> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari  (Okunma Sayısı 584 defa)
05 Temmuz 2010, 13:07:14
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Temmuz 2010, 13:07:14 »



İLK MÜSLÜMANLARIN AKLA HAYRET VEREN PERFORMANSLARI


İlk müslümanların müslümanlıklarını dünyanın dört bir yanına götürmelerinde nasıl davrandıklarına dair teferruatlı bir malumat yok Fakat bu konuda çok başarılı oldukları anlaşılıyor Bu başarıyı kılıç zoruyla, kâhir orduların girdikleri yerlerde halka baskı yapmasıyla açıklamaya çalışmak aklın, mantığın kabul edeceği bir şey değil O zamanlar Müslümanlığın yayıldığı yerlerde hakim dinler, mezhepler, düşünceler ve müessir kültür kalıntıları vardı Buyurun bugün gelişmiş bir millet olmanın imkanları ile medeni insanlar olarak Hindistan’a gidin, ilk müslümanların o zamana nisbeten elli senede yaptıklarının ne kadarını yapabileceğinizi bir deneyin Bugün Hindistan’daki mevcut müslüman nüfusu da zaten, o dönemde müslüman olanların çocukları Sindâbâd’a müslümanlar hicret-i seniyyenin 40 senesinde girdiler ve o günden bu yana Hindistan’da müslümanlık var Buhara, Semerkand gibi ülkelere hicret-i seniyyenin 80 senesi girmişler Buhari’nin dedesi, kendi hocası meşhur hadisçi Müsnedî’nin dedesinin vesilesiyle müslüman olmuş Buhari, üçüncü asrın yarısına kadar yaşadığına göre ve üçüncü asırda muazzam eserini ortaya koyacak verimliliği gösterdiğine göre diyebiliriz ki o coğrafyada bulunan insanlar çok erken dönemde müslümanlaşmışlar dili benimsemişler o dilin büyük üstadları yetişmiş ve Hicaz’da yaşayan hadisçilerden daha güçlü hadisçiler Asya’da ortaya çıkmış Hatta denebilir ki, İmam Malik gibi Muvatta sahibi büyük bir alim istisna edilecek olursa, ondan sonrakiler, hatta İmam Şafii bile Asya kültürüyle yetişmiştir Evet, İmam Şafii, Irak, İran, Bağdat civarında dolaşmış, İmam Azam Ebu Hanife’nin talebelerinden ders almıştır Buhari, Müslim, Nesâi bunların her birisi Asya’nın bir yerinde neş’et etmiştir Buhara, Tirmiz birbirine yakın yerlerdir Ebu Davud Sicistan’dan, Nesâî Nese’den Hadisçilerden başka onca fakih yetişmiştir buralarda İkinci asrın ortalarına doğru devâsâ hukukçular sahnede yerini almış, fıkıh metodolojisi gelişmiş ve üçüncü asra doğru dünyada eşi-emsali olmayacak şekilde bir rönesans yaşanmıştır
Hâsılı, erken devirlerdeki müslümanlar oralara kılıç zoruyla, baskıyla girmiş değillerdir Gönülleri fethetmiş, kalblere taht kurmuş, akılları durduran hayretengiz bir performans ortaya koymuşlardır Şimdi günümüzün, daha sağlam düşünüyor gibi görünen insanına bakalım Daha iyi imkanlara sahip desek daha yerinde olur belki Yani günümüz insanı daha çok malzemeye, daha çok dökümana sahip; muhâbere ve muvâsala (haberleşme) şartları daha rahat; telekominikasyon imkanları çok ilerlemiş Bu imkanlar ise Cenab-ı Hakk’ın insanların çalışmasına lütfettiği şeylerdir Yani bunları Allah yaratıyor, ama insanları vasıta olarak kullanıyor İnsanın dimağını, muhakemesini, iradesini O yaratmış; insana emir veriyor ve insan onları yapmaya niyet edince Allah yeni şeyler yaratıyor Ehl-i Sünnet’in akidesi budur Meseleyi başka tarafa çekerek bu mevzuda bir isbat yolu denemeyi düşünmüyorum Ehl-i Sünnet’e göre siz ne yaparsanız yapın “Vallâhu halakaküm vemâ ta’melun - Sizi de davranışlarınızı da yaratan Allah’tır (cc)” Öyleyse bize düşen Allah’ın yarattığı bu şeylerle O’nu anlatmaktır İşte selef-i salihinin elinde bunlar yoktu Ebu Eyyub el-Ensari Hazretleri İstanbul’a ulaşıncaya kadar kimbilir neler çekti Yezid dönemiydi, herhalde oraya gelinceye kadar altı ay yol teptiler Zaten çok yaşlıydı Ben kendime göre O’nun yaşını şöyle tahmin ediyorum: Efendimiz Medine’ye hicret buyurdukları zaman Ebu Eyyub el-Ensari Hazretleri’nin çoluk-çocuğu vardı O zamanlar otuz-küsür yaşında var idiyse ve katıldığı İstanbul seferi hicret-i seniyyenin aşağı-yukarı kırkıncı senesinde olduğuna göre, yaşı yetmiş-yetmişbeş civarındadır demek oluyor Aynen onun gibi, Ebu Talha atın üstünde duramayacak halde iken torunları diyor ki, “Sen Allah Rasûlü hayatta iken yeterince savaştın Bedir’de, Uhud’da bulunmuş birisin Artık biz senin yerine cihad ederiz” “Hayır” diye cevap veriyor, “Allah öyle bir tefrik yapmıyor ki Allah ‘İnfirû hifâfen ve sikâlen - yaya olarak, piyade olarak, süvari olarak Allah yolunda seferberlik yapın buyuruyor” “Sen atın üstünde duracak halde değilsin!” dediklerinde ise “Bağlayın beni atın üstüne öyle gideyim” diyor Ve Kıbrıs’a çıkartma yapıyorlar Hala Sultan dediğimiz Ümmü Haram Kıbrıs seferinde gemide vefat ediyor, çıkarıp oraya gömüyorlar Şu an Kıbrıs’ın Rum kesiminde yatıyor
Görüldüğü gibi bu insanlar her türlü mehâliki göğüslüyerek buralara geliyorlar Mesafeler o kadar uzun ki bir yere gelmek için altı ay yol tepmek lazım Sonra orada cansiperane mücadele etmek lazım Sonra yolunu, fırsatını bulup onlara dinî duygunu, dinî düşünceni fısıldaman lazım Dinini arızasız temsil etmen, göstermen ve onlara tesir etmen lazım Bütün bunlar çok zor şeyler ama onlar bu zora talib olmuşlar ve bundan hiç şikayet de etmemişler Şikayet etmediklerini iyi bildiğimi söyleyebilirim Siyer ve Megâzi kitaplarında, o tehlikeleri, o ifritten şeyleri göğüsleyen bu insanların, verdikleri mücadeleden iki kelimelik şikayette bulunduklarını görmedim
Bir Abdullah b Huzâfe es-Sehmî’ye bakın Başını kaynayan suya sokuyorlar, yüzünün etleri dökülüyor, “Benim başıma bunlar geldi” diye şikayet etmiyor Bizler hiç birimiz dinimizden dolayı bu ölçüde sıkıntı çekmedik Çok rahatız Bunun karşılığında, Cenab-ı Hakk’ın bunca nimetine karşı şükür sayılsın diye bize lütfettiği o teknik imkanları O’nu duyurma adına kullanmıyorsak bu apaçık nankörlük olur Hem körlük olur, hem nankörlük olur Nan ekmek demektir Nankör olma, ekmeği nimet manasına alırsanız nimeti görmeme demektir
Şimdi bu geniş imkanları ve olumlu şartları değerlendirerek, Allah’ın izniyle, mü’minler, nereye ulaşabilecekse oraya ulaşmaya bakmalı Ve elinden gelen herşeyi yapıp sonuçta demeli ki: “Bizim neslimiz bu meseleyi ancak şu noktaya götürmeye müsaitti; donanımı ancak ona yetiyordu Hele biz oraya bırakalım, arkadan gelenler de alır bir yere götürürler, daha arkadan gelenler de alır daha ileriye götürürler”
Öyleyse herkes ömrünün, gücünün, kabiliyetinin ve imkanların el vermesi ölçüsünde yürüyebildiği kadar yürüyecek ve yükünü bıraktığı yerde arkadan gelen bir tanesi alıp gidecek Şimdiye kadar hep öyle olmuş Dini temsil etme ve başkalarına anlatma işini Sahabi Efendilerimiz Emeviler’e, Emeviler Abbasiler’e bırakmış; daha sonra Abbasiler sarsıntı yaşarken, daha hicret-i seniyyenin 3 asrından dördüncü asrına girerken Asya’dan gelen Türk boyları işin altına girmiş Tuğrul Bey’in önderliğinde, 1050’lerde Bağdat’ı korumuşlar ve 1071 gibi çok erken bir tarihte Malazgirt’te İslam’ın koruyuculuğunu üzerlerine almışlar
“Tilke ümmetün kad halet, lehâ mâ kesebet” Onlar bir mübarek topluluktu, kazandıkları şeylerle yürüdüler Allah’a “Ve leküm mâ kesebtüm” Siz de kazandıklarınızla, kesbinizle veya iktisabınızla; ya yanlışlarınızla, hatalarınızla ya da sevaplarınızla bir gün Allah’a yürüyeceksiniz Vazife yapmış olarak yürüme de var, vazifeden kaçmış olarak derdest edilerek oraya celbedilme de var Öyle bir celbedilmeden Allah’a sığınırız


Fethullah Gülen
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:26:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari rüya tabiri,ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari mekke canlı, ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari kabe canlı yayın, ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari Üç boyutlu kuran oku ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari kuran ı kerim, ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari peygamber kıssaları,ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslari ilitam ders soruları, ilk müslümanlarin akla hayret veren performanslariönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes