> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür  (Okunma Sayısı 632 defa)
03 Kasım 2010, 12:57:16
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Kasım 2010, 12:57:16 »



Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından –23-Şükür


Allah için dost olan Şakîk-i Belhî ile İbrahim bin Edhem Hazretleri’nin, birbirlerini irşâd için yaptıkları bir gönül sohbeti esnâsında Şakîk-i Belhî Hazretleri sorar:

“–Geçim husûsunda ne yaparsınız?”

İbrahim bin Edhem:

“–Bulunca şükreder, bulamayınca sabrederiz!..” der.

Şakîk-i Belhî Hazretleri:

“–Bunu, Horasan’ın köpekleri de yapar!” deyince, bu defa İbrahim bin Edhem sorar:

“–Ya siz ne yaparsınız?”

Şakîk-i Belhî Hazretleri şu cevabı verir:

“–Bulursak şükredip infâk eder, bulamadığımızda yine şükredip sabrederiz.”

Hak dostları, Cenâb-ı Hakk’ın sayıya gelmez nî­met­leri karşısında ne kadar şükretseler az olduğunun şuuruyla her hâlükârda ve dâimâ şükürlerini artırma gayreti içinde olmuşlardır. Zira şükür; kulun nâil olduğu nîmetlere mukâbil, onları ihsân eden Rabbine, özüyle, sözüyle ve davranışlarıyla hâlisâne bir kulluk hayatı yaşamasıdır.

ŞÜKRÜ GEREKEN NÎMET;
ŞÜKREDEBİLMEK

Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz nîmetleri karşısında O’na ne kadar şükretsek, yine de şükür borcumuzu tam olarak ödeyemeyiz. Nitekim Hak dostlarından Mehmed Emîn Efendi, talebelerinden birine yazdığı bir mektupta şöyle buyurmuştur:

“…Bir nefeste iki nîmet vardır (birincisi nefesi alabilmek, ikincisi aldığı nefesi verebilmek). Bunun için her nefese iki şükür lâzımdır. Her saat bin nefes ve her nefese iki şükür olmak üzere yirmi dört saatte kırk sekiz bin şükür gerekir. Bir insan bütün işlerini bırakıp «şükür, şükür» diyerek Allah Teâlâ’ya devamlı hamd ve şükretse, yine de şükrün hakkını veremez. Mâlûm oldu ki, Allah Teâlâ’ya şükrün binde birini edâ edemez.”

Kulun şükür husûsundaki bu mutlak aczi yüzündendir ki, rivâyete göre Mûsâ u Cenâb-ı Hakk’a:

“–Yâ Rabbi! Sana şükrüm, Sen’den bana verilen ayrı bir nîmettir ki, o da ayrı bir şükür ister. (O hâlde Sana lâyıkıyla nasıl şükredebilirim?)” dedi.

Allah Teâlâ, Mûsâ u’a şöyle vahyetti:

“–Her nîmetin Ben’den olduğunu bildiğin vakit, Ben de bu bilgini şükür olarak kabul ederim.” (İhyâ, IV, 163)

Bütün nîmetlerin Hak’tan olduğunu bilmekle birlikte o nîmetlerin bize ulaşmasına vesîle olanlara teşekkür etme nezâketini göstermek de, Hakk’a şükrün mühim bir şartıdır. Nitekim hadîs-i şerîfte:

“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allâh’a şükretmiş olmaz.” buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb, 11/4811; Tirmizî, Birr, 31)

Şükür, insanlık aynasıdır. İnsanlara teşekkür, bir nezâket ve ahlâk meselesi olduğundan başka, mecazdan hakîkate geçmenin de bir alıştırmasıdır. Çünkü Hâlık’ı unutmamak şartıyla insanlara olan teşekkür, neticede yine Hâlık’a râcîdir.

Şükür ehli bir kula, yalnız nîmetlerin kadrini bilmek yetmez. Şükür, nîmetlerin asıl sahibini tanımak ve O’na kullukta bulunmaktır. Yani nîmetler, tefekkür ufkunu genişleterek kulu Rabbine sevk etmeli, bu vesîleyle kalpler de muhabbet ve mârifetullâh’a is­ti­kâ­met­len­­me­lidir.

Bizlere çok kıymetli bir hediye gönderen hayır sahibini unutarak, sadece hediyeyi getiren zâta teşekkürle iktifâ etmemiz, ne kadar tuhaf ve yanlış ise; nimetleri bize ulaştıran sebeplere bağlanıp asıl müsebbibi, rızka takılıp Rezzâk’ı unutmak da, o kadar büyük bir nankörlüktür. İnsan için, nîmetlerin gerçek sahibini, yani Allah Teâlâ’yı unutmak kadar bü­yük bir ayıp ve kayıp tasavvur olunamaz.

ŞÜKRÜN
KISIMLARI


Makbûl bir şükür, yalnızca sözle ifâde edilen şükür değildir. Gerçek bir şükür, birbirine bağlı üç unsurdan oluşur. Bunlar; ilim, hâl ve ameldir.

–İlim; bütün nimetlerin Hak’tan geldiğini bilmektir.

–Hâl; nîmetlerin gerçek sahibine karşı tâzim, hürmet ve muhabbet duymaktır.

–Amel ise; bu duyguların gerektirdiği minvâl üzere yaşayıp şükrü kavlen ve fiilen ifâde etmek, nîmetleri Hakk’ın rızâsına uygun olarak kullanıp O’na isyandan sakınmaktır.

Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri, yedi yaşında iken dayısı Seriyy-i Sakatî onu hacca götürür. Harem-i şerîfte gerçekleşen sohbetlerin birinde, şükür hakkında konuşulur. Oradaki âriflerin her biri, kendi görüşlerini beyân ettikten sonra Seriyy-i Sakatî Hazretleri, Cüneyd’e dönerek onun da konuşmasını ister. Henüz çocuk yaşta olan Cüneyd, bir müddet düşündükten sonra şu muhteşem cevâbı verir:

“–Şükür, Allah Teâlâ’nın lutfettiği nîmetle O’na âsî olmamak ve o nîmeti mâsiyete sermâye etmemektir.” (Ferîdüddîn Attâr, s. 318)

Demek ki Allâh’ın lutfettiği nimetleri, O’nun râzı olduğu şekilde kullanmak da şükrü tamamlayan hu­sus­lardandır. Yani dilin şük­rü de gereklidir, fakat kâfî değildir. Şükrün, sâlih amellerle ve haramlardan sakınmakla ispat edilmesi gerekir.

Ayrıca Allâh’ın bizlere ihsân ettiği her uzvun da şükrü vardır. Bu ise, onları Hakk’ın râzı olduğu şekilde kullanmak, haram ve şüphelilerden korumakla olur.

Bişr-i Hâfî Hazretleri bu husûsu şöyle izah buyurur:

“Âzâları içinde yalnız dili ile şükreden kimsenin şükrü az olur. Çünkü gözün şükrü, bir hayır gördüğü zaman onu almak, şer görürse onu örtmektir. Kulağın şükrü, bir hayır işittiği zaman onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır. Ellerin şükrü, onlarla hakkı olandan başkasını tutmamaktır. Mîdenin şükrü, helâl ile gıdâlanmak, (akıl ve kalbin şükrü) ilim ve hilm ile dolu olmak; ayakların şükrü de, iyilikten başkasına gitmemektir. Kim böyle yaparsa hakîkaten şükredenlerden olur.”

Unutmayalım ki hepimiz, mahşerde açılıp seyrettirilecek bir ömür kasedi dolduruyoruz. İlâhî hesap gününde, gözümüz, kulağımız, derimiz, velhâsıl bütün uzuvlarımız dile gelip dünya hayatında sahip olduğumuz niyetleri ve işlediğimiz amelleri haber verecek. Bunu âyet-i kerîme şöyle beyân ediyor:

“Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir.” (Fussilet, 20)

O hâlde düşünmek gerekir ki gözlerimizle ne kadar ilâhî kudret akışlarını duygulu bir şekilde seyredip şükrettik, ne kadar da çirkin nefsânî manzaraları seyrederek günahkâr olduk? Kulaklarımızla ne kadar vahyin, sünnetin, hakkın ve hayrın sesini dinledik, ne kadar da boş ve mâlâyâni şeyleri dinleyerek bu nîmeti ziyan ettik? Vücûdumuzun enerjisini nereye sarf ettik? Onu ilâhî hudutlar içerisinde hayra mı âmâde kıldık, yoksa onunla haram ve kerahatlere mi dûçâr olduk? İşte yarın ilâhî ekranlarda kendi hayat senaryomuzu seyredeceğimizi u­nut­ma­mak îcâb eder.

Diğer taraftan, sıhhatli olmak da, şükrü gerektiren büyük bir nîmettir. Kânûnî Sultan Süleyman’ın;

Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…

mısrâları da, bir nefeslik sıhhatin bile, şükrü gereken paha biçilmez bir nîmet olduğunu çok veciz bir sûrette ifâde etmektedir.

DÎNİN YARISI…

Peygamber Efendimiz r buyururlar ki:

“Îman iki kısımdır. Yarısı sabırda, yarısı şükürdedir.” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, VII, s. 127)

Sabır, değişen şartlar altında muvâzeneyi bozmamak, başa gelen musîbetlere şikâyet etmeden tahammül göstermek, nefsi kulluk vazîfelerini îfâya ve haramlardan sa­kın­maya mecbur kılmaktır.

Şükür ise, Cenâb-ı Hakk’ın sayısız lutuf ve ihsanlarına mukâbil, O’na olan minnettarlığın ifâdesi olan bütün kulluk tezâhürleriyle O’na yönelmektir.

Dînî hayatı hulâsa eden bu müstesnâ mevkiine binâendir ki Abdullâh-ı Ensârî de İslâm’da şükrün ehemmiyetini şöyle ifâde buyurmuştur:

“Şükür; nîmeti bilmenin ismidir. Zira şükür, nîmeti vereni bilmeye götürür. Bundan dolayı, Kur’ân-ı Kerîm’de İslâm ve îmâna «şükür» ismi verilmiştir.”

Nîmetlerin asıl sahibinin Allah olduğunu bilmek demek olan şükrün zıddı da, küfür, yani bütün nîmetlerin Allah’tan olduğu gerçeğini gizlemektir. Yani şükrân-ı nîmetin zıddı, küfrân-ı nîmettir ki, ebedî bir hüsran sebebidir.

Nitekim Cenâb-ı Hakk’ın İblis ile konuşmasını beyân eden âyetler de, şükrün, yüce dînimizde ne kadar mühim bir yeri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır:

İblis, Allâh’ın emrine âsî olup ilâhî huzurdan kovulunca, mühlet istedi. Kendisine, -dünyada insanoğluna yaşatılacak olan imtihan hikmetine binâen- kıyâmete kadar mühlet verildi. O zaman İblis, Hak Teâlâ’ya şöyle dedi:

“…Andolsun onları (insanoğlunu) saptırmak için Sen’in sırât-ı müstakîminin (dosdoğru yolunun) üstüne oturacağım.” (el-A’râf, 16)

Müfessirler, bu âyet-i kerîmedeki “sırât-ı müstakîm/dosdoğru yol”dan maksadın, “şükür yolu” olduğunu ifâde etmişlerdir. Zira tâkib eden âyet-i kerîmede yine şeytan, yapacağı idlâl ve iğvâların neticesini Cenâb-ı Hakk’a:

“…Onların çoğunu şük­re­denlerden bulmayacaksın!” (el-A’râf, 17) şeklinde ifâde etmiştir.1

Şeytanın insanı sürüklemek istediği nihâî nokta, îmansızlık, yani küfürdür. Demek ki, dâimâ Allâh’a şükür hâlinde olmak, bütün nîmetlerin O’nun lutuf ve ihsânı olduğunu îtiraf etmek, O’nun lutfettiği nîmetlerin kadrini bilip onları hayra kullanmak, Cenâb-ı Hakk’ı râzı edip şeytanı kahreden bir kulluk tezâhürüdür.

Şükrün belli bir nihâyeti de yoktur. Allâh’ın sevgili kulları olan peygamberler ve Hak dostları dahî, kâ’bına varılmaz derecedeki yüksek kulluk fazîletlerine rağmen, dâimâ lâyıkıyla şükredememenin endişesi içinde olmuşlardır.

Nitekim Efendimiz r geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılar, ağlamaktan elbisesini ve secde ettiği yeri sırılsıklam ederdi. Kendisine:

“–Yâ Rasûlallâh! Siz’in geçmiş ve gelecek ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür
« Posted on: 23 Nisan 2024, 11:53:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür rüya tabiri,Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür mekke canlı, Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür kabe canlı yayın, Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür Üç boyutlu kuran oku Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür kuran ı kerim, Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür peygamber kıssaları,Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür ilitam ders soruları, Hak dostlarının örnek ahlâkından şükür önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes