๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kabir Alemi - Suyuti => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 28 Mart 2010, 15:54:32



Konu Başlığı: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Mart 2010, 15:54:32
Kabir Fitnesi Ve Meleklerin Soruları


Bu konuda tekidli hadisler varid olmustur. Enes, Berra´, Temim-i Dari, Besir bin Kemal, Sevban, Cabir bin Abdullah, Abdullah bin Re vana, Ubadete bin Sâmit, Hüzeyfe, Dumrete bin Habip, ibn-i Abbâs, ibn-i Ömer, ibn-i Mes´ud, Osman bin Affan, Ömer bin Hattap, Amr bin As, Muâz bin Cebel, Ebû Ümâme, Ebû Derda, Ebû Esma ve Âise (Radiyallahû anhüm ecmain)´den çesitli rivayetler gelmistir.Buhari ve Müslim, Katade yoluyla Enes´den rivayet ettiklerine göre Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur:Ölü kabre konulup arkadaslari geri dönünce, arkadaslarinin ayak seslerini isitir. Ve ona iki melek gelir, onu oturturlar.
«Içinizde olan ve kendisine Muhammed denilenin hakkinda ne diyorsun?» Mümin olan;
«Allah´in kulu ve Resûlu olduguna sehâdet ederim,» der.Ö zaman, o melekler mümine derler: Cehenemdeki yerine bak. Allah onu senin için, Cennetten bir menzille degistirdi.»

Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem buyurdu ki:

«Ölü hem Cennetteki yerini hem de Cehennemdeki yerini beraber görür».


Katade dedi ki; Resûlullah {Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bize kabrin yetmis zira genis ve yesillige dönüstügünü söyledi.

Münafik ve kafire de:

«içinizdeki Muhammed denilen sahis hakkinda ne diyorsun?» denilince:

«Biz onu bilmiyoruz, insanlar onun için ne dedilerse biz de onu diyorduk.» der.

Ona «bir sey bilmeyesin ve okumayasin» denilir. Ve demir sopalariyla dövülür. Öyle bir sesle bagirir ki ins ve cinden mâada her sey o sesi isitir.


îmam, Ahmed, Ebû Dâvud, Beyhaki, ibn-i Merdeveyh, Enes´den rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

«Bu ümmet kabirde suâle çekilir. Mümin kabre konulunca ona bir melek gelir. Neye ibadet ediyordun» der. Allah hidayeti nasip etmisse cevaben:

«Allah´a ibadet ediyordum,» der.

Melek: «Peygamber için ne diyorsun?» diye sorar.

Cevaben: «O Allah´in kulu ve elçisidir» der. Ve artik hiç bir seyi ondan sormazlar.

Sonra onu Cehennemdeki menzilinin karsisina götürür. «Iste bu menzil senindi. Ancak Allah seni bundan korudu, sana acidi. Ona bedel Cennet´den bir yer sana verdi» der.

O zaman ölü der ki:

«Birakin beni ehlime dönüp onlara kurtulduguma dair müjde vereyim.»

Melek; «dur» der.

Kâfir ise, kabre konulunca onu azarlayan bir melek gelir. «Neye ibadet ediyordun» diye sorar. Kâfir «bilmem» der. Daha sonra ona der ki:

«O adam (peygamber) için ne diyorsun?» Yine «bilmem, herkesin dediklerini diyorum» der. Melek, demir sopalarla kafasina vurur O da ins ve cinden baska her seyin duyacagi bir sesle bagirir.


Deylemi, Enes (Radiyaîlahû anh)´den merfuan rivayet ettigine göre söyle buyurmustur:

Kabirde ölüye Münker ve Nekir denilen iki melek gelir. Onu oturttup hesaba çekerler.

Mümine: «Rabbin kim?» denilince «Rabbîm Allah´tir» der.

«Peygamberin kim?» sorusuna da; Muhammed´dir» cevâbini verir.

«Imamin kimdir?» denilince de; «Kur´an´dir» der. Bunun üzerine melekler kabrini genisletirler.

Eger kâfir ise «Rabbin kimdir? diye sorulunca; «Bilmem» der.

«Peygamberin ve imamin kimdir?» diye Sorulunca; Yine «Bilmem» der ve büyük demir sütunlarla dövülür. Kabri atesle dolar. Kabir ona öyle daralir ki kaburgalari birbirine girer.

Berra ve Temim (Radiyaîlahû anhüma)´in hadisleri «Ölünün Basinda Duran Melekler» babinda geçti.


El-Bezzâr; Taberâni, ibn-i Sekin Eyyüp bin Besir´den, o da babasindan rivayet e ttiklerine göre;

Muaviye ogullari arasinda bir kalabalik vardi. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) baristirmak için gitti. O esnada bir kabre bakarak: «Bilmeyesin» dedi.

Resûlullah (Sallâllâhû Aleyhi ve Sel lem)´e ne demek istedigini sordular.

Resûlullah (Sallâllâhû Aleyhi ve Sellem) cevaben:

«Beni ondan sordular, «bilmiyorum» dedi.


Ebû Nuaym, Sevbân´dan rivayet ettigine göre, Resûlullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem söyle buyurdu:

«Mümin ölünce dünyada kildigi namazi bas ucunda, verdigi sadakalari sag tarafinda, tuttugu orucu ise gögüs hizasinda durur.»

Câ´bir (Radiyallahû anh) ´in hadisi:

Anmed ve Taberâni «Evsat»da ve Beyhaki ve ibn-i Ebi Dünya ibn-i Zübeyr yoluyla rivayet ettiklerine göre;

Ibn-i Zübeyr, (Radiyallahû anh) Câbir bin Abdullah (Radiyal-lahû anh)´dan kabir sorguculari hakkinda soru sormus. O da demis ki: Resûlullahtan isittim. Dedi ki:

«Bu ümmet kabirde suale çekilecek. Mümin kabre birakilip yalniz kalinca, siddetli ve tehdit edici bir melek ona gelir. Muhammed denilen adam için ne diyorsun? diye sorar. Cevaben:

Ben onun Allah´in kulu ve Resûlu oldugunu biliyorum,» der.

Melek, ona, Cehennemdeki yerine bak. Allah seni ondan korudu ve ona bedel Cennette gördügün su makami sana verdi, der.

Mümin, Cennetteki yerini ve kurtuldugunu görünce «Birakin beni gidip ehlime, dostlarima müjde vereyim» der. Ona: dur, artik gitmek yok denilir.

Kâfir kabre konulup yalniz kalinca, kabirde oturur, ona da o adam için ne diyorsun, denilir. Bilmem der. Insanlarin dedigini diyorum. Bunun üzerine ona bilmeyesin. Cennette su gördügün yer senindi, ona layik olmadin. Ona bedel Allah Cehennemden su gördügün yeri sana verdi,» denilir.


Câbir dedi ki Resûlullah (Sallâllâhû Aleyhi ve Sellem) den isittim söyle diyordu:

«Kisi tasidigi inanç üzere hasrolunur. Mümin imani, münafik ise, münafikligi üzere hasrolunur.»


Ibn-i Maceh, Cabir bin Abdullah (Radiyallahû anh) ´dan rivayet ettigine göre Resûlullah (Sallâllâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdular:

Mümin kabre konulunca, ona göre sanki günes batmak üzeredir. Oturup yüzünü silerek birakin, beni, namazimi kilayim, der.


îbn-i Ebi Dünya ve Ebu Nuaym, Câbir bin Abdullah (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ´den söyle buyurdugunu isitmis:

-Âdem ogullari asil yaradilislarindan gafildirler. Allah (Cella Celâlühü) kisiyi halk etmeyi irade ettigi zaman bir melege emreder :

Rizkini, eserini, ecelini, iyi veya kötü oldugunu yaz.

Sonra o melek gider, Allah, baska bir melegi gönderir. Doguncaya kadar onu korur. O melek de gider iki melek daha gelir, iyilik ve kötülüklerini yazmaya müekkel kilinirlar.

Eceli zamaninda bu iki melek de gider, ruhunu almak için ölüm melegi gelir.

Kabre konulunca ruhu cesedine iade edilir. Bu sefer kabir melekleri gelip, hesaba çekerler. Onlar da hesaptan sonra giderler.

Hasirde yine dünyada iyilik ve kötülüklerini yazan iki melek kendisine gelirler. Boynuna kitabini asarlar. Sonra biri iter, digeri gözler. Ondan ayrilmazlar.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

«Önünüzde büyük bir mesele var, ona gücünüz yetmez. Yüce Allah´dan yardim isteyin.»


Ibn-i Ebi Asim, ibn-i Merdeveyh, Beyhaki, Ebu Süfyan tarikiyle Cabir ´den rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdular :

«Mümin kabre konulunca ona azarlayici iki melek gelir. Uykudan yeni kalkanin ürktügü gibi ölü öyle ürker. Ve ölüden Rabbin kim? Dinin nedir? diye sorarlar.

O da Rabbim Allah, dinim Islamdir, Muhammed Peygamberimdir, der. Dogru söyledin diye bir ses gelir. Cennetten ona sergiler serin ve elbise giydirin, denilir.

Ölü o zaman meleklere der:

Birakin beni kurtulduguma dair dost ve akrabalarima müjde vereyim.

Melekler ona «dur» derler.

Hüzeyfe´nin hadisi «Ölü Kendisini Yikayani Bilir» babinda geçti. Dumrate´nin Hadisi:

Ebû Nuaym, Dümrete ´bin Habib´den rivayet edip dedi ki:

«Kabirde Enker, Nahûr ve Rumem denilen üç melek ölüleri imtihan ederler.»


Ibn-i Lal ve ibn-i Cevzi, «Mevzuatta» Dumrate bin Habip´ten, Marfuan rivayet ettiklerine göre;

Kabir sorguculari dörttür. Münker, Nekir, Nakur ve onlarin efendisi Ruman...

Ibn-i Cevzi dedi ki, bu hadisin asli yoktur. Dumrate ise tabülerindendir. Rivayetin senedini onda kesip, Resûlullaha Sallallâhû Aleyhi ve Sellem´e isnad etmemek daha dogrudur.

Seyhül-Islam ibn-i Hacer´den ölüye Ruman isminde bir melek gelip soru sorar mi diye sorulmus;

O, «orta kuvvetli bir senedle rivayet vardir, demistir.

Ubâde bin Samit´in hadisi:

îbn-i Ebi Dünya, Teheccüd konusunda ve ibn-i Dirs Kur´an faziletlerinde ve Hamid bin Zenceveyhi amellerin faziletlerinde Ubade bin Sâmit´den rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Sizden biri gece namazina kalkar olursa sesli okusun. Zira seytan ve fasik cinler sesli okumadan kaçarlar.

Hem de melek ve evdekiler o sesli okuyusu isitirler. Onun namaziyla namaz kilarlar.

Ibâdetle geçen o gece arkada gelen geceye o kisiyi tavsiye eder. Bu adami saatinda uyandir, ona hafif ol, der.

O adama ölüm gelince de okudugu Kur´an-i Kerim yikanmasi esnasinda onun bas ucunda bekler.

Yikanmasi bitince Kur´an kefen ve gögsü arasma girer. Kabre konulunca münker ve Nekir gelir. Kur´an onunla melekler arasina girer.

Melekler, Kur´an´a:

birak bizi bu adama soru soralim.

Kur´an ise, hayir Vallahi bunu Cennete kadar yalniz birakyacagim.

Kur´an ölüye beni tanir misin?

O:

Hayir der:

Kur´an:

Ben o Kur´anim ki seni gece uykusuz birakir. Gündüz susuz. Sehvetten men eder. Benden baska bir sey görmez ve isitmezdin, beni dostlar arasinda en dogru dost ve kardesler içinde en sadik kardes bulacaksm. Sana müjdeler olsun, Münker ve Nekir´den sonra sana endise verecek bir sey yoktur, deyince o melekler giderler.

Kur´an ise Allah´in huzuruna´ yükselip, o ölü için Allah´dan dösek, yorgan ve nurdan bir kandil ve Cennet yaseminlerinden bir yasemin çiçegini ister. Allah da kabul eder.

Bunlari sema meleklerinden bin melek tasirlar. Bunlardan önce yine Kur´an o ölüye varir, ona benden sonra sikildin mi? Bu seyleri Allah´dan istemekten baska bir sey için durmadim. Isteyip sana getirdim, der.

Melekler kabirde ona yatak serer. Yasemin çiçegini ayak ucuna birakirlar. Önce sag taraf üzerine uzatirlar, daha sonra sirtüstü yatirirlar ve melekler semaya gidinceye kadar onlara bakarak, gözüyle onlari takip eder.

Sonra Kur´an, kible cihetinde onun kabrini Allah´in istedigi kadar genisletir.

Ebû Muaviye´nin kitabinda söyle yazilmistir:

Dörtyüzsenelik bir mesafe kadar kabri genisletilir. Önünden yasemini alip Sura üfürülünceye kadar onu koklatir. Hergün bir veya, iki sefer ailesine gelir, onlarin hayir ve akibeti Için dua eder. Çocuklarindan biri Kur´an okumussa ona müjde verir . Eger kötü bir çocugu varsa, kiyamete kadar ona aglar.

Hafiz Ebu Musa el-Medini dedi ki, bu güzel (Hasen) bir rivayettir, îmam Ahmed, Ebu Hayseme ve onlarin muasirlari, ubade bin Samite varan bir senedle Abdurrahman el-Makarri den rivayet etmislerdir.

Ukayli bunu zaif hadisler arasinda, ibn-i Cevzi mevzu hadisler arasinda saymislar ve sahih degildir, demisler.

Beyhaki, «Kabir Azabi» kitabinda ibn-i Abbas´dan rivayet etti gine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellemî Hz. Ömere hitaben söyle dedi:

Topraga varacaginda durumun ne olacak ey Ömer! Üç zira, bi karis uzunlugunda bir zira bir karis genisliginde sana bir çukur kazilip, saçlari yerde çekilen, sesleri bulut gürültüsüne benzeyen, gözleri simsek gibi ve disleriyle yeri kazan, siyah Münker ve Nekjr gelirlerse, seni oturtup, sükseler hâlin ne olacak!

Hz. Ömer´ (Radiyallahû anh) :

Yâ Resûlallah. O gün dünyada üzerinde oldugum inanç üzere olmayacakmiyim? diye sordu.

Resûlullah, evet deyince.

Hz. Ömer: Allah´in izniyle a günün üstesinden gelirim, dedi.

Beyhaki, hasen bir senedle ibn-i Abbas (Radiyallahû anhüma)´dan rivayet ettigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

Ölü kabirde geri dönenlerin ayak seslerini isitir, sonra oturur, ona:

«Rabbin kimdir?» denilince,

Rabbim Allah´dir der. Dinin nedir? sorulur. O

Islamdir, der. «Peygamberin kimdir?» O

Peygamberim Muhammed´dir. Onun hakkinda bilgin nedir? sorarlar.

Cevaben onu tanidim, ona iman ettim ve getirdigi seylerde onu tasdik ettim, deyince gözünün kestigi kadar kabir ona genislenir. Ruhu müminlerin ruhlariyla beraber olur.


Taberâni «Evsât»da, sahih bir senedle ibn-i Abbas´dan rivayet ettigine göre, kabre gelen iki melegin ismi Münker ve Nekir´dir.

îbni Ebi Hatem ve Beyhakî ibni Abbas´dan rivayet ettiklerine göre;

Mümin sekerâta düsünce melekler ona selâm vererek hazir olurlar, ve Cennetle müjdelerler. Ölünce cenazesiyle beraber yürürler. Insanlarla beraber cenaze namazini kilarlar. Ölü defn edilince kabirde oturur, ona «Rabbin kim?» denilir.
O «Rabbim Allah´dir» der.
«Resulün kim?» denilir.
O Resulüm Muhammeddir, der.
Ona «sehadetin nedir?» denilir. O, Sehadetimdir, der.

Iste Kur´an´da kavl-i sabit (kuvvetli kelam) denilen budur:

«Allah kavl-i sabit ile ehl-i imanin ayagini kaydirmaktan alikoyuyor»

Sonra kabir ona genislenir.

Kâfir ise ona melekler gelirler. Ölümü aninda arkasina yüzüne vururlar. Kabirde oturtulur ve ona «Rabbin kimdir?» denilir.

O hiç cevap vermez. «Peygamberin, kimdir?» sorulunca yine hiç bir sey cevap vermez.

Iste Kur´an´da buyurulan: «Zalimleri delalete götürür, yollarini saptirir» [1] mealindeki âyet-i kerimenin mânâsi budur.


Cüveybir «Tefsirimde, Dahhak´dan, o da ibn-i Abbas´tan (Radi yallahû anhüma) rivayet ettiklerine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleylii ve Sellem) Ensardan birinin cenazesinde hazir bulundu. Kabre varinca, kabir tamam olmamisti. Resûlullah oturunca ashab da sessiz olarak oturdular. Sanki baslarinda kus vardi.

Resûlullah (Sallallahû Aleyhi ve Sellem) gözünü yere dikti. Elindeki degnekle yeri desiyordu. Sonra semaya göz gezdirdi. Ve üç kere kabrin azabindan Allah´a siginirim dedi, sonra da söyle buyurdular.

Mümin kul âhirete yönelip dünyayi geride birakinca ona ölüm gelir. Onun bas ucunda oturur. Cennetten yanlarinda hediyeler, koku ve elbiseler olan melekler de gelir. Görecegi bir sekilde iki saf kurarlar. Önce ölüm melegi, sonra öbür melekler ona müjde verirler ve su, testisinden akarcasina ruhunu çekerler. O, meleklerin müjdelediklerinden aldigi sevinçle ru unu kolaylikla teslim eder.

Sonra melekler ruhunu alir. Ve hiç bir melek ona getirilen kokuyu sürmeden ve zinetleri giydirmeden ayrilmaz. Koku sürmesinden sonra onun kokusuyla feza aniden dopdolu olur.

Gökteki melekler, nedir bu koku? diye sorarlar. Bu filanin ruhunun kokusudur, derler. Ve ona rahmetle dua ederler. Sonra, onu semâya götürürler, ve semâ kapilari ona öyle açilir ki her kapi ona adeta âsiktir.

Her semânin ehli ona merhaba derler, «Ey Rabbinin ögütlerini kabul eden ruh, sana merhabalar olsun» denilir.

Sidretü´l-Müntehaya vardirilinca, melekler Yâ Rab. Ruhunu aldik, derler. Allah, onu yere götürün.

«Zira ben onlari topraktan yarattim. Tekrar topraga iade ederim ve bir daha onlari oradan çikartacagim.» [2] der.

O vakit ölü geri dönenlerin ayak ve el seslerini isitir. Ve kabirde iki rahmet bir de azap melegi gelir. Bakar ki amelleri onu sarmislar :

Namaz ayaklari yaninda, Oruç basi yaninda, zekat saginda, sadaka solunda, hayir ve iyi ahlâki gögüsü hizasinda durmuslar. Azap melegi hangi cihette ona varmak istese salih ameli engel olur.

Elinde demirden, agir bir sopa ile ölüye söyle der:

«Eger namazin, orucun, zekâtin ve sadakalarin seni ihata edip muhafaza etmeseydi. Sana öyle bir darbe vuracaktim ki kabrin atesle dolardi.» Sonra azap melegi gider, onu rahmet meleklerine birakir.

Rahmet melekleri biri öbürüne der ki:

«Allah´m bu velisine sefkat et, zira o büyük bir zorluk içinden geliyor. Ve ona der ki! . Rabbin kimdir? O, Allah´dir der.
Dinin nedir? O, Islamdir, der.
Peygamberin kimdir? O, Muhammeddir der.

Ona sana bunu bildiren ne idi? derler. O ise, ben Allah´in kitabini okudum. Iman edip, tasdik ettim, der.

Bu siddetli imtihandan sonra semadan bir ses gelir. Kulum dogru söyledi, ona Cennet sergilerini serin, Cennet elbiselerini giydirin temiz kokusunu sürün ve kabrini genisletin. Bas ucunda Cennete bir kapi açin.

Sonra rahmet melekleri ölüye, «kabir azabini tatmadan; hareminde zifafa giren çiftlerin uykulari gibi uykuya dal» derler.

Ölü, durmadan «Yâ Rabb kiyameti kopar, ehlimle görüseyim. Cennetteki nasibime kavusayim» der. O, kiyamette yüzü ak olarak hasre kalkar.


Ibn-i Ömer (Radiyallahû anh) ´in hadisi:

Beyhaki, Zühd´de ve ibn-i Asâkir kesik bir senedle ibn-i Ömer (Radiyallahû anhüma) ´dan rivayet ettiklerine, göre;

Ibn-i Ömer, bir adama ey kardes bilmiyor musun, önünde ölüm var. Bilmezsin, Sabah mi aksam mi? Dikkat et! Önünde kabir siddeti ve arkasinda Münker ve Nekirin gelisi var, sonra da kiyamet kopar. Ve bâtil isleyenler hüsrana ugrarlar.


Deylemî, Firaevs Müsned´inde ibni Ömer (Radiyallahû anh)´den rivayet ettigine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurmustur:

Agzinizdan: Allah Rabbimiz, Islam dinimiz, Muhammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) nebimizdir. Sözlerini ayirmayiniz. Zira kabirde bunlar dan sorulacaksiniz,


Ibn-i Ömer´in hadisi;

Ahmed, Taberani ibn-i Ady sahih bir sened ile ve ibn-i Ebi Dün ya ve Acûri, ibn-i Ömer (Radiyallahû anh)´den rivayet ettiklerine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) kabirde soru soran meleklerden bahsederken Hz. Ömer (Radiyallahû anh):

Yâ Resûlullah o zaman aklimiz bize iade edilecek mi? dedi.

Resûlullah da, evet dünyadaki halinize dönersiniz, dedi.

Hz. Ömer (Radiyallahû anh) : Öyle ise agzinda tas mi olur? (Yani öyle ise neden cevap vermesin.) dedi.



Konu Başlığı: Ynt: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Mart 2010, 15:55:17
ibn-i Mesûd (Radiyallahû anh) ´in hadisi:

Taberani -el-Kebir´de- sahih bir sened ile ve Beyhakî, Azah-ül Kabir kitabinda, ibn-i Mesûd (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettik lerine göre, söyle demistir:

Mümin öldügü zaman, kabrinde oturtulur. Ona:

Rabbin kimdir? Dinin nedir, Peygamberin kimdir? diye sorulur.

O, Rabbim Allah´dir. Dinim Islam´dir. Peygamberim de Muhammed´dir, der. Kabri ona genislenir. Içi ferah olur.

îbn-i Mes´ud (Radiyallahû anh) bunu dedi, sonra su âyeti okudu

«Allah kuvvetli söz ile (kelime-i sehadetle) dünyada da ahirette de ehl-i imanin ayaklarini kaydirmaktan alikor.»[3]

Kâfir ise, kabrine sokuldugu zaman, oturtulur. Rabbin kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir? sorulur.

O bilmem, der. Kabri ona daralir. Azap içinde kalir.

Sonra ibn-i Mes´ud (Radiyallahû anh) su âyeti okudu:

«Kim ki, Benim zikrimden yüz çevirirse onun için dar bir geçim vardir. Ve onu kiyamet gününde kör olarak hasr ederiz» [4]

îbn-i Ebi Seybe ve Beyhaki ibn-i Mesud´dan rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Sizden biri, ölünce kabirde oturur, ona, sen necisin, denilir. Mü´min ise ben hayatta da ölümde de Allah´in kuluyum.» Eshede ella ilahe illallah ve eshedu enne Muhammederresulullah» der. Kabri genislenir. Cennetteki yeri ona görünür, Cennet elbiseleri kendisine giydirilir.

Kâfir ise, ona necisin denilince, bilmem, der. Ona, bilmeyesin denilir. Kabri daralarak kaburgalari birbirine girer. Kabrin duvarlarindan yilanlar, ona hücum ederek onu kemirmeye baslarlar. Bagirinca da demir sopalarla dövülür ve ona Cehennem kapilari açilir.

Acuri, es-Seria´da ibn-i Mes´ud (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettigine göre, söyle demistir: ,

Kul vefat edecegi zaman Allah bazi melekler gönderir. Ruhunu kefenler, içinde kabzederler. Kabrine konuldugu vakit, Allah, iki melek gönderir. Onu kovalarlar. Ona Rabbin kimdir? derler.

O, Rab bim Allah´dir, der. Onlar, dinin nedir, derler, O Islâmdir, der. Onlar, Peygamberin kimdir, derler; O Muhammed´dir der. Onlar, dogru söyledin hayatinda da öyle idin, derler. Ona Cennet sergileri ve elbiselerini getirin, ona Cennetteki yerini gösterin, denilir.

Kâfir ise; öyle bir darbe yer ki, kabri ondan atesle dolar. Ve öyle daralir ki, kaburgalari birbirini kirar. Deve boynu gibi yilanlar ona gönderilir.!


El-Hallal kendi kitabinda ibn-i Mesûd (Radiyallahû anh) ´dan rivayet ettigine göre; :

Müminin ölümü yaklasinca, ona ölüm melegi gelir ve ey temiz ruh, temiz bedenden çik, der. Ruh çikinca melek onu kirmizi bir beze sarar. Yikanip, kefenlenip, kabre dogru yola koyulunca ruhu cesedi üzerinde onu takip eder.

Kabre konulunca da oturtulup, ruhu kendisine iade edilir ve Rabbin kim, dinin nedir, peygamberin kimdir, sorulari sorulur. Dogru cevap verince kabri genisletilir. Ruhu âla-yi illiyine yükselir.»

Sonra ibn-i Mesud su âyet-i kerimeyi okudu:

Iyilerin kitabi (yazgisi) illiyindedir. Bilir misin, illiyin nedir, yazilmis bir kitaptir. Onu makerrep melekler müsahede eder.[5]

Dedi ki: «O kitap yedinci göktedir. Kafir hakkinda ki sözü de rivayet edip su âyeti okudu:

«Evet facirlerin kitabi, siccindedir. Bilir misin siccin nedir. O yazili bir kitaptir. [6]

Dedi ki: Siccin, yerin yedinci alt tabakasidir.

Hz. Osman,in hadisi:

Ebû Davud, Hakim, Beyhaki, Hz. Osman (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettiklerine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) defin edilmek üzere olan bir cenazenin kabri yanindan geçerken söyle buyurdu:

«Su kardesiniz için istigfarda bulunun. Cevapda sebat bulmasi için dua edin. Zira O simdi sorguya çekilmektedir.»


Hz. Ömer´in (Radiyallahû anh) hadisi:

Ebu Dâvud, Hakim, Beyhaki Hz. Ömer (Radiyallahû anh)´in rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bana söyle buyurdu:

Ey Ömer, dört zira uzunlugunda iki zira´ eninde bir çukura düstip, Münker ve Nekiri görecegin zaman, durumun ne olacaktir?

Ben ey Allah´in Resûlu Münker ve Nekir nedir, dedim.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) onlar imtihan melekleridirler. Disleri, saçlari ve sesleri çok siddetli olup, yanlarinda, bir cemâatin yerde kaldirmayacagi bir sopa (kamçi) vardir. Onlara göre bir baston gibidir. Seni imtihan ederler. Bilmeyip karistirirsan onunla seni kül edercesine döverler.

Ben ey Allah´in Resûlu o zaman yine böyle miyim. Resûlullah, evet deyince. Ben üstesinden gelirim, dedim.


Ebû Nuaym, ibn-i Ebi Dünya, Acuri, Beyhaki, Ata bin Yesâr´den rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Hz. Ömer´e (Radiyallahû anh) söyle buyurdu:

«Ey Ömer, ölüp üç zira´ bir karis uzunlugunda, bir zira bir karis eninde olan bir çukura defnedilmek üzere, yikanip, kefenlenip, üstün toprakla örtülerek, sesleri bulut gürültüsü, gözleri simsek gibi olan Münker ve Nekirin sorularina maruz kaldigin, saga sola seni silkeleyip korkutacaklari zaman hâlin ne olacaktir?»

Hz. Ömer (Radiyallahû anh) Ey Allah´in Resûlu! O zaman aklim benimle beraber mi olacak? diye sordu.

Resûlullah (Sallallâhû Aley hi ve Sellem) «Evet» deyince.

Hz. Ömer (Radiyallahû anh) «Üstesinden gelirim insaallah» dedi.


Amr bin As´in. hadisi:

Müslim, Amr bin As (Radiyallahû anh) ´dan rivayet ettigine göre söyle demistir:

Benî defin edeceginizde, üstüme topragi sefkatla dökün. Bir deve yavrusunu kesmek, soymak ve etini parçalamak kadar bir vakit yanimda kalin ki sizinle ünsiyet edeyim ve Rabbimin elçilerine nasil cevap verecegim diye bakayim.


Muâz´in hadisi:

El-Bezzâr, Muâz bin Cebel (Radiyallahû anh)´den rivayet ettigine göre Resûlullah (Sallalîâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

«Içinde Kur´an okunan evin üstünde Nurdan bir çadir vardir. Denizin içinde ve kirda kilavuz olarak tâkib edilen parlak yildizlar gibi gök ehli de o nuru takib edip ona uyarlar.

Kur´an sahibi ölünce o nur çadiri o evin üstünden kaldirilir. Semâdaki melekler bakarlar, fakat o nur çadirini görmezler. Melekler onu semadan semaya karsilar ve ruhunun üzerinde namaz kilarlar. Sonra kiyamete dek ona istigfar ederler.

Kur´ân-i ögrenen her sahis, gece bir an kalkip namaz kilsa, o gece, ertesi geceye, namaza kalkmasi ve ona hafif gelmesi için mutlaka vasiyet eder. Ölünce de ehli techiziyle mesgulken, Kur´an güzel bir surette onun bas ucunda durur, kefenlerken de gögsü ve kefeni arasina yerlesir. Kabre birakilinca da ona Münker ve Nekir gelir. O zaman yine Kur´an araya girmek üzere gelir.

Onlar Kur´an´a birak bizi bunu muhasebe edelim. Kur´an ise Kabe´nin Rabbi ile yemin ederim. O benim arkadasim ve dostumdur, onu yalniz birakmayacagim. Yapacaginiz bir sey varsa yapin. Amma ben burdan ayrilmayacagim. Onu Cennete birakincaya kadar.

Sonra, Kur´an okuyucusuna dönerek:

«Ben çok sevdigin, sesli ve gizli okudugun Kur´an´im. Ben dostunum ve ben kime dostsam Allah da ona dost olur. Münker ve Nekir sualinde sana artik bir endise olmasin der. Sonra, melekler giderler. Kur´an ve arkadasi kabirde basbasa kalir. Dünyada gece uykusuz kalip, gündüzleyin mesakkate katlanip bana saygi gösterdigin gibi, sana güzel bir yatak ve elbise hazirlayacagim der ve kisa bir zamanda semaya yükselerek Allah´tan mezkur seyleri ister. Allah´da icabet edip verir. Kur´an onlari alarak altinci gökten bin melekle sahibine ulasir. Ve bir kaç dakika içinde geçen zaman için dahi halini sorar, tesellide bulunur. Kabri genislenir. Ve onlari sahibine amade eder. Ona kalk der. Melekler onu yumusaklikla kaldirirlar. Kabri dörtyüz senelik mesafe kadar genislenir. Sonra melekUr onun için güzel dösenmis yesil ipekten dösekleri, altma sererler. Ipek ku mas basucuna ve ayak ucuna serilir ve o zinet esyasiyla beraber, kabrinde kiyamete dek bir nur lambasi yakilir.

Kur´an hasre dek her gün arkadasinin evine ugrar. Hâl ve durumlarini ögrenip ona bildirir. Ana çocuguna sahip çiktigi gibi ona sahip çikar. Çocuklarindan biri Kur´an´i ögrenmeye baslasa sahibine (arkadasina) müjde verir. Kötü bîr nesli varsa, islah olmalari için Kur´an duada bulunur.

Bu hadis gariptir. Senedinde meçhüllük ve kesiklik vardir.


îbn-ül-Mübarek Zühd»deibn-i Ebi Seyfce ve Acûri «Se-ijiat»da ve Beyhhaki Ebu Derda (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettiklerine göre;

«Bîr adam,» ibnül-Mübarek´e, bana fayda verecek bir hayri ögret» dedi.

O´da, ona cevaben, eger baska bir sey istemiyorsan iste dinle! dedi.

Daracik yere düsüp senden ayrilmayi istemeyen dostlarin oraya seni birakip, toprakla üstünü örterlerken, sana iki melek gelecek. Onlar, heybetli olup Münker ve Nekir denilen meleklerdir. Rabbin, dinin ve peygamberin kimdir, diye seni muhasebeye tâbi tutacaklar. Iste o vakit cevâbini verirsen, kurtulursun ve dogru yolu bul mus olursun. Sen, bu zorluk ve korku ile beraber, ancak Allah´tan verilen bir güçle buna muktedir olabilirsin. Eger bilmezsen, Allah´a yemin ederim ki helak oldun demektir ve büyük zarara girmis sayilirsin.


Ebû Said (Radiyallahû anh)in hadisi;

Ahmed ve Bezzâr sahih bir senedle Ebû Saîd el-Hudri (Radiyallahû anh)´den rivayet ettiklerine göre, söyle demistir:

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ile beraber bir cenazede hazir bulundum. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) oradakilere hitaben söyle buyurdu:

Ey insanlar. Muhakkak ümmetim kabirde sorguya çekilecektir.

Mümin defn edilip, arkadaslar onu yalniz biraktiklarinda ona elinde bir kamçi ile bir melek gelir. Kabirde onu oturtur. Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) için ne diyorsun, onu nasil biliyorsun, diye sorar.

Mümin ise Allah´dan baska bir ilâhin bulunmadigina ve Muhammed´in onun elçisi olduguna sehâdet ediyorum, der. Melek ona, dogru söyledin, der ve ona Cehenneme bir kapi açar, orada bir yer ona gösterir. Eger iman etmeseydin bu senin yerin olacakti. Iman ettigin için ona bedel iste sana cennette su gördügün menzil verilmistir, der.

Cennetteki yerini gördügünde, oraya gitmeyi arzular, fakat ona simdi dur, denilir ve kabri çokça genisletilir.

Eger kâfir ise veya münafik ise, ona «peygamber için ne diyorsun» sorulunca o bilmem, yalniz onun için insanlar bir seyler diyordular. Ona bilmeyesin denilir. Sonra Cennetten ona bir makam gösterilir. Ve eger iman etseydin o makam senin olacakti. Simdi ona bedel Cehennemde su gördügün yer sana verilmistir, denilir. Kabri çokça daraltilir. Ve demir kamçilariyla vurulur. Öyle ki ins ve cinden baska her seyin isitecegi bir sesle bagirir.

Oradaki insanlardan bir kismi, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ´den sordular:

Ey Allah´in Resulü, elinde demir kamçiyi gören herkes korkmaya baslar, dolayisiyla cevaba güzelce muktedir olamaz, dediler.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

? Allah o zaman müminlere cesaret verir. Cevaba muktedir olurlar, diye buyurdu.


Rafi´ (Radiyallahû anh) ´in hadisi:

Ebû Rafi´den Taberani ve Ebû Nuaymin rivayet ettiklerine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bir kabrin basindan geçerken üç sefe:r «yazik» dedi.

Ben:

?Ne oldu yâ Resûlullah, bende mi bir sey gördün? dedim.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

? Hayir, su kabir var ya... Ben sahibinden soruldum, benden süphe ettigi için kurtulamadi, diye buyurdu.

Yine Bezzar, Taberani ve Beyhaki Ebû Râfi´den rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Bak el-Garkad denilen yerde Resûlullah ile beraberdim. Ben Resûlullah´in ardinda yürüyordum. Yüzümü çevirdim.

Resûlullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle dedi:

? Hayir bilmeyesin, dogruyu bulamayasin!

Ben:

? Ey Allah´in Resûlu ne yaptim, dedim.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

? Seni kastetmiyorum, dedi. Fakat su kabirdekinden beni sordular. Beni tanimadigini söyledi. Onun için öldügü günden beri kabir ilk defin oldugu halde su ile islaktir, buyurdu.


Ebû Katâde´nin hadisi:

îbn-i Ebi Hâtem, Ebû Katâde (Radiyallahû anh)´den rivayet ettigine göre söyle demistir :

«Mümin ölünce kabrinde oturtulur. Ona Rabbin kim? denilir. O ise: Rabbim Allah´dir, der.

Peygamberin kimdir? denilince!

Cevaben: Muhammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ´dir der. Üç kere böyle sorulur. Sonra Cehennemden ona bir kapi açilir, iste iman etmeseydin orasi senin olacakti, denilir.

Sonra kendisine Cennetten bir makam gösterilir, burasi senindir. Zira cevaba muktedir oldun, denilir.

Kâfir ise, kabirde oturtulur. Rabbin, peygamberin kimdir, sorulur. O, bilmem der, ona bilmeyesin denilir. O, insanlarin bir seyler söylediklerini isitirdim, der. Ona önce Cennetten bir makam gösterilir, sonra Cehennemdeki yeri gösterilir, orasi senindir. Zira cevap veremedin, denilir.

Iste «Allah Kavl-i sabit (lâ ilahe illallah) ile dünyada da ahirette de ehli imana sebat verir» mealindeki âyet-i kerimenin mânâsi budur.


Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh) ´in hadisi:

Tirmizi, Hasen gördügü bir rivayetle ve ibn-i Ebi Dünya ve Acûri ve ibn-i Ebu Asim ve Beyhaki, Ebû Hüreyre´den rivayet ettiklerine göre;

Resûîullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

Ölü kabre konunca siyah ve mavi iki melek gelirler. Birine Münker, digerine Nekir denilir, ona o adam için ne diyordun? diye sorarlar. O ise sehâdetini getirerek cevap verir. Onun için kabrini genisletir, aydinlatirlar. O bu durumunu ehline haber vermek için onlardan izin ister.

Ona «hayir gelin uykusu gibi uykuya dal, denilir. O da dirilinceye kadar öyle yatar.

Eger o ölü münafik ise, söyle der:

insanlarin o zât hakkinda bazi seyler söylediklerini isittim. Ben de onlar gibi diyordum. Baska bir sey bilmiyorum. O iki melek de, biz senin öyle dedigini biliyorduk derler. Bunun üzerine onu sikmak için yere emir verilir. Kaburgalari birbirinden geçecek sekilde yer onu sikar. Ve Kiyamet gününde Allah onu kaldirmcaya kadar öylece azap içinde kalir.


Taberani «Evsat»da ve Merdeveyh, Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh) ´den rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Resûîullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ile beraber bir cenaze ihtifalinde bulunduk. Defni bitip insanlar dagilinca, söyle buyurdu:

? Simdi onlarin ayak seslerini isitir. Ona Münker ve Nekir geldiler. Gözleri bakir kazanlari gibi, disleri öküz boynuzuna benzer. Gök gürültüsü gibi sese sahiptirler. Onu oturturlar. Ona neye ibadet ettigini, peygamberinin kim oldugunu sorarlar. Eger Allah´a ibadet edenlerden ise;

ben Allah´a ibadet ederdim. Peygamberim ise Mu hammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)´dir. Bize mucizeler gösterdi. Biz de ona inandik ve ona uyduk, der.

Iste «Allah iman edenleri kavli sabit ile dünyada da âhirette de korur.» mealindeki âyetin mânasi böyle gerçeklesmis olur.

Ona denilir ki, imanla dünyaya geldin. Ve imanla öldün. Ve iman üzere dirileceksin. Sonra kabrinden ona Cennete bir kapi açilir.

Eger süphede ise, bilmem der, yalniz insanlarin söylediklerini söylerdim, der. Ona, süphe ile geldin ve süphe üzere öldün ve süphe üzere dirilesin, denilir. Sonra ona cehnneme bir kapi açilir. Üstüne öyle akrep ve yilanlar musallat olur ki, sayet birisi dünyaya (T)ükürse, dünyada hiç bir sey bitmez. Ve onu sikmak için yere emir verilir. Onu öyle sikistirir ki, kaburgalari birbirinden geçer.


Hennâd, «Zühd»de ibn-i Ebi Seybe, ibn-i Cerir, ibn-i Münzir, ibn-i Hibban, Taberani, ibn-i Merdüveyh, Hakim, Beyhaki, Ebu Hüreyre (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettiklerine göre, Resûîullah (Sallallâ hû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

«Allah´a yemin ederim ki, ölü kabre konulunca dönen tesyicîlerin ayak seslerini isitir. Mümin ise, namazi bas ucunda, zekâti saginda, orucu sol tarafinda ve iyilikleri ise ayaklari yaninda durur.

Sorgu melegi bas ucuna gelmek ister. Namazi, hayir benden geçit yoktur. Saginda zekât, solunda orucu, ayak ucunda iyilikleri bizden de geçit yok, derler.

O vakit melek ona otur, der. O da oturur. O an ölüye göre günes batmak üzeredir. Ona senden soracaklarimiza cevap ver, denilir. O ise melege, birak beni, aksam namazini kilayim da ondan sonra benden sor, der.

Melek ona, simdi kilarsin, sorduklarimiza cevap ver.

Ölü: neyi soruyorsunuz, der.

Melek, ona, sen içinizdeki adama ne dersin.

Ölü, «Ben onun Allah´in Resulü olduguna sehâdet ederim, getirdigi âyetleri tasdik et tik ve ona uyduk» der.

Melek ona, Evet, dogru söyledin. Bu iman üzere geldin ve iman üzere gideceksin ve o sekilde de hasrolacaksin. Bundan sonra gözü kestigi kadar kabri genislenir.

Iste bu ölüde Allah´in su sözü tahakkuk eder:

«Allah, dünyada da Ahirette de ehl-i imana Kavl-i sabit ile kuvvet verir.»[7]

Sonra, ona Cehennemden bir kapi açilip, bir mekân gösterilir ve eger iman etmeseydim bu gördügün senin olacakti, denilir. O zaman ölünün nesesi daha da artar.

Bunun ardinda Cennet´den bir yer ona gösterilir. îste bu Allah´in sana hazirladigi bir yerdir» denilir ve o, daha da sevinir.

Cesedi topraga dönüsür. Ruhu da Cennette agaç üstünde duran yesil bir kusun içine girer, orda gezer.

Kâfir ise, etrafinda koruyucusu olmaksizin melek kendisine varir. Korkulu bir sekilde oturtur. Resûlullah´i ondan sorarken, ismini bilmez. Ona bilmeyesin, denilir. Böyle yasadin ye böyle hasr olacaksin, denilir. Kabir ona daralir. Kaburgalari birbirine girer. Iste Allah´in su sözü bunda böyle gerçeklesir.

Kim ki benim zikrimden yüz çevirirse ona dar bir hayat vardir. Ve kiyamet gününde kör olarak hasredilecektir. [8]

Ona önce Cennetten bir makam gösterilir. Ve eger iman etseydin bu senin olacakti, denilir. Ve cehennemden Allah´in ona hazirladigi yeri gösterirler hayret ve feryadi daha da artar.

Ebû Ömer ed-Darir dedi ki: Hammad bin Selemeye dedim :

Yukarda bahsedilen kisi ehli Kibleden mi? O evet dedi. Ebu Ömer dedi ki;

O insan sehadet getiriyordu. Fakat inanmadan, insanlardan Isittigi gibi söylüyordu. Iman onda bir bilgi olarak kalbine yerlesmemisti.


Taberani «Evsat»da Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettigine göre:

Kabirde melek ölüye, bas ucundan gelmek istediginde, Kur´an okuyusu, ayaklari yanindan gelmek istediginde, sadakalari, sag ve solundan gelmesinde ise, camiye gitmesi o melege engel olur.

Sabir kenarda durup, söyle der: Eger bir açik kapi bulsaydim ona da ben bakardim.


îbn-i Ebi Dünya, Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh) ´dan rivayet ettigine göre söyle demistir:

Meyyit kabre konuldugu zaman iyi amelleri ona gelir. Etrafini tutarlar. Azap ona basucundan gelse, Kur´an kiraati, karsisina çikar. Ayaklari tarafindan gelse, namaza kiyami karsisina çikar. Elleri tarafindan gelse,

Vallahi biz ancak, sadaka ve dua için uzanirdik. Sana (ey azap) yol veremeyiz, derler. Azap agzi tarafindan gelmek istedigini zaman, zikir ve oruç ona karsi gelirler.

Ravi dedi ki; namaz dahi karsi gelir.

Sabir kenarda durur. Eger açik bir gedik bulsaydim, ona da ben karsi gelirdim.

Böylelikle, onun salih amelleri, kisinin akrabasi kendisini savundugu gibi, onu savunurlar.

Bunun üzerine ona, uyu! Cenab-i Hak senin bu yatagini mübarek kilsin. Ne iyi dostlarin var. Ve ne iyi arkadaslarin vardir! denilir.


îbn-i Ebi Dünya ve ibn-i Mende, Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh) ´dan rivayet ettiklerine göre, söyle demistir:

Mümin sekerâta girdigi ve ruhu cesedinden çiktigi vakit, melekler söyle der:

Güzel ruh, güzel bir cesetden çikmistir.

Evinden kabrine götürüldügü vakit, ister ki, onu çabuk götürsünler. Kabrine birakildigi zaman biri gelir, basindan tutmak ister. Onun secdesi onunla o gelen arasina girer. Karnindan tutmak ister. Oruç araya girer. Elini tutmak isteyince sadaka araya girer. Ayagindan tutmak isteyince namaza kiyami ve ayaklariyla camiye yürümesi araya girer.

Bundan sonra, Mümin daha asla korkmaz. Korkutmak için hangi yaratik gelse de...

Sonra Cennetteki makamini ve Allah´in ona hazirladigi seyleri görünce, Allah´im beni menzilime kavustur, der.

Ona: Git, gözün aydin olarak yat. Daha sana kavusmasi gereken kardeslerin vardir, denilir.

Kafir ise, sekerata girip, ruhu cesedinden çikinca, melekler:

Ne pis bir ruh, ne pis bir cesetten çikmis! Evinden kabre götürüldügü zaman geciktirilmesini ister. Ve beni nereye götürüyorsunuz, diye bagirir.

Kabrine konulup, Allah´in Ona hazirladigi Cehennemi görünce Allah´im! beni geri gönder ki tevbe edip iyi ameller isleyeyim» der..

. Ona sen çok yasadin denilir. Sonra Kabri daralir, kaburgalari birbirinden geçer. Ürkülmüsün uykusu gibi bir uyku ile uyur ve irkilir. Yerin akreb ve yilanlari her taraftan ona hücum eder.



Konu Başlığı: Ynt: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Mart 2010, 15:55:55
Bezzâr ve Ibn-i Cerir «Tehzibü´l-Asâr»da Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh) ´ dan ki Resûlullah´a nisbet etmistir rivayet ettik lerine göre söyle demistir:

Mümin basina ölüm gelip de gördügünü görünce ruhunun çikmasini ister. Allah da onu huzuruna almayi sever.

Müminin ruhu göge yükseltilir, diger müminlerin ruhlari gelip ondan dünyada tanidiklarini sorarlar. O, ben filani (dünyada) biraktim deyince, tuhaflarina gider. Ve filan öldü deyince diger ruhlar, onun ruhu bize getirilmedi. Demek ates arkadaslarinin ruhlari içine götürüldü, derler.

Mümin, kabrinde oturtulur. «Rabbin kimdir?» diye melek ona sorar

O, «Rabbim Allah´dir» der.

Melek; Peygamberin kimdir?» der.

O «Peygamberim Muhammed´dir» der.

Melek» «Dinin nedir?» diye sorunca;

O «dinim Islam´dir» der.

Bunun üzerine ona kabrinden bir kapi açilir. Ona, makamina bak ve gözlerin dinmis olarak yat. Kiyamet gününde Allah onu diriltince sanki, hafif bir uyku kestirmis gibi kalkar.

Eger o ölü, Allah´in düsmani ise, ölüm ona gelip, o, gördügünü görünce asla ruhunun çikmasini istemez. Allah da onu huzuruna almak istemez.

Kabrinde oturtulup «Rabbin kimdir?» denilince O «bilmem» der. Ona «bilmeyesin» denilir. «Peygamberin kimdir?» denilince, yine «bilmem» der. Ona «bilmeyesin» denilir. Ona da kabrinden Cehenneme bir kapi açilir. Ve öyle bir darbe yer ki, ins ve cinden baska hersey isitir. Sonra ona irkilmisin uykusu gibi bir uykuya dal denilir. Sonra kabri ona öyle daralir ki, kaburgalari birbirine geçer.


Ibn-i Ebi Dünyâ, Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh) ´den rivayet ettigine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Hz. Ömer (Radiyallâhû anh) ´e:

? Ey Ömer Münker ve Nekir´i görecegin zaman halin ne olur, bilir misin? dedi.

Hz. Ömer (Radiyallâhu anh) :

? Münker ve Nekir nedirler? dedi. Resûlullah (SaHalâhû Aleyhi ve Sellem) :

? Onlar kabirde sorgu melekleridirler. Sesleri gök gürültüsü, gözleri simsek gibi, saçlari yerde çekilir, disleriyle yeri kazarlar. Ve bir cemâatin yerden kipirdatamayacagi bir demir sopayi da yanlarinda bulundururlar, buyurdu.


îbn-i Mâce, Ebû Hüreyre (Radiyallâhu anh) ´dan rivayet ettigine göre, Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdular:

«Ölü kabre birakilir. Salih kul kabirde korkusuz bir sekilde oturur. Ve ona «kimlerdensin?» denilince. O: «Ben Islâmi kabul edenlerdenim» der.

Peygamber hakkinda sorulunca:

«Allah´in Resulüdür, Kur´an´la gelip kendisini tasdik ettik.» Sonra ona;

«Allah´i gördün mü?» denilir. O ise;

«Hayir kimse onu görmeye muktedir olamaz» der. Sonra birbirini yiyen ve yakan Cehenneme bir pencere ona açilir. «Allah yârdimiyle ondan korundugun Cehenneme bak» denilir.

Daha sonra ona Cennetten bir pencere açilir. O da, o yerin güzelligine bakar, ona «Iste orasi senindir».

Yine ona söyle denilir: «Yakin üzere idin. Yakin üzere de öldün, insaallah yakin üzerine de hasr olacaksin.» denilir.

- Kötü adam ise korkulu, çarpilmis bir tarzda kabirde oturur. Ona da «kimlerdensin» denilince. «Bilmem» der.

Ve ona «Peygamber için ne bilirsin» denilince de

«Bilmem, insanlar onun için bir seyler diyorlardi, ben de öyle derdim» der.

O vakit önce Cennetten bir pencere ona açilir. Güzelligini temasa eder. Ve ona, «orasi senin olacakti amma sana nasib olmadi» denilir. Daha sonra da Cehennemden de ona bir pencere açilir. Birbirini yiyen o cehenneme bakar, ona «Orasi senin karargâhindir» denilir.

Sonra ona: «Sek ve süphe üzere idin. Öyle de öldün ve öyle hasr olacaksin» denilir.


Esma´nin hadisi:

Ibn-i Ebi Seybe ve Buharî Hz. Ebû Bekir radiyallâhu anh,in kizi Esma (Radiyallâhu anhâ)´dan rivayet ettigine göre, söyle demistir :

Resûlullah (Sallalâhû Aleyhi ve Sellem) ´den isittim söyle buyurdu :

«Bana vahy edildi ki, sizler kabirlerinizde imtihan edileceksiniz. Benden sorulacaksiniz. Yakin üzre olan mümin, beni taniyip Muhammed Allah´in Resulüdür. Bize hidayet ve Kur´an´la geldi. Biz kabul edip ona uyduk´ der. Ona ´Senin mümin oldugunu bildik saglikla uykuya dal´ denilir.

Münafik ve süpheli ise «Bilmem insanlar birseyler diyorlardi; ben de öyle derdim» der.


îmam Ahmed, Esma (Radiyallahû anhâVdan, o da Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)´den naklettiklerine göre;

Insan kabrine konuldugu zaman, eger mümin ise, namaz, oruç gibi amelleri etrafini sararlar. Melek, namaz yönünden gelir. Namaz onu çevirir. Oruç tarafindan gelir, oruç onu çevirir. Bu sefer ona uzaktan seslenir. Otur, der. Oturur. Bu adam yani Muhammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) hakkinda ne diyorsun? O, O´nun, Allah´in Resûlu olduguna sehadet ederim.» der. Ona, «Ne bilirsin. Onu gördün mü?» denilince, O, «Sehâdet ederim o Allah´in Resulüdür der.

Buyurdu ki; O vakit melek, ona, söyle der:

«Bu yakin üzere yasadin ve öyle öldün ve öyle dirileceksin.»

Eger o insan günahkâr veya gafil ise, melek ona gelir. Onu çe virecek, hiç bir sey orada yok. Melek onu oturtur ve, bu adam hakkinda ne diyorsun? der.

O, «hangi adam» der. Melek, «Muhammed» der. O, «bilmem, insanlar birseyler diyordu, ben de ayni seyi derdim der.

Melek, ona «Öyle yasadin ve öyle öldün ve öyle dirileceksin.» der.

Buyurdu ki, Ona bir hayvan musallat olur. Beraberinde bir jop vardir. Eklemleri, deve horgücü gibi ates korlaridir. Allah´in istedigi kadar, ona vurur. Hem de isitmez ki ona acisin.


îmam Ahmied ve Beyhaki sahih bir senedle Hz, Âise (Radiyalla hû anhâ) ´dan rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Bize bir yahudi kadini geldi. Kapida durup yemek istedi. Deccâlin fitnesinden ve kabir azabindan korunmamiz için dua etti.

Ben hep onu durdurmaya çalistim. Ta Resûlullah geldi. Ben Resûlullaha dedim ki:

«Ey Allah´in Resûlu. Bak bu kadin ne diyor. Resûlullah, «ne diyor» diye sordu.

Ben: «Allah sizi deccalin fitnesinden ve kabir azabindan korusun diyor» dedim.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) kalkti ve ellerini açarak, deccalin fitnesinden ve kabir azabindan istiâze etti. Sonra da söyle dedi:

«Her peygamber kendi ümmetini deccalin fitnesinden ikaz etmistir. Ben de sizi ikaz ediyorum. Hiç bir peygamberin demedigini size bildiriyorum. Deccal kördür. Allah kör degildir. Deccal´in iki gözü arasinda «bu kâfirdir» diye yazilidir. Her mümin o yaziyi okuyabilir.

Kabir fitnesi ise benim için imtihan edileceksiniz. Benden sorulacaksiniz. Ölü, mümin ise, korkusuz olarak kabirde oturtulur. Sonra ondan; «Dünyada iken kimlerdendin?» diye sorulur.

O, «Islam milletindendim» cevâbini verir. «Muhammed için ne dersin?» denilir.

O, «Allah´in kulu ve Resulüdür. Kur´an´la bize geldi. Biz onu tasdik ettik» der. Ve ona Cehenneme bakan bir kapi açilir. «Siddetli olan atese bak» denilir.

Ona «Iste eger iman etmeseydin o senin olacakti» denilir.

Sonra Cennetteki yerini ona gösterirler. Güzelligini temasa eder.

«Orasi senindir. Yakin üzere idin. Öyle de öldün ve öylece hasir olacaksin» denilir.

Ölü kötü biri ise, kabirde korkudan kalbi kopacak bir sekilde oturur.

«Kimlerdendin, Muhammed için ne biliyorsun?» diye sorulunca «bilmem» cevâbini verir.

«Insanlar birseyler derdi. Ben de Öyle diyordum,» deyince ona önce cennetten bir yer gösterilir. «Eger imant etseydin orasi senin olacakti. » Daha sonra cehennemdeki yerini gösterirler. «Iste burasi senindir. Süphe üzere idin. Öyle Öldün ve öyle hasr olacaksin» denilir. Ve azap verilir.

Beyhaki de aynisini rivayet etmistir.


Bezzar, Ebû Hüreyre´den o da Âise (Radiyallahû anhâ) ´den rivayet ettiklerine göre söyle demistir:

Bu ümmet kabirde imtihan edilecektir. Ben ise zaif bir kadinim nasil dayanacagim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:

«Dünyada da Ahirette de Allah, ehli imana kavli sabit ile sebat verir.»


Beyhaki, Âise (Radiyallahû anhî´dan rivayet ettigine göre: Rasülullah (Sallallâhû Aleyhi ye Sellem) söyle buyurdu:

Kabirdekiler benden sorguya çekilirler. Ve «Allah ehli imana dünyada da Ahirette de kavl-i sabit ile sebat verir» âyeti bunun Rehakkinda nazil oldu.


îbn-i Ebi Dünya, Hz. Âise (Radiyallahû anhâ)´dan rivayet ettigine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) söyle buyurdu:

«Müminin cenazesi yola koyulunca, Allah askina beni acele götürün» diye bagirir.

Kabre konulunca ameli onu sarar, himayesine alir. Namaz saginda, oruç solunda, Emri maruf isleyisi ayak ucunda durur. Azap meleklerine müsaade etmezler. Her aza dünyada iken ibadet özelliklerini anlatirlar. Iyi olmayan biri ise insandan baska her seyin duyacaklari bir sesle bagirir. Eger insan gitseydi ya bayilir veya delirirdi.


Imam Ahnied «Zühd»deEbû Nuaym, Tavus tarikiyle Hilye´de rivayet ettiklerine göre;

Ölüler kabirde yedi gün sorguya çekilirler. O, o günlerde onun adina dünyada hayir maksadiyle taam verilmesini sever.


Ebu Nuaym, Enes bin Malik (Radiyaîlahû anh) ´den rivayet ettigine göre söyle demistir: Ashab´dan biri ölmüstü. Defin isi bittikten sonra Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) kabri basinda durup bakbik.

«Inna lillah ve inna ileyhi raciun» deyip ona söyle dua etti.

«Yâ Rab bu sana varmistir. Kendisine varilanlarin en hayirlisi sensin. Kabri ona genis kil. Gök kapilarini rahmetle ona aç. Amellerini kabul et, sorguda lisanina sebat.


El-Hakim, Nevâdir´ül-Usûl´da Süfyan-i Sevri´den rivayet ettigine göre söyle demistir

Kabirde ölüden «Rabbin kimdir?» diye sorulunca seytan görünüp kendisine isaret eder. «Rabbin benim» diye telkin eder. Hakim dedi ki:

Resûlullah´ui «Definde denilen seyler» babinda geçen hadisi bu sözü teyid eder. Zira Resulullah dua ederken «onu seytandan koru» demistir. Eger seytanin orda tesiri olmasaydi öyle dua etmezdi.

Ibn-i Sahin, «Sünnet»,te... Râsit´den rivayet ettigine göre söyle dedi:

Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

Delilinizi ögreniniz, çünkü sorguya çekileceksiniz diye bize buyuruyordu. Peygamberin bu tavsiyeleri öyle sik idi ki, Ensar ölülerine ve erginlige gelen çocuklarina kabirde Münker ve Nekir´e karsi denilecek cevaplari telkin ediyorlardi...


Esselefi, Tuyuriyatta, Sehl bin Ammar (Radiyallahû anh)´dan rivayet ettigine göre söyle demistir:

Yezid bin Harun´u ölümünden sonra rüyamda gördüm. «Allah sana ne yapti,» diye sordum.

O söyle dedi:

«Beni kabre koyduklarinda iki melek geldi. Dinin, rabbin, peygamberin kimdir?» diye sordular.

Ben beyaz olan sakalimi tuttum. «Böyle sorular benim gibilerden de sorulur mu? Ben seksen sene insanlara bunu ögrettim,» deyince beni birakip gittiler.

«Sen Cerir bin Osmandan ders okudun mu?» diye sordular.

Ben «evet» dedim.

Onlar, «Cerir, Hz. Osman´i sevmezdi. Allah da Cerir´i sevmez» dediler.


Lalkai, Sünnette, Havsere bin Muhammed el-Minkariden rivayet ettigine göre söyle demistir:

Yezid bin Hanimi rüyada gördüm, bana söyle dedi:

Münker ve Nekir gelip beni oturttular. Sorguya çekip Rabbin kimdir?, Peygamberin kimdir?, dinin nedir? dediler.

Ben ak sakalimi tuttum, benim gibilerden de mi sorulur? Ben Yezid bin Harunum. Dünyada altmis sene bunu insanlara ögrettim.

Onlardan biri: «Dogru söyledin. Gelin gibi uykuya dal. Bu günden sonra sana korku yok tur» dedi.



îbn-i Ebi Dünya, ibn-i Cerir, Yezid bin Tarif el-Becliden rivayet ettiklerine göre, söyle demistir:

Kardesim öldü. Defnedildiginde sol kulagimi kabrinin üstüne koydum, zaif bir ses, (kardesimin sesini) isittim. «Allah» dedi. Baskasi dinin nedir? dedi. O «islam» dedi.


îbn-i Ebi Dünya, «el-Kubûr» kitabinda ve ibn-i Cerir, «Tehzip» kitabinda, el-Ala bin Abdulkerim yoluyla rivayet ettiklerine göre söyle demistir :

Bir adam öldü, gözleri az gören bir kardesi vardi. Dedi ki:



Biz onu defnettik. Millet dagildigi zaman, basimi kabrin üstüne koydum. Birden kabrin içinden, bir ses isitiyor oldum! «Rabbin kimdir, peygamberin kimdir, dinîn nedir?» Kardesimden isittim, söyle diyordu: «Rabbim Allah, Muhammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) peygamberimdir». Ben Onu da sesini de tanidim.

Sonra, ok gibi bir sey kabrin içinden kulagima yükseldi. Vücudum titredi. Ben de ayrildim.



Ebu´l-Hasan bin el-Berra el-Abdi, «Er-Ravda» kitabinda Dahhak´a yükselen senediyle rivayet ettigine göre, söyle demistir:

Bir kardesim vardi. Ben cenazesine kavusmadan, defn edilmisti. Kabrine geldim. Onu dinledim. Baktim ki «Rabbim Allah, Islam dinimdir» diyor.


Tarih-i ibn-i Neccar´da senediyle Ebu´1-Kasim bin Hibetullah bin Selam´dan rivayet edildigine göre, söyle demistir:

Yaninda okudugumuz bir üstadimiz vardi. Onun bir arkadasi öldü. Üstad onu rüyada görüp «Rabbin sana ne yapti?» deyince, O «Rabbim beni bagisladi» dedi. Üstad:

Münker ve Nekir ile ne yaptin?» deyince;

O: «Ya Üstad beni oturtup ´Rabbin kimdir. Peygamberin kimdir; dedikleri zaman, Allah bana ilham etti. Ben, Ebû Bekir ve Ömer hakki için beni birakin» dedim. Onlardan biri digerine, «bize karsi büyük bir seyi sefaatçi yapti, birak onu» dedi. Beni birakip gittiler.



Konu Başlığı: Ynt: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Mart 2010, 15:56:32
Lâlkâi, «Sünnet»te senediyle Muhammed bin Nasr es-Saigden rivayet ettigine göre söyle demistir:

Babam, taniyip tanimadigi cenazelerin namazmi kilmaya meftundu. Bize dedi ki;

«Ey ogulcugum. Bir gün bir cenazenin yaninda idim. Onu defnettikleri vakit, iki kisi kabrine indiler. Sonra, biri çikti digeri kaldi. Halk, toprak atmaya devam ediyordu. Ben «ey millet, ölü ile beraber, bir diriyi de defnediyorsunuz» dedim.

Onlar, «kabirde baska kimse yok» dediler. Ben, «belki de bana öyle göründü» dedim.

Sonra, ben döndüm ve mutlaka iki kisi gördüm, biri çikti, digeri kaldi. Allah bu sirri bana açmadikça burdan ayrilmayacagini, dedim. Kabrin yanma geldim. On sefer Yasin. ve Tebâreke´yi okudum. Aglayip Yâ Râb gördügümü bana çöz. Bu durumda, akil ve dinimden korkuyorum, dedim.

Kabir yarildi. Içinden bir sahis çikti. Bana bakmadan gitti.

Ben «Ma´budun hakki için, senden bâzi seyler sormadikça gitmeyeceksin» dedim

Yine bana bakmadi. Ben, ikinci ve üçüncü sefer söyledigimde bana yöneldi.

Ve «Sen Nasr es-Saig´sin» dedi, ben evet» dedim.

O, «beni tanimiyorsun» dedi.

Ben: «hayir» dedim.

O:

«Biz Rahmet meleklerinden iki melekiz. Ehli Sünnet kabrine konuldugu zaman, onlara müekkel kilindik. Kabirlerine inip onlarin verecegi cevabi onlara telkin ederiz» dedi ve birden kayboldu.



Üstad Abdülgaffar el-Kusi «Tevhid» kitabinda söyle demistir:

Seyh Nasiruddinin evi yaninda idim. Seyh Bahauddin el-Ahrhiim de gelmisti. Cübbesini alip omuzuma attim.

Bana dedi ki, Seyh Ebû Yezid´in hizmetçisi de onun cübbesini omuzunda tasiyordu. Salih bir adam idi. Bu münasebetle, söz Münker ve Nekir´e geldi: Ebu Yezid´in hizmetçisi ki Magripli idi, demisti ki;

sayet benden sorsalar, onlara cevap verecegim. Ona, senin cevap verdigini kim bilecek, demisler. O, kabrimi dinleyin isitirsiniz, demis. Magripli öldügü vakit kabrinin üstüne durup sorgusunun yapildigini görmüsler.

O: «Benden soru mu soruyorsunuz? Halbuki ben Ebu Yezid´in cübbesini omuzunda tasimis adamim.» demis. Bunun üzerine melekler onu birakmislar. [9]



Bâzi Faideli Meseleler

Birinci Mesele:

Kurtûbi demis ki:

Bâzi hadislerde iki melegin, bâzilarinda da bir melegin sorgu için gelmesi, varid olmustur. Bunda bir tezat yoktur. Zira kisilere göre melek sayilari degisebilir. Bâzilarina siddet ve korkunun fazla olmasi için iki melek gelir. Bâzilarina tahfif için yalniz bir tane gelir.

- Bâzi âlimler demisler ki, iki melek gelse bile yalniz biri sorar. «Bir melek gelir» hadisi bu tevil ile yorumlanabilir.

Suyuti diyor ki bu tevil daha isabetlidir. Zira iki melegin sorgu için geldikleri çok hadislerde vârid olmustur.



Ikinci Mesele:

Yine Kurtûbi demistir ki: Kabirdeki suâl ve cevap hakkindaki hadisler degisiktir. Bu degisiklik sahislara göre olmustur. Bâzilari akaidin bir kismindan sorulur. Bâzilari bütün akaitten sorulur.

Kurtûbi demis ki; muhtemelen, bu degisiklik bir kisim hadislerin kisa zikredilmesindendir . Baskani ise ayni hadisi tam zikretmistir.

Ben diyorum ki, bu ikinci ihtimal daha dogrudur. Çünkü çok hadisler bunu gösterir. Evet o hadislerde hassaten, Ebû Davud´un, Enes (Radiyallahû anh)´den ettigi rivayetinde «Bu sorulardan sonra bir sey sorulmaz» denmektedir.

îbn-i Merdüveyh´in rivayetinde de. Bu sorulardan baska sorulmaz» kaydi vardir.

Bundan anlasilir ki, mümin akaidin gayrisi olan dini emir ve nehiylerden sorguya çekilmez.


Beyhaki´nin, îkrime tarikiyle, Ibn-i Abbas Radiyallahû anhüma´dan rivayet ettigine göre;

«Allah ehl-i imani kavli sabit ile, dünyada ve âhirette de tesbit eder. (korur),[10] mealindeki -âyet-i kerime hakkinda söyle demistir. Kavl-i sabit sehâdet kelimesidir. Ölümden sonra kabirlerde o kelime onlardan sorulur.

Bu mesele Ikrime´den sorulmus. O, Peygambere imandan ve tevhid´den sorguya çekilirler, demis.

r>
Üçüncü Mesele:

Ben diyorum ki, bir rivayette: «Bir oturusta, ölü üç sefer sorguya çekilir» varid olmustur. Diger rivayetlerde ise bu konuda bir sey yoktur. Onlar da evvelki rivayetlere hami edilir. Veya sahislara göre durum degisiktir.

Tâvus´dan rivayet edilen: «ölülerin yedi sefer sorguya çekildikleri» hadisi daha evvel geçti.



Dördüncü Mesele:

Kacli demis ki; yeryüzünde kalip defn edilmeyen cenazeler de sorguya çekilirler. Cenâb-i Hak onlari imtihan altinda olan bizlerden perdeler. Melek ve seytanlari görmemizi engelledigi gibi.

Bâzilari demis ki; asilan insana hayat geri döner, fakat biz farkina varmayiz; tipki bayilmisi ölü zannettigimiz gibi..

Ve gömülemeyen cenazelerden, soru soruldugu gibi; kabir yerine hava onu sikistirir. Kalbinde iman olan kimse bunu igrenç görmez.

Parçalari dagilmis cenazelerin durumu da böyledir. Allah, bir kisim, veya tüm parçalarinda hayat yaratir. Ve ona sorulari tevcih eder.


Îmam´ül-Harameyn´in nakline göre bâzilari demis ki; bu, Kâlu Belâ´da Allah´in, Âdem´in zürriyetini konusturdugu kadar kudretine zor degildir.



Besinci Mesele:

îbn-i Abdulber, demistir ki: Kabir suali, ancak mü´mine ve zahiren mü´min görünen münafiga yöneltilir. Kâfir ise, zaten Onun isi bellidir.

Kurtûbi ve îbn-i Kayyim ona muhalif gidip demisler ki, sual hadislerinde, kâfir ve münafigin sorguya çekileceklerine dair sarahat vardir.

Ben Suyûti) diyorum ki, onlarin dedigi, mümkün degil. Çünkü kâfir ve münafik kaydi hiç bir hadîste beraber gelmemistir. Ancak bazi rivayetlerde, münafik; bazilarinda da, onun yerinde kâfir ifadesi vardir. Ve bu kâfir ifadesi münafik mânâsina hamledilir. Çünkü Esma (Radiyallahû anhâ)´nin hadisinde, münafik veya süpheci ifâdesi vardir. Kâfir kelimesi zikredilmemistir.

Taberani´den mervi Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh)´in hadisi nin sonunda, Hammad ve Ebû Ömer ed-Darir´in sözleri bunu sarahate kavusturur.



Altinci Mesele:

Hakim-i Tirmizi demistir ki:

> «Kabir suali bu ümmete hasdir. Zira önceki kavimlere peygamber gönderilirdi. Iman etmeseydiler onlara hemen azab gelirdi.»

Muhammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) rahmetle gönderildigi zaman azab kaldirildi. Kiliç verildi, ta ki kiliç korkusuyla Islam´a girenler olsun, sonra iman kalblerine yerlessin. Bundandir ki münafiklik ortaya çikmis. Zahiren imanli görünüp gizlice kâfir olanlar vardir. Kabirde melekler onlari imtihan ederler ki, iç yüzlerini ortaya çikarsin.»

Bu rivayete karsi çikanlar var. Kabir suâlinin her ümmete samil oldugunu söylemisler. Herbiri, çesitli delillerle dâvalarini teyicl etmeye çalismislar.

Ibn-i Abd´ilber demis ki, «yalniz bu ümmetin sorguya çekilecegine delil su sözlerdir.» :

Bu ümmet sorguya çekilecektir.» «Bana vahy edildi ki. sizler sorguya çekileceksiniz.»



Yedinci Mesele

Yine Hakîm-i Tirmizi demistir ki:

«kabirdeki sorgu meleklerine fettan hirpalayici, denilmesinin sebebi, sorgularinda kovulma oldugu ve yaradilislari sert ve kaba olduklarindandir. Ve onlara Münker ve Nekir (bilinmezler) denilmis. Çünkü yaradilislari ne insana, ne meleklere, ne hayvanlara, ne de böceklere benzemektedir. Onlar, harika bir yaratiktirlar. Yaralilarinda bar kanlara bir ünsiyet, bir aliskanlik olmuyor. Allah onlari Berzah âleminde görüs ve sebat için mü´minlere bir ikram olarak yaratmis. Münafikin ayiplarini hasirde görünmeden önce, ortaya döküyor ki, kabirde azabi hakk etsinler.

Ben diyorum: Bu gösteriyor ki, Münker, «kaf in» üstünüyledir. Lügatte, kesin olan durum da budur.

Safiî arkadaslarimizdan ibn-i Yûnus demistir ki, mü´minin sorgusuna gelen iki melegin ismi Mübesser ve Besir´dir.



Sekizinci Mesele:

Kurtubî demistir: Eger denirse ayni anda birbirinden uzak yerlerde iki melek nasil bütün ölüleri sorguya çekebilir?

Cevâbi sudur: o meleklerin cismen büyük olmalari bunu gerektirir. Bir toplulukta ayni anda çok kisileri tek konusma ile sorguya çekerler. Her ölü zanneder ki o sorgu yalniz ona mahsustur. Allah Teâla onu diger ölülerin cevâbini isitmekten men eder.

Ben derim: Hafaza ve diger görevli meleklerin çoklugu gibi, sorgu ya hazirlanan meleklerinde çoklugu muhtemeldir.

Sonra arkadaslarimizdan, Hüleymiyi, bu ihtimali kabul ettigini gördüm. O «Minhac»,inda söyle demistir:

Bana öyle geliyor ki, sorgu melekleri büyük bir cemaattirlar. Bâzilarina Münker, bazilarina da Nekir denilir. Her ölüye onlardan iki melek gönderilir Tipki amellerini yazmaya müekkel meleklerin iki oldugu gibi...



Dokuzuncu Mesele:

Mü´min için kabrin genisligi hakkinda geçen hadisler degisiktirler. Fakat aralarinda çeliski yoktur. Çünkü, bu, mü´minin, salihlikteki derecesine göre, degisir.



Onuncu Mesele

. Asrin Hafizi Seyhül-Islam Ebü´l-Fadl ibn-i Hacer´den sorulmus bazi sorulur.

Birinci soru: Ölü oturarak mi sorguya çekilir, yoksa yatarak mi?

Cevapi: Oturdugu halde sorulur.

Ikinci soru: Ruh, eskiden vücût elbisesini´giydigi gibi, kabirde yine cesedin içine girer mi?

Cevap: Evet girer. Fakat, bu konudaki rivayetlerin açiklanmasi, ruhun vücudun üst kismina girdigini gösterir.

Üçüncü soru: Ölü peygamberi kabrinde görür mü?

Cevap : Sözü delil olmayan bâzilarinin iddiasindan baska bir hadis yoktur. Yalniz bâzi hadislerde, «Bu adam hakkinda ne diyorsun?» ifadesi vardir. Yani, Kabirde Peygambere isaret edilmistir. Demek ölü Peygamberi görür.

Bunda da bir delil yoktur. Çünkü zihinde hazir olan birisine isaret olabilir.

Dördüncü soru: Çocuklar kabirde sorguya çekilir mi?

Cevap: Açik odur ki, mükellef olmayanlar sorguya çekilmezler.

Ibn-i Kayyim demistir ki: Hadisler sorgu aninda ruhun cesede iade edildigini tasrih ederler. Fakat bu iade ile, bizim alistigimiz, mutad hayat elde edilmez ki, ruh bedenin idare ve tedbiriyle ugrasip yemek ve içmeye muhtaç olsun. Bu iade ile ancak, bir çesit hayat elde edilir ki, onunla sorguya çekilir, imtihan edilir.

Nasil ki, yatanin hayati, uyanigin hayatindan degisik bir seydir. Ve, uyku ölümün kardesidir. Ve uyuyana hayatsizdir dedirtmiyor. Öyle de, ruhun iadesinde Ölünün hayati, dirinin hayatindan baska bir seydir. O, öyle bir hayattir ki, sahibine ölü dedirt meye mani degildir. O, ölüm ile hayat arasi bir seydir. Uyku ikisinin arasinda bir derece oldugu gibi...

Hadis, ruhun devamli olarak vücutta, kaldigini göstermiyor. Ancak, ruhun misalinin, devamli olarak kabirle iliskisi oldugunu gösteriyor. Vücût, çözülse, parçalansa, dagilsa da...


Ibn-i Teymiyye de demistir ki:

Sual vaktinde ruhun bedene iade edildigine dair, hadisi mütevâtirdirler.

Ruhsuz olarak, bedenin sorguya çekildigi, bir gurubun görüsüdür, îbn-i Zaguni onlardandir...

Bu görüs, îbn-i Cerir´den de anlatilmis. Cumhur Onu reddetmis. Bunlara karsi da ruhun bedensiz olarak sorguya çekildigini söylemisler. Ibn-i Hazm, ibn-i Akil, ve ibn-i Cevzi gibi zatlar, bunu söylemisler. Fakat bu yanlistir. Çünkü, öyle olsaydi sorgunun kabirle hiç bir iliskisi olmazdi. .



Onbirinci Mesele:

Kâfii´nin, «Ravz-er-Reyyahîn» adli kitabinda, Sakik el-Belhi´den rivayet ettigine göre söyle demistir:

Biz bes sey istedik. Onlari bes sey içinde bulduk. Günahlari terketmek istedik. Onu kusluk namazinda bulduk.

Kabrin aydinlanmasini istedik. Onu gece namazinda bulduk.

Münker ve Nekir´e cevap vermeyi istedik. Onu da Kur´an kiraatinde bulduk.

Sirat köprüsünden geçmeyi istedik. Onu da oruç ve sadaka da bulduk..

. Arsin gölgesini arzu ettik. Onu, inziva ve halvette gördük (bulduk.)



Onikinci Mesele:

îsfehâni, «Tergib»te, Ebû Hedbe tarikiyle, Es´as el-Harrani´den o da Enes (Radiyallahû anh) ´dan merfûan rivayet ettigine göre:

«Kim sarhos olarak dünyadan ayrilsa, sarhos olarak kabre konulur.»

Ebü´l-Fadl et-Tusi «Uyun´ül-Ahbar»da Ebu Hedbe yoluyla Enes (Radiyallahû anh)´dan rivayetinde su kayid da vardir:

«O, ölüm melegini sarhos diye görür. Münker ve Nekiri de sarhos diye görür.»



On üç üncü Mesele:

Üstadimiz Seyhülislam Alâmüddin el-Belkîni´nin «Fetâva»,sinde söyle denmistir:

Ölü kabirde, suryanice cevap verir. Ben bunun için bir dayanak görmedim. Bu Hafiz îbn-i Hacer´den de sorulmus. O, hadisin zahiri sual ve cevabin Arapça oldugunu gösteriyor, demis. Ve bununla beraber, herkesin soru ve cevabi kendi, lisaniyle olmasi muhtemel oldugunu, söylemis.



Ondördüncü Mesele:

Hanefiler´den olan Bezzazi, Fetevasinda söyle demistir:

Sual, ölünün yerlestigi yerde olur. Hatta, vahsi bir hayvanin karnina girse, sual orda olur. Tabutta, defn edilmeden kaldigi müddetçe sorguya çekilmez. [11]


[1] Ibrahim, 27
[2] Taha. 55
[3] Ibrahim, 62
[4] Taha, 124
[5] MutaffIfin, 5, 6
[6] MutaffIfin, 7-9
[7] Ibrahim, 27
[8] Tafha, 124
[9] Imam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayinlari: 208-239.


Konu Başlığı: Ynt: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Ceren üzerinde 01 Ağustos 2019, 17:03:38
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Mehmed. üzerinde 02 Ağustos 2019, 15:46:19
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlerin yaşamını ve ölümünü hayırlı eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Sevgi. üzerinde 17 Ağustos 2019, 07:37:04
Rabbim her iki cihanda da yâr ve yardımcımız olsun inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Kabir fitnesi ve meleklerin soruları
Gönderen: Züleyha üzerinde 17 Ağustos 2019, 09:23:05
Allah razı olsun inşallah hocam selam ve dua ile...