> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Zihni Silkelemek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zihni Silkelemek  (Okunma Sayısı 1235 defa)
30 Haziran 2010, 15:32:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Haziran 2010, 15:32:10 »



Zihni Silkelemek



Soru: Bediuzzaman Hazretleri "zihni silkelemek"ten bahsediyor Zihnin silkelenmesi ne demektir?

Cevap: Zihin; anlama, öğrenme, bilme, ezberleme ve hatırlama kabiliyetidir Ona, şuur faaliyetlerinin bir havuzu ve bir kütüphanesi nazarıyla da bakılabilir Çünkü zihin, şuur kanallarıyla sürekli beslenir; şuuraltı ve şuurüstü müktesebât adına elde ettiği bütün bilgileri arşivler ve onları değişik kuvvelerin değerlendirmesine sunar

Bildiğiniz gibi, iyiyi kötüden ayırt edip iyilikten lezzet ve inşirah duyan, kötülüklerden de muzdarip ve mükedder olan vicdanın, latîfe-i rabbâniye, irade, zihin ve his gibi dört ana unsuru vardır Değişik vazife ve fonksiyonlarıyla beraber, bunlardan her birerlerinin de bir asıl gayesi bulunur: İradenin asıl gayesi ibadetullah, hissinki muhabbetullah ve latîfe-i rabbâniyeninki müşahedetullah olduğu gibi zihnin gerçek gayesi de marifetullahtır Bundan dolayı, zihnin sürekli marifetullaha ait malumâtla dolması, Allah marifetine götürecek bilgiyle beslenmesi gerekir

Ne var ki, zihin çoğu zaman bilim kisvesindeki lâf ü güzâfın, sakat düşüncelerin, yanlış kabullerin ve batıl inançların istilasına uğrar ve muzahrefât diyebileceğimiz bilgi kırıntılarıyla ve fantezi atıklarıyla dolar İşte, bu sakat düşüncelerden, yanlış kabul ve batıl inançlardan, bilgi görünümlü atıklardan kurtulmak için zihnin esas gayesine döndürülmesine, diğerlerinin yerine marifetullaha götüren malumâtın konulmasına "zihnin silkelenmesi" denilebilir

Zihin Duruluğu ve Efendimizin Ümmîliği

Bu mevzunun daha iyi anlaşılması için, değişik vesilelerle üzerinde durduğum bir hususu, Peygamber Efendimiz'in ümmiyeti meselesini hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum: Malumunuz olduğu üzere, okuma-yazma bilmeyen ve zihni, annesinden doğduğu gibi saf ve temiz kalan kimseye "ümmî" denir Allah Rasûlü (sav), "Ey Rasûlüm! Sen vahyimizden önce kitap okuyan veya yazı yazan bir insan değildin; eğer böyle olsaydı, batıl iddia peşinde olanlar şüphe edebilirlerdi" (Ankebut, 29/48) ayetinin de açıkça ifade ettiği gibi ümmî idi Nitekim, kendisine vahiy gelinceye kadar okuma-yazma bilmediği umum ulema tarafından kabul edilmektedir

Allah Rasûlü (sav) okuma-yazma bilmiş olsaydı, Ehl-i Kitap değişik iddialarda bulunur; Efendimiz'in, Kur'an'da geçen Yahudiliğe, Hristiyanlığa ve kutsal kitaplara dair bilgileri, çok çeşitli bilim dallarına ait ilmî işaretleri ve prensipleri Tevrat'tan, Zebur'dan, İncil'den ya da daha başka kitaplardan aldığını ve onları bir yönüyle ogünkü Arap usulüyle anlattığını söylerlerdi Fakat, Alîm u Hakîm, Efendimiz'in ümmî olmasını murat buyurmuş ve o tür iddia ve iftiraların gün yüzüne çıkmasına bile müsade etmemiştir Dost-düşman bunu böyle kabul etmiş ve hiçbir hasım çıkıp da O'nun okuma-yazma bildiğini ileri sürememiştir

Ancak, Efendimiz'in, kendisine vahiy geldikten sonra okuma-yazmayı öğrenip öğrenmediği konusu ihtilaflıdır, o hususta farklı görüşler vardırFakat, Hudeybiye anlaşmasının metnindeki "Rasûlullah" lafzına müşrikler itiraz edip Süheyl b Amr, "Peygamber olarak kabul etseydik, seninle savaşmazdık Öyleyse, anlaşma metnindeki "Allah'ın Peygamberi" ifadesi silinmelidir" deyince, Efendimiz orada bile "Ya Ali, (o ifadeyi) göster de ben sileyim" demiştir Demek ki, Efendimiz, o zaman bile okuma-yazma bilmiyordu Bununla beraber, İbnu't-Tîn ve İbnü'l-Mülakkin gibi kimseler, hayat-ı seniyyelerinin sonunda Peygamberimiz'in bazı şeyleri öğrendiğini söylerler Allah Rasûlü, bazı şeyleri göre göre onlara alışmış olabilir; mesela, nâm-ı celîlini tanıyabilir; bir yerde "Muhammed" yazıyorsa onu hat olarak ayırt edebilir Hamîdullah Hoca'ya da bu konuda çok hücum edildi; "Efendimiz, ömrünün son döneminde okuma-yazma biliyordu" dedi diye o da çok eleştirildi Oysa, Efendimiz'in ümmiyetinin ömrünün sonuna kadar devam ettiğini kabul etmekle beraber, bazı şeyleri göre göre, göz alışkanlığıyla tanıyor olduğunu söylemek de mahzurlu olmasa gerektir

Aslında, Efendimiz'in ümmiyetiyle alakalı hususları, sorunuzla ilgili önemli bir mevzuyu nazara vermek, ümmiyetin zihin saflığı ve duruluğu vadettiğini belirtmek için arz ettim Evet, biz hepimiz zihnimize daha önceden şöyle-böyle girmiş müktesebâtın çocuklarıyız Hiç farkına varmasak ve düşünmesek de, çoğu zaman biz Cemil Meriç üslubuyla, Necip Fazıl edasıyla, Bediüzzaman'ın ifadeleriyle ya da Nurettin Topçu tarzıyla konuşuruz Onlara ait söz ya da düşüncelerin bir yerinde ya fiili değiştiririz veya faili çıkarırız ve onları kendimize mal eder konuşuruz Bunu planlı ve düşünerek yapmayız; onların üslubu, söz ve düşünceleri içimize öyle işlemiş, zihnimizde o kadar yer etmiştir ki, farkında değilizdir onları tekrar ettiğimizin Tevarüd gibi bir şeydir bu; bir büyük zat kıymetli bir söz söylemiştir, aynı kültürün çocuğu olduğumuzdan ve aynı kaynaklardan beslendiğimizden dolayı, biz de aynı şeyleri söyleriz, ama farkında değilizdir

İşte, Peygamber Efendimiz'e (sav) hem Kur'an, hem de ondan anlaşılması gereken manalar vahyediliyordu; Allah Rasûlü de o vahiyleri aynıyla ümmetine tebliğ ediyordu Farz-ı muhal, Efendimiz'in zihninde dışarıdan bazı şeyler yer etmiş olsaydı, zihindeki esneklik ve elastikiyet o vahy-i gayr-i metluvu (lafzı okunmadan mana olarak bildirilen vahiy) sağa-sola çekebilirdi ve dolayısıyla yorumlarda farklılık olabilirdiFakat, Efendimiz ümmî idi, başka felsefe ve kültürlerin tesirinde hiç kalmamıştı ve O'nun zihni saftı, dupduruydu, Allah'ın inayet ve hikmetiyle fıtrat üzere, tertemiz olarak korunmuştu

Rasûlullah'ın, "Biz ümmî bir ümmetiz" sözünü de bu zaviyeden değerlendirmek mümkündür Bu hadis-i şerif de, okuma-yazma bilmemeyi değil, başka dünyalara ait bilgi kırıntılarıyla zihnin kirletilmemiş olmasını nazara vermektedir Evet, Sahabe Efendilerimiz de ümmî idilerFakat, onların ümmiyeti, yabancı kültürlerin tesirinde kalmama anlamındaydı Onlar, Roma ve Fars medeniyetlerinin o gün için çok baskın kültürlerine karşı korunmuşlardı; dolayısıyla zihinleri temiz ve duruydu Kur'an'ı anlama ve yorumlama hususunda başka kaynaklara müracat etme ihtiyacı duymuyorlardı Nitekim sonraki nesillerin zihninde meydana gelen bulanıklıkta diğer kültürlerin tesirinde yetişmiş insanların etkisi çok büyük olmuştur Bedîuzzaman'ın, "Ka'bu'l-Ahbar Müslüman olurken, onun mâlumat-ı sabıkası da müslüman olmuştur" sözü bu çerçevede değerlendirilebilir

Neyi, Nasıl Okumalı?

Günümüzün insanına gelince; bugün zihinler her zamankinden daha fazla müzahrefâtla doludur Zihin, böyle muzahref şeylerle dolunca, insan hiç farkına varmadan o malzemeyi evirir-çevirir, kullanır Bilgi kırıntılarıyla ve yabancı kültürlerin çer-çöpüyle dolmuş, yalan-yanlış bilgilerle kirlenmiş bir zihin, hemen o söz ve düşüncelerin rotasına girebilir ve onlar tarafından idare edilmeye, yönlendirilmeye başlarİnsan, hiç farkına varmadan, zihninde yer bulan o söz ve düşüncelerin tesirindeki bir akıntıya yakalanabilir Mesela, günümüzde bir kısım değişik felsefî ve sosyal bilim sahaları tamamen Batı felsefesine dayanmaktadır Pedagoji ve psikoloji gibi alanlarda sadece pozitivizm ve rasyonalizmin sesi-soluğu duyulmaktadır Bizim kültür kaynaklarımızla beslendiğine inandığımız çok samimi kimseler bile kitaplarının yarısını Freud'un düşünceleriyle doldurabilmektedir Dolayısıyla, böyle bir atmosferde o türlü, kökü bize yabancı düşünce ve mülahazalarla bizim insanımızın da zihin ve düşünce ufku kirlenmektedir

O zaman bize ait olmayan hiçbir şey okumamız mı iktiza ediyor? Hiçbir yabancı kitap okumayalım mı? Mesela, Marx'ı, Sartre'ı ve Camus'yu okumayalım mı? Yanlış anlaşılmasın, o insanların yazdıkları ya da Batı'da kabul gören başka kitaplar okunmasın demek istemiyorum Bir mü'min, dinî ilimlere ve ruh terbiyesine ehemmiyet verirken, ‘pozitif' ilimler denilen fenlerden, ayrıca edebiyat, tarih ve felsefeden de bir nebze haberdar olabilir Bir yandan Fizikten Kimyaya, Biyolojiden Astronomiye kadar, modern bilimlerin ana prensiplerini öğrenirken diğer yandan da Camus, Sartre, Marcuse gibi varoluşçu filozoflar ve daha başka Doğu ve Batı felsefesinin ana kaynaklarıyla tanışabilir Fakat, bir mü'min, önce mutlaka okuması lazım gelen şeyleri okumalıdır Evet, bizim din usûlü dediğimiz akîde metodolojisi ve fıkıh usûlü gibi öncelikle okuyup öğrenmemiz gereken meseleler vardır Biz kendi usûlümüzle zihnimizi donatırsak, kendi kaidelerimizi zihnimizin esas dinamikleri haline getirirsek bizi onlar yönlendirir Yoksa, kendi kültür kaynaklarımızı bilmeden başka felsefeler, başka ideoloji ve kültürler, başka başka yorumlarla meşgul olur ve onları okursak, zamanla aslî meselelermiş gibi görmeye başlayacağımız o felsefe ve kültürler düşünce dünyamıza gelip oturur, zihnimize hükmetmeye başlar ve düşüncelerimizi yönlendirirler

Evet, bizim belki bir Sartre'dan da alacağımız şeyler olabilir; onun fikirlerine bütünüyle katılmasak da, herkeste potansiyel olarak şöyle-böyle bulunan bir bohemlik realitesiyle alakalı bazı hususları ondan öğrenebiliriz Freud'un anne-çocuk münasebetlerine dair ortaya attıklarına iştirak etmesek, "libido" nazariyesini yanlış ve yakışıksız bulsak da, onun şuuraltı ile alakalı bazı sözlerini de görmezlikten gelemeyiz Şimdi, eğer biz, sağlam bilgilerle ve bir yönüyle düşünce dünyamızı koruyacak din usûlüne dair meselelerle donanmış bir zihne sahipsek onları okurken kendi yorumlarımızı da yapabiliriz Okuduklarımızın faydalı yanlarını alır, kullanır; muhtemel zararlara ve düşünce kaymalarına karşı da korunmuş oluruz

Zihnin Silkelenmesi Nasıl Olur?

İşte, zihnin silkelenmesini de bu çerçevede anlamak lazım Bir dönemde, okuyup meşgul olduğumuz, öğrenip değer verdiğimiz hususlarda iyi bir ayıklama yapamamışsak, zihnimize koyduğumuz şeyleri din eleğinden geçirmemişsek ve her nasılsa zihnimiz bir kısım muzahref bilgilerle kirlenmişse, o mevzudaki sabit ve değişmeyen disiplinl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zihni Silkelemek
« Posted on: 19 Nisan 2024, 06:27:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zihni Silkelemek rüya tabiri,Zihni Silkelemek mekke canlı, Zihni Silkelemek kabe canlı yayın, Zihni Silkelemek Üç boyutlu kuran oku Zihni Silkelemek kuran ı kerim, Zihni Silkelemek peygamber kıssaları,Zihni Silkelemek ilitam ders soruları, Zihni Silkelemekönlisans arapça,
Logged
20 Mayıs 2016, 13:20:45
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #1 : 20 Mayıs 2016, 13:20:45 »

Selamun aleykum ..Rabbimiz hepimize tertemiz zihinler vermiştir..Bu  zihinleri diri tutmak her daim geliştirmek bizlerin görevi olmalı ..Maddi ve manevi olarak geliştirmek bizlerin elinde.. Üzerimizdeki atalet halini Rabbim al bizim üzerimizden ..Amin..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes