> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter  (Okunma Sayısı 849 defa)
29 Ekim 2010, 15:12:20
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Ekim 2010, 15:12:20 »



Aliabad'lı Mus'ab (Hâfız Emin Yeter)


İhrâma bürünmüş Arafat vakfesine hazırlanırken acı bir telefon ve buruk bir ifâde ile mübârek evlâdımız Hâfız Emin'in Kafkas eteklerinde hizmete koşuştururken bir kazâda şehîd olduğu haberini aldık.

Bu haber ile üzerimizdeki ihrâm, istikbal libâsımız olan kefeni daha da mânâlandırdı. Hâfız Emin evlâdımız, ebedî yolculuğun libası; biz ise, onun dünyâdaki benzerinin içinde idik. Tabî onun giydiği beyazlar, ayrı beyazlıklardı. Sanki sonsuza ayna tutuyordu. O anda bu mübârek evlâdı, Kafkas dağlarından Arafat'a hacı olmaya çıkan kâfilelere tahassürünü ifâde için ayağa kalkmış gibi hissettim. Beyaz kefeni, gözümün önünde ilâhî emirle gelen ölüm meleğine çekilmiş âdetâ bir teslîm bayrağı gibi önce net bir sûrette tecessüm etti, ardından ufku kaplayan kül renkli bulutlara sarıldı ve Arafat semâlarında kayboldu. Sanki o, büründüğü kefenle aramızdaki uzun mesâfeyi katetmiş, vakfeye durmuş ve "elvedâ" deyip süzülerek önümdeki ihrâmlı kalabalığa karışmıştı. Duâsı yapılan 160 hatm-i şerîfden ona hisse ayrıldı. Nemli gözlerde ve gönüllerde mekân buldu.

O, Denizli'de doğdu. Hâfız oldu. O, farklı bir hâfız, yaşayan ve gönül iklîminde kâmil bir mü'min olarak yetişti. İlâhiyat tahsîlini Bursa'da ikmâl ederken mânevî hizmette de yerini aldı. Emîr Buhârî -kuddise sirruh-, Muhammed Üftâde -kuddise sirruh-, Sultan Murâd Han ve emsâllerinin rûhâniyeti, kendisini sonsuz ufukların seyyahı etti. Bir heyecan ve gönül insanı oldu.

O, Hakk rızâsı yolundaki hizmetine titizlik gösterir, itinâ ederdi. Tasarruf edip infâk etmekten haz duyardı. Mânevî hizmeti madde ile zedelenmesin endîşesi ile kifâyet miktarı ile geçinirdi. En meşakkatli hizmetleri tercih eder, en zor vazîfelerin dahî dâimâ gönüllü bir neferi olurdu.

Asîl rûhu ile o, kahır tecellîlerinin galip göründüğü günümüzde tabîattaki milyonlarca çakıl taşı arasında barınan müstesnâ bir mücevherdi.

Rûhunun vecdini binlerce kilometre ötelere taşımağa çalıştı. Kafkas eteklerindeki Aliabad reyonunun Mus'ab'ı oldu.

Mus'ab'ın hicretten evvel Medîne'de hazırladığı tevhîd ve îmân zemînini o da orada hazırlıyordu. O da, Mus'ab gibi olarak orada şehâdetin yüce rütbesine nâil olacaktı. Bu şehâdet gününün Arafat gününe isâbet etmesi de, ayrı bir mânâ, ayrı bir güzellik oldu_ Sanki onun rûhâniyet ve temizliğinin bir tecessümü böylece zuhûr etti... Gufrân saati olan bu saatte gelen haberi onu üstüste çakılmış iki gölge gibi milyonla hacının hüviyeti içinde Arafat'a taşıdı. Ve o böylece (=Rabbine dön!) emrini, milyonla kula nasîb olan gufrân müjdesine dâhil olarak aldı. En azından biz, onu, gönlümüzden ve gözümüzün önünden silinmeyen hayâliyle Arafat'a taşıdık. Orada beraber olduk.

Şehîdlik, zâhirde dünyâ nîmetlerinin en değerlisi olan hayâtın Allâh yolunda fedâ edilmesidir. Ancak sadece zâhirî hayâtı fedâ etmek şeklinde anlaşılan şehîdliğin bir diğer yönü de, vücud hayatiyetini devam ettirdiği halde dahî onun mânen aşılması, zâhirî benliğin âdetâ yok edilmesi ve ruhen Rabbe ulaşılmasıdır.

Bu iki vasfı birleştirebilmek ise, ayrı bir nîmet ve ulvî bir mertebedir. Hâfız Emin de, işte bu iki nîmet ve mertebeye nâil olarak Rabbine kavuşan bahtiyarlar kervanına katıldı. Çünkü o, yaşıyorken de âdetâ -kendi idrâkine nakşedilmiş bir namzedlik hâlinde- şehîddi:

Nitekim "Hizmet" adlı şiirinde: diyordu.

Onun bu mısrâı, âdetâ ilâhî kaderin keşfi gibiydi. Nihâyet o, şehîdler, yâni ne katıldı.

Ebû Eyyûb el-Ensârî, i'lâ-yı kelimetullâh heyecanı ile 80 yaşını geçmiş olduğu halde iki sefer İstanbul fütûhâtına iştirâk etmişti. Vefât ederken:

"-Benim kabrimi adımınızı attığınız son noktaya gömün ki, benden sonra gelen İslâm askerleri daha ötelere gitsin!" diyerek cesedi ile de hedef gösteriyordu.

Hâfız Emin de, sanki rûhâniyetin gölgelediği kabrinde haleflerine îmân heyecanı dolu mücâdelesini telkîn ediyordu. Hâl lisanı ile:

"-Ben dînimin güzelliklerini ve seâdetini buraya kadar taşıdım. Siz de bu tevhîd hizmetinde yarışın! Bu ezanlar ve Kur'ân sadâlarını ötelere taşıyın! Bu yolda fânî vücûdunuzu Hakk'a adayarak Rabbe râm olun!" diyordu.

Hakk yolunda gerçek zaferler ve onların neticesi olan büyük ilâhî mükâfatlar, ancak maldan ve candan vazgeçenlere âiddir. Âyet-i kerîmede:

"Malları ve canları ile cenneti satın aldılar_" (et-Tevbe, 111) buyuruluyor.

Hâfız Emin de, bu şekilde cenneti satın alan bahtiyarlardan oldu inşâallâh.

Aliabad halkı:

"-Bu bizim; o, bize âid! Cesed-i fânîsi burada gömülsün; bize azîz bir hâtırâ olsun! Rûhu da zâten gönlümüzde ebediyyen yaşayacaktır_" dediler.

Geçen sene Aliabad'a gittiğimizde doğup bir müddet sonra vefât eden oğlu da oraya gömülmüştü. Hâfız Emin:

"-Hocam biz buraya bir hâtırâ bıraktık. Biz de artık herhalde buralıyız!" demişti.

Bu da âdetâ ilâhî kaderin değişik bir keşfiydi. şimdi o, dünyâda sevgisine doyamadığı yegâne evlâdı ile kabir kundağında kucak kucağa_ O, Azerbaycan'ın toprağına, yeniden filiz veren i'lâ-yı kelimetullâh rûhunun ebedî bir hâtırâsı olarak emânet oldu.

Sonra gelen haleflerinin gönlünde mekân tuttu. Ömrü uzadı. Elbette ki asıl hayat, gönüllerde yaşamaktır. Gönüllerde mekân tutanlar, Mus'ab gibi ebedî yaşarlar. Bu şekilde onlar, berzahtaki âlemleri ile de gönül ufkunda devam ederler.

Sanki şâir, şu içli, duygulu mısraları ile onun hayatını hulâsa etmektedir:

Seni annen doğurup attığı gün dünyâya ağlıyordun,

Bütün âlem gülüyordu bir yanda_

Öyle bir ömür sür ki, ölürken gülesin,

Çağlasın gözyaşı hâlinde cihân ardında!..

Ey Hâfız Emin!

Ebedî yolculuğun, bir Cum'a seherinde hizmet aşkı ile koştururken oldu. Bu, kahramanca ve yiğitce ölümü karşılamaktı. Muhakkak ki, göğsün Kur'ân, kalbin îmânla doluydu, dudaklarında Rabbin zikri vardı. Vuslatın mübârek olsun!

Ey seher rüzgârı! Sen Kafkas eteklerinde göğsü îmân ve Kur'ân dolu, rûhu alev alev yanan o sevdâlı gönle bizden selâm götür!

Muhterem babasına, annesine, kardeşlerine, sâlihât-ı nisvândan olan fedâkâr ve çile arkadaşı zevcesine ve vefâkâr arkadaşlarına sabır ve ecir diler, kendisiyle de ilâhî rahmetin tecellîsi ile Dâru's-Selâm'da buluşmayı niyâz ederiz.

Muazzez rûhunun şâd olması için üç ihlâs-ı şerîf, bir fâtiha-i şerîfe_

Rahmetullâhi Aleyh!


9 Zilhicce, Arafat 1919 / MEKKE
 



Osman Nuri Topbas
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter
« Posted on: 24 Nisan 2024, 11:24:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter rüya tabiri,Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter mekke canlı, Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter kabe canlı yayın, Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter Üç boyutlu kuran oku Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter kuran ı kerim, Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter peygamber kıssaları,Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeter ilitam ders soruları, Aliabad lı Musab Hâfız Emin yeterönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes