> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır  (Okunma Sayısı 550 defa)
20 Temmuz 2010, 15:22:05
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 20 Temmuz 2010, 15:22:05 »



Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır?




Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır? Dünya-Âhiret Muvâzenesi Kuramıyoruz, Asrı Saadette Nasıl Kurmuşlardı?

Dünya, uğranılıp geçilen bir çok menzilden biridir Kur'ân-ı Kerim'de birçok âyet ve Efendimiz'den (sav) şeref sudur olmuş pek çok hadîs bize bunu anlatmakta ve ihtar etmektedir İnsan ruhlar âleminden anne karnına, oradan dünya hayatına ve derken çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ve ihtiyarlık devrelerini aşarak, kabre, berzah ve haşir âlemine, oradan da ebediyete intikal eden upuzun bir yolda sadece geçici bir kaç günlüğüne dünyaya uğramaktadır Evet dünya, onun geçtiği menzillerden sadece biridir Allah Rasûlü bir hadîs-i şeriflerinde bunu, "bir ağaç altında gölgelenme" olarak tasvir eder İnsan bir yolcudur ve gideceği bu uzun yolda biraz istirahat etmek gayesiyle, işte böyle bir ağacın gölgesinde biraz dinlenmek istemiştir Yoksa bu dünya onun için dâimi kalınacak bir konak, bir menzil değildir Aksine, kısa bir müddet misafir edileceği bir konaklama yeridir

Asıl vatanımız, ruhlar âlemidir Biz oradan ceset urbasını giyip dünyaya geldik Burada ebedî hayatımızı şekillendirecek ve tekrar asıl vatanımıza döneceğiz Dünyanın, bizim yanımızdaki kıymeti işte bu zâviyeden değerlendirilmelidir

Mü'min denge insanıdırHer mevzûda olduğu gibi bu mevzûda da ifrat ve tefritin öldürücü darbelerinden kendini korumasını bilmelidirDünyaya dünyada kalacağı müddet kadar, âhirete de yine orada kalacağı müddet kadar ehemmiyet verme, herhalde dengeyi bulmanın mihengi olacaktır İşte bu muvâzeneyi Kur'ân bize şöyle talim etmektedir: "Allah'ın (cc) sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu gözet; ancak dünyadan da nasibini unutma" (Kasas/77)

Rabbimiz bize neler vermiştir? Akıl, kalb, ruh, ceset, sıhhat, sağlık, gençlik ve daha binlerce nimet, bütün bunlar birer anapara ve sermâyedir Ahiret de işte bunlarla satın alınacaktır

Başka bir âyette bu husus şöyle ele alınır: "Allah, (cc) müminlerden, mallarını ve canlarını onlara (verilecek) Cennet karşılığında satın almıştır" (Tevbe/111)

Bu mevzûda fâni ve zâil emtiayı veren, insan oluyor, bâki ve lâyezal şeyleri bahşeden de Allah (cc) Böyle bir akid ve anlaşmadan ötürüdür ki, Kur'ân bize âhiret yurdunu araştırmamızı tavsiye eder Evet, bizim perspektifimizde olması gereken ve bütün hareketlerimize mihrak nokta teşkil etmesi şart olan ancak âhireti kazanma cehd ve gayretidir Çünkü orada ebedî kalacağız Ve âhireti kazanma adına açılmış biricik zemin de dünyadır

Ayette, dünyadan da nasibimizi unutmamamız tavsiye ediliyor Ancak, buradaki eda ve ifade üslubu da yine esas gaye ve hedef olarak seçmemiz gereken tarafın âhiret yurdu olduğunu ihtar mahiyetindedir Zira insan bütünüyle orada inkişaf edecektir Dünya hayatı itibariyle onu, bir tohum ve çekirdeğe benzetecek olursak, âhiret itibariyle o, semaya doğru ser çeken ve ihtişamla esip duran bir ağaç gibidir Evet, Cennette bütün duygular nâmütenahi inkişaf edecektir Görme, tatma, zevk alma o denli inbisat edecektir ki bu, belki de binde binlere ulaşacaktır Halbuki dünyada bu oran ancak binde bir-ikidir Ayrıca mü'minler Cennetten, Cemalûllah'ı da seyredebileceklerdir Ve O'nun cemalinin bir an görülmesi, binlerce sene Cennet hayatından daha lezzet vericidir Öyleyse insan, her iki hayattan hangisini tercih etmesi gerektiğini bu ölçüyle değerlendirmelidir Bir kul için kendi Hâlık'ını görme bahtiyarlığı, başka neye değiştirilebilir ki? Hele, Rabb'in rıza ve hoşnutluğunu kazanmak bir insan için hiçbir pâye ve mansıpla değiştirilmeyecek kadar öyle büyük bir nimettir ki, Cennet bile bütün ihtişamıyla bu büyük nimetin yanında sönük kalır

Kur'ân-ı Kerim de bunu en büyük nimet ve lütûf olarak bildirmektedir "Rabbinin rızası ise en büyüktür" (Tevbe/72) Hatta hadîste şöyle anlatılmaktadır: Allah (cc) müminleri Cennet'e, kafirleri Cehennem'e koyduktan sonra mü'min kullarına hitaben soracaktır: "Kullarım benden razı mısınız?" Cevab verecekler: "Bu kadar nimete mazhar kılınmışken nasıl olur da Sen'den razı olamayız?" Bunun üzerine Cenab-ı Hakk (cc) şöyle buyurur: "Bundan böyle size daha büyük bir lütûfta bulunacağım: Sizden ebediyyen razı olacak ve size hiç gazaplanmayacağım"

Hayat bu şekilde düzene konursa, dünya da ihmal edilmemiş olur Çünkü bu durumda, dünya bizzat kendisi için değil, bizi âhirete götüren bir vasıta olması açısından sevilmiş, veya onunla ilgilenilmiş olacak ki, esasen böyle bir alâkanın hiçbir mahzuru da yoktur Zaten hadîste de, bu ifâde edilmekte ve "Dünya âhiretin tarlasıdır" denmektedir

Meseleyi biraz daha ileriye götürerek şöyle de diyebiliriz: Ahirete ehil hâle gelme ancak dünya ile mümkündürZira bütün his, duygu ve lâtifelerimiz burada inkişaf ve inbisat etmektedir Cenab-ı Hakk'ı (cc) görmeye de ancak bu şekilde ehil hâle gelebileceğiz

İnsan dünyada iken, böyle bir mahiyetle hazır olmadığı için Cenab-ı Hakk'ı (cc) göremiyor Çünkü henüz bu istidadı kazanmış değildirMes'elenin zaman, mekan ve diğer buudlarla bir alâkası yoktur Allah (cc) bize daima şah damarımızdan daha yakındır Lütûflarıyla başımızı okşamakta ve iradesiyle bizim işlerimize müdahele etmekte ve sonsuz kudretiyle tasarrufta bulunmaktadır Tasavvufî bir eda ile söyleyecek olursak,

"Hakk'tan âyan bir nesne yok, gözsüzlere pinhân imiş"

bir görmeme işi varsa, o bizdeki kusurdan dolayıdır Bu kusuru giderme de Allah'ın (cc) elindedir Orada, bu kusuru giderecek ve insanlar da O'nun Cemalini seyrederek asıl muradlarına ereceklerdir

İşte, dünya böyle neticeleri meyve veren bir tarladır Dünyadan ukbaya intikal edince, nurdan perdeler bir bir açılacak ve insan Rabbini müşahede edecektir

Dünya Cenab-ı Hakk'ın (cc) isimlerinin tecellisinden ibarettir Bu manâda dünyanın hiçbir şeyini hor ve hakir göremeyiz Çünkü hakiki "hakaik-i eşya" Cenab-ı Hakk'ın (cc) isimlerinin cilvelenmesinden ibarettir Mevlânâ'nın ifâdesiyle, olup biten her şey, bizler ve iradelerimiz, Hakk (cc) tarafından çok yüksek bir direğe asılmış bayrak gibidir O bayrakta yazılar vardır ve o bayrak dalgalanmaktadırDalgalandıran da bizzat Ezel ve Ebed Sultanı Hz Allah'tır (cc) Binaenaleyh, biz eşya ve hâdiselere tamamen Cenab-ı Hakk (cc)'ın tasarrufunda, esmâ ve sıfatlarının cilvelerinden ibâret bir bostan nazarıyla bakar, baktığımız her çiçekte, çiçek üzerinde her şebnemde, O'na ait güzellikleri seyrederiz Mevlâna, biraz da, başkalarına pek açık olmayan bir ifadeyle, bu hususu şöyle anlatır: Evliyanın ayağına zincir, beyinlerine pranga vuran şey, onları Hakk'a (cc) dilbeste eden, bağlayan ve onları derdest eden husus, Cenab-ı Hakk'ın (cc) bostanında gezip dolaşan ay yüzlülerin akislerinden ibarettir

Vâhidiyet tecellisiyle Cenab-ı Hakk (cc), Kendi zatında, bir kısım güzellikleri meşher halinde önümüze sergilemiştir Daha sonra ehadiyet sırları gereğince, bahşettiği hususi lütûflar sayesinde de, kâmet-i kıymetimize göre bir şeyler alma liyakatına ulaştırılmışızdır Dolayısıyla, Cenab-ı Hakk'ın (cc) esas bostanı olan Vâhidiyet bağ ve bahçesinde tecelli eden o ay yüzlüler, görebildiğimiz şu âlemde bizim nazarımıza arz edilmiştir ve biz onlarda Cenab-ı Hakk'ın (cc) isimlerinin cilvesini görüyoruz Vurulanlar, O'na vuruluyor, dilbeste olanlar yine O'na dilbeste oluyor; ve Mecnûn olup sahraya düşenler-Yunus'un dediği gibi-deryalarda mahinin, sahralarda âhunun diliyle hep O'nu çağırıp duruyorlar HzMusa'nın asâsı gibi hep Hakk'ı (cc) gösteren işaretler, O'nun bostanında bizim ruh aynamıza akseden hakikatlardan ibarettir

Burada, bu derin ve ince meselenin şerhini yapma niyetinde değildim Dolaylı olarak girdiğimiz bu husustan arz etmek istediğimiz husus şudur: Dünya Cenab-ı Hakk'ın (cc) bir bostanıdır Ve bu bostanda ay yüzlülerin akisleri bizim mirât-ı ruhumuza tecelli etmektedir Durum böyle olunca, bizim dünya adına gördüğümüz şeyler de, değişik boyda O'ndan gelen tecellî dalgalarından ibarettir Elbette meseleyi bir vahdet-i vücutçu ve bir vahdet-i mevcutçu gibi ele almıyoruz Almıyoruz ama bir manâda İmam Rabbanînin; "hakiki hakayık-ı eşya, Cenab-ı Hakk'ın (cc) isimlerinin cilvelenmesinden ibarettir," sözüne de aynen iştirak ediyoruz

Evet, biz dünyayı terk edemeyiz Çünkü âhiret n----- bulacağımız pek çok şeyi, dünya vasıtasıyla elde edeceğiz Doğrudur, o bir erâcif ve pislik yığınıdır; ancak nice hakikat cevherleri de o erâcifte saklıdır Hani, Mahmud Gaznevî Hazretlerine ait Mesnevide bir kıssa anlatılırTabii ki bu ve benzeri kıssalar kıyas-ı temsîlî olarak nakledilmektedir Esasen, Lafonten'den evvel Beydaba hayvanları hikmet diliyle konuşturmuş ve daha sonra bir çok İslâm alimi de bu usulü eserlerinde sıkça kullanmışlardır Mevlâna da bunlar arasındadır O, Gazneli Mahmud'la O'nun kapısının eşiğindeki bir köpeği konuşturur: Köpek durmadan sarayın önündeki mezbelelikte eşinip durmaktadır Bazan hiç bir şey bulamamasına rağmen ertesi gün yine gelmekte ve yine akşama kadar orada eşinip durmakta bir gün Sultan Mahmud bu köpeğe sorar: "Günlerdir bu çöplükte eşinip duruyorsun; halbuki bir şey de bulamadın, bıkıp usanmadın mı ki hâlâ, aramaya devam ediyorsun?" Köpek kendi diliyle cevap verir: "Ben, bir gün bu çöplükte eşinirken bir kemik bulmuştum İşte onun hatırına her gün buraya uğrar ve bir şeyler ararımBelki bir gün yine bir kemik bulurum"

İşte hakikat ehlince dünya böyle bir eracif yığınıdır Cenab-ı Hakk (cc) burada iyiyi kötüyle, güzeli çirkinle hallaç edip karıştırmıştırEşyanın çirkinlikleri doğrudan kendisine isnad edilmesin diye, araya sebepler perdesini koymuş ve zâhiren akla çirkin gibi görünen hususlar hep o perdelerin arkasında kalmıştır Fakat bütün bunları yaratan yine Allah (cc)'tır Orada da yine O'nun, sayısını bilemediğimiz isimleri tecelli etmektedir (Esma-i İlâhî sonsuzdur onun için sayısını ancak ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır
« Posted on: 26 Nisan 2024, 12:17:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır rüya tabiri,Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır mekke canlı, Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır kabe canlı yayın, Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır Üç boyutlu kuran oku Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır kuran ı kerim, Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır peygamber kıssaları,Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdır ilitam ders soruları, Bugünkü Şartlarda Dünyayı Değerlendirme Nasıl Olmalıdırönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes