> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar >  Hz. Peygamber e muhabbetle itaat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Peygamber e muhabbetle itaat  (Okunma Sayısı 874 defa)
03 Kasım 2010, 12:47:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Kasım 2010, 12:47:33 »



Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından –19- Hz. Peygamber’e Muhabbetle İtaat



Dînin; aşk, vecd, huzur ve lezzet ile yaşanabilmesi için, Kur’ân ve Sünnet’in hayatın her safhasına yaygınlaştırılması zarûrîdir. Böyle bir rûhânî tekâmül için en mühim vesîle de, kalbin “muhabbet” ile donanmasıdır. Zira muhabbet; itaati ve fedakârlığı beraberinde getirir. Gönüller arasındaki mânevî cereyan hattı da, ancak muhabbet sâyesinde tesis edilebilir.

Sahâbe-i kiramdan Enes bin Mâlik d anlatıyor:

Rasûlullah J Efendimiz’e bir adam geldi ve:

“–Yâ Rasûlâllah! Kıyamet ne zamandır?” diye sordu. Efendimiz J :

“–Kıyamet için ne hazırladın?” buyurunca o da:

“–Allah ve Rasûlü’nün muhabbetini…” cevabını verdi.

Bunun üzerine Rasûlullah J Efendimiz:

“–Öyleyse sen sevdiğinle beraber olacaksın.” buyurdular.

Enes d bu rivâyetin devamında der ki:

“İslâm’a girmekten başka hiçbir şey, bizi Allâh’ın Nebîsi’nin; “Öyleyse sen, sevdiğinle beraber olacaksın.” sözü kadar sevindirmemiştir. İşte ben de Allâh’ı ve Rasûlü’nü, Ebû Bekir’i ve Ömer’i seviyorum. Her ne kadar onların yaptıklarını yapamadıysam da, onlarla beraber olmayı ümîd ediyorum.” (Müslim, Birr, 163)

Rasûl-i Ekrem J Efendimiz’i, O’na duyduğumuz aşk nisbetinde ve O’na yakınlaşabildiğimiz ölçüde tanıyabiliriz. Çünkü aşkın seviyesi kadar, âşık ile mâşuk arasında bir hissiyat benzerliği yaşanır. “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) hadîsi de bu kalbî beraberliği ifâde eder. Yani seven, sevgisi nisbetinde sevdiğine benzemeye, onun şahsiyetinden hisse almaya başlar. Rasûlullah J Efendimiz’den elde etmemiz gereken en mühim mânevî tahsil de, iç dünyamızı O’nun gönül dokusundaki hissiyât ile müşterek hâle getirebilmektir.

HZ. EBÛ BEKİR’İN GÖNÜL GÖZÜYLE…

Muhabbetin zirveleşmesi neticesinde gerçek dostluk meydana gelir. İnsanlık içinde Efendimiz J ile gerçek dostluğun zirvesinde, hiç şüphesiz ki Ebû Bekir d yer almaktadır. Hazret-i Sıddîk, Peygamber Efendimiz’le kalbî beraberliği zirve seviyede yaşadığı için, malını, canını, her şeyini O’na fedâ etmiştir. O’nun uğrunda cân u gönülden fedakârlık yapabilmek, kendisi için en büyük saâdet vesîlesi olmuştur. Nitekim bu muhabbet ufku sebebiyle, şöyle buyurmuştur:

“Bana dünyadan üç şey sevdirildi:

–Rasûlullah J Efendimiz’in yüzüne bakmak,

–Kızımın O’na zevce olması ve

–Malımı O’nun yolunda harcamak.”

Yani Hazret-i Ebû Bekir’in her şeyini Allah ve Rasûlü uğruna bezletmesi, onun îman lezzetini zirveleştirdi. Yine Ebû Bekir d Peygamber Efendimiz J ile öyle bir râbıta hâlindeydi ki, O’nu vefâtından sonra bile her an gönlünde yaşatıyor, âdeta O’nun nefesini hissedip hissettiriyordu. Bu hâlin bir misâlini Ebû Hüreyre d şöyle nakleder:

“Bir gün Ebû Bekir d minbere çıktı ve:

«–Biliyorsunuz ki Rasûlullah J geçen sene aranızda şu benim durduğum gibi durmuştu...» dedi. Sonra gözlerine yaşlar hücûm etti. Sonra bu sözünü tekrarladı, fakat yine hıçkırıklar boğazında düğümlendi. Üçüncü kez tekrarladığında, yine kendini tutamayarak ağladı.” (Bkz. Tirmizî, Deavât, 105)

İşte bu âşık sahâbînin, Efendimiz J ile kalbî beraberlik hâlini bilen ârif gönüller de her fırsatta ondan istifâdeye çalışıyor, Efendimiz’in hâtıralarıyla, O’na olan hasretlerini bir nebze olsun teskîn etmeye çalışıyorlardı:

Ashâb-ı kiramdan Berâ bin Âzib d babasının her fırsatta, Allah Rasûlü’ne âit bir hâtırayı dinleyebilme iştiyâkını şöyle anlatır:

“Ebû Bekir d babamdan bir semer satın aldı ve onu evlerine kadar götürüvermemi ricâ etti. Babam ise:

«–Hayır! Müşrikler peşinizde sizi ararken Rasûlullah J ile Mekke’den Medîne’ye nasıl hicret ettiğinizi anlatmadan olmaz.» dedi. Ebû Bekir d da hicret yolculuğunu anlattı.” (Bkz. Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 2; Ahmed, I, 2)

Yine Hazret-i Ebû Bekir’in şu sözleri, Peygamber Efendimiz J ile kalbî beraberlik ufkunu ne güzel aksettirir:

“Rasûlullah J Efendimiz’i sevmek, riyâzat ve mücâhededen, Allah yolunda kılıç sallamaktan daha üstündür.” (Bağdadî, Târihu Bağdâd, VII, 161)

Nitekim bunun sayısız misâli, Bedir, Uhud ve Hendek’te görülmüştür.

CANDAN AZİZ MUHABBET…

Ashâb-ı kirâm, Rasûl-i Ekrem J Efendimiz’e muhabbette öyle zirveleşti ki, bütün varlığını O’nun yolunda fedâ etmeyi canına minnet bildi. Bunun en müşahhas misallerinden birkaçı, Uhud günü İslâm ordusunda meydana gelen kısa süreli çözülme esnâsında yaşanmıştı. Meydana gelen kargaşayı fırsat bilen bir grup bedbaht müşrik, sırf Allah Rasûlü’nü hedef alarak şiddetli bir saldırıya geçti. Muhâcir ve Ensar’dan bir kısım sahâbîler, Allah Rasûlü’nü korumak için etrâfını sardılar; bu uğurda gerekirse şehîd olmak üzere sözleştiler ve Efendimiz’e:

“–Yüzüm, yüzünün önünde siper; vücûdum, Sen’in vücûduna fedâdır! Allâh’ın selâmı her dâim Sen’in üzerine olsun! Hiçbir zaman yanından ayrılmayız.” diyerek akitte bulundular. Var güçleriyle son nefeslerine kadar savaştılar.

(İbn-i Sa’d, II, 46; Vâkıdî, I, 240)

Ebû Talha d yayını çok sert çeken bir okçu idi. Uhud günü îman heyecanı içinde harb ederken elinde iki-üç yay kırılmıştı. Allah Rasûlü J yanından ok torbası ile geçen herkese:

“–Ok torbanı Ebû Talha’nın yanına boşalt!” emrini veriyordu. Efendimiz J onun arkasından müşriklere bakmak için başını kaldırdıkça Ebû Talha:

“–Anam-babam Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Başını kaldırma! Belki müşrik oklarından biri isâbet eder. Benim göğsüm Sen’in göğsüne siper olsun. Sana dokunacak olan, bana dokunsun!” derdi. (Buhârî, Meğâzî, 18)

Sa’d bin Ebî Vakkas d da, Fahr-i Kâinât J Efendimiz’in yanında müşriklere durmadan ok yağdırıyor, Varlık Nûru Efendimiz de Sa’d’ın bu candan fedakârlığı karşısında:

“–At yâ Sa’d! Babam ve anam sana fedâ olsun!” buyuruyordu. Bu büyük iltifâta şâhid olan Hazret-i Ali d gıpta içinde şöyle demiştir:

“Ben, Nebî J Efendimiz’in Sa’d hâricinde hiç kimseye; «Babam ve anam sana fedâ olsun!» dediğini duymadım.” (Tirmizî, Edeb 61, Menâkıb 26; Ahmed, I, 92)

Peygamber Efendimiz J Uhud Gazvesi’nin sonunda, çok sevdiği sahâbîlerinden Sa’d bin Rebî’nin durumunu özellikle merak etmişti. Ashâbından birini harp meydanına gönderip onu aramasını emretti. Sahâbî, Hazret-i Sa’d’ı ne kadar aradıysa da bulamadı. Artık geri dönecekti ki son bir ümitle:

“–Ey Sa’d! Beni Rasûlullah J gönderdi. O, senin sağ mı, yoksa şehîd mi olduğunu haber vermemi emretti!” diye seslendi.

O sırada son anlarını yaşayan ve cevap verecek mecâli kalmamış olan Sa’d d kendisini Allah Rasûlü’nün merak ettiğini duyunca bütün gücünü topladı ve:

“–Ben, artık ölüler arasındayım!” diyebildi. Derhal Hazret-i Sa’d’ın yanına koşan sahâbî, onu, vücûdu kılıç darbeleriyle delik-deşik olmuş bir vaziyette buldu. Ve ondan ancak fısıltı hâlinde şu son sözlerini dinledi:

“–Vallâhi gözleriniz kımıldadığı müddetçe, Rasûlullah J Efendimiz’i düşmanlarından korumaz da başına bir musîbet gelmesine mahal verirseniz, sizin için Allah katında ileri sürülebilecek hiçbir mâzeret yoktur!” (Muvatta, Cihâd, 41; Hâkim, III, 221/4906; İbn-i Hişâm, III, 47)

Peygamberler Sultanı J Efendimiz’e hayatında iken yapılmış olan saldırılar, farklı şekil ve kisvelere bürünerek küfrün kirli eli ve zehir kusan diliyle günümüzde de zaman zaman görülmektedir. Vaktiyle sahâbe neslinin canları pahasına Allah Rasûlü’ne siper olmaları, bugün bizler için, Efendimiz’in kudsî mîrâsına sahip çıkma husûsunda göstermemiz gereken hassâsiyeti ifâde etmektedir. Bu hassâsiyet, ümmet-i Muhammed olarak boynumuzun borcudur.

Unutmayalım ki peygamberler, dünyevî bir miras bırakmazlar. Rasûlullah J Efendimiz’den ümmetine kalan asıl mîras, O’nun şahsiyet, kimlik ve takvâsıdır. O’nun en büyük emâneti de, Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye’dir. Bu mîrâs ve emânete sahip çıkmak; O’nun ahlâkıyla ahlâklanarak takvâ hayatı yaşamak ve O’nu her zaman ve mekanda O’na yakışan bir vakar ile temsil etmekle mümkündür. Bu hâlin bizler için bir takvâ imtihanı olduğunu unutmamak gerekir.

Rasûlullah J Efendimiz’in rûhunda, ümmetinin derdiyle âdeta bir mahşer kaynamıştır. O’nun, hayatı boyunca insanlığın kurtuluşu için çırpınması, vefâtından sonra da kabrinde ilk Sûr üfleninceye kadar ümmeti için Rabbine yalvarması karşısında O’na şükran hisleriyle dolmayacak bir vicdan düşünülemez.

O, ümmetine daima muhabbet tevzî etti. Dertlilerin dert ortağı oldu. Mâtemlerin civârında, muhtaçların yanıbaşında bulundu. Böylece -Allâh’ın lutfuyla- kendisini canından çok seven bir sahâbe toplumu yetiştirdi.

Bizlere O’nun bu nezih hâlinden gelen mesaj şudur: “Problemini çözdüğümüz insan ve muhabbet tevzî ettiğimiz toplum bizimdir.”

İşte böyle bir muhabbet ikliminde yetişen ashâbın Peygamber Efendimiz’e; “Anam-babam, canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah” diyerek fedâ-yı cân etmeleri, onlar için en büyük lezzet hâline geldi. Bu hâlin sayısız misallerinden biri, Recî Vak’ası’nda yaşanmıştır.

Allah Rasûlü J İslâm’ı öğretmek üzere civar kabîlelere muallimler gönderirdi. Adal ve Kare kabîleleri de muallim istemiş ve on kişilik bir heyet yola çıkmıştı. Fakat kâfile tuzağa düşürüldü, muallimlerin sekizi şehîd, ikisi de esir edildi. Esir düşen Hazret-i Zeyd ve Hazret-i Hubeyb, teslim edildikleri Mekkeli müşrikler tarafından şehîd edildi. Şehîd edilmeden evvel Hazret-i Hubeyb’e:

“–Hayatının kurtulmasına karşılık, senin ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Peygamber e muhabbetle itaat
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:57:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Peygamber e muhabbetle itaat rüya tabiri, Hz. Peygamber e muhabbetle itaat mekke canlı, Hz. Peygamber e muhabbetle itaat kabe canlı yayın, Hz. Peygamber e muhabbetle itaat Üç boyutlu kuran oku Hz. Peygamber e muhabbetle itaat kuran ı kerim, Hz. Peygamber e muhabbetle itaat peygamber kıssaları, Hz. Peygamber e muhabbetle itaat ilitam ders soruları, Hz. Peygamber e muhabbetle itaat önlisans arapça,
Logged
02 Kasım 2015, 20:02:27
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 02 Kasım 2015, 20:02:27 »

Esselamu aleyküm.Peygamber efendimize itaat eden ,samimi muhabbet besleyen ,güzel ahlaklı olan ve onun sunnetlerine tabi yaşayan kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes