> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Hak Dostlarından Zikrullah 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hak Dostlarından Zikrullah 2  (Okunma Sayısı 610 defa)
03 Kasım 2010, 16:44:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Kasım 2010, 16:44:33 »



Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından – 33 – Zikrullah -2


Nitekim Allah Rasûlü:

“Al lâh’ı zik re den kim sey le zik ret me ye nin mi sâ li, di ri ile ölü gi bi dir.” buyurmuştur. (Bu hâ rî, De avât, 66)

Dolayısıyla kalbî hayatını îman muhabbetiyle diri tutan bir mü’min, bunun en tabiî bir tezâhürü olarak Rabbinin ismini gönlünün virdi edinir. Hak Teâlâ’nın azamet-i ilâhiyyesinden, sonsuz kudretinden, idrak ötesi mükemmellikteki hükümranlığından, ilâhî tanzim ve takdîrindeki hikmetlerinden söz etmek, onun rûhunda târifsiz bir zevk ve lezzet husûle getirir. Bu yüzden her hâlükârda Hakk’ı hatırlar, O’nun yâdıyla kalbini ve dilini mânen tatlandırır. Zira âyet-i kerîmede buyrulur:

“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allâh’ı anmakla huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28)

Zikrin feyz ve rûhâniyeti, tıpkı güneşten gelen ışık huzmelerini üzerinde toplayan bir mercek gibi, altında bulunan çer-çöp hükmündeki bütün nefsânî arzuları yakıp kül eder.

Öyle ki bu durum ilerledikçe, mü’minin nazarında Hakk’ın zikrinden daha lezzetli bir şey kalmaz. Bu lezzet rûhunu sardıkça, kulun Hakk’a yakınlığı artar; Hakk’a yakınlığı arttıkça da zikre olan iştiyâkı çoğalır.

Ebû Said el-Harrâz Hazretleri, Hak dostlarının hâllerinden bahsettiği bir sohbetinde şöyle buyurmuştur:

“Cenâb-ı Hak, kullarından birinin başına velâyet tâcını giydireceği zaman, ona önce zikir kapısını açar. Kalbine zikretme tadını verir. Kul, bu tadı aldıktan sonra, ona Zât’ına yakınlık kapısını açar. Onu ünsiyet, yakınlık ve ülfet makâmına oturtur. Bundan sonra tevhîd kürsüsüne çıkarır. İşte asıl olacaklar bundan sonra olmaya başlar.”


DÜNYA SALTANATINDAN
KIYMETLİ AMEL


Zikrin hakîkatine ererek ilâhî muhabbetin lezzetini tadan kullar için bütün dünyevî zevkler değerini yitirir. Nitekim dünya saltanatını bir kenara bırakıp ilâhî aşk deryâsına dalmış olan İbrahim bin Edhem Hazretleri buyurur ki:

“İlâhî muhabbetteki vecd ve istiğrâkımız müşahhas bir şey olsaydı; krallar onu alabilmek için bütün hazinelerini de krallıklarını da fedâ ederlerdi.”

Dâvûd u, kendisine lûtfedilen büyük mülk ve saltanata rağmen kalben dünyaya meyletmezdi. Rabbiyle öyle müstesnâ bir huzur ve yakınlık iklîminde yaşardı ki, zikre başladığı zaman onunla birlikte dağlar, taşlar ve hattâ vahşî hayvanlar bile vecd ve istiğrak hâline bürünürdü.

Dâvûd u’ın oğlu Süleyman u’a ise, hiçbir kula nasip olmayan muhteşem bir saltanat bahşedilmişti. Rivâyete göre bir gün Süleyman u, kuşların gölgesinde, insanlar, cinler, vahşî ve evcil hayvanlar sağında ve solunda olmak üzere büyük bir ihtişam içerisinde ordusuyla gidiyordu. Bu hâliyle, İsrâiloğulları’ndan bir âbidin yanına uğradı. Âbid ona:

“–Ey Dâvud’un oğlu, Allah sana ne büyük bir saltanat bahşetmiş!” dedi.

Süleyman u bunu işitince şu karşılığı verdi:

“–Mü’min bir kulun amel defterinde bulunan bir tek tesbîh (sübhânallâh sözü) Dâvud’un oğluna verilenden daha hayırlıdır. Çünkü Dâvud’un oğluna verilen fânîdir, hâlbuki tesbîhin kazandıracağı saltanat bâkîdir.” (Rûhu’l-Beyân, VII, 150)

Allah Teâlâ, Hazret-i İbrahim’e de sayılamayacak kadar koyun sürüleri ihsân etmişti. Bir gün Cebrâîl u, insan sûretinde gelerek:

“–Bu sürüler kimin? Bana sürülerden birini satar mısın?” diye sordu. İbrahim u:

“–Bu sürüler Rabbimindir. Şu anda benim elimde emânet olarak bulunuyor. Bir kere zikredersen, üçte birini; üç kere zikredersen hepsini al, götür!” dedi.

Cebrâîl u da üç defa;

»سُبُّوحٌَ قُدُّوسٌ رَبُّنَا وَ رَبُّ الْمَلَائِكَةِ وَالرُّوحِ «

“Bizim Rabbimiz, Rûh’un ve melâike-i kirâmın Rabbi, bütün kusurlardan münezzeh, cümle eksikliklerden pâk ve yücedir.” diye zikredince İbrahim u:

“–Al hepsi senin olsun, al götür!” dedi. Cebrâîl u:

“–Ben insan değil, Cibrîl’im, alamam.” dedi. İbrahim u da:

“–Sen Cibrîl’sen, ben de Halîl’im (Allâh’ın dostuyum). Verdiğimi geri almak bana yakışmaz.” karşılığını verdi.

Nihayet İbrahim u, sürülerinin hepsini sattı; mülk alıp vakfetti. Böylece bütün dünya metâının, Allâh’ın zikri karşısında bir “hiç” mesâbesinde olduğunu fiilen tebliğ edip “Halîlullah/Allâh’ın dostu” sıfatına liyâkatini tescil etmiş oldu.

Bir gün Rasûlullah r zikrin Hak katındaki kıymetini ifâde sadedinde ashâbına:

“−Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı, düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sormuştu. Onlar da:

“−Evet, söyleyiniz!” dediler. Rasûl-i Ekrem r de:

“−Allah Teâlâ’yı zikretmektir.” buyurdu. (Tirmizî, Deavât, 6)

Yine Hazret-i Peygamber r, Necd taraflarına bir birlik göndermişti. Onlar da bir miktar ganimet elde ederek geri döndüler. Adamın biri:

“–Bu birlikten daha çabuk dönen ve daha fazla ganimet elde eden başka bir birlik görmedik.” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz r şöyle buyurdu:

“–Ben size bunlardan daha hızlı ve daha fazla ganimet alan bir topluluğu bildireyim mi? Onlar, sabah namazında hazır bulunan, namazdan sonra oturup Güneş doğana kadar Allâh’ı zikreden kimselerdir.” (Tirmizî, Deavât, 198)

Allah katında dünyanın, bir sivrisineğin kanadı kadar bile değeri yoktur.1 Dolayısıyla dünyanın aldatıcı câzibelerine rağmen dilini ve gönlünü dâimâ Hakk’ın zikriyle meşgul edebilenlerin bu ameli, Allah katında cihan mülküyle değişilmeyecek kadar değerlidir. Bu hakîkati Efendimiz r şöyle ifâde buyurmuşlardır:

“Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allâh’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim (mârifet ilmi) öğreten âlim ve (Hakk’a lâyıkıyla kul olmak için) tahsil gören talebe bundan müstesnâdır.” (Tirmizî, Zühd, 14)

Sahâbeden Sevbân t şöyle anlatır:

“…Altın ve gümüşü biriktirip de bunları Allah yolunda sarf etmeyenlere acıklı bir azâbı müjdele!” (et-Tevbe, 34) âyeti nâzil olduğu zaman biz, Peygamber Efendimiz’le birlikte seferde bulunuyorduk. Sahâ be den bâzıları:

“–Altın ve gümüş hakkında inecek olan indi. (Artık bir daha onları biriktirmeyiz. İhtiyacımız dışındakileri infâk ederiz.) Keşke hangi şeyin daha hayırlı olduğunu bilsek de, ondan biraz edinsek.” dediler.

Bunun üzerine Rasûlullah r şu cevâbı verdi:

“–Sahip olunan şeylerin en fazîletlisi;

† (Hayatın hiçbir safhasında Allâh’ı unutmayıp dâimâ) zikreden bir dil,

† (Bütün nîmetleri Hakk’ın lûtfettiğinin idrâki içinde) şükreden bir kalp ve

† Kocasının îmânına yardımcı olan sâliha bir zevcedir.” (Tirmizî, Tefsîr, 9/9)

ZİKİRDEN KOPMAYAN ERLER…

Zikrin, en değerli dünya metâlarından ve saltanatından da kıymetli olduğunu lâyıkıyla idrâk eden kâmil bir mü’mini hiçbir şey Allâh’ı zikirden alıkoyamaz.

Dünya nîmetleri, iki uçlu bir bıçak gibidir; onu doğru kullanmasını bilen ârif gönüller için bir ziynet iken, Allâh’ı ve âhireti unutacak derecede câzibesine kapılıp gaflet sarhoşluğuna düşenler için, büyük bir fitne ve hüsran sebebidir. Bunun içindir ki dünyaya gönül verenlerin misâli, okyanus ortasında dümeni kırılmış bir gemi gibidir ki hangi girdapta helâk olacağı meçhuldür.

Dünyevî menfaatlere ve nefsânî arzulara duyulan aşırı muhabbet; insanın Allah ile münâsebetini ifsâd eder, ibâdet hayatını kuru bir geometri ve ruhsuz bir şekil hâline getirir, gönüllerin feyz ve rûhâniyetine zehir saçar. Rabbimiz, dünyanın ruhları narkoze eden efsûnuna kanmaktan ve onun boş hülyâları peşinde ömür tüketmekten bizleri şöyle îkaz buyurmaktadır:

“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibârettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği, ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer-çöp olur. Âhirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allâh’ın mağfireti ve rızâsı vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir.” (el-Hadîd, 20)

“Ey îmân edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allâh’ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar, ziyâna uğrayanlardır.” (el-Münâfikûn, 9)

Dünya nîmetleri nefse câzip gelir. Öyle ki, sırf nefs planında yaşayıp sadece dünyevî menfaat ve zevklerini düşünenler, sürekli onunla meşgûl olarak dünyadaki varlık hikmetlerini ve yaratılış gâyelerini düşünemez olurlar. Yani vâsıtayı gâye hâline getirerek kesif bir gaflet karanlığı içinde ömür tüketirler.

Kimileri de dünya nîmetlerinin bir vâsıta olduğunu ve onları gönle sokmamak gerektiğini bildikleri hâlde buna tam olarak muvaffak olamaz, nefislerine söz geçiremezler. Bu sebeple ibâdetlerinden lezzet alamaz, huşû ve huzur hâlini bir türlü yakalayamazlar. Cenâb-ı Hak bu gibi kimselere işâretle; “ وَلَآ اُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ : Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).” (el-Kıyâme, 2) buyurmaktadır.

Nefs-i levvâme; yaptığı kötülüklerden, Allâh’ın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmal ve kusurlardan vicdanı muazzeb olan ve bu sebeple de kendisini şiddetle kınayan nefistir. Yani dünya muhabbetine ve günahlara karşı direnme gücü zayıf olanlardır.

Dünya nîmetlerinin ilâhî bir emânet ve imtihan vesîlesi olduğunu lâyıkıyla idrâk eden ârif kullar ise, ona ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hak Dostlarından Zikrullah 2
« Posted on: 25 Nisan 2024, 19:53:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hak Dostlarından Zikrullah 2 rüya tabiri,Hak Dostlarından Zikrullah 2 mekke canlı, Hak Dostlarından Zikrullah 2 kabe canlı yayın, Hak Dostlarından Zikrullah 2 Üç boyutlu kuran oku Hak Dostlarından Zikrullah 2 kuran ı kerim, Hak Dostlarından Zikrullah 2 peygamber kıssaları,Hak Dostlarından Zikrullah 2 ilitam ders soruları, Hak Dostlarından Zikrullah 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes