> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi  (Okunma Sayısı 1197 defa)
25 Eylül 2010, 14:54:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Eylül 2010, 14:54:50 »



Büyük Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi

1995 yılında basınımız bir film münasebetiyle, hayli tartışmıştı. 'Buna göre İstiklal Mahkemeleri, Kemahlı İbrahim Hakkı Efendiyi, şapkanın aleyhinde olduğu ithamıyla idama mahkum etmişti. O günlerde vefat etmiş bulunan zatı mezarından çıkarıp idam sehpasına çekmek su-retiyle hüküm infaz edilmişti, yaptığımız araştırma neticesi idam hük-münün bahsi geçen şekilde infaz edilmediği vuzuha kavuştu. İbrahim Hakkı Efendi; kimliği, ailesi ve yaptıkları hakkında yapılmış ciddi bir araştırma olarak yazımızı takdim ediyoruz.

Erzincan'a bağlı olan Kemah, Fırat nehrinin sol kıyısında, Munzur dağlarından gelen Tenasur deresinin yamacında, deniz seviyesinden 1038 m. yükseklikte kurulmuş olup, daha çok kalesi ile meşhur şirin bir ilçedir. Özellikle Bizans imparatorları ile İranlılar arasında meydana gelen mücadeleler sırasında Kemah ve kalesi, zaman zaman el değiştirmiş ve çeşitli savaşlara sahne olmuştur. Ancak 1071 senesinde Malazgirt Savaşından hemen sonra Büyük Selçukluların hakimiyeti altına girmiştir. Sultan Alparslan'ın kumandanlarından Mengücek Gazi tarafından fethedilen Kemah, o tarihten sonra Müslüman Türklüğünün kalelerinden biri olmuştur.

Tarihte özellikle Selçuklu ve Osmanlı izlerinin hissedildiği bu güzel belde tam bir ilim ve irfan merkezidir. Gerek Osmanlı'dan önce gerekse sonraki dönemlerde ileri bir kültür ve refah seviyesine sahip idi. Burada yetişen ilim, irfan, edebiyat ve devlet adamlarının, hem Mengücekler hem de Selçuklular'ın hizmetinde bulunduğu bilinmektedir. Bu itibarla bu devirde Kemah'ın çeşitli kültür ve sanat hareketlerine sahne olduğunu söylemek mümkün. Ancak o döneme ait âbidelerden hemen hemen hiçbir şey kalmamış, asırlar boyu vuku bulan zelzeleler, çok kıymetli eski eserleri hep toprak altına gömmüştür.

Bağdat'dan gelen üç kardeş

Bağdat'dan irşad ve tebliğ vazifesi için Kemah'a gelen Abdülgani, Abdürrezzak ve Abdülbâki isimli üç kardeş, zamanın Sağıroğlu namıyla meşhur Kemah Beyi'ne misafir olurlar. Ancak Kemah Beyi Hak dostu bu üç kardeşin Kemah'a yerleşmesinden pek memnun olmaz. Onları uzaklaştırmak ister. Neticede ücra bir köşede bulunan Müşerkek'e sürgün eder.

Bu şirin köye gelen üç kardeş buraya yerleşirler. Hayatlarını, cennet bahçelerinden bir yamacı andıran bu köye adarlar. Savaş yılları muhacirlik yılları derken, ömürlerini bu köyde tamamlarlar. İşte meşhur İbrahim Hakkı Efendi de bu üç kardeşten Abdülgani Efendi'nin oğludur.

Çok sayıda önemli ilim adamı, asker ve devlet adamının yetiştiği bu köy, maalesef, bugün kapalı durumdadır. 1990 yıllarında Kemah’ta kendini hissettirmeye başlayan terör hadiseleri maalesef İbrahim Hakkı Efendi'nin köyü olan Müşerkek'i de vurmuş ve 1995 yılı Temmuz'undan sonra zaten birkaç hane kalmış köy tamamen boşaltılmıştır.

Doğumu ve ilk eğitimi

Daha çok Hacı İbrahim Efendi adı ile maruf olan İbrahim Hakkı Hazretleri, Hicri 1266 (1850) tarihinde Erzincan Kemah ilçesi eski adı Müşerkek olan Parmakkaya köyünde dünyaya gelir. Babası, Hasan bin İbrahim bin Süleyman bin Abdülgâni el-Arabî'dir. Annesi ise Fatma Kamer Hatun'dur.6

İlk eğitimini anne ve babasından aldı. Özellikle amcaları Abdürrezzak ve Abdülbâki Efendiler şahsiyetli ve âlim kimselerdi. Onların ve babasının himayesinde çocukluk döneminin ilk devreleri oldukça verimli geçti. Şahsiyetinin oluşmasında bu dönemin etkisi kendisini hep hissettirmiştir.

7-8 yaşında iken köyünde meskûn bulunan Hacı Feyzullah Efendi'den ilim tahsil etmeye başladı.7 Hocası evini Erzincan'a nakledince, hocasıyla birlikte o da Erzincan'a gitti. İbrahim Hakkı'nın ilme ve okumaya o denli merakı ve alâkası vardır ki, kitaplar onun vazgeçilmez arkadaşları idi. Gece gündüz onlarla haşir neşir olur ve çok sevdiği kitaplarını hep başucunda taşırdı.

İstanbul'da ilmî tedrisatını tamamlayıp Erzincan'a gelen hocasının oğlu Mustafa Zühdî Efendi'nin özel derslerine uzun bir süre devam eder.8 İstanbul'un irfan hayatının kaynağı olan medreselerinden feyizlenen Mustafa Zühdî Efendi'den icazet almaya muvaffak olur.

Erzincan'da kaldığı süre içinde bal yapan arının çiçek toplaması gibi İbrahim Hakkı da burada bulunan meşhur bütün ulemadan azami istifade etmiştir. Hususiyle Erzincan'ın gönül ve irfan insanlarından olan Terzi Baba namı ile meşhur Muhammed Vehbi Hayyatî Hazretlerinin baş halifelerinden Mustafa Fehmi Efendi'den ilim tahsil etmiştir.10 Kendisinden çok istifade ettiği Mustafa Fehmi Efendi için Divan'ında bir bölüm ayırmış ve onu öve öve bitirememiştir. Bu büyük alimin Mekke'de öldüğünü ve kabrinin de halen orada bulunduğunu yazdığı şiirden anlıyoruz:

Bu feyzi gavs-ı azam Vehbi Hayyat'tan alır Fehmi,
Müraat edeble Mekke'de kabrin ziyaret kıl!
Diyar-ı himmetle sahib-i Kur an'dır Mustafa Fehmi.


O dönemin kültürüne uygun olarak bütün ilimlerle ilgilenmiş özellikle hadîs ve tasavvufta derinleşmiştir. Ayrıca tefsirde de rüsuh sahibi idi.12 Daha sonraki dönemlerde kaleme aldığı eserlerden anladığımız kadarıyla başta tefsir ve hadîs olmak üzere birbirinden kıymetli eserler telif etmiştir.

Şam, Mısır ve Hicaz bölgelerine çeşitli zamanlarda seyahatlerdi bulunmuş, buradaki ulemadan fevkalâde istifade etmiştir. Başta tefsir ve hadîs olmak üzere, diğer İslâmî ilimleri talim etmiştir. Ayrıca bu ilimlerin yanı sıra yüksek tasavvuf hakikatlerinden de büyük ölçüde nasibini almıştır. Buradaki Arap âlimleri bu zeki ve şahsiyeti yüksek talebeyi çok sevmiş, onu öve öve bitirememişlerdir.

Daha sonra özellikle yolunu Konya'ya düşürmüştür. Burada kaldığı süre içinde özellikle Mevlânâ'nın Mesnevî'sini okumuş, kendisine merasimle icazetname verilmiştir.13 Buradan aldığı bu icazetnâmenin yanı sıra, Erzincan'da Mevlevîliğin temsilcisi olmuş ve "son postnişîn" olarak kayıtlara geçmiştir.

1313 senesinde Konya'yı ziyareti esnasında uyku halinde iken Mevlevî sikkesi ve elbisesi, Hazreti Mevlânâ tarafından kendisine biz zat giydirilir. Bu tarihten altı sene sonra o rüyayı sadıkanın mânâsı zuhur eder. Erzincan'da 120 sene önce harab bir Mevlevî dergâhının imarına sebep olduğu gibi onun hemen yanı başında 7 odalı Darü'l-Mesnevî namında nefis bir medrese inşa eder.

Erzincan ve civarı ile ilgili yaptığı kıymetli araştırmaları ile tanınan Erdoğan Şahin, İbrahim Hakkı Efendi'nin, Erzincan'ın son postnişinlerinden olduğunu kaydeder.16 Son bir iki asırdır o bölgede önemi gittikçe kaybolan Mevlevîlik İbrahim Hakkı ile yeniden canlanmış ve hayatiyet kazanmıştır. Ne yazık ki kendisinden sonra Hz. Mevlânâ geleneğini sürdüren Hak dostu çıkmamıştır. Konya Mevlânâ türbesi ve külliyesi civarında kendisinin Erzincan postnişîni olduğuna dair pek çok kıymetli belge ve bilgi mevcuttur.

Merhum İbrahim Hakkı Efendi kendisinin Mevlevî olduğunu açıkça beyan eder, bunu her vesilede iftiharla söylerdi:

Asra esef, her birimiz
ALLAH ALLAH der dilimiz
Molla Hünkârdır pirimiz,
Biz Mevleviyiz Mevlevî...


Gönülden bağlı bulunduğu Hz. Mevlânâ'nın meskun bulunduğu Konya'nın yanı sıra İzmir, Sivas, Erzurum ve Trabzon gibi büyük beldelere özellikle Ramazan aylarında yapılan vaki davetlere icabet eder ve buralarda fevkalâde bir hüsn-ü teveccühe mazhar olurdu. Bunun en önemli sebeplerinden biri hiç şüphe yok ki onun vakur ve gösterişli fizikî yapısının yanında son derece güzel ve etkili hitabetiydi.18 Özellikle üç dile vâkıf olması yaptığı konuşmalarda büyük kolaylık sağlıyordu. Arapça, Farsça ve Osmanlıca okuduğu şiirlerle hitabelerini süslüyor ve ezberden okuduğu âyet, hadîs ve ulemânın sözleri ile istişhad ediyordu. Mevlânâ Hazretlerinin hikmet dolu Mesnevî'sini ders takririnde bulunduğu için neredeyse ezbere biliyordu. Bu ise onun konuşmalarına ayrı bir güzellik ve bambaşka bir lezzet katıyordu.

Yeşil Bursa'da


Seyahat etmeyi özellikle çok seven İbrahim Hakkı Efendi, çocukluk ve gençlik yıllarından beri pek çok sayıda yer gezmiş ve görmüştü. Şam'dan Mekke'ye, Trabzon'dan, İstanbul'a değişik zamanlarda gitmişti. Bunlardan kimisi ilim tahsili için kimisi de vaaz ve nasihat içindi.

Kayıtlardan öğrendiğimiz kadarıyla İbrahim Hakkı Efendi'nin 29 Rebiü'l-evvel 1325 senesinde kendisine Bursa'da "İbtida-i Hariç" müderrisliği görevi tevcih olunmuştur.19

Saray vaizi olarak İstanbul'da

Mevlevîliğin usul, âdâb ve erkânını kısa sürede öğrenip sülûkünü tamamlayan ve daha sonra da Mevlevîliğin gerçek anlamda son posînişînlerinden20 olan Kemahlı İbrahim Hakkı Efendi'nin hem şeriat ilimlerindeki temayüzü, hem de yaşadığı hayatı sünnetle ziynetlendirip amel noktasında ihlâsı göstermeye çalışması kısa zamanda semeresini vermiş ve Halife II. Abdülhamid Han tarafından keşfini sağlamıştı. Sultan Abdülhamid Han 1891 yılında İbrahim Hakkı Hazretlerini alelacele Konya'dan İstanbul'a çağırmış ve saraya davet etmişti.21 Bu âni davet karşısında kendisini bir anda İstanbul'da bulmuştu. 1891 yılında İstanbul'a gelen Mev-levî İbrahim Hakkı Hazretleri, Sultan'ın bir hediyesi olarak hemen "Saray Vaizliği" görevine getirilmiştir.

Saray vaizi olan İbrahim Hakkı Efendi, 1909 yılında çok sevdiği Abdülhamid Han tahttan indirilince fevkalâde üzülmüş ve köyüne geri dönmüştü. Onun pervasız vaazları, sağlam ve ihlâslı ameli ve ayrıca etkili konuşmaları 1909-1918 yılları arasında 35. Osmanlı Sultanı Padişah Sultan Reşad'ın dikkatini çekmekte gecikmez.23 Şemsü'l-İrşad adlı eserinden anlıyoruz ki, özellikle İstanbul'a geldiği dönemlerde Beşiktaş'taki Sinan Paşa Camii'nde Mesnevî dersleri takrir ediyordu. Buradaki derslerden birinde, üslubu ve anlatım tarzı padişahı çok etkilemiş olacak ki Sultan Reşad kendisini ağırlamaktan büy...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 25 Eylül 2010, 14:55:24 Gönderen: Sumeyye »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi
« Posted on: 23 Nisan 2024, 16:23:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi rüya tabiri,Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi mekke canlı, Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi kabe canlı yayın, Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi Üç boyutlu kuran oku Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi kuran ı kerim, Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi peygamber kıssaları,Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi ilitam ders soruları, Mevlevi Şeyhi Kemahlı Hacı İbrahim Hakkı Efendi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes