> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı  (Okunma Sayısı 1977 defa)
03 Kasım 2010, 12:26:47
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Kasım 2010, 12:26:47 »



Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından –11- Kardeşliğin İhyâsı



Cenâb-ı Hak bütün mü’minleri kardeş ilân etmiş, kardeşliğin şart ve vecîbelerini beyân etmek için de Peygamber Efendimiz’i biz kullarına numûne-i imtisal kılmıştır. Sahâbe-i kirâm ve Hak dostlarını da, kardeşlik ruh ve şuurunun zamanlara yayılan zirveleri eylemiştir. Dünyâda yalnızca mü’minlere bahşedilen bu müstesnâ saâdet hazînesini muhâfaza etmek, mü’minlerin en mühim vazîfelerindendir. Zîrâ lâyıkıyla sahip çıkılmayan kıymetler, zamanla elden çıkar.

Kardeşlik cevherini muhâfaza etmek; onu şefkat, merhamet, nezâket ve mes’ûliyet şuuruyla yaşamaya bağlıdır. Bu hususta ihmâl ve gaflet göstermek, mü’minlerin arasını bozmak için fırsat kollayan şeytana kapı aralamaktır. Bu fırsatı yakalayan şeytan -aleyhillâne-ise, mü’minlerin nefsâniyetlerini tahrik ederek birbirlerine darılmalarını teminde gecikmez.

Barışma Saâdetine Teşvik

Mü’minlerin birbirlerine gücenip darılmaları ve dargınlığı devâm ettirmeleri, İslâm nazarında çok ağır bir cürüm sayılmıştır. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- biz ümmetini bu hususta şöyle îkaz buyurmuşlardır:

“Kim din kardeşini bir yıl terk edip küs durursa, onun kanını dökmüş gibi günâha girer.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 47/4915)

“Bir mü’minin, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helâl değildir. Üç gün geçmişse, onunla karşılaşıp selâm versin. Eğer selâmını alırsa, her ikisi de sevapta ortak olurlar. Yok eğer selâmını almazsa, almayan günâha girmiş olur. Selâm veren ise küs durmaktan çıkmış olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 47/4912)

“Birbirinizi çekememezlik gibi kötü huylara kapılmayınız. Öfke ve hıncınızı birbirinizden çıkarmaya kalkmayınız. Birbirinizin ayıplarını araştırmayınız. Başkalarının konuştuklarına kulak kesilmeyiniz… Ey Allâh’ın kulları! Kardeş olunuz!” (Müslim, Birr, 30)

Yine Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-’ın beyânına göre; Pazartesi ve Perşembe günü kulların yaptıkları işler Allah Teâlâ’ya arz edilir. Din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kişi hâricinde, Allâh’a şirk koşmayan her kulun günahları affedilir. Meleklere; “Şu iki kişinin af edilmesini birbirleriyle barışıncaya kadar erteleyin!” diye tembih edilir. (Müslim, Birr, 35-36; Ebû Dâvûd, Edeb, 47)

İslâm kardeşliğini zedelemenin, Allâh’ın merhametinden mahrum bırakan ağır bir îman zaafı olduğu da âyet-i kerîmelerde şöyle ifâde buyrulur:

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.” (el-Hucurât, 10)

“…Siz (gerçek) mü’minler iseniz Allah’tan korkun, (mü’min kardeşleriniz ile) aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlü’ne itaat edin.” (el-Enfâl, 1)

Âyet-i kerîmelerde dargın mü’minlerin aralarını düzeltmeleri açıkça emredilmektedir. Yâni din kardeşliği, “ben haklıyım sen haksızsın” gibi tartışmaların üzerine bir şal atarak, geçmiş husûmetleri unutmayı ve gerektiğinde nefsinden fedâkârlık yaparak mü’min kardeşini affetmenin fazîletine ermeyi gerektirir. Zîrâ küs durmak, Allâh’ın emrine itaatsizliktir. Kâmil bir mü’min, ne pahasına olursa olsun, hiçbir zaman Allâh’ın emrine bile bile itaatsizlik etmez. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- da İslâm kardeşliğinin îmân ile münâsebetini şöyle ifâde etmişlerdir:

“Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de tam îmân etmiş olmazsınız. Size bir şey söyleyeyim ki onu yaptığınız takdirde birbirinizi seversiniz: Aranızda selâmı yayınız.” (Müslim, Îmân, 93)

Bu bakımdan, din kardeşliğini muhâfazada titiz olmak ve dargınlığa mahal vermemek, bir îman zarûretidir.

Ahnef bin Kays şöyle buyurur:

“Kardeşlik, ince ve latif bir cevherdir. Onu korumazsan kazâya uğrar. Dâimâ hiddetini yenmekle onu koru ki, sana zulmeden gelip senden özür dilesin. Var olanla yetin, ne kendin için fazlasını ara, ne de kardeşinin kusuruna bak.” (İhyâ, II, 466)

Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, takvâ sahibi mü’minlerin vasıfları sayılırken; “…Onlar öfkelerini yutarlar ve insanları affederler…” buyrulur. (Âl-i İmrân, 134)

Mevlânâ Hazretleri de, mü’minlerin, Allah için birbirlerinin kusurlarını affedip iyilikte bulunarak kardeşliği yaşatmaları gerektiğine şöyle işâret buyurur:

“Din kardeşinden bir cefâ gördünse, onun bin vefâsı olduğunu hatırla!.. Çünkü iyilik, günâha karşı şefaatçi gibidir.”

Din kardeşinden hatâ veya kusur gördüğünde ona küsmek yerine, onun nice güzel hasletlerinin bulunduğunu düşünüp bunlar hatırına onu affetmek ve onun asıl böyle durumlarda yardıma muhtaç olduğunu bilip yanında olmak îcâb eder.

Günaha Nefret, Günahkâra Merhamet...

Rivâyete göre iki kardeşlikten birisi istikâmetini bozduğu için, diğerine:

“–Artık bu kardeşinden vazgeç!” derler. O ise:

“–Ne münâsebet! Bilâkis o, asıl şimdi bana muhtaç oldu. Böyle bir zamanda onu terk etmek doğru olur mu hiç?! Ben şimdi ona öğüt verecek ve düzelmesi için Allâh’a duâ edeceğim.” der.

Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’nin bir talebesi de, düştüğü bir zaaf neticesinde son derece mahcûb olup dergâhtan kaçar. Bir müddet sonra, gönlü harâbeye dönmüş bu talebe, dostlarıyla çarşıdan geçmekte olan Cüneyd-i Bağdâdî’nin gözüne ilişiverir. Talebe, hocasını fark edip utancı sebebiyle derhal uzaklaşır. Durumu sezen Cüneyd -kuddise sirruh-, yanındakilere:

“–Siz dönün, benim yuvamdan bir kuşum kaçmış!” deyip talebesinin ardınca gider. Geri dönüp bakan talebe, hocasının kendisini tâkib ettiğini görünce heyecana kapılarak adımlarını sıklaştırır. Girdiği bir çıkmaz sokakta mahcûbiyetin verdiği telâşla, gayr-i ihtiyârî başını duvara çarpar. Hocasını karşısında gördüğünde ise renkten renge girip başını önüne eğer. Hazret müşfik sesiyle:

“–Evlâdım! Nereye gidiyorsun, kimden kaçıyorsun! Bir hocanın talebesine yardım ve himmeti asıl böyle zor günlerde ve müşkil zamanlarda olur.” der ve onu gönül sarayına alıp dergâhına götürür. (Bkz. Tezkiretü’l-Evliyâ, 469)

İslâm kardeşliği, nesep kardeşliği gibidir, hattâ daha da ileridir. İnsanın, günâha sürüklenen akrabâsını silip atması câiz olmadığı gibi, kardeşlik edindiği bir kimseyi de hatâ ve günahları sebebiyle tamamen reddetmesi ve dışlaması da uygun olmaz. Doğru olan, düşeni elinden tutup kaldırmaktır. Bunun için Allah Teâlâ, Efendimiz

-aleyhissalâtü vesselâm-’a akrabâları hakkında:

“Eğer Sana isyân ederlerse, «Ben sizin amelinizden berîyim!» de.” (eş-Şuarâ, 216) buyurmuştur. Câlib-i dikkattir ki; “Sizin yaptığınızdan berîyim.” demesini emretmiştir, “Sizden berîyim.” demesini değil!.. Yâni günâha olan nefreti günahkâra taşırmamak îcâb eder.

Mü’min, din kardeşinin huzûrunda veya gıyâbında, onun hoşlanmayacağı sözleri söylemekten kaçınmalıdır. Ancak emr bi’l-mârûf ve nehy ani’l-münker husûsunda, sükûta müsâade yoktur. Yâni gerektiğinde din kardeşini îkâz için münâsip bir lisanla, tenhâda, gözlerden uzak olarak, başbaşa nasihatte bulunmak zarûrîdir. Böyle bir durumda onun hoşlanıp hoşlanmadığına bakılmaz. Zîrâ bu îkazlar, her ne kadar görünüşte ağırına giderse de, gerçekte onun için büyük bir iyiliktir.

Hak dostlarından Abdullah bin Mübârek Hazretleri, kötü huylu bir kimseyle yolculuk yapmıştı. Seyahatleri sona erip ayrıldıklarında, Hazret içli içli ağlamaya başladı. Bu hâle şaşıran dostları, niçin ağladığını sordular. O ince ruhlu Hak dostu, derin bir iç çekti ve nemli gözlerle:

“–O kadar yolculuğa rağmen beraberimde bulunan arkadaşımın kötü hâllerini düzeltemedim. O bîçârenin ahlâkını güzelleştiremedim. Düşünüyorum ki; acabâ benim bir noksanlığımdan ötürü mü ona faydalı olamadım? Şâyet o, benim hatâ ve kusurlarımdan dolayı istikâmete gelmediyse, yarın hâlim nice olur!..” dedi ve boğazında düğümlenen hıçkırıklarla ağlamaya devâm etti.

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Allah için birbirini seven iki kardeş buluştukları zaman, biri diğerini yıkayan iki el gibidirler. Ne zaman iki mü’min bir araya gelirse, Allah Teâlâ birini diğerinden faydalandırır.” (İhyâ, c. II, sf. 394)

Rabbimiz; mü’minlerin, birbirini yıkayan iki el gibi olmalarını arzu buyurmaktadır. Birbirini yıkayan iki elden maksat, birbirinin maddî-mânevî noksanını telâfî etmek, sevinç veya hüznünü paylaşmak, kusurlarını affetmek, derdine ortak olmak, birbirine öğütte bulunmak ve kardeşini kendinden daha iyi ve temiz bir insan olarak görmektir.

Ayrıca din kardeşinin bir yanlışını gördüğünde hemen menfî hüküm vermeyip önce hüsn-i zanla yaklaşmak, bu davranışının geçerli bir mâzereti olup olmadığına bakmak, kardeşlik âdâbındandır. Mü’minler; birbirlerini dâimâ hoş tutmalı, aslâ hor görmemeli, bilâkis kardeşinin Allah indinde kendisinden daha makbul olduğuna inanmalıdır.

Birlik ve Berâberliğin Temel Harcı:

İslâm Kardeşliği

Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- ilk müslümanları ilâhî rahmet ve ihsanla bir bahar faslı gibi kucaklamış; birbirine kanlı düşmanlar olan Arap kabileleri, müstesnâ bir kardeşlik atmosferi içinde muhabbetle kaynaşmıştır. Bu hakîkate âyet-i kerîmede şöyle işâret buyrulur:

“Hep birlikte Allâh’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allâh’ın size olan nîmetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nîmeti sâyesinde kardeş kimseler olmuştunuz…” (Âl-i İmrân, 103)

Hazret-i Mevlânâ, İslâm kardeşliğini ne güzel îzah eder:

“Peygamber Efendimiz; «Müslümanlar tek bir can gibidir.» buyurmuştur. Tek bir can oldular ama, Allâh’ın Rasûlü sâyesinde oldular. Yoksa her biri, diğerine mutlak düşmandı. Medîne’de «Evs» ve «Hazrec» adında iki kabîle vardı. Bunlar; birbirlerinin kanını içecek kadar ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı
« Posted on: 24 Nisan 2024, 11:35:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı rüya tabiri,Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı mekke canlı, Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı kabe canlı yayın, Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı Üç boyutlu kuran oku Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı kuran ı kerim, Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı peygamber kıssaları,Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı ilitam ders soruları, Hak dostlarından kardeşliğin ihyâsı önlisans arapça,
Logged
25 Mart 2017, 20:48:12
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 25 Mart 2017, 20:48:12 »

Esselamu aleykum.Rabbim bizleri onun emri dairesinde yasayan ve hak yolda kardesce yasayip rahmete erisen kullardan olalim insallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Mart 2017, 00:23:10
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #2 : 26 Mart 2017, 00:23:10 »

Aleykum selam
Mü’minlerin birbirlerine gücenip darılmaları ve dargınlığı devâm ettirmeleri, İslâm nazarında çok ağır bir cürüm sayılmıştır
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
28 Şubat 2018, 09:20:17
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #3 : 28 Şubat 2018, 09:20:17 »

Esselâmü Aleyküm. Mevlam bizleri herdaim müslüman kardeşine iyilikle muamele edenlerden eylesin inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Kasım 2018, 02:17:18
Ayşegül Yıldırım koü
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 149


« Yanıtla #4 : 25 Kasım 2018, 02:17:18 »

"İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever." MAİDE SÜRESİ /93

Ayeti kerime mealinde Allah, iyilik yapanları sever buyuruyor sizlerde bizlere bu iyilikler yaptığınız için Rabbim'in sevdiği kullarından olmanız duasıyla.Çok kıymetli Enes hocam ve emeği geçen hocalarıma teşekkür ederim.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes