๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2012, 16:10:57



Konu Başlığı: Ümmü hani (r.a)
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Nisan 2012, 16:10:57
Efendimiz onun evinde miraç’a davet edilir; ümmü hani (r.a)

Haziran 2007 21.SAYI

İsmi hakkında muhtelif rivayetler olan Ümmü Hani’ye oğlu Hani’den dolayı bu ad verilmişti. Asıl ismi kuvvetli rivayetlere göre Fahite idi. Mekke’nin ileri gelen müşriklerinden Hübeyre İbni Amr ile evlenmiş; Amr, Hani, Yusuf ve Ca’de adında dört çocuğu olmuştu.

Rasulullah (s.a.v) Taif dönüşü Ümmü Hani’nin evine geldiğinde “Kimdir o?” diye içerden sorulunca “Amcanın oğlu Muhammed’im, kabul edersen misafir geldim” buyurur. Ümmü Hani “Senin gibi doğru sözlü, emin, şerefli misafire can feda” deyip Efendimiz’i içeri alır. “Keşke önceden bildirseydin bir şeyler hazırlardım” deyince Efendimiz “Yiyecek içecek hiçbir şey istemem. Yalnız bir yer göster kafi” der. Ümmü Hani kutlu misafirine zarar gelmemesi için elinde babasının kılıcıyla sabaha kadar evinin etrafında nöbet tutar. Zira o, Efendimiz’e gönülden bağlıdır. İslam’ı kabul etmemesine rağmen onu müşriklerin kötülüklerinden korumak için tüm gayretini sarf eder. Taif dönüşü Efendimiz’in (s.a.v) gönlü çok incinmiştir. Sabaha kadar secdeye kapanarak Taif halkının imana gelmesi için dua eder. Hayli yorgun olduğundan hasır üzerine uzanıp uykuya dalar. Bir zaman sonra Cebrail (a.s) onu Rabbi’nin emriyle miraca davet eder. Bu büyük mucizenin ardından Rasulullah (s.a.v) sabah karanlığında, Ümmü Hani’nin yanına gidip bu daveti anlatır. Ümmü Hani Rasulullah’ın (s.a.v) giysisini tutarak “Allah aşkına, amcaoğlu bu rüyanı Kureyş’e söylersen yalanlarlar. Bu sözü başkalarına söyleme ki, seni incitmesinler” der. Rasulullah Efendimiz ise müşriklere bu daveti mutlaka anlatacağını söyler.

Mekke’nin fethinden sonra eşi şehri terk eder

Hudeybiye anlaşmasının müşrikler tarafından bozulmasıyla Mekke’nin yakın tarihte fethedileceği bilinmektedir. Beklenen fetihten sonra Mekke halkı öldürülme korkusuyla evlerine kapanır. Ümmü Hani’nin müşrik eşi Hubeyre de bu korkuyu yaşayanlardan biridir. Bu bekleyişe dayanamayıp Mekke’den kaçma hazırlığı yapar. Kendisine neden gittiğini soran eşine “Aksi halde amcanın oğlu beni öldürecek” der. Ümmü Hani eşinin haline üzülerek “Ben ona gideceğim, seni himayem altına aldığımı söylerim” sözleriyle ikna etmeye çalışsa da eşi, “O, latla uzzayı ve Arapların taptığı hiçbir ilahı Mekke’ye sokmaz” diyerek kuşkularını ifade eder ve Mekke’den gizlice kaçar.

Efendimiz onun evinde ekmek ve sirkeyi katık eder

Mekke’nin fethiyle beraber cezalandırılacaklar listesinde bulunan Ebu Cehil’in kardeşi Haris İbn Hişam ve beraberindeki bazı müşrikler Ümmü Hani’den kendilerini himaye etmesini isterler. Ümmü Hani her ikisini de himayesine alır. Hz. Ali onların yanına gelip her iki müşriki de öldürmek istediğinde, Ümmü Hani, “Ben onlara eman vermiştim” deyince Hz. Ali, kız kardeşine şaşkınlıkla bakar. “Sen müşriklere eman mı veriyorsun?” diye sorar. Ümmü Hani kardeşi Ali’yle müşrik akrabalarının arasına girer. Akrabalarını evde bırakan Ümmü Hani, Efendimiz’e danışmaya gelir.

Huzura girip selam verir. Rasulullah (s.a.v), “Hoş geldin Ümmü Hani” diyerek onu güler yüzle karşılar ve kuşluk namazını kılar. Ümmü Hani “Bu namaz hangisi?” diye sorduğunda Rasulullah (s.a.v) kuşluk namazı olduğunu söyler, ardından ziyaret sebebini sorar. Ümmü Hani olayı anlatır. Rasulullah (s.a.v) “Senin teminat verdiğine biz de teminat veririz. Biz onları öldürmeyiz” diyerek içini ferahlatır.

Mekke’nin fethinden önce Müslüman olan Ümmü Hani ancak Mekke’nin fethinde Müslümanlığını açıklama cesareti bulabilir. Efendimiz kendisine birçok iltifatta bulunur. Ümmü Hani o günlerden şöyle bahseder: “Mekke’nin fethinden sonra bir gün Rasulullah (s.a.v) evimi ziyaret etti. Utanarak, evimde ekmek kırıntılarından başka kendisine ikram edeceğim bir şey olmadığını söylediğimde onları getirmemi istedi. Sonra kırıntıları suyun içine ufaladı. ‘Herhangi bir katık var mı?’ diye sordu. Evimde sirkeden başka bir şey olmadığını söyledim. Onu da getirmemi istedi. Ekmek ile sirkeyi katık etti. ‘Allah’ı (c.c) yüz defa tesbih et, bu senin için yüz köleye denktir. Allah’a yüz defa hamd et bu da Allah yolunda üzerine bineceğin eğer ve gem vurulmuş yüz kısrağa denktir. Yüz defa tekbir getir. Bu da kurban edilmek üzere ayrılmış yüz deveye denktir. Bunlar gökler ve yer arasını doldurur, o gün onlardan daha faziletli bir amel hiç kimse için yükselmez ancak senin yaptığın gibisini yapan için yükselir’ buyurdu.”

Ümmü Hani’nin kocası bir daha Mekke’ye dönmemek üzere kaçtığından, bu mağrur kadın çocuklarıyla yapayalnız kalmıştır. Zor günler geçirmektedir. O günleri kendi ifadeleriyle şöyle anlatır: “Rasulullah (s.a.v) bir gün yanıma gelip bizzat evlenme teklifinde bulundu. Ben de ona, ‘Koca hakkı büyüktür. Kocama koşarsam bazı işlerimi ve çocuğumu ihmal edeceğimden, çocuğuma yönelirsem koca hakkına riayet gösteremeyeceğimden endişe ediyorum’ dedim. Daha sonra oradaki iki çocuğumu göstererek ‘Seni cahiliye devrindeyken sevip sayıyorsam bu Müslüman iken niye olmasın? Fakat çocuklarımın seni rahatsız etmesini istemiyorum’ dedim.” Ümmü Hani çokça namaz kılıp oruç tuttuğu için de Efendimiz ona çok iltifatta bulunur, fırsat buldukça ziyaret eder.

Nafile oruca niyet ettiği bir gün Efendimiz onu ziyarete gelir. Rasulullah (s.a.v) içmek için su ister. O da bir kase bal şerbeti ikram eder. Efendimiz içtikten sonra artanı ona uzattığında, Ümmü Hani (r.a) oruçlu olmasına rağmen kaseyi alır ve kalan şerbeti içer. Efendimiz’e olan sevgi ve hürmetini bu şekilde gösterir. Ümmü Hani (r.a) kardeşi Hz. Ali’nin (r.a) şahadetinden sonra 661 senesinde ebedi aleme göçer.

Rahime YILMAZ