> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Abdurrahman Bin Avf (r.a.)
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdurrahman Bin Avf (r.a.)  (Okunma Sayısı 798 defa)
28 Nisan 2011, 15:34:57
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« : 28 Nisan 2011, 15:34:57 »



Abdurrahman bin Avf (r.a.)

Abdurrahman bin Avf Cennetliktir.
Hadis-i şerif

Cennetle müjdelenen on Sahabeden birisi olan Abdurrahman (r.a.) Resulullaha (a.s.m) tabi olan ilk sekiz Müslümandan biri olup, Hz. Ebü Bekir (r.a.) vasıta¬ıyla İslama girenlerin de beşincisi idi. Fil Vak’ası yılında dünyaya gelmiş olan Abdurrahman (r.a.) Hz. Peygamberle (a.s.m.) aynı yaşta idi.

İslamiyetten önce ismi Abdülkabe iken, Resulullah (a.s.m.), Abdurrahman olarak değiştirdi. Hem Habeşistan’a, hem de Medine’ye hicret etmekle iki şerefi birden kazanan Müslümanlardan birisi oldu.
Hicretten sonra çok müstesna ve tatlı bir manzara sergilenmişti. Şöyle ki:
Mekkeli muhacirlerle, Medineli Ensar İki Cihan Peygamberinin (a.s.m.) işa¬retleriyle kardeş ilan edilmişti. Ensar Mekkeli kardeşleri için, öz kardeşlerine yaptıklarından da öte fedakarlıklardan çekinmiyor; evine, barkına, malına, mülküne onları ortak ediyordu. Herkes kardeş olmuş, sıcak ve taze duygularla birbirinin boynuna sarılıyordu.

Hz. Peygamberin (a.s.m.) kardeş ilan ettiklerinden ikisi de Mekkeli Abdur¬ıhman bin Avf ile Medineli Sa’d bin Rebi’ (r.a.) idi. Sa’d, Abdurrahman’a şöyle diyordu:
“Kardeşim, ben Medine’nin en zenginiyim. İşte malımın yarısı, al. iki tanede hanımım var. Bak, hangisi hoşuna gidiyorsa boşayayım; onunla evlen.”

Abdurrahman’ın cevabı ise şöyle oldu:
“Kardeşim Sa’d! Allah malını da, aileni de sana bağışlasın. Siz bana çarşının olunu gösterin.”
Abdurrahman’a çarşının yolunu gösterdiler. Doğruca çarşıya gitti, epey bir miktar kazanç elde ederek döndü. Daha sonra Hz. Peygamberin (a.s.m.) mal tokluğu için duasına da mazhar olan Abdurrahman, çok geçmeden öylesine zengin oldu ki, bir defada yedi yüz deveyi yükleriyle birlikte Allah yolunda ba¬ğışlayacak dereceye geldi. Kendisi der ki: “Elime taş alsam, altın ve gümüş ol¬uğunu gördüm.”

Bedir Savaşına katılan Hz. Abdurrahman, çok büyük kahramanlıklar göster¬di.
Bedir Savaşında, Peygamberimiz, bir ara göremeyince onu sordu. Bir Sa¬habi,
“Ya Resulallah, onu dağın eteğinde gördüm. Başına birçok müşrik toplan¬mıştı. Ona yardım etmek istedim, fakat sizi burada görünce yardımınıza koş¬tum” dedi.

Peygamberimiz, “Onun için korkma, çünkü melekler ona yardım etmekte¬dir” buyurdu.
Daha sonra o Sahabi Hz. Abdurahman’ı aramaya çıktı. Yedi kişiyi öldürdü¬ğünü gördü.
“Hepsini sen mi öldürdün?” diye sordu.
Hz. Abdurrahman, “Şu ikisini ben öldürdüm. Fakat diğerlerini daha önce hiç görmediğim birisi öldürdü” dedi.
Bunun üzerine o Sahabi, “Allah ve Resulü doğru söyledi” diyerek Resululla¬hı tasdik etti.
Uhud Savaşında Peygamberimizi vücuduyla koruyan Sahabilerden birisi de Hz. Abdurrahman’dı. Bu savaşta yirmi bir yerinden yara aldı. Ayağından aldığı yara biraz sakat kalmasına ve aksayarak yürümesine sebebiyet verdi.

Hz. Abdurrahman, Peygamberimize her hangi bir şekilde, en küçük bir zarar bile gelmesini istemezdi. Bunun için de gözünü ondan ayırmazdı. Birgün, Pey¬gamberimizin yalnız olarak bir yere gittiğini gördü. Başına birşey gelmesinden endişe etti. Peşine düştü. Bir ara, Resulullah secdeye kapandı. Uzun müddet öy¬lece kaldı. Hz. Abdurrahman, onun ruhunu teslim etmiş olmasından korktu Yanına gitti. Tam o sırada Resulullah (a.s.m.) başını secdeden kaldırdı.

Hz. Abdurrahman’ı görünce, “Ne var, bir şey mi oldu?” buyurdu.
Hz. Abdurrahman, “Ya Resulallah, secdeniz o kadar uzadı ki, mübarek ruhunuzu teslim etmiş olmanızdan endişe duydum” deyince, Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Bana Cebrail geldi. ‘Kim sana salat ve selam getirirse, Cenab-ı Hakkın mağfiret ve selamına nail olur’ dedi. Ben de bunun için şükür secdesi yaptım.”

Hz. Abdurrahman, günlerinin çoğunu oruçlu geçirir, her sene Hacca giderdi Peygamberimizin (a.s.m.) duasının bereketiyle sahip olduğu servetini Allah yolunda harcama hususunda en küçük bir tereddüt göstermedi. Bir defasında 40 bin dinar, 500 at ve 500 yük devesini cihad için vermişti. Gayet sade yaşar, evin¬de fakirler için devamlı olarak sofralar kurulurdu.

Enes’in (r.a.) rivayetine göre, birgün Medine’de birtakım sesler duyuldu. Hz Aişe (r.a.) “Nedir bu?” diye sordu. “Abdurrahman bin Avfın kervanıdır” diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Hz. Aişe şöyle dedi: “Resulullahın (a.s.m.) şöyle buyurduğu¬nu duydum: ‘Abdurrahman bin Avfı emekleyerek Cennete girerken gör¬düm.”

Bu söz Abdurrahman’a ulaşınca, “Eğer yapabilseydim, Cennete yürüyerek girerdim” dedi ve o kervanı bütün ağırlıklanyla Allah yolunda harcamak üzere sadaka olarak verdi.
Abdurrahman (r.a.) zaman zaman Resulullahın duasına da mazhar olurdu. Bir defasında Peygamberimiz, “Allah’ım, Abdurrahman’a Cennet sebillerinden içir” diye dua etmişti. Diğer taraftan bu bahtiyar sahabi Peygamberimizin, “Ab¬durrahman bin Avf yer yüzünde ve gök yüzünde emindir” şeklindeki iltifatına da mazhar oldu.

Abdurrahman bin Avf (r.a.) malını mülkünü Allah yolunda sarf etmekte böy¬lesine cömert, ibadet ve taatine öylesine takva ve hassasiyet sahibi, cihadda fevkalade yiğit ve fedakar olmasına rağmen, zaman zaman kendisinden daha fedakar olan Sahabiieri hatırlar ve ahiret yurdu için hazırlık yapamama endişe¬sinden dolayı ağlardı.

Birgün sofrada şöyle demekten kendisini alamamıştı:
“Benden daha hayırlı olan Mus’ab bin Umeyr şehit olduğunda kefen olarak bir hırkaya sarıldı. Başı örtülünce ayakları, ayakları örtülünce başı açıkta kalı¬yordu. Benden hayırlı olan Hamza da şehit olduğunda böyle olmuştu. Daha sonra servetimiz alabildiğine çoğaldı. İyiliklerimizin karşılığını bu dünyada al¬maktan ve ahirete birşey kalmamasından korkarım”

Hz. Abdurrahman bu sözlerinden sonra, ağlamaktan dolayı yemek yiyeme¬ Hicretin 6. senesinde Peygamberimiz (a.s.m.), Abdurrahman’ı Duvmetü’l Cendel’de bulunan Kelb kabilesine İslamı tebliğ etmek için vazifelendirdi. Yo¬la çıkmadan önce kendi elleriyle sarığını sarıp sancağını eline teslim ettikten sonra şöyle buyurdu:

“Allah’ın ismiyle Allah yolunda git. Allah’ın emri dairesinde hareket et. KeIb kabilesini İslama davet et. Kabul ederlerse reislerinin kızıyla evlen.”
Abdurrahman bin Avf orada bulunduğu müddetçe İslami öylesine güzel bir şekilde tebliğ etti ki, Hıristiyan olan kabilenin büyük ekseriyeti Müslüman oldu ve geri kalanları da Hıristiyan kalarak cizye vermeyi kabul etti.

Hz. Abdurrahman, cemaate imam olduğu bir sırada Resulullahın gelip ken¬disine uyması onun faziletine bir yenisini daha ilave ediyordu. Hadise Tebuk Seferi esnasında oldu. Peygamberimiz bir ara kafileden ayrılmıştı. Sabah na¬mazının vakti geçmek üzereydi. Sahabiler Hz. Abdurrahman’ı imamlığa geçir¬diler ve arkasında namaza başladılar. Birinci rekat için rükuya gidildiğinde Peygamberimiz geldi. Cemaate katıldı. İkinci rekatı Hz. Abdurrahman’ın imamlığında kıldı. Cemaat selam verdikten sonra kalktı, namazı tamamladı. Namazını bitirince, “Güzel kıldırdınız, iyi yaptınız” buyurarak iltifatta bulun¬du.7
Hz. Abdurrahman, varlıktan da tehlike gelebileceğini idrak eden insanlar¬dandı. Bu hususta endişe duymuyor değildi. Birgün mü’minlerin annesi Ummü Seleme’ye gelerek, bu endişesini şöyle dile getirdi: “Malın çokluğu helake se¬bep olur. Bundan endişe ediyorum” dedi.
Ummü Seleme (r.a.), “Fakat Allah yolunda sarfedilen mal böyle değildir” de¬yince rahatladı. Çünkü kendisi zaten malını Allah yolunda sarfediyordu.

Hz. Abdurrahman (r.a.) evine her girişinde Ayete’i-Kürsi’yi okur, sık sık da “Allah’ım beni nefsimin tamahkarlığından koru” diye dua ederdi. “Bundan baş¬ka Allah’tan isteyeceğin bir şey yok mudur?” diyenlere şu cevabı verirdi: “Şayet nefsimin tamahkarlığından korunursam ne hırsızlık eder, ne zina yapar, ne de herhangi bir günah işlerim.”

Hz. Abdurrahman gerek Hz. Ebü Bekir’in, gerekse Hz. Omer’in en büyük yardımcılarındandı. Her iki halife de onun fikirlerine ehemmiyet verir, mühim meselelerde onunla istişare ederdi.
Hz. Ömer’in (r.a.) şehid edilmesinden sonra, halife seçimi hadisesinde yine Abdurrahman bin Avf’ın üstün fedakarlığını ve feragatını görüyoruz. Hz. Ömer’in suikastten aldığı yaradan kurtulma ihtimali kalmayınca, Sahabenin ileri gelenleri halife olarak yerine birisini tercih etmesini teklif ettiler. Hz. Ömer de; Sa’d bin Ebi Vakkas, Hz. Talha, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Zübeyr ve Abdur¬rahman bin Avf gibi zatlardan birisi üzerinde karar verilmesi düşüncesinde ol¬duğunu bildirdi.

Hz. Omer’in vefatından sonra toplanan ilk şürada, Hz. Abdurrahman şöyle  teklifte bulundu: “İçinizden üçümüz diğer üçümüz lehine feragat ede¬lim.”
Bunun üzerine Hz. Zübeyr, Hz. Ali, Hz. Talha, Hz. Osman ve Hz. Sa’d bin i Vakkas da Abdurrahman bin Avf lehine feragat etti. Daha sonra Abdurrahman da kendi adaylığından feragat edince hilafet meselesi Hz. Ali ile Hz. Osman arasında kaldı.

Hz. Abdurrahman kendilerine şöyle dedi: “İçinizden hanginiz feragat ederse işi ona verelim.”
Ancak her ikisinin de süküt etmesi üzerine Abdurrahman, “İçinizden birini seçmeyi bana bırakır mısınız? Ben sizin efdal olanınızı araştırır, bu işi ona bira¬kırım” dedi.
Hz. Ali de, Hz. Osman da “Peki” diyerek kabul ettiler. Abdurrahman bin Avf üç gün üç gece sahabiler ile istişare ettikten sonra Hz.Osman’a biat edilmesi gerektiğine kanaat getirdi ve halkı toparlayıp kanaatini bildirdi. İlk olarak da kendisi gelip Hz. Osman’a (r.a.) biat etti. Onun üzerine herkes Hz. Osman’a biat ederek tabi oldu.

Abdurrahman (r.a.) Peygamberimizin ilminden en fazla istifade eden Saha¬bilerdendi. Birçok hadis rivayet etti. Bu hadislerden ikisi şu mealdedir. “Bir yerde veba hastalığının bulunduğunu işittiğiniz zaman oraya gitmeyin eğer hastalık, bulunduğunuz yerde çıkarsa kaçmak için sakın oradan ayrıl¬mayınız.”
“Kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, namusunu korur, kocasına da itaat ederse ona, ‘Dilediğin kapıdan Cennete gir’ denilir.”Abdurr...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdurrahman Bin Avf (r.a.)
« Posted on: 28 Mart 2024, 23:30:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdurrahman Bin Avf (r.a.) rüya tabiri,Abdurrahman Bin Avf (r.a.) mekke canlı, Abdurrahman Bin Avf (r.a.) kabe canlı yayın, Abdurrahman Bin Avf (r.a.) Üç boyutlu kuran oku Abdurrahman Bin Avf (r.a.) kuran ı kerim, Abdurrahman Bin Avf (r.a.) peygamber kıssaları,Abdurrahman Bin Avf (r.a.) ilitam ders soruları, Abdurrahman Bin Avf (r.a.)önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes