๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => İz Bırakanlar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 28 Ağustos 2010, 14:14:28



Konu Başlığı: İman ayağı kötülüğe kayıyorsa iman değildir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Ağustos 2010, 14:14:28
“İman Ayağı Kötülüğe Kayıyorsa; İman Değildir”

“Bela ve felaket karşısında dimdik durabiliyor musun? Duruyorsan, imanlısın ve kuvvetlisin. İman ayağı kötülüğe kaymaz. Kayıyorsa iman değildir. Boşuna iddia etme, yazıktır.”

     Allahım, büyük Peygamberimiz’e salat ve selam eyle. Bu salat ve selam ondan sonra gelen ve zamanında yaşayan yakınlarına da olsun… “Bize bol sabır ver. Bu yolda yürümemiz için bize kuvvet ihsan eyle” (2/50) Bizlere iyiliğini arttır. Verdiklerine de şükretmeyi nasip et…

     HER FERAHLIKTA BİR DARLIK SAKLIDIR!

     Ey cemaat! Sabırlı olun. İçinde bulunduğunuz dünya, afet ve musibet doludur. Bunların gayrisi nadirdir. Yok denecek kadar azdır. Arkasına belayı saklamayan iyilik bulunmaz. Her genişliğin bir sıkıntısı çıkar. Her ferahlıkta bir darlık saklıdır.

     Maddi hayatınızı dünyaya verin. Kısmetinizi meşru yoldan alın. Dertlerinizin devası budur. İyi yollardan gelen dünyalık size yeter.

     Ey evlad! Kısmetini, meşru olduğuna inanınca al; alırken iman eliyle al. Hakiki yolu arıyorsan, böyle seçmelerdensen, doğrulara katışmışsan emirle al. Hakk’ı bulmuş ve hal alemine ermişsen, Hak yakınlığında kendini kaybetmişsen, o zaman başka hal olur. Senin hükmün orada geçmez. Sana gönderirler. Emir seni yürütür. O alem seni kötülüklerden korur. Hak işler varlığını, harekete geçirir. Olanlar olur, ama sen yoksun onlarda…

     ÜÇ ÇEŞİT İNSAN VARDIR!

     İnsanları senin için üçe böleceğim:
     Birincisi, cahil, hakiki aleme sevgisi yok.
     İkincisi, seçme ve iyilerle olan.
     Üçüncüsü, iyilerin bizzat kendileri ve esasen iyiler.

     Hakiki aleme sezisi ve duygusu olmayana “ami” tabir edilir. Bu, İslam dininin temel prensiplerine uyar. Hiç ayrılmaksızın, Allah ne buyurmuş. Peygamber (sa) efendimiz ne demişse onu bilir. Ve bu bilgisinin dış kabuğunu bir türlü yırtamaz, dolayısıyla ötelere geçemez. Bu adam, şu ilahi fermanın hükmü altındadır: -“Peygamber size ne ki getirmiş, ona uyunuz. Ve her neyi ki, yasak etmiş, onu da yapmayınız.” (59/7)

     O “ami” tabir ettiğimiz, bu yolu kendine seçer, işlerini yukarıda beyan edilen ferman dahilinde yürütürse, saf bir gönül sahibi olur. Ama biraz da iç aleme yönelmesi şarttır.

     Biraz daha ilerler, hakikatlara daha çok anlayış peyda ederse, Mevla ona ilham kapısını açar. İyiliğini ve kötülüğünü o ilhamla seçer. Bir Ayet-i Kerimede şöyle beyan edilir: -“Allah ona iyiliğini ve kötülüğünü ilham etti” (91/8)   İşbu anlatılan vasıflar, “ami” kulun vasfıdır.

     HERŞEYDE BİR İŞARET BEKLER

     Bu zatın kalbi, yanlış yol tutmaktan titrer. Her şeyde bir işaret bekler. Kuran-ı Kerim okur. Orada bulamayınca, Peygamber(sa) efendimizin emirlerine bakar; orada da bulamazsa bekler.

     BİR MELEK ONU İDARE EDER!

     İşinde çalışırken, bir melek onu idare eder. Yolunu aydınlatır. Bu anlatılanlar, İslam dininin zahirde beyan edilen emirlerini yerine getirdikten sonra başlar. İmanı kuvvet bulur. Tevhid nuru kalbe yerleşir. Sonra dünya kalbinden çıkar. Daha sonra halkın hayrını ve şerrini görmek de kaybolur. Her türlü maddi iş ve korku gidince, ilahi ilham gözükmeye başlar; ama bu gözün göreceği cinsten değil.

     İKİNCİ HAL BAŞLAR

     Artık sabah olmuştur. İkinci hal başlar. İyilere mensup olur. İman nuru gelir. Takva ışığı peyda olur. Amel nuru, sabır nuru, sevgi ve olgunluk nuru da gelir; cümle nurlar birleşir ve artık o da bir insan olur. Bunlar tek tek, birer meyvadır. Ancak İslam dininin hakkı ödendikten sonra başlar ve onun bereketi ile olgunlaşır.

     BİZZAT İLAHİ HAREKET VE İLHAM BEKLENİR!

     Artık ebdallık başlamıştır. Ebdallar bizzat iyilerdir. Seçmelerin seçmesidir. Bunlardan öte kulluk makamı yoktur. Bunlarda bir iş için evvela İslam dininin emri gözetilir. Sonra bizzat emir alınır; sonra bizzat ilahi hareket ve ilham beklenir.
Saydığımız üç şeyin ötesinde hayat yoktur. Manevi ölüm vardır. Haram üstüne haram, hastalık üstüne hastalık, dert üstüne dert vardır. Ve sadece baş ağrısı vardır. Çünkü dinin baş emirlerini zedelemişlerdir. Kalb de ezginliğe ve bezginliğe uğramıştır. Ve artık ceset de yara ve bere içindedir.
Ey cemaat! Mevla’nın tasarrufu sizde devamlıdır. Her an biraz daha tekamül eder. Bu tekamül sonunda, işlerinize dikkat edilir. Sebat gösterebiliyor musunuz yoksa hemen dağılıyor musunuz?.. Yalancılığınız ve doğruluğunuz meydana çıksın.

     KADERE UYMAYANA RIZA YOLU KAPALIDIR!

     Kadere uymayan, şefkat bulamaz ve kimse ona uymaz. İlahi hükümlere boyun eğmeyene rıza yolu kapalıdır ve hiç kimse ondan memnun değildir. Vermeyene kimse bir şey vermez. Yolculuğa çıkmayan ata binemez.

     Cahil adam!.. Tağyir ve tebdil etmek mi istiyorsun?.. İstediğini, dilediğin şekle sokmak senin hakkın değildir. Kendini bir ilah mı sanıyorsun? Allah birdir. Kimsenin keyfine göre hareket etmez. Zaten ondan gayrı varlık yoktur. Nefsinden gelen bu kötü düşünceden dön; tam dur. Kader seni sarmamış olsaydı, bu yalancı iddia yüzüne vurulurdu. Cevher tecrübe sonu meydana çıkar. Tecrübeden mahrum her şey boştur.

     İMAN KUVVET BULDUKÇA, KÖTÜLÜKLER SENDEN UZAK OLUR!

     Nefsini kabul etme; Hakkı tanırsın. Çünkü nefsin kendisi için Hakkı inkar etmeni istiyor. İnkar ve tanımamaya önce nefsinden başla; onu yola koyarsan sonrası kolay olur. Ve yavaş yavaş aradığını bulursun. İmanın kuvvet bulur. İmanın kuvvet buldukça, kötülükler senden uzak olur. İmanın zayıfladıkça kötü şeyler evine dolar. Öyle zaman gelir ki, evden bir kötülüğü kapıya atmaya gücün yetmez. İman kuvvetin tam olsaydı, onlar giremezdi.

     İman kuvveti lafla ortaya atılacak şey değildir. O şeytanla karşılaştığın zaman belli olur. Kötülerin karşısında imanın sarsılmadan durabiliyorsan korkma, iman kuvvetin vardır. Aki olunca, boş iddiaya yeltenme, imanın zayıf, kuvvetlendirmeye bak.

     Bela ve felaket karşısında dimdik durabiliyor musun? Duruyorsan, imanlısın ve kuvvetlisin. İman ayağı kötülüğe kaymaz. Kayıyorsa iman değildir. Boşuna iddia etme, yazıktır.

     O İSTEDİĞİNİ SEVDİRMESİNİ BİLİR!

     Her şeye hürmet et. Her şeyin yaratanını sev. O bir şeyin sevilmesini isterse sev. O sevdirirse senden kabahat kalkar. Çünkü sevdiren O’dur. Sen O’nunsun. Sen yoksun ortada sadece O var.

     Buna işaret olarak Peygamber (sa) efendimiz şöyle buyuruyor: “Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın, ruhumu hoş eden namaz”
Bunlar sevdirilmiştir. İlk başta hepsi bırakılmış; sonra Mevla tarafından sevdirilmiştir.

     Sen de kalbini temizle. Yalnız Mevla kalsın. O’na teslim ol; icap edenin sevgisini kalbine getirir. O Kerimdir; istediğini sevdirmesini bilir.


Seyyid Abdulkadir Geylani Hz.den