. Kendisi enerjiktir çünkü. İşin kalitesinden de memnun olmaz. Kimi zaman düşünmeden risk alan bir ticaret erbabıdır. Sık sık iflas eder. Derinlemesine planlamadan işlere girer. Nedenini düşünmez. Dürtüsel davranış ön plandadır.

PLANLI İŞ YAPAMAYAN KADINLAR, DIŞARIDA ÇOK VAKİT GEÇİREN ERKEKLER DE HİPERAKTİF OLABİLİR

Kendi çocuğunuz bile olsa DEHB sorunu yaşıyorsa özellikle ergenliğinde onu tanımlamakta hayli zorlanırsınız. Enerjisinden başınız döner. Onu dinlemekten ve hareketlerini izlemekten yorulursunuz. Konuşurken sık sık ayağa kalkar. Gözünüzün içine gözlerini öyle bir diker ve kelimelerini bastıra bastıra konuşur ki yeterince haklı olmadığından emin olsanız bile “Haklı galiba” dersiniz. Sözleri ve tavrı abartılıdır. İstediği bir şey yerine gelene kadar konuyu gündeme getirir. Israrcıdır. “Tamam, senin istediğin olsun” dedirtene kadar peşinizi bırakmaz.

Bazısı sürekli meşguldür ama ortada bir iş yoktur. Odasındaki dolabı döker, saatlerce çamaşırlarını katlamakla meşguldür. Gün boyu eşyalar odanın içindedir, o iş bir türlü bitmez. Yetiştirmesi gereken uzun vadeli bir ödev, bir proje varsa disiplinli, planlı bir şekilde organize olamaz.

Akşama kadar ev işlerini bitirememiş, eşi eve geldiğinde yemeklerini yetiştirememiş bir ev kadını dikkat eksikliği sorunundan muzdarip olabilir. Çünkü hiperaktiflerin zihni çabuk dağıldığından planlı, disiplinli işlere ayak uyduramaz. Evde vakit geçirmeyi sevmeyen, aşırı sosyalliğe önem veren, bu sebeple de evine geç gelen, ailesine vakit ayıramadığı için aile hayatı sıkıntılı bir erkek de aynı şekilde dikkat eksikliği ve hiperaktivite yaşıyor olabilir.

EVLİLİKTE, İŞTE MUTLAKA SORUN YAŞIYORLAR

DEHB’ler evlilik, iletişim ve iş başarısında mutlaka sorun yaşarlar. Sık sık iş değiştirenleri de az değildir. En önemlisi iç huzurları kısa sürelidir. Birkaç günü sakin ve neşeli geçirseler akabinde gergin ve sıkıntılıdırlar. Uyku sorunu çekerler. Bazıları uzun süre ve derin uyur, kimi kısa kısa ve az uyur.

DÜŞÜNMEDEN DAVRANIRLAR

Aslında bulgular sıralanırken ilgi çeken bir hikayeden bahseder gibi olunsa da DEHB’in belki de en olumsuz yanı kişiyi düşünmeden eyleme geçirmesidir. Bu da insanı insan yapan, diğer canlılardan ayıran düşünme, muhakeme, mukayese özelliklerini kullanamayışından kaynaklanır. Psikiyatri alanındaki araştırmalara göre insan beyninde, özellikle alın bölgesi düşünce, durma, düşünme ve yapma mekanizması açısından etkilidir. Bu işlevleri ise beyindeki dopamin maddesi sağlar. Düşünmeden davranan kişilerde beyindeki dopamin maddesinin yeterince salgılanamadığına inanılır. Normalde dur-düşün-yap komutu etkili olmalıyken hiperaktivite sorununda dur-yap komutu etkili olur. Düşünce ve muhakeme özelliği tam olarak devreye giremez. Bu kişilerin yaptıkları işlerin bir mantık çerçevesine oturtulamayışı önemli ölçüde bu rahatsızlıktan dolayıdır. Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu davranışların yakın zamana kadar bir “kişilik özelliği” olarak kabul edildiğini ancak yetişkin hiperaktifliğiyle doğrudan alakalı olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla, düşünme süreçlerinde yaşanan sorunun beynin ön bölgesiyle bağlantılı olduğuna işaret ediyor. “Düşünmeden konuşmaları bu yüzden” diyor. Prof. Dr. Tarhan’a göre bu kişiler daha çok tansiyon sorunu yaşıyorlar, erken yıpranıyorlar, kalp krizi geçirme olasılıkları normal kişilere göre birkaç kat daha fazla.

ÇOCUKLUKTA BAŞLIYOR

Memory Center doktorlarından Uzman Psk. Dr. Semra Kaya Baripoğlu dikkat eksikilği ve hiperaktivite hakkında şu bilgileri veriyor: Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, çocukluk çağında başlayan, oldukça yaygın nörogelişimsel bir hastalıktır. Temel belirtileri, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir. Bazı çocuklarda dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik/dürtüsellik bir arada görülürken, bazılarında sadece aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ya da sadece dikkat eksikliği görülüyor. Güncel araştırmalar DEHB’li çocukların yaklaşık üçte birinde hastalığın erişkin yaşlarda da devam ettiğini gösteriyor. Tahminler %40-60 lara kadar yükseldiği yönünde.

DEHB’liler toplumda % 4-5 civarında. Erkeklerde ise kadınlardan 2-3 kat daha fazla olduğu düşünülüyor. Hastalığın ortaya çıkışında biyolojik faktörlerin ve genetik geçişin önemli rolü olduğu genel kabul gören bir görüş. Karmaşık motor ve bilişsel işlevlerin yürütülmesiyle ilişkili beyin bölgelerinde dopaminerjik aktivitedeki yetersizliğin bu hastalığa yol açtığına inanılıyor.

FARKLI RUHSAL HASTALIKLARA DA YOL AÇIYOR


Erişkin DEHB yaygın bir hastalık olmasına karşın, hastaların %20’den daha azı bunun farkında. Belirtiler çocukluk ve yetişkinlikte farklı oluyor. Çocukluk çağında aşırı hareketlilik daha sık görülürken, erişkinlerde dürtüsellik ve dikkat eksikliği ile ilgili belirtiler ön plana çıkıyor. Hastalık erken dönemde yakalanıp tedavi edilmediği takdirde, tabloya başka psikiyatrik hastalıklar da ekleniyor ve çok ciddi psikolojik, mesleki ve sosyal kayıplara yol açıyor.

Erişkin DEHB olanlarda depresyon, manik-depresif bozukluk, kaygı bozukluğu, tik bozuklukları, Tourette sendromu, uyuşturucu madde kullanımı, uyku bozuklukları, öğrenme güçlükleri ve kişilik bozuklukları sıklıkla tabloya eşlik ediyor. Çevre koşulları buna yatkın olanlarda antisosyal kişilik bozukluğu (suç işleme, bıçak-silah taşıma, yaralama/ölümle sonuçlanan kavgalara karışma ve bunlardan pişmanlık duymama vs.) gelişiyor. Bozulmuş öğrenme süreçleri; davranış sorunlarıyla baş etmek için kendi kendini tedavi çabası, hastayı alkol ve diğer uyuşturucu maddeleri kullanmaya yöneltiyor. Bu hastalarda uyuşturucu maddelere bağımlı olma sıklığı %50’leri buluyor. Yoğun alkol ve madde kullanımı ise dikkat dağınıklığı ve davranış sorunlarının artmasına yol açarak kısır döngü oluşturuyor.

GÜNLÜK YAŞANTIYI OLUMSUZ ETKİLİYOR

Erişkin DEHB’li bir kişide duygusal iniş çıkışlar sıktır, birkaç gün gayet keyifli iken izleyen günlerde sinirli ve gergin olur. Kolay mutlu olamaz, hayal kırıklıkları ile baş edemez. Öfkesini yatıştıramaz, ufak tartışmaları kavgaya dönüştürür. Rekabetçi ve iddiacıdır; tehlikeyi ve riski sever. Uyku düzeni bozuktur, çok az ve tedirgin uyur. Bu kişiler zorluklara dayanmakta güçlük çeker ve kolayca pes ederler. Sonuçlarını düşünmeden ani karar alıp uygularlar; sık sık iş ve eş değiştirirler. Birden fazla işle uğraşıp çoğunu yarım bırakırlar. Tehlikeli araba kullanmayı severler. Dikkatleri çabuk dağıldığı için zihinsel performans gerektiren işlerden kaçınırlar, hareketli işleri tercih ederler.

TEDAVİSİ DAHA ÇOK İLAÇ İLE

İlk adımda ilaç tedavisi uygulanıyor. Beynin dopamin maddesinde sıkıntılar yaşandığı düşüncesiyle dopaminerjik sistem üzerinden etki gösteren ilaçlar tercih ediliyor. Bu tedavide %80’leri bulan başarı elde ediliyor.

İkinci yöntem “psikoterapi” ve “aile terapisi”. DEHB olan kişilerde zaman yönetimi, planlama, organizasyon, sosyal beceri eğitimlerini içeren Bireysel Kognitif-Davranışçı terapi ve grup terapileri ilaca ek olarak fayda sağlıyor. Ailenin hastalıkla ilgili bilgilenmesine ve hastayla yaşanan iletişim sorunlarına çözüm üretmeye yönelik Aile terapisi de gerekli durumlarda uygulanıyor.

Diğer bir uygulama ise EEG Biyofeedback ve (SMR) işlemi. Beynin aktiviteleriyle ilgili bir eğitim şekli. Bu eğitimin hastalarda akademik, entelektüel ve davranışsal alanlarda yarar sağladığı araştırmalarla görülmüştür. Çalışılan bir diğer eğitimle (SMR) de davranışsal ve bilişsel alanlarda belirgin düzelme gözleniyor.”

DEHB’İN TİPİK ÖZELLİKLERİ

Dikkatsizliği yaşayanlarda;
Ayrıntılara dikkat edemez, sık hata yapar
Bir işle uğraşırken dikkati kolayca dağılır
Kendisiyle konuşulurken dinleyemez, aklı başka yerde gibi görünür
Yönergeleri izleyemez, başladığı işi bitiremez
Yapması gereken işle ilgili organize olamaz
Sürekli dikkat gerektiren işlerden kaçınır, bu tür işleri sevmez
Sık sık bir şeyleri kaybeder
Dikkati dış uyaranlarca kolayca dağılır
Sık sık unutkanlık yaşar

Aşırı Hareketli olanlarda;
Elleri ayakları oturduğu yerde bile kıpır kıpırdır
Bir yerde uzun süre, sakince oturamaz, hemen ayağa kalkar
Bir etkinliği sakin bir şekilde sürdüremez
Çoğu zaman hareket halindedir, işlerini ayakta dolaşırken yapar
Çok konuşur, dinlemekten hoşlanmaz

Dürtüsel davrananlarda;
Kendisine soru sorulduğunda bitmesini beklemeden yanıt verir
Sıklıkla başkalarının sözünü keser ya da işinin arasına girer
Çok sabırsızdır, sıra bekleyemez

“BİRÇOK BİLİM ADAMI HİPERAKTİFTİR”


“Birçok bilim adamı hiperaktiftir. Hiperaktif kişiler radikaldir de. Örneğin, Che Guevara muhtemelen hiperaktifti. Bu kişiler idealleri için rahatlıkla kendilerini ortaya atarlar. Edison ve Einstein da böyleydi mesela. Girişimcidirler aynı zamanda. Hesaplanamayan risklere girerler. Lider özellikleri taşırlar. En tipik davranışlarından biri, yerinde duramadıkları için koltuğun ucunda oturmalarıdır. Bu kişiler uyum bozukluğu yaşamıyorsa, bu durum hastalık olarak kabul edilmiyor ve tedavi etmiyoruz.”

Meral YILMAZ