> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Onun Adıyla Oturup Kalkmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Onun Adıyla Oturup Kalkmak  (Okunma Sayısı 570 defa)
30 Haziran 2010, 15:57:45
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Haziran 2010, 15:57:45 »



O'nun Adıyla Oturup Kalkmak


Selefi salihîn arasında, gerçekten çok ciddi şekilde, rekâike tevcih gayreti vardı; zühd mülahazasını yerleştirme, kalbin zümrüt tepelerinin eteklerinde dolaşma, sonra o zümrütten yamaçlara tırmanma ve nihayet o tepenin zirvelerine ulaşma; Üstad'ın yaklaşımıyla, insanları hayvaniyetten çıkarma, cismâniyetten kurtarma, kalb ve ruhun derece-i hayat seviyesine yükseltme gayreti vardı Hatta onlar arasında yaşayan öyle kalb, muhasebe, murakabe ve haşyet insanlarından bahsedilmektedir ki, ötelere ait bir mesele okurken korkudan kalbleri duruvermiştir Mesela, Abdullah b Vehb, kıyametin yüreklere ürperti salan sahnelerini okuduğu bir anda kalbi havf ve haşyetle dolmuş, hıçkırığa tutulmuş, kendinden geçmiş, kollarına girip evine götürdükleri zaman korkudan dolayı kalbinin durduğunu görmüşlerdi Ebu Osman en-Nehdî bayılana kadar namaz kılıyor, bazen okuduğu ayetlerin tesiriyle bayılıp düşüyordu İnsanlar o kadar hüşyar ve yürekler de öyle titrekti

İşte, namaz, oruç, hac gibi ibadetlerin de, emr-i bi'lma'ruf, nehy-i ani'lmünkerin de kendilerine göre ayrı birer yeri vardır Fakat, ibadetin ruhu ihlassa, ibadet ü tâatın damarlarında dolaşan kan da zikirdir Zikir, hem lisân, hem kalb, hem beden ve hem de vicdanın bütün erkânıyla yerine getirilen bir vazife ve bir kulluk borcudur Cenâb-ı Hakk'ı bütün esmâ-i hüsnâsıyla, bütün sıfât-ı kudsiyesiyle yâd etmek, hamd ü senâyla gürlemek, tesbih u temcîdlerle gerilmek, kitabını okumak, O'nun rehberliğine sığınmak; kâinat kitâbındaki âyât-ı tekvîniyesini mânâyı harfiyle mırıldanmak; acz u fakrı duâ ve münâcât lisânıyla ilân etmek evet, bunların hepsi lisâna âit birer zikirdir

Emir ve yasakları ciddî bir duyarlılıkla hayata taşıyıp yaşamak, her emir ve her yasakla kendisine yapılan teklifleri vicdanında hissederek, iştiyakla emirlerin ifâsına koşmak ve derin bir mes'ûliyet şuuruyla yasaklardan kaçınmak da bedenî zikirdir ki, lisânla yapılan zikrin derinliği de büyük ölçüde bu ikinci zikirden kaynaklanmakta ve bu "anilmerkez" güçle bir ölümsüz ses hâline gelmektedir Öyleyse asıl olan, lisana ait zikri ve bedenî zikir diyebileceğimiz aksiyonu beraber götürmektir

Ashâb-ı kiram ve selefi salîhin efendilerimiz zikrullahı en zor şartlarda ve harp meydanlarında bile terk etmemişlerdir Hatta onlar, cihada giderken bile, öyle yüksek sesle Allah'ı (cc) anıyor, O'nun esmâ-i ilâhiyesini, sıfât-ı sübhâniyesini zikrediyorlardı ki, -teşbih caizse- adeta bir mehter takımıyla cûşiş temin ediyor gibi, zikirle gönüller heyecanlanıyor, dört bir yanda yankılanan evrâd ü ezkâr sesleriyle öteler iştiyakı köpürüyordu insanların içinde Gürül gürül Kur'an ve dua okuyor, avaz avaz Allah'ı (cc) anıyorlardı Onların bu halini gören Allah Rasûlü (sav), "Siz sesinizi duymayan, yakarışlarınızı işitmeyen birisine seslenmiyorsunuz; sesinizi indirin, kendinize biraz şefkat edin" deme lüzumunu hissetmişti

İstidrâdî olarak bir hususu arz ettikten sonra zikre devam etmek istiyorum: Merhum Şâtıbî, İ'tisam'ında gür sesle zikretme meselesini bid'at sayıyor Zannediyorum, o dönemde pek çok bid'at yapılıyordu Bu sebeple o da, bid'at saydığı şeylerin üzerine şiddetle gidiyorduCenâb-ı Hak Şâtıbî'yi Firdevs'iyle sevindirsin, zira o dine çok hizmet etmiş, bitevî beyin sancıları çekmiş, miras olarak kıymetli eserler bırakmıştır Fakat, muasırım olsaydı ben ona derdim ki, "A üstad, senin yaşadığın dönemde, Endülüste eyalet eyalet üstüne, künde künde üstüne yıkılıp gidiyordu Orada zalim hükümdarlar, Müslümanları kılıçtan geçiriyordu Ve sen Müslümanlar arasında İslâmî heyecan uyaracağına, bid'atlara kafanı taktın, hep onlarla uğraştın O gün yapılması gerekli olan iş o değildi İşte o gün, senin yaşadığın bölgede birliği temin etme, yüreklerde din gayretinin kor haline gelmiş ateşine güç verme çok öne çıkmıştı O gün de Müslümanların hastalığı ihtilaf ve tefrika; fakr u zaruret ve cehaletti Bunlara karşı mücadele vereceğine teferruat sayılabilecek meselelerle uğraştın"

Eğer o mübarek zatın, Şâtıbî'nin ruhâniyeti benim söylediğim bu şeylerden rahatsız olduysa Allah (cc) beni bağışlasın, Cenâb-ı Hakk'ın binlerce mağfireti de onun üzerine olsun Fakat kafama takılan, çoktan beri zihnimi meşgul eden bir meseleyi söylemiş oldum Ben, onun İ'tisam adlı kitabına takıldığımda, o mesele de benim kafama takıldı Evet, o devirde yazılacak şey başkaydı; o gün, insanlarda İslâmî heyecanı uyarmak, birlik ruhunu diriltmek, ilme ve eğitime önem vermek ve elele İslâm dünyasının maddî-mânevî yükselmesine çalışmaktı Ne var ki, öyle pek çok devirde olduğu gibi, aslı ve temeli dinde olan meselelerde teferruata ait şekillendirme mevzuuyla uğraşılmış ve dolayısıyla da çok şey ihmale uğramıştı

Evet, sahabe efendilerimizden bugüne kadar her devirde hak dostları zikrullahı, damarlarda dolaşan kan gibi kabul etmiş, değişik yollarla Allah'ı (cc) anmamayı kan yetmezliğine bir sebep gibi görmüş ve sürekli zikirle beslenmişlerdir Mesela, Hazreti Ali Efendimiz der ki, "Ben Rasûlullah'tan şu duayı ve şöyle bir tavsiyeyi duyduktan sonra artık onu hiçbir gece terk etmedim" Hazreti Ali için, belki de hayatının en önemli, en ciddi gecesi ve onun en çok meşgul olduğu zaman dilimi, Nehrivan'da Haricîlerle savaştığı geceydi Birisi Nehrivan'ı işaret ederek, "O gece de unutmadın mı, onca koşuşturma ve meşgale arasında dua ve zikrini terk etmedin mi?" diye sorunca Hazreti Ali'nin cevabı, "O gece bile terk etmedim" şeklinde olmuştur

Evet, belli dönemler itibarıyla bizim dünyamızda, evde, sokakta, camide ve hatta harp meydanlarında Allah (cc) anılıyor, her fırsatta zikir halkaları teşkil ediliyor ve Cenâb-ı Allah'ın isim ve sıfatları yâdediliyordu Zikrullah, oruç tutarken de, zekat verirken de ihmal edilmiyorduHacda gürül gürül zikrullah sesi duyuluyordu Bayram sabahları ovalar, obalar bir çağlayanın akışına benzeyen zikir sesleriyle doluyorduHususiyle de Kurban Bayramı’nda yüksek sesle tekbir getirme, şeâiri ilan etme mânâsına geliyordu İşte bu itibarla zikrullah, hemen her ibadetin damarlarında cereyan eden kan gibiydi; bugün de öyledir Onsuz hiç olmadı; bugün de onsuz olamaz Çünkü biz ancak onun sayesinde, Allah'la (cc) irtibatımızı kuvvetlendiririz Zikrullahın, evrâd ü ezkârın terkedilmesi bizde ciddi bir zaaf meydana getirir Allah'la (cc) münasebetlerimizde bir gevşeme hasıl eder, hafizanallah


Fethullah Gülen
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Onun Adıyla Oturup Kalkmak
« Posted on: 26 Nisan 2024, 22:24:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Onun Adıyla Oturup Kalkmak rüya tabiri,Onun Adıyla Oturup Kalkmak mekke canlı, Onun Adıyla Oturup Kalkmak kabe canlı yayın, Onun Adıyla Oturup Kalkmak Üç boyutlu kuran oku Onun Adıyla Oturup Kalkmak kuran ı kerim, Onun Adıyla Oturup Kalkmak peygamber kıssaları,Onun Adıyla Oturup Kalkmak ilitam ders soruları, Onun Adıyla Oturup Kalkmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes