> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kabir Alemi - Suyuti > Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime  (Okunma Sayısı 3107 defa)
30 Mart 2010, 14:31:38
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Mart 2010, 14:31:38 »



Ruhla İlgili Bazı Meseleler Hakkında Bir Hatime




Bu meselelerin çoğunu îbn-i Kayyım´ın er-Ruh kitabından özet ledim. [1] ,


Bîrîncî Mesele:

Buhari ve Müslim, Ibn-i Mes´ud (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Peygamber (Sallailâhû Aleyhi ve Sellem) ile beraber Medine harabelerinde idik. O, bir hurma dalina dayaniyordu. Bir yahudi cemâatinin yanindan geçti. Birbirlerine dediler ki:

Ondan ruhu sorun. Bir kismi da sormayin dediler. Evvelkiler dediler ki:

«Yâ Muhammed ruh nedir?»

Peygamber (Sallailâhû Aleyhi ve Sellem) asasina dayanip Öyle bir durdu ki ona vahy geliyor sandim. Sonra buyurdu:

«Senden ruhu sorarlar sen de ki: Ruh Rabbimin emrindendir, size (ruh hakkinda) ancak az bir ilim verilmis.» [2]

Bundan dolayi insanlar ruh hakkinda iki firkaya ayrildilar.

Birinci firka ruh hakkinda hiç söz etmez. Çünkü o Allah´in sirlarindan bir sirdir. Onu bilmeyi hiç kimseye nasip etmemistir. Bu konuda iyi olan yol da budur.


Cüneyd dedi ki: «Ruh öyle bir sey ki Allah onu bilmeyi kendine mahsus kilmistir. Yaratiklarindan hiç kimseye onu bilmeyi nasip etmemistir. Bunun için ruhun varligini kabul etmekten baska onu arastirmak caiz degildir.»


ibn-i Abbâs ve Selefin çogu bu görüstedirler. Rivayet ile sabittir ki Ibn-i Abbâs Ruh´u tefsir etmiyormus.


îbn-i Ebû Hatem, îkrime´den rivayet ettigine göre söyle demistir:

îbn-i Abbâs´dan ruh soruldu. Dedi ki:

Ruh, Rabbimin ermindendir. Siz bu meseleye kavusamazsiniz. Onun için âyet-i kerimenin üzerine bir sey ilâve etmeyiniz. Ancak Allah´in dedigi, peygamberin bildirdigi gibi deyin: «Size ancak az bilgi verilmistir.»



îbn-i Cerir, Mürsel bir sened ile rivayet ettigine göre;

Yukardaki âyet indigi zaman yahudiler dediler ki:

«Biz de kendi kitaplarimizda bu meseleye böyle rastliyoruz.


Ben diyorum ki: Allah´in Kur´an´da ve Tevrat´da kapali biraktigi ve yaratiklarindan gizledigi bir meseleyi arastiricilar nasil o hakikatini ögrenebilirler?



Ebu´l-Kasim el-Küseyri es-Sa´di, «el-Izah» kitabinda naklettigine göre:

Feylesoflarin meshurlari da bu konuda söz etmekten geri durmuslar ve:

"Ruh duyulmayan, dolayisiyle aklin idrâk edemedigi bir meseledir, demisler."


Ebu´l-Kasim demis ki: "Bilgimizin, ruhun hakikatini idrak etmekten aciz kalmasi kadar sirrinda aciz kalmasi gibidir."



îbni Battal, demis ki:

Bu gizlilikteki hikmet: Allah yaratiklarina, bazi seylerin yetini bilmediklerini bildirip onlari, «Yalniz Allah bilir» sözü dirtmeye zorluyor.



Kurtubi de demis ki: "Bu îbham´in hikmeti, Allah´in insan acizligini izhar etmesidir. Çünkü insan kendi nefsinin varligini kabul ettigi halde mahiyetini bilmedigine göre, Hak Sübhanehû ve Teâla´nin hakikatini hiç idrak edemez. Buna misâl olarak yakin bir sey de, gözün kendisini görememesidir."



Ikinci Firka

Ruh hakkinda söz söylemis ve onun hakikatini arastirmistir.

Imam Nevevi demis ki:

Bu konuda denilen en sahih görüs imam-el-Haremeyn´in sözü dür. O demis ki:

"Ruh latif bir cisimdir, su yas odunun içine yerlestigi gibi o da kesif cisimlerin içine yerlesir." [3]



Ikinci Mesele

Birinci görüsü savunan firka, peygamber efendimizin de ruhu bilip bilmedigi konusunda ihtilafa düsmüsler.

Ibn-i Ebû Hatem, Tefsir´inde senediyle Abdullah bin Büreydeden naklettigine göre söyle demistir:

Resûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ruhu ögrenmeden vefat etti.


Bunlardan bir taife de demis ki:

"Hayir Resûlullah ruhu biliyordu. Allah ona göstermisti. Fakat ümmetine bildirmeyi ona emretmemisti. Bu, Peygamber (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)´in Kiyametin vaktini bilip bilmedigi meselesine benzer." [4] . . .



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:57:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime rüya tabiri,Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime mekke canlı, Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime kabe canlı yayın, Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime Üç boyutlu kuran oku Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime kuran ı kerim, Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime peygamber kıssaları,Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatime ilitam ders soruları, Ruhla ilgili bazı meseleler hakkında bir hatimeönlisans arapça,
Logged
30 Mart 2010, 14:32:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #1 : 30 Mart 2010, 14:32:07 »

Üçüncü Mesele

Müslümanlarin çogu, ruhun bir cisim oldugu görüsündedirler. Kitab, Sünnet ve sahabelerin icma´i bunu gösterir. Çünkü Kur´an ve hadislerde ruh; tutmak, göndermek, çikartmak, nimet ve azap vermek, dönmek, girmek, razi olmak, berzah aleminde dolasmak yemek içmek, tanimak, bilmek ve benzeri vasiflarla vasiflanmistir. Bu sifatlar ise cisimlerin sifatlaridir. Arez [5] ise bu sifatlari kaldiramaz.

Hiç süphesiz Ruh kendini ve Halikini bilir. Mâkulati anlar. Bunlar ise bilgidir. Bilgi de bir arezdir. Eger ruh bir arez ise ki ilim onunla ayakta duruyor. O zaman arez´in arez ile ayakta durmasi gerekir. Bu ise fasittir.


Üstad Ebu´l-Kasim el-Kuseyri dedi ki: "Ruhun seklen latif cisimlerden olmasi, latif melek ve seytanlar gibidir." [6]..



Dördüncü Mesele

Sahih görüs odur ki, Ruh ve nefis tek bir seydir. Cenâb-i Hak söyle buyurmaktadir :

«Ey nefs-i mutmainne Rabbine dön.» [7] «Nefsini anmaktan alikoyan...» [8] ((**))


Ayrica denilir ki: «Nefsi çikti» yani öldü.


Bir kisim ehl-i Sünnet demisler ki: Kabzedilen ruh ka bir seydir.


Ibn-i Ebû Hatem´in ibn-i Abbas´dan;

«Allah, ölüm aninda nefisleri alir. Rüyada ölmeyeni de alir. Ölümle hükmettigini tutar, digerini belli bir zamana kadar birakir.» [9] mealindeki ayet-i kerime hakkinda rivayet ettigine göre söyle demistir :

Insanin içinde nefis ve ruh vardir. Aralarinda günes suai gibi bir sey vardir. Allah, uykuda nefsi alir, ruhu içerde birakir. O da yasar ve hayatini sürdürür. Allah kisinin ölümünü istedigi zaman, ruhunu alir. O da ölür. Eger onun yasamini dilediyse nefsi vücuttaki yerine gönderir.


Mukatil. de demis ki: Insanin hayati, nefsi ve ruhu vardir. Uyudugu zaman esyayi taakkul eden nefsi çikar gider. Fakat vücuttan ayrilmaz. Suali bir ip gibi ondan uzanir, kisi o nefisle rüya görür. Hayat ve ruh Cesedde kalir. Onunla hayatini devam ettirir. Deprendigi zaman göz kirpmasi gibi bir zamanda o nefis vücuda döner. Allah onun ölümünü istedigi zaman disari çikan o nefsi yaninda tutar.


Yine Mukatü demis ki: Nefis, kisi uyudugu zaman, yükselir. Rüya gördügünde, dönüp ruha haber verir. Ruh da kalbe haber verir. O da görünen rüyayi oldugu gibi ögrenir.



Ebu Seyh, el-Azamet kitabinda ve ibn-i Abdulberr Temhid de, Vehb bin Münebbih´ten rivayet ettigine göre söyle demistir:

însan nefsi, istiha sahibi olan diger hayvanlarin nefisleri gibidir. O da kötülük ister. Onun yeri karindir. însanm üstünlügü ruh iledir. Ruhun da meskeni dimagdir. Onunla insan yasar. Ruh hayra çagirir. Onu emreder.

Sonra Vehb eline üfürdü. Ve dedi ki: Bunu görüyorsunuz, bu soguktur ve ruhtandir. Sonra bir müddet nefesini tutup birakti. Dedi ki: Bu sicaktir ve nefistendir. Ruh ve nefsin misali koca ile kan misali gibidir. Ruh nefsin yanina gidip birlestiklerinde insan uyur. Uyandigi zaman ruh yerine döner.
Çünkü insan uyandiginda sanki, bir sey basina yükseldigini hissediyor.
Kalb de vücutta bir melik gibidir. Diger organlar onun yardimcilaridir. Nefis kötülügü emrettigi zaman istahlanir, organlar harekete geçer. Ruh onlarin önüne geçer, onlari hayra çagir. Eger kalb mümin ise ruha itaat eder. Eger kâfir ise, nefse itaat eder. Ruha karsi gelir. Organlari kendi emrinde çalistirir.



îbn-i Sa´d «Tabakat»inda Vehb bin Münebbih´den rivayet ettigine göre söyle demistir:

Allah insan oglunu toprak ve sudan yaratti. Sonra içine nefsi yerlestirdi. Onunla insan ayakta durur, oturur, görür, isitir, anlar, korunur.
Ve içine ruhu yerlestirdi. Onunla insan hak ve bâtili adalet ve zulmü anlar. Onunla sakinir, örtünür, ögrenir, isleri idare eder.


Ibn-i Abdulberr, «Teîmhid»´de yazdigina göre; Ebû îshak, Mu-hammed bin Kasim bin Saban söyle anlatmistir:

Malik´in arkadasi Abdurrahman bin Kasim bin Halid;

«Nefis, insan sekli gibi, sekillenmis bir ceseddir. Ruh akan bir fâu gibidir» demis ve «Allah nefisleri ölümleri aninda alir» meâlinfleki âyeti delil göstermistir ve demis ki:

Görmüyormusunuz Allah uyuyanin nefsini alir. Ruhu yükselip iner. Çünkü ruhun da nefsi vardir ve yerinde durur. Nefis her tarafta dolasir. Insanin rüyada gördügü seyleri görür. Allah ona cesedine dönme izni verince döner, onun dönüsüyle bütün organlar uyanir.
Demek nefis, ruhtan baska bir seydir. Ruh bahçede akan su gibidir. Allah o bahçenin bozulmasini Irade ettigi zaman onda akan suyu keser. Yesillikleri de Ölür. Aynen öyle insan da bir bahçedir...



îbn-i îshak naklettigine göre Abdullah bin Ebû Cafer söyle demistir :

Ölü gasilhaneye kondugu zaman ruhu cesediyle yürüyen bir melegin elinde olur. Namazi kilinmasi için yere biraktiginda melek durur. Kabrine götürünce melek de onunla beraber yürür. Kabre konulup toprakla örtününce melek ruhunu ona iade eder ki, diger melekler onu sorguya çeksinler. Melekler sorguyu bitirince o diger melek, bir daha ruhu alir. Emredildigi yere onu götürür. Bu melek ölüm meleginin yardimcilarindandir. (Ibn-i Abdülberr´in sözü bitti.)



Seyh îzzeddin bin Abdüsselâm, söyle dedi:

Her insanda iki ruh var: Biri uyaniklik ruhu ki,allah onunla insani uyanik tutar. O cesedden çikinca insan uyur, rüyalari gören o ruhtur...

Ikinci ruh; Hayat ruhudur ki Allah onunla insani canli tutar. O ruh insandan ayrilinca insan ölür. Ona dönünce yine dirilir. Bu iki ruh insanin içindedir, yerlerini ancak Allah´in bildirdigi kimseler bilir. Bunlar, bir kadinin karninda olan cenin gibidirler.


Bir kisim mütekellimler de demisler: Zahir olan görüs odur ki, ruh kalbin yakinindadir.


îbn-i Abdülberre de söyle demistir: Ruhun kalb içinde olmasi bana göre akildan uzak bir mesele degildir. Mümkündür ki, bütün ruhlar mirani, latif ve seffaf olsun. Veya bu nuraniyet ve seffafiyet müminlerin ruhlarma mahsus olsun. Kafir ve seytanlarin ruhlari da siyah olsun.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Mart 2010, 14:32:36
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 30 Mart 2010, 14:32:36 »

Canlilik ruhuna delâlet eden su ayettir:

«Söyle, size müekkel kilinan melek ruhunuzu alir.» [10]

Uyaniklik ve canlilik ruhlarina delâlet eden de su ayettir:

«Allah ölümleri aninda nefisleri alir. Rüyada olup ölmeyeni de alir. Ölümle hükmettigini tutar. Digerini belli bir zamana kadar saliverir.» [11]

Mânâsi: Allah, cesedleri ölmeyen nefisleri rüyada alir. Ölümle hükmettigini yaninda tutar. Onu cesedine göndermez. Diger uyaniklik ruhlarini belli bir zamana kadar yani ölüme kadar cesedlerine gönderir. Ölüm aninda canlilik ruhlari ve uyaniklik ruhlari birden alinir. Fakat canlilik ruhlari ölmez. Canli olarak göge çikartilir. Kafirlerin ruhlari kovulur ve o gök kapilari onlara açilmaz. Müminlere ise açilir. Ta Rabbülaleminin huzuruna arz edilir. Ne kiymetli arzedilis! Ve ne serefli götürülüs! (Seyh îzzeddinin sözü bitti.)


Ben diyorum ki: Onun «Ruh kalb´tedir» görüsünü Gazali de el-înhisar kitabinda kesin olarak söylemistir. Ben de bu konuda bir hadis buldum.

îbn-i Asakir, «Tarihlinde Zühri´den rivayet ettigine göre; Hü-zeyme bin Hakim es-Süllemi en-Nümeyri, Mekke fethi günü Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ´in yanina geldi.

? Yâ Resûlullah! Bana gece karanligi, gündüz aydinligi suyun kisin sicakligi, yazin soguklugu, bulutlarin Çiktigi yeri, erkek ve kadin sularinin karar kildigi yeri ve ceseddeki nefsin yerini bildir, dedi...

Ravi hadisi zikretti, ta su cümleye geldi:

« .Amma nefsin yeri ise o kalbtedir. Kalb de kalin bir damara baglidir. O damar da diger damarlari sular. Kalb ölünce o damar kopar...» Hadisin sonuna kadar. ..

Bu hadis mürseldir. Taberani´nin «Mucamül-Evsat»inda ve ibn-i Merdüveyh´in «Tefsir» inde Ebû Musa el-Medini ve ibn-i Sahinin «Ki-tabü´s-Sahabe»leri´nde çesitli kanallarla rivayet edilmistir.



Hafiz ibn-i Hacer «el-Isâbe»de demis ki:

Bu hadiste çok garip lafizlar vardir. Senedi de cidden zayiftir.[12]



Besinci Mesele

Ehl-i Sünnet Icma´ etmisler ki, Ruh hadistir, sonradan yarara! mis: Zindiklardan baska kimse buna muhalefet etmemis.

Ruhun sonradan yaratildigina dair icma vardir diyenler arî smda Muhammed bin Nasr el-Mervizi ve ibn-i Kuteybe vardir.

Bu meselenin delilleri de «Ruhlar, düzenli askerlerdir» hadisdir. Çünkü, düzenlilik sonradan yaratilmisligi gerektirir.

Ikinci delil de su gelen altinci meseledir: [13]


Altinci Mesele

Iki meshur görüs olarak ruhlar cesedlerden önce mi veya mi yaratilmislar? diye ihtilaf edilmistir.

îmam Muhammed bin Nasir ve ibn~i Hazm birinci görüsü savunmuslar, bu konuda icma var demisler: Ibn-i Menden´in Amr bin Anbese hadisinden merfuan rivayet ettigi su hadisi delil getirmislerdir.

«Allah, cesedlerden iki bin sene önce ruhlari yaratmistir. Anlasanlar birlesir. Anlasamayanlar ayrilir.»
Fakat bu hadisin senedi cidden zayiftir.

Ikinci delilleri, "Adem zürriyetinin sirtindan çikartilirnleridir." O hadislerden:

"Allah, Adem´i yarattigi zaman sirtini sivazladi, kiyamete kadar onun zürriyetinden yaratacagi her ruh, zerreler gibi onun sirtindan düstü."

Hâkim, Ebû Hüreyre Hadisinde bunu tahric etmistir.


Yine Hâkim, Ubeyy bin Ka´b´ten rivayet ettigine göre;

«Hani Rabbin Adem ogullarinin sirtlarindan zürriyetlerini aldiginda:

"Ben Rabbiniz degilmiyim? diyerek onlari sahit tuttu.

Onlar da evet Rabbimizsin dediler." [14] mealindeki âyet hakkinda demis ki:

Allah, kiyamete kadar dogacaklari ruh olarak topladi, sonra onlari sekillendirdi, konusturdu. Onlardan söz ve misaki aldi... Hadisin sonuna kadar..


Ruhlarin cesedden sonra yaratildigina dâir olan deliller ise sunlardir:

1- «Muhakkak insanin anilan hiç bir sey olmadigi bir an basindan geçti.» [15] mealindeki ayettir.

Rivayet edilmis ki: insana ruh üfürülmeden kirk sene beklemistir:


2- Ibn-i Mes´ud´un hadisidir. Söyle ki:

Birinizin yaradilisi ana karninda kirk gün toplanir. Sonra kirk gün daha alaka olur. Sonra kirk gün daha mudga olur. Sonra melek gelir, ona ruhu üfler.

Buna, «Ruhun yaradilisi ile üfrülmesi arasindaki fark vardir» diye cevap verilmistir. Demek ruh uzun bir zamandan beri yaratilmistir, vücut sekillendikten sonra melek ruhu ona yerlestirir. [16]



Yedinci Mesele

Müslüman ve baska milletler de ruhun vücutdan sonra baki kaldigi görüsündedirler. Feylesoflar ise buna muhaliftirler.

Bu konudaki delilimiz : «Her nefis ölümü tadacaktir» mealindeki âyettir. Tadan demek, tadilan seyden sonra baki kalan demektir.

Ikinci delilimiz, bu kitapta geçen âyetler, hadisler ve vakialardir.

Bundan baska Kiyamette "Yeryüzündeki her sey fena bulacaktir." [17] mealindeki âyet geregince ruhun zahiren yok olup sonra dirilecek veya:

«Allah´in istedikleri müstesnadir» istisnasi geregince ruh hiç fena bulmayacak diye iki görüs vardir.


Imam Sübki, «ed-Dürr en-Nazîm» Tefsirinde bu iki görüsü anlatip, birinci görüs daha yakindir demis. Cennet hurileri bahsinde denildigi gibi ruhlar kiyametteki fenadan müstesnadirlar.



Ibn-i Kayyim´in kitabinda denilmis ki:

Ruhun bedenle beraber ölüp ölmedigi hakkinda iki görüs olarak ihtilaf edilmistir. Dogrusu odur ki; eger ruhun ölümü tatmasindan kasit onun cesedinden çikmasi ise; evet o bu manada ölümü tadiyor. Eger onun ölümü tatmasindan kasit, onun i´dam edilmesi ise; hayir ruhun yaratildiktan sonra baki kaldigi icma ile sabittir. O fena görmez. Ya azap görür veya nimet...


îbn-i Asakir «Dimesk Tarihlinde senediyle, Mâliki Imamlarindan biri olan Muhammed bin Vazzah´tan rivayet ettigine göre söyle demistir:

Sahmin bin Said´den hadis dinledim. Ruhlarin cesedlerle beraber öldügünü söyleyen bir adamdan söz edildi. Sahnun dedi ki:

Maazallah! Bu sapiklarin ve ehl-i bid´amn görüsüdür, [18]



Sekizinci Mesele Peygamber Efendimizin:

«Ruhlar düzenli ailörlerdir tanisanlar birlesir, tanismayanlar ayrilirlar» hadis-i serifin mânasinda ihtilaf edilmistir.

Denilmis ki: Bu, ruhlarin hayirda serde salanda fesatda birbirine benzemesine, iyi insanin nefs-i emmaresinden sikâyet ettigini, iyilige yöneldigine kötü insanin da kötülüge meylettigine isarettir. Demek ruhlarin tanismasi içinde yaratildiklari tabiatlarina göredir. Yaradilislari birbirine uyanlar tanisirlar, yaradilislari deyisince tanismazlar.

Ikinci olarak denilmis ki:

Hadisten kasit, ilk yaradilistan haber vermektir ki söyle rivayet edilmistir:

Ruhlar cesedlerden iki bin sene önce yaratildilar. Görüsüp birbirini kokluyorlardi. Cesedlere girdiklerinde birbirini tanidilar. Bu takdirde tanismalari ve tanismamalari evvelki bölümlerde geçtigi üzeredir.


Bâzilari demisler ki: Ruhlar, ruh olmada ittifak ederlerse de degisik seylerle birbirinden ayrilirlar. Ruhlar o sifatlarla çesitlenirler. Sahislar olarak sekillenirler. Her nevi kendi neviyle birlesir. Diger nevilerden nefret eder.


îbn-i Asakir´in «Tarihlinde senediyle, Herim bin Hayyan´dan rivayet edildigine göre söyle demistir :

Üveys el-Karanî´ye gittim. Selâm verdim. Daha önce onu görmemistim; o da beni görmemisti.

Bana «Ve aleykesselam Ya Herim bin Hayyan!» dedi.

Ben:

? Nerden benim ve babamin ismini bildin. Halbuki ne ben ne sen daha önce birbirimizi görmedik, dedim.

O ise söyle dedi!

? Ruhum, senin ruhunu tanidi ki, nefsim senin nefsinle konustu. Cesedlerin nefisleri oldugu gibi ruhlarin da nefisleri vardir. Müminler birbirini tanirlar ve Allah´in verdigi rahat ve huzur içinde sevisirler... Her ne kadar birbirini görmemislerse de...



Tusi «Uyun el-Ahbar»da Aise (Radiyallahû anhâl´dan rivayet ettigine göre;

Bir kadin Mekke´de Kureys kadinlarinin yanina girip onlari güldürürdü. Medine´ye hicret ettiginde yanima geldi.

Ben:

? Kime misafir oldun, dedim.

O:

? Medine´nin güldürücüsü falan kadinin misafiri idim, dedi. O arada Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) içeri girdi.

? Falan güldürücü sizde mi? dedi. .

Ben:

? Evet, dedim

O (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : .

? Kimin misafiri idi, dedi.

? Medine güldürücüsünün misafiri olmus, dedim.

Buyurdu ki:

? Hamd olsun Allah´a! Ruhlar, düzenli askerlerdir Tanisanlar birlesir, tanismayanlar ayrilirlar. [19]



Dokuzuncu Mesele

Ibn-i Kayyim, demis ki:

«Eger denilse: Ruhlar cesedlerden ayrildiktan sonra hangi vasif ile ayrilirlar ki birbirlerini .tanisinlar. Acaba ruhlar bir sekille sekilleniyorlar mi? »

El-cevap Ehl-i Sünnete göre (Allah sayilarini arttirsin) ruhun kendine has bir vücudu vardir, yükselir, iner, ayrilir, bitisir, gider, gelir, durur, hareket eder. Bunun, yüzden fazla mukarrer delilleri vardir. Bunlardan biri:

"Nefis ve nefsi düzeltene and olsun." [20] mealindeki ayettir. Nasil ki insana hitaben Allah buyuruyor :

«O Allah ki seni yaratti. Düzeltti ve dengeledi.» [21] Demek vücut ruh için bir kaliptir. Ve bedenin düzeltilmesi ruhun düzeltilmesine tabidir.

Demis: Bundan anlasiliyor ki, ruh bedenden bir sekil alir, o sekille diger ruhlardan ayrilir. Çünkü beden ruhtan etkilendigi ve ayrildigi gibi ruh ta ondan etkilenir ve ayrilir. Beden, hos ve pis sekilleri ruhtan alir. Ki, ruh ta ayni sekilde vücudun durumlarindan etkilenir. Demis ki: Üstelik, ruhlarin vücut ve bedenden ayrildiktan sonra belirmeleri ve birbirine benzememeleri, bedenler...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Mart 2010, 14:33:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #3 : 30 Mart 2010, 14:33:07 »

Bunu ispat eden bir delil sudur :

Biz peygamberlerin ve îmamlann bedenlerini görmedik. Fakat açik bir sekilde bilgimiz de belirleniyorlar. Ve bu belirlenme mücerret bedenlerinin evsafindan degildir. O, belirme onlar hakkinda bildigimiz ruhani vasiflardir.

Sen görüyorsun: Iki kardes son derece birbirine benzedikleri halde ruhlari arasinda son derece ayrilik var.

Çirkin bir beden ve igrenç bir sekil görüp de onda o sekle uygun bir ruh bulmamak çok ender oluyor. Yine vücudunda bir afet görüp de ruhunda ona uygun bir afet görmemek çok enderdir. Bunun için feraset sahipleri insan hallerini bedenlerinin sekillerinden ögrenirler.

Güzel bir sekil cemalli bir suret mütenâsip bir beden görüp te onda, ona uygun bir ruh bulamamak çok enderdir.

Melekler tasidiklari bedenleri olmadigi halde birbirinden ayirt edilirler. Cinler de öyle... Insan ruhlarinin ayirt edilmesi tarik-i evlâ ile olur... tibn-i Kayyim´in sözü bitti...)


Dürr-el-Fahire adli kitapta Gazali sözü arasinda sü ibare vardir:

«Müminin ruhu ari sûretindedir. Kâfirin ruhu ise çekirge sûretindedir.» Fakat bu söze hiç bir asil bilinmemektedir. Yalniz Sur´a üfürülme hadisinde söyle varit olmustur. Denilmis ki:

Israfil ruhlari çagirir. Bütün ruhlar ona gelir. Müslüman ruhlari nur salar, digerleri ise karanlikdir. Israfil hepsini toplar, onlari sur içine yerlestirir. Sonra ona üfürür. Allah (Celle Celâlühü) buyurur ki:

"izzetime yemin ederim! Her ruh cesedine dönecektir." Ruhlar Surdan arilar gibi çikarlar. Yer ve gök arasini doldururlar. Her ruh cesedine döner. Zehir damarlara sirayet ettigi gibi onlar da bedenlere girerler.»

Fakat bu hadiste geçen «arilar gibi çikarlar» sözü ruhlarin sekil ve hayatta arilar gibi oldugunu göstermez. Burdaki benzetme yönü arilarin kovanindan çiktigi gibi ruhlarin da surdan çikacaklaridir.

Nitekim âyet-i kerime de :

«Kabirlerden çikarlar... Sanki dagilan çekirgelerdir» [22] denilmistir.

Cüveybirin «Tefsirinde, bu hadis su ilâve ile nakledilmistir:

...Bunun üzerine müminlerin ruhlari Cabiyeden gelir. Kâfirlerin ruhlari ise Bürhüt vadisinden gelirler. Ruhlar, birinizin devesini buldugundan daha kolay cesedini bulur. Ruhlar o gün siyah ve beyazdirlar. Müminlerin ruhlari. [23]



Onuncu Mesele Ibn-i Mende, ibn-i Abbâs (Radiyallahû anhiima) ´dan rivayet ettigine göre söyle demistir:

Insanlar arasinda davalar bitmez. Hattâ ruh ve cesed davalasirlar. Ruh cesede der ki;

«Sen yaptin!»

Cesed de ruha der ki:

«Hayir sen emrettin ve Sen plan kurdun.»

Allah onlarin da hükmetmek üzere bir melek gönderir. Onlara der ki:

Sizin misâliniz su iki adama benzer:

Biri kör, digeri kötürüm iki adam vardi. Bir bahçeye girdiler. Kötürüm dedi ki, meyveler görüyorum, fakat elim ulasmiyor.

Kör dedi kiî

Bana bin. Kötürüm ona bindi, meyveleri aldilar.

Iste ey ruh ve beden! Bunlarin hangisi sorumlu diye melekler:

Ikisi de sorumludur, derler.

Melek:

? Iste aleyhimize hükmettiniz, der. Demek, vücut ruhurine-gidir.


Darekutni 4frat»da: Enes (Radiyallahû anh)´nin hadisinden merfuan yukardaki hadisin bir benzerisi nakletmistir: Onun ibaresi söyledir :

Kiyamet gününde ruh ve cesed birbirinden davaci olurlar.

Cesed der ki:

Ben yere atilmis bir dal gibi idim; ruh olmasaydi ne elimi ne ayaklarimi hareket ettirmezdim..

. Ruh da der ki:

Ben yalniz latif bir sey idim. Cesed olmasaydi hiç bir sey yapamazdim.

Sonra onlara kör ve kötürümün misali getirilir.


Selman (Radiyalîahû anh)´dan mevkûfen rivayet edilen su rivayet buna delil olur. Abdullah bin Imam Ahmed Zevaidüzzühd»de onu rivayet etmistir, ibaresi ise söyledir:

Kalb ve cesedin misali, kör ve kötürümün misâli gibidir. Kötürüm köre dedi ki:

Ben meyve görüyorum, fakat ulasamiyorum. Beni yüklen o da yüklendi, aldi, yedi ve köre de yedirdi.

Bu rivayet gösteriyor ki, ruhun yeri kalbdir. Dogruyu ancak Allah bilir. Herseyin mercii O´dur.

10.9.1984 - Fatih[24]


[1] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 536.

[2] Isra, 85

[3] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 536-538.

[4] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 538.

[5] Arez, madde ile ayakta duran yani kendi basina varligi olamayan keyfiyet demektir. Mütercim.

[6] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 538-539.

[7] Fecir, 27

[8] Naziat, 40 ((**)) 40 - Kim de Rabbinin divaninda durmaktan korkmus, nefsini bos heveslerden menetmis ise


[9] Zümer, 42

[10] Secde, 11

[11] Zümer, 42

[12] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 539-543.

[13] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 543.

[14] Araf, 172

[15] Dehr, 1

[16] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 543-544.

[17] Rahman, 26.

[18] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 544-545.

[19] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 545-547.

[20] Sems, 7

[21] Infitar, 7

[22] Kamer, 7.

[23] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 547-549.

[24] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 549-550.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Ağustos 2019, 17:07:33
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #4 : 01 Ağustos 2019, 17:07:33 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes