> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3  (Okunma Sayısı 549 defa)
02 Kasım 2010, 17:12:47
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Kasım 2010, 17:12:47 »



Hulefâ-i Râşidîn’den Hayat Düsturları -3- Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- (644-656)



Dört büyük halîfenin üçüncüsü olan Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-, Peygamber Efendimiz’e canıyla-malıyla hizmet etme ve O’na damat olma bahtiyarlığına ermiş güzîde sahâbîlerden biridir. Gerek Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- zamanında, gerek Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer döneminde, gerekse de kendi halîfeliğinde çok büyük hizmetler îfâ etmiştir.

Zi’n-Nûreyn


Peygamber Efendimiz’in muhtereme kerîmesi Hazret-i Rukıyye ile izdivaç şerefine mazhar olan

Hazret-i Osman, mübârek zevcesinin vefâtından sonra hüzne garkolmuştu. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-ona niçin bu kadar mahzun olduğunu sorunca

Hazret-i Osman, teessürünün asıl sebebini şöyle ifâde etti:

“–Yâ Rasûlallâh! Benim başıma gelen, kimsenin başına gelmedi. Kızınız Rukıyye vefât edince Siz’inle aramdaki hısımlık ve akrabâlık bağı kesilmiş oldu!”

Yakınlarının, yeniden dünyâ evine girmesi tekliflerine rağmen Hazret-i Osman âdeta; “–Ben Allah Rasûlü’nden sonra kimi «kayınpeder» olarak görebilirim ki?! O’nun kızıyla izdivaçtan sonra kimi nikâhlayayım ki!?” diye düşünüyor ve o mübârek âile ile bağının kesilmesinden derin bir ıztırap duyuyordu.

Hazret-i Osman’ın bu hâlini müşâhede eden Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, onun müstesnâ muhabbet ve bağlılığından ziyâdesiyle memnun oldu. Ardından da küçük kızı Ümmü Gülsüm’ü ona nikâhladı. Bir müddet sonra Ümmü Gülsüm vâlidemizin de vefât etmesi üzerine Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

“Şâyet üçüncü bir kızım daha olsa muhakkak onu da sana verirdim.”1 buyurarak Hazret-i Osman’a olan husûsî muhabbetini izhâr etti.

Zîrâ âlim, ârif, nâzik, cömert, rakîk kalbli, yumuşak huylu, hayâ sâhibi, gönül ehli, mütevâzı ve sevilen bir insan olan Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-, Allâh Rasûlü’nün ifâdesiyle; “ashâb içinde huyu en çok kendisine benzeyen sahâbî” idi.2 Yine ashâb içinde Hazret-i Osman’dan daha güzel söz söyleyen görülmemişti. Yalnız o da gâyet az ve öz konuşurdu.

Hayâ Âbidesi

Hazret-i Osman, hayâ duygusu bakımından da örnek bir şahsiyetti. Melekler bile ondan hayâ ederdi.3 Nitekim birgün Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, Âişe vâlidemizle otururken Hazret-i Ebû Bekir müsâade isteyip içeri girdi. Ardından Hazret-i Ömer, onun ardından da Sa’d ibn-i Mâlik girdi. Hazret-i Osman da içeri girmek için izin isteyince Peygamber Efendimiz hemen toparlandı, oturuşunu düzeltti ve Hazret-i Âişe’ye; “–Sen geri çekil!” buyurdu. Hazret-i Osman içeri girdi, bir müddet konuştuktan sonra izin isteyip ayrıldı. Hazret-i Âişe:

“–Babam ve diğer sahâbîler içeri girdikleri zaman oturuşunuzu değiştirmemiş ve bana «geri çekil» dememiştiniz. (Osman gelince niçin farklı davrandınız?)” diye sorunca Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Meleklerin bile kendisinden hayâ ettiği bir kimseden ben nasıl hayâ etmeyeyim?! Allâh’a yemin ederim ki melekler, Allah ve Rasûlü’nden hayâ ettikleri gibi, Osman’dan da hayâ ederler. Eğer sen yanımdayken o içeri girmiş olsaydı, çıkıncaya kadar ne konuşur ne de başını kaldırırdı.” buyurdu.4

Hayâ ve edep âbidesi olan Hazret-i Osman; “Gözü haramdan korumak ne güzel şehvet perdesidir.” buyurur ve bu hususta da insanları irşâda çalışırdı:

Enes -radıyallâhu anh-, kendi rivâyetine göre; birgün Hazret-i Osman’a giderken yolda bir kadın görür. Kadının güzelliği aklına takılır. Bu düşünce ile

Hazret-i Osman’ın yanına girer. Onu gören Hazret-i Osman:

“–Ey Enes! Gözlerinde zinâ izleri olduğu hâlde buraya giriyorsun.” der.

Bu söz karşısında neye uğradığını şaşıran Enes

-radıyallâhu anh-, hem hayret hem de mahcûbiyet içinde:

“–Allâh’ın Rasûlü’nden sonra da mı vahiy geliyor?” diye sorar. Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- ise:

“–Hayır, bu bir basîret ve doğru bir firâsettir.” buyurur.5

Bu azîz sahâbîdeki güzel ahlâkın Hak katındaki kıymetini şu hadîs-i şerîf ne güzel ifâde etmektedir:

Birgün Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-, Peygamber Efendimiz’e abdest alması için su getirir:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Kıyâmet günü hesaba çağrılacak ilk kişi kimdir?” diye sorar. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-:

“–Benim. Ben Allâh’ın huzûrunda dilediğim kadar dururum. Sonra oradan bütün günahlarım bağışlanmış olarak çıkarım.” buyurur. Hazret-i Ali:

“–Sonra kim?” diye sorunca, Peygamber Efendimiz:

“–Sonra Ebû Bekir, (o da) Allâh’ın huzûrunda dilediği kadar duracak ve oradan bütün günahları bağışlanmış olarak çıkacak.” buyurur. Hazret-i Ali:

“–Sonra kim?” diye sorunca, Peygamber Efendimiz:

“–Sonra Ömer bin Hattâb, (o da) Allâh’ın huzûrunda duracak ve oradan bütün günahları bağışlanmış olarak çıkacak.” buyurur. Hazret-i Ali yine:

“–Sonra kim?” diye sorunca, bu defa Peygamber Efendimiz:

“–Sonra sen.” buyurur. Hazret-i Ali:

“–Osman bin Affan nerededir?” der. Efendimiz

-aleyhissalâtü vesselâm-:

“–Osman, (son derece yüksek bir) hayâ sahibidir. Rabbimden onu hesap için durdurmamasını diledim. Rabbim de dileğimi kabul etti.” karşılığını verir. (Muhammed er-Râfiî el-Kazvinî, et-Tedvîn fî Ahbâri Kazvin, 1/114)

Allah Rasûlü’nün Kabul Edilmediği Bir Yerde Ben de Yokum!

Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-, Peygamber Efendimiz’i canından çok sever, O’nun bir işâretini dahî emir telâkkî eder, bu uğurda hiçbir fedâkârlıktan çekinmezdi. Nitekim Hudeybiye’de, Peygamber Efendimiz’in elçisi olarak Mekke’ye gitmişti. Müşriklere; niyetlerinin umre yapıp dönmek olduğunu anlattı. Müşrikler ise izin vermediler ve Hazret-i Osman’a, şâyet istiyorsa yalnızca kendisinin Kâbe’yi tavâf edebileceğini söylediler. Osman -radıyallâhu anh- ise, Allah Rasûlü’ne olan sadâkatini bir kez daha tescilleyen, şu muhteşem cevâbı verdi:

“–Hazret-i Peygamber Kâbe’yi tavâf etmedikçe ben de edemem! Ben Beytullâh’ı ancak O’nun arkasında ziyâret ederim. Allah Rasûlü’nün kabul edilmediği bir yerde ben de yokum!..” (Ahmed, IV, 324)

Hudeybiye’de bekleyen müslümanlara Hazret-i Osman’ın şehid edildiği şâyiası ulaşınca da, Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- gerekirse müşriklerle harbetmek üzere ashâbından bey’at aldı. Sonra, bir elini diğer elinin üzerine koyup:

“Allâh’ım, bu bey’at da Osman içindir. Şüphesiz o, Sen’in ve Rasûlü’nün hizmetindedir.”6 buyurarak ona olan îtimad ve muhabbetini dile getirdi. Derken müşrikler, anlaşma yapmak üzere elçi gönderdiler. Ardından da Hazret-i Osman sağ-sâlim döndü.

Sehâvet Güneşi

İşte böyle yüce bir sadâkat timsâli olan Osman

-radıyallâhu anh-, cömertlikte de zirve bir şahsiyetti. Öyle ki; “Zenginliğin saltanatı, şükürdür. Şükür ise bol bol infâk etmektir.” buyurur ve bu hususta da bizzat örnek olurdu. Nitekim yüzlerce köleyi Allah rızâsı için âzâd etmiş ve ettirmişti.7

Yine zor bir sefer olan Tebük Gazvesi’nde

Hazret-i Osman, tek başına 300 deveyi tam techîzatlı bir şekilde hazırlayarak orduya hibe etti. Buna ilaveten bin dinar bağışladı. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onun hakkında:

“Osman’a (bu fedâkârâne infâkı sebebiyle) bundan sonra yapacağı hiçbir şey zarar vermez!”8 müjde ve iltifatında bulundu.

Yine Osman -radıyallâhu anh-, Medîne’ye hicret edince müslümanların su sıkıntısı çektiğini görmüştü. Medîne’deki bütün kuyuların suyu acıydı. Sadece bir yahudiye âit olan Rûme Kuyusu’nunki tatlı idi. Yahudi, bu kuyunun suyunu satarak geçiniyordu. Efendimiz

-aleyhissalâtü vesselâm-:

“–Rûme Kuyusu’nu, cennette ondan daha hayırlısını kazanmak üzere kim satın almak ve kendi kovasını müslümanların kovalarıyla eşit kılmak ister?” buyurdu. Yani kuyuyu satın alan, diğer müslümanlarla eşit haklarda ondan istifâde edecekti.

Hazret-i Osman, derhal bu kuyuyu satın almak istedi. Lâkin yahudi kabul etmedi. Sonunda bir gün yahudi, bir gün de müslümanlar kullanmak üzere yarı hissesini satın almaya muvaffak oldu. Daha sonra da tamamını satın aldı. Peygamber Efendimiz, Hazret-i Osman’a:

“–İnsanların ondan su içmeleri için (kuyuyu) vakfeder misin?” diye sorunca, o da bu arzuya gönülden icâbet ederek kuyuyu vakfetti. Böylece Hazret-i Osman’ın bu himmetiyle Medîneli müslümanlar su sıkıntısından kurtuldular.

Rivâyete göre Osman -radıyallâhu anh-, büyük bir fazîlet daha sergileyerek, kendisinin satın alıp vakfettiği bu kuyudan su alabilmek için herkes gibi sıraya girip beklerdi. Yine rivâyete göre Hazret-i Osman’ın bu eşsiz fedâkârlığı üzerine şu âyet-i kerîmeler nâzil oldu:

“Ey huzûra kavuşmuş nefis! Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön! (Sâlih) kullarımın arasına katıl ve cennetime gir.” (el-Fecr, 27-30)

İslâm hızla yayılıp Medîne’ye gelenler çoğalınca Mescid-i Nebevî dar gelmeye başlamış, halkın bir kısmı mescidin etrafında çadırlar kurmuştu. Efendimiz

-aleyhissalâtü vesselâm-:

“–Mescidimizi bir zirâ’ olsun genişleten, cennete girer.” buyurdu.

Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-:

“–Yâ Rasûlallah! Malım-mülküm Sana fedâ olsun. Mescidi genişletme işini üzerime alıyorum.” dedi. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

“Allâh’ın mescitlerini ancak Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler îmâr eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” (et-Tevbe, 18)9

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- Hazret-i Fâtıma ile evleneceği zaman, kendi zı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:13:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3 rüya tabiri,Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3 mekke canlı, Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3 kabe canlı yayın, Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3 Üç boyutlu kuran oku Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3 kuran ı kerim, Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3 peygamber kıssaları,Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3 ilitam ders soruları, Hulefâi Râşidîn den hayat düsturları 3önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes