> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül  (Okunma Sayısı 2246 defa)
03 Kasım 2010, 16:49:38
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Kasım 2010, 16:49:38 »



Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 35 TEVESSÜL


Şüphesiz ki en büyük ve sî leler; kulu yaratılış gâ yesine ve Hakk’ın rızâsına ulaştıran vâsıtalardır. Kur’ân-ı Kerîm, ibâdetler, sâlih ameller, esmâ-i hüsnâ, salevât-ı şerîfe, mukaddes zaman ve mekânlar, peygamberler ve Hak dostları, bunların başında gelir. Tevessül de Cenâb-ı Hakk’ın sevdiği bu hususları vesîle edinerek, Allâh’a bunlar hürmetine duâ etmektir. Yani tevessül, Cenâb-ı Hakk’ın sevdikleri hürmetine O’nun rızâsını ve lûtfunu celbetme niyet ve arzusundan ibârettir.

HAKK’A VUSLAT VESÎLELERİ…

Kulu Hakk’a vâsıl edecek vesîleler saymakla bitmez. Rabbimiz, sonsuz rahmetinin eseri olarak biz kullarına lûtufta bulunmak için nice vesîleler ihsân etmektedir. Bu vesîleler, insanlığı hak ve hakîkate sevk ederek Rabbimizin “cennet dâvetine” elçilik yapmaktadır. Nitekim;
– Hazret-i Ömer’in îmanla şereflenmesine, kızkardeşi Fâtıma’nın evinde duyduğu Kur’ân âyetleri vesîle olmuştur.
– Bişr-i Hafî Hazretleri’nin geçmişteki nefsânî haya tın dan kurtulup sırât-ı müs ta kîme hidâyetine, yolda bulduğu bir kağıt parçası vesîle olmuştur ki, üzerinde “Allah” lâfzı yazılı olduğu için onu nâdide bir mücevher gibi büyük bir nasip bilerek alıp temizlemiş ve hürmetle lâyık olduğu mûtenâ bir mevkiye kaldırmıştır.
– Kadı Mahmud’un hakîkat iklîmine vâsıl olmasına, bir karı-kocanın mânevî sırlarla dolu dâvâsı vesîle olmuştur. Samimiyetle bu dâvânın peşine düşünce, kendisini Üftâde Hazretleri’nin kapısında bulmuş ve o kapıda, mârifetullah zirvelerine giden Hüdâyî yolunu keşfetmiştir.
– Hazret-i Mevlânâ’nın, gönül sultanlığına erişmesine, Şems adlı bir dervişin, aşk ve vecd âleminden bir pencere açması vesîle olmuştur.
Bu gibi misalleri artırmak mümkündür. Zira Hakk’a giden yollar, mahlûkâtın nefesleri adedince çoktur. Mühim olan, Cenâb-ı Hak’tan gelen bu vesîlelerin farkına varıp onlardan lâyıkıyla istifâde edebilecek bir gönle sahip olmaktır. Kulun gönlü hak ve hakîkate teşne ise, kendisini Allâh’a yaklaştıracak olan vesîleleri görmeyi Rabbimiz ona nasîb eder.
Hak dostlarından Ebû’l-Hasan Harakânî Hazretleri şöyle buyurur:
“Bir kulun vesîle ederek Yüce Allâh’ı bulmaya çalıştığı hangi şey olursa olsun; onların en güzeli Kur’ân-ı Kerîm’dir. Öyleyse, Yüce Allâh’ı Kur’ân yolundan aramalısınız.” (el-Hadâikü’l-Verdiye, s. 458)
Hakîkaten Kur’ân, bir ucu Allâh’ın kudret elinde, diğer ucu bizlere uzatılmış en sağlam iptir. Bu ipi sımsıkı tutarak onu Hakk’ın yakınlığına ve ilâhî lûtuflara kavuşmaya vesîle edinmek gerekir.
Duâların makbûl olması için tevessül edilebilecek hususlardan biri de salevât-ı şerîfedir. İs lâ mî an’ane de duâ, ham de le ve sal ve ley le baş la yıp yi ne on lar la hitâma er di ri lir. Sal ve le, Pey gam ber Efendimiz r hak kın da Ce­nâb-ı Hakk’a bir duâ dır ki, onun (sa le vâ tın) red de dil me yip ka bul edi le ce ği yo lun da bir ka na at mev cuttur. Du­âla rı mı zın ba şı nı ve so nu nu sa lât ü se lâm ile süs le mek de bu ger çek ten kay nak lan mak ta dır. Böy le ce ka bû lü mu hak kak olan iki du ânın ara sı na ken di du âla rı mı zı sı kış tır mak, on la rın da kabûlü nü sağ la mak dü şün ce siy­le  yapılan bir tevessüldür.
Du ânın müs te câb ol ma sı nı temin eden di ğer bir vesîle de es mâ-i ilâ hiy ye dir. Âyet-i ke rî me de buyrulur:
“En gü zel isim ler (es mâ-i hüs nâ) Al lâh’a âit tir. O hâl de bu isim ler le O’na duâ edin!” (el-A’râf, 180)
Ayrıca Peygamber Efendimiz r, Allah Teâlâ’dan yağmur dilediğin de “İstiskâ Namazı” kılmış, böylece duâsının kabûlü için nâfile namazla da tevessül etmiştir. Nitekim Rabbimiz de; “Ey îmân edenler, namaz ve sabırla Allah’tan yardım isteyin!..” (el-Bakara, 153) buyurmaktadır.
Sâ lih amel ler de hayırlara kavuşup sıkıntılardan kur tu lmaya bir ve sî le dir. Bu hususu îzah sadedinde; geç miş üm met ler den, yol cu lu ğa çı kan üç ar ka da şın hâ lini bil di ren bir hadîs-i şerîf, hulâsaten şöyledir:
“Yol cu luk es nâ sın da yağ mu ra ya ka la nan üç ar ka daş, ge ce yi ge çir mek için bir ma ğa ra ya gi rer. Der ken dağ­dan bir ka ya par ça sı dü şer ve ma ğa ra nın gi ri şi ni ka pa tır. Bu nun üze ri ne on lar:
«–Sâ lih amel le ri miz le Al lâh’a duâ et mek ten baş ka çâ re miz yok tur; bi zi bu ra dan, Allah’tan baş ka hiç kimse kur ta ra maz.» der ler.
On lar dan bi ri , ana ba ba sı na olan ita ati ni ve sî le kı lar. Ka ya bi raz ye rin den oy nar, fa kat ma ğa ra dan çı kı la cak gi bi de ğil dir.
İkin ci si, Al lah kor ku su nu, ha yâ ve if fe ti ni ve sî le kı lar. Ka ya bi raz da ha ara la nır, ama yi ne çı kı la cak gi bi de ğil­dir.
Üçün cü sü de, kul hak kı na olan ri âye ti ni ve sî le kı la rak Al lâh’a yal va rır. Bu nun üze ri ne ka ya, ma ğa ra nın ağ­zın dan ta ma men ka yar ve dı şa rı çı kar lar.” (Bkz. Bu hâ rî, Edeb, 5, En bi yâ, 53; Zi kir, 100)
EN BÜYÜK VESÎLEMİZ…
Sâlih amellerle tevessül edilebildiği gibi, o amelleri tebliğ ve irşâdı vesîlesiyle öğrendiğimiz Rasûlullah r ile tevessül etmek de pek tabiî ki câiz ve hattâ elzemdir. Zira O, Hak katında mahlûkatın en kıymetlisidir. Allah Y, Efendimiz r’i, bütün amellerimizden de, mevcut her şeyden de daha çok sevmektedir.
Beşeriyet, Rahmân’ın uç suz-bu cak sız af ve ke rem ummânına, Rabbimizin, O “Var lık Nû ru”na duyduğu muhabbeti hürmetine mazhar olmuştur. Nitekim ha dîs-i şe rîfte şöyle buyrulur:
“Âdem u cen net ten çı ka rıl ma sı na se bep olan zel le yi iş le di ğin de, ha tâ sı nı an la yıp; «–Yâ Rab bî! Mu ham med hak kı için Sen’den be ni ba ğış la ma nı is ti yo rum.» de di.
Al lah Te âlâ; «–Ey Âdem! He nüz ya rat ma dı ğım hâl de Mu ham med’i sen ne re den bil din?» bu yur du.
Âdem u; «–Yâ Rab bî! Sen be ni ya ra tıp ba na rû hun dan üf le di ğin de ba şı mı kal dır dım, Arş’ın sü tun la rı üze rin­de; “Lâ ilâ he il lâl lâh, Mu ham me dü’r-Ra sû lul lâh” cüm le si nin ya zı lı ol du ğu nu gör düm. Bil dim ki Sen, Zât’ının is mi ne an cak ya ra tıl mış la rın en se vim li si ni izâ fe eder sin!» dedi.
Bu nun üze ri ne Allah Te âlâ; «–Doğru söy le din ey Âdem! Ha kî ka ten O, Ba na gö re mah lû kâ tın en se vim li si dir. O’nun hak kı için Ba na duâ et. (Mâ demki duâ et tin), Ben de se ni ba ğış la dım. Şâ yet Mu ham med ol ma say dı se ni ya rat maz dım!» bu yur du.” (Hâ kim, Müs ted rek, II, 672)
İşte Efendimiz r’in Hak katındaki kıymeti o kadar yücedir ki, yaratılışın başlangıcı O’nun nûruyla olmuştur. Hâlık-ı Mutlak, Cenâb-ı Hak’tır; fakat yaratılışın sâikı, Hazret-i Muhammed r’dir. O olmasaydı, âlemler ıssız çöllere dönerdi. Nerede bir güzellik varsa, O’ndan bir akis taşır, çünkü O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır.
Bunun içindir ki, O henüz dünyayı şereflendirmeden evvel, pek çok peygamber bile, duâlarında O’nu vesîle kılarak Allâh’a yönelmiştir. İnsanlığın atası Âdem u, Rasûlullah r Efendimiz’i duâsına vesîle kıldı; ilâhî affa nâil oldu. O yüce Rasûl, İbrahim u’ın sulbüne intikâl eyledi; ateş ona serin ve selâmet oldu. O yüce inci, İsmail u’ın sedefine girince, bıçak onun boynunu kesmedi, nâmına göklerden kurbanlık koç indirildi.
Velhâsıl, peygamberler dahî O’nun hürmetine ilâhî rahmetten istifâ de etmişlerdir. Hattâ Hazret-i Mûsâ u, O’na tâbî olmanın bereketine erebilmek için O’nun ümmetinden olmayı dilemiştir.1
Şu hâdise, ashâbın Efendimiz r ile tevessüllerine tipik bir misâldir:
Bir âmâ, Ra sû lul lah r’e ge le rek gözündeki hastalıktan şikâyet etti. Efen di miz r; sabretmesinin daha hayırlı olacağını tavsiye etti. Âmâ ise:
“–Yâ Ra sû lâllah! Be ni elim den tu tup gö tü re cek kim sem yok. Bu hâl ba na çok me şak kat ve ri yor. Lüt fen göz le ri­min açıl ma sı için duâ edi niz!” diye ısrar edince Efen di miz r şöy le bu yur du:
“–Git ab dest al, son ra iki rekât na maz kıl, ar dın dan da şöy le duâ et:
«Al lâh’ım! Rah met Pey gam be ri olan Ne bîn Mu ham med’le (O’nun hür me ti ne) Sen’in Zât’ın dan di li yor ve Sa na yö ne li yo rum... Yâ Mu ham med! İh ti yacı mın ve ril me si için Sen’inle Rab bi me yö ne li yo rum!.. Al lâh’ım! O’nu ba na şefaatçı kıl!..»” (Tir mi zî, De avât, 118; Ah med bin Han bel, Müs ned, IV. 138)
Hâ kim’in ri vâ ye tin de, ay rı ca âmâ nın gö zü gö rür bir hâl de aya ğa kalk tı ğı da ilâve edilmiştir. (Bkz. Hâ kim, Müs ted rek, I, 707-708)
Hâfız İbn-i Kesîr, Yemâme Savaşı’nda müslümanların parolasının:
“Yâ Muhammedâh: Ey Muhammed, bize yardım eyle!” olduğunu söyler. Hâlid bin Velid t, Yemâme savaşında düşmanı mübârezeye çağırdıktan sonra yüksek sesle müslümanların parolasını söyleyerek; “Yâ Muhammedâh!” diye nidâ etmiştir. Ayrıca o gün mübâreze için karşısına kim çıktıysa hepsine gâlip gelmiştir. (Taberî, Târih, II, 513; İbn-i Kesîr, el-Bidâye, VI, 324)
Tabiî ki bu ifâdeden kastedilen; “Allâh’ım! Sana Sevgili Rasûlün Muhammed r vesîlesiyle yöneliyoruz, O’nun hürmetine bize nusret ve zafer lûtfeyle!” niyâzıdır. Târihte bunun pek çok misâli vardır. Nitekim Çanakkale harbinde Binbaşı Lütfü Bey, pek müşkül bir vaziyetle karşılaşınca; “Yetiş yâ Muhammed! Kitabın elden gidiyor!” diye feryâd etmiş ve Allâh’ın yardımıyla o bâdireden kurtulmuşlardır. Bunun gibi nice tecellîler yaşanmıştır. Nitekim Çanakkale Harbi’ndeki İngiliz kumandanı târihçi Hamilton da, bu hakîkati şöyle îtirâf etmiştir:
“Bizi Türkler’in maddî gücü değil, mânevî gücü mağlûb etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz, gökten inen güçleri müşâhede ettik!..”

KIRIK KALPLER HÜRMETİNE…

Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“İçinizde saçı-başı dağınık, eski elbiseler içinde, garip görünümlü ve insanların îtibâr etmediği nice kimseler vardır ki, Allâh’a yemin etseler, Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz… Berâ bin Mâlik de onlardandır.” (Tirmizî, Menâkıb, 54/3854)
Yani böyle...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül
« Posted on: 25 Nisan 2024, 20:53:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül rüya tabiri,Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül mekke canlı, Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül kabe canlı yayın, Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül Üç boyutlu kuran oku Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül kuran ı kerim, Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül peygamber kıssaları,Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessül ilitam ders soruları, Hak dostlarının örnek ahlâkından Tevessülönlisans arapça,
Logged
04 Kasım 2010, 01:22:40
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 04 Kasım 2010, 01:22:40 »

Benden rep diyorum..başka da bişey demiyorum..mükemmel bir bakış..Allah razı olsun..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Eylül 2013, 21:56:37
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #2 : 21 Eylül 2013, 21:56:37 »



     Rabbim ebeden razı olsun..İnşaallah Rabbimize giden yolda, vesilelere müracaat edenlerden oluruz..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

22 Eylül 2013, 01:45:39
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #3 : 22 Eylül 2013, 01:45:39 »

Şüphesiz ki en büyük ve sî leler; kulu yaratılış gâ yesine ve Hakk’ın rızâsına ulaştıran vâsıtalardır. Kur’ân-ı Kerîm, ibâdetler, sâlih ameller, esmâ-i hüsnâ, salevât-ı şerîfe, mukaddes zaman ve mekânlar, peygamberler ve Hak dostları, bunların başında gelir. Tevessül de Cenâb-ı Hakk’ın sevdiği bu hususları vesîle edinerek, Allâh’a bunlar hürmetine duâ etmektir. Yani tevessül, Cenâb-ı Hakk’ın sevdikleri hürmetine O’nun rızâsını ve lûtfunu celbetme niyet ve arzusundan ibârettir.

Ne güzel açıklanmış.Allah Allah.Rabbim razı olsun..İnsanların ilimlerini paylaşmasıda çok büyük önem arz ediyor..Edilen dualara da içten amin diyorum..Rabbim rızasına uygun yaşamayı nasip eylesin..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

22 Eylül 2013, 02:23:16
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #4 : 22 Eylül 2013, 02:23:16 »

Paylaşım çok güzel olmuş.Allah razı olsun.Bizleri de hak dostlarının yolun dan,peygamber efendimizin yolundan ayırmasın Allah'ım.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes