> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Cabir Bin Abdullah (r.a.)
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cabir Bin Abdullah (r.a.)  (Okunma Sayısı 1042 defa)
28 Nisan 2011, 16:02:46
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« : 28 Nisan 2011, 16:02:46 »



Cabir bin Abdullah (r.a.)

Müslümanlar, başlarına musıbet geldzğzn¬de, bana gelen musibetleri düşünüp teselli bulsunlar.
Hadis-i Şerif

Uhud Harbi hazırlıkları günden güne ilerliyordu. Müslümanlar bir taraftan Hz. Peygamberin (a.s.m.) nezaretinde erzak hazırlıklarını tamamlarken, kılıç ve okla ilimlerini de ihmal etmiyorlardı. Bu arada eli kılıç tutan genç ve yiğit Müslümanlar da Peygamberimize (a.s.m.) müracaat ediyor, harbe katılmak için müsa¬de istiyorlardı.

Bedir Savaşına katılamamanın ıztırabı ve hüznüyle yanıp tutuşan bir genç de savaşa katılabilmek için Resulullah’a (a.s.m.) müracaat etmişti. Resulullah (a.s.m.) gidip babasından izin aldığı takdirde savaşa katılabileceğini kendisine bildirdi. Biraz üzgün ve heyecanlı şekilde babasına giden bu genç, çocuk dene¬
cek kadar küçük bir yaşta babasıyla birlikte İkinci Akabe Biatında Resulııllah’a (a.s.m.) tabi olmuş olan Cabir bin Abdullah’tan başkası değildi:

Hz. Cabir’in babası Abdullah bin Amr (r.a.) oğlunun arzusuna şöyle cevap verdi: “Sevgili evladım, yedi ta
ne kız kardeşine bakıp himaye edecek başka bir kimse olsa idi, senin Uhud’da gözlerimin önünde şehid olmamı ne kadar ister¬im! “~
Cabir’in babası, oğlunu Uhud’da şehid olarak göremedi, ama kendisi aynı harpte kahramanca çarpışarak şehid oldu.

Babasının şehid olmasından sonra aile reisliğini de üzerine almış olan Cabir
(r.a.) genç yaşta Müslüman olmuş ve mümtaz vasıflarıyla  Peygamberimizin (a.s.m.) defalarca takdirlerine mazhar olmuştu. Resulullah sık sık evlerine misafir gider, yemeğe kalırdı.
Cabir’e babasından epey bir miktar borç miras kalmıştı. Alacak sahipleri de ahudi idi ve devamlı olarak Cabir’i sıkıştırıyorlardı. Abdullah bin Amr’ın geride bıraktığı miktar çok az olduğu gibi, ancak küçücük bir hurma bahçesine sahip olan Cabir’in bahçesindeki hurmaların geliri birkaç senede bile babasının borcunu ödeyecek durumda değildi.

Çok zor durum da kalan Cabir (r.a.) bir çare bulma ümidiyle bir seferinde Peygamberimize geldi:
“Ey Allah’ın Resulü, babam Uhud’da şehit düştü. Büyük miktarda da borç bı¬raktı. Alacaklılar sıkıştırıyorlar. Yardım ediniz de borcun bir kısmı gelecek se¬neye kalsın.”

Peygamberimiz, Hz. Cabir’in teklifini kabul etti. Ertesi gün, hazırlığa başladı. Kainatın Efendisi hanesine teşrif edecekti. Hanımına da tenbih ederek, “Bize Resulullah gelecek, sakın onu rahatsız etmeyelim” dedi.
Ertesi sabah Peygamberimiz Hz. Cabir’in evine gitti. Ev sahibi bir koyun kes¬ti, Peygamberimiz (a.s.m) Ebü Bekir ve bazı Sahabilerle Hz. Cabir’in davetinde bu¬lundular. Daha sonra Peygamberimiz, alacaklıları çağırmasını söyledi. Hz. Cabir onları çağırmaya gitti. Hanımı Peygamberimizi görünce perde gerisin¬den, “ya Resulallah, bana ve kocama dua et” diye niyazda bulundu. Peygambe¬rimiz de, “Allah seni ve kocanı Mağfiret etsin” diyerek en hayırlı duayı yap.

Bu arada olup bitenler Mektubat”ta şöyle anlatılır:

“Cabir, pederinin asıl malını guremaya [alacaklılara] verdi. Kabul etmediler. Halbuki bağındaki meyveleri kaç senede deynine [borcuna] kafi gelmeyecek. Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam ferman etti: ‘Bağın meyvelerini koparı¬nız, harman ediniz.’ Öyle yaptılar. Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam har¬man içinde gezdi, dua etti. Sonra Cabir harmandan pederinin bütün gureması¬nın borçlarını verdikten sonra yine bir senede bağdan gelen mahsulat kadar har¬manda kaldı. Bir rivayette bütün guremaya verdiği kadar kaldı. 0 hadiseden borç sahipleri Yahudiler çok taaccüp edip hayrette kaldılar.”

Hz. Cabir daha sonra hanımının Peygambenmizin duasını istediğini duyunca ona, “Ben sana Peygamberimizi rahatsız etmemeni söylememiş miydim?” diye çıkıştı. Hanımı da, “Resul-i Ekrem benim evime gelir de, ben ondan bana ve ko¬cama dua etmesini nasıl istemem? Biz zaten Resul-i Ekremin himmet ve yardı¬mı ile borcumuzdan kurtulduk” diye cevap verdi.

Bedir ve Uhud’da bulunamamanın üzüntüsünü her zaman hisseden Cabir, ba¬basının vefatından sonra hiçbir sefer ve gazadan geri kalmadı ve Resulullah’la (a.s.m.) birlikte 19 gazaya iştirak etti.

Babasının Uhud’da şehit olmasından sonra Hz. Cabir dul bir kadınla evlen¬rnişti. Resulullah (a.s.m.) bu evlenmeden haberdar olduğu zaman, biraz da taac¬cüble kendisine, “Ba.kire mi, dul mu aldın?” diye sormuştu. Cabir (r.a.) şöyle ce¬vap verdi:

“Ey Allah’ın Resulü, biliyorsunuz, benim yedi tane kız kardeşim vardır. On-[ara bakıp saçlarını tarayacak, besleyip büyütecek tecrübeli birisini almak iste¬dim. Onun için dul bir kadını tercih ettim.”

Fevkalade yakışıklılığı ve kahramanlığıyla istediği kızla evlenebilecek dur¬umda olan Cabir’in bu davranışı Resulullahın (a.s.m.) çok hoşuna gitti ve “Isa¬bet ettin, ey cabir” diyerek kendisini teyid buyurdu. Cabir’in (r.a.) evlendiği üheyme binti Mes’ud isimli kadın, daha sonraları Islama büyük hizmetlerde ulunmuştur.
Ensrın ileri gelenlerinden olan. Cabir Medine’ye iki kilometre kadar uzak bir mesafede oturmasına rağmen, Peygamber Mescidinde, Peygamberi¬mizin (a.s.m.) imamlığında kılınan bütün vakit namazlarına iştirak ederdi. Hz. Cabir’in kabilesi olan Seleme Oğulları bir ara Mescid-i Nebevi civarında boş ilan yere yerleşmek istedi. Bunu haber alan Resulullah, “Ey Seleme Oğulları! yurtlarınızdan ayrılmayınız ki, izleriniz [sevaplarınızj çok olsun” buyurdu. Hendek Harbi sırasında Müslümanlar en sıkıntılı günlerini yaşıyorlardı. Müslümanlar bir taraftan hendek kazarak muhasara için hazırlık yapıyorlar, di¬ğer taraftan da açlık tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorlardı.

Hz. cabir’in (r.a.) Rivayet ettiği bir hadise, Müslümanların bu harpte çektikleri sıkıntı ve ıztırapla¬rına açık bir misalidir. Hendek kazmakla meşgul olan Sahabiler, bir kaya parçasına tesadüf ederler ve onu bir türlü yerinden oynatamazlar. Resulullah (a.s.m.) kayanın üzerine bi¬az su serpmelerini söyler ve eline aldığı balyozu üç defa taşa vurur, taş param parça olup dağılır. Hz. cabir der ki: “Dikkat ettim, Resulullah (a.s.m.) bu işi yaptığı sırada karnına açlığını bastırmak için taş bağlamıştı.”

İşte bu sıkıntılı ve ıztıraplı günlerden birinde, Hz. Cabir’in evinde bir miktar arpa ile bir oğlak vardı. Hanımıyla konuşarak, onları Resulullah (a.s.m.) ve be¬raberinde bulunan birkaç Sahabeye ikram etmeye karar verdi. Zaten daha fazla¬sına da güçleri yetmezdi. Cabir Resulullah’a (a.s.m.) gelip, “Biraz yemeğim var. siz ve birkaç kişi buyurun” dedi. Resulullah, “Peki, hanımına söyle, ben gelinc¬eye kadar yemeği ocaktan indirmesin, arpa ekmeğini de tandırdan çıkarmasın” buyurdu.

Biraz sonra Hz. Cabir Hendek mahallinden ayrılarak evine döndü. Bu arada Peygamberimiz (a.s.m.) iki elini ağzına götürerek bütün Ensar ve Muhacirine işittirecek bir sesle, “Ey Hendek ahalisi! cabir bir yemek hazırlamış, bizi davet ediyor. Haydi gidelim” diye bağırdı.

Açlıklarını, karınlarına bağladıkları taşlarla gidermeye çalışan yüzlerce Sa¬habe bu davete icabet ederek, Cabir’in (r.a.) evinin yolunu tuttu. Sahaheler gruplar halinde evin içini ve çevresini doldurmuştu. Bu arada, Hz. Cabir bir pişen yemeğe, bir de gelenlere bakarak, şaşkınlıktan ne yapacağını bilemez bir vaziyette “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” demekten kendisini alamadı.

Sonra Resulullah (a.s.m.) geldi ve yemeği ortaya koymalarını emretti. Yeme¬ğin başına geçerek dağıtmaya başladı. Biraz ekmek alıp, üzerine bir miktar piş¬miş et koyarak sıraya dizilmiş olan Sahabelere dağıtıyordu. Yüzlerce Sahabe karnını doyurduğu halde, birkaç kişilik olan yemek bir türlü bitmek tükenmek bilmiyordu. Herkes yemeğini aldıktan sonra, Resulullah Efendimiz de bir mik¬tar alıp yediler. Ve geride hala ekmek ve et duruyordu.  Cabir şöyle der:

“Bütün bin adam o sa’dan arpadan, o oğlaktan yediler, gittiler. Daha tence¬remiz dolu kaynıyor, daha hamurunuz ekmek yapılıyor. Zira Resulullah o ha¬mura, o tencereye mübarek ağzımı koyup, bereketle dua etmişti.

Resul-i Ekremin (a.s.m.) bu nevi iltifatlarına birçok defalar mazhar olan cabir (r.a.) ilmi önce Resulullah’tan tahsil etmiş, daha sonra Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Ebü Ubeyde ve Talha’dan (r.a) tahsile devam etmişti. Bildikleri¬ni başkalarına aktarmakta ve öğretmkte de çok cömert davrandı ve naklettiği beş yüzden fazla hadis-i şerif yanında İmam-ı Bakır, Muhammed bin Münke¬dir, Said bin Mina, Asım bin Ömer bin Katade gibi çok kıymetli ilim adamlarını talebe olarak miras bıraktı.

Uzunca bir ömre mazhar oldu. Müslümanlardan herkese karşı şefkatli ve merhametli davranmakta çok hassas idi. Hz. Ali ile Muaviye arasındaki ihtilafta Hz. Ali’nin yanında yer almakla birlikte, daha sonraki ihtilafların dışında kaldı. Müslümanlar arasındaki ihtilaflardan söz edildiği zamanlarda şu hadis-i şerifi naklederdi:

“İnsanlar Allah’ın dinine cemaatler halinde girdiler. Yine zaman gelecek, ce¬maatler halinde ondan çıkacaklar.”

Ömrünün sonlarına doğru Haccac’ın valilerinin zulmü ve sıkıntıları yüzün¬den fazlaca müteessir olmuş ve çökmüştü. Hicretin 74. senesinde 94 yaşında iken vefat etti. Haccac da dahil, binlerce Müslüman Cabir’in (r.a.) cenaze namazına iştirak etti. Sağlığında Olduğu gibi, cenazesiyle de Müslümanların bir raya gelerek kaynaşmasına vesile olan Hz. Cabir’in şefaatinden Cenab-ı Hak izleri mahrum etmesin.

Allah (c.c.) Cümlesinden Razı olsun.





























[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 28 Nisan 2011, 16:03:56 Gönderen: Halis_52 »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cabir Bin Abdullah (r.a.)
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:52:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cabir Bin Abdullah (r.a.) rüya tabiri,Cabir Bin Abdullah (r.a.) mekke canlı, Cabir Bin Abdullah (r.a.) kabe canlı yayın, Cabir Bin Abdullah (r.a.) Üç boyutlu kuran oku Cabir Bin Abdullah (r.a.) kuran ı kerim, Cabir Bin Abdullah (r.a.) peygamber kıssaları,Cabir Bin Abdullah (r.a.) ilitam ders soruları, Cabir Bin Abdullah (r.a.)önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes