> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Abdullah bin Revaha (r.a.)
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdullah bin Revaha (r.a.)  (Okunma Sayısı 1743 defa)
28 Nisan 2011, 11:25:36
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« : 28 Nisan 2011, 11:25:36 »



Abdullah bin Revaha (r.a.)

Ey Revaha’nın oğlu, ALLAH seni iyilikle en güzel şekilde sabit ve devamlı kılsın.
Hadis-i şerif

Peygamberimiz henüz Medine’ye hicret etmemişti. Ama İsıamiyet Medine’de hızla yayılıyordu. Resulullah Mus’ab bin Umeyr’i (r.a) Medine’de İslam nurunu yaymak ve Müslüman olanlara İslami öğretmek için vazifelendirmişti. Cenab-ı Hakkın yardımıyla bu vazifeyi güzel bir şekilde ifa eden Hz. Mus’ab, bir hac mevsiminde ikisi kadın olmak üzere 75 Müslümanla Peygamberimizi ziyaret etmek maksadıyla Mekke’ye geldi. İşte bu 75 kişiden birisi de Abdullah bin revaha’dır (r.a.).

Peygamberimiz, Medineli Müslümanlarla Akabe mevkinde görüştü. Arala¬ında çeşitli konuşmalar cereyan etti. Bir ara Hz. Ebü Heysem, “Ya Resulallah, bizimle Yahudiler arasında bir anlaşma ve sözleşme var. Biz bu hareketimizle o anlaşma ve sözleşmeye aykırı hareket etmiş oluyoruz. ALLAH seni muzaffer kıl¬dıktan sonra, Mekke’ye kavminin yanına döner, bizi yalnız bırakırsan halimiz nice olur?” dedi. Peygamberimiz tebessüm etti ve şöyle buyurdu:

“Benim kanım sizin kanınızdır. Siz kanınızı akıtırsanız, ben de kanımı akıtı¬rım. Zimmetim zimmetiniz, hürmetim hürmetinizdir. Ben sizdenim, siz de ben¬densiniz. Siz kiminle savaşırsanız, ben de onunla savaşırım. Siz kiminle barışır¬sanız, ben de onunla barışırım.”
Konuşmalar bir hayli uzamıştı. Hz. Abdullah, Peygamberimizin üzülmesini istemiyordu. Resulullah Mekkeli müşriklerin işkencelerinden kurtulmak ve Medine’yi teşrif etmek istiyordu. Sözü uzatmanın rnanası var mıydı? Bir an evvel, “Yanımıza gel, ya Resulallah! Bütün şartlarını kabul ediyoruz” diyerek o yüce Resulü hoşnut etmek gerekmez miydi? Hz Abdullah, bu arzusunu açığa vurmakta gecikmedi. Ebu Heysem’e şöyle dedi:
“Biz ALLAH’tan ve ALLAH’ın Resulünden geleni kabul ettik. Ey Ebü Heysem! Sen bir tarafa çekil. Biz Resulullah’a biat edeceğiz.”

Bunun üzerine Medineli Müslümanlar teker teker Peygamber Efendimize biat etmeye başladılar. Abdullah bin Revaha biat ederken, “Ya Resulallah! Sana 12 Havarinin İsa’ya (a.s.) biat ettiği şekilde biat ediyorum” dedi.
Havarilerin Hz İsa’ya her zaman onunla birlikte hareket edeceklerini Kur’ran-ı Kerim şöyle anlatır:

“Vakta ki, İsa, Yahudilerin inkarda ısrarlarını ve ihanetlerini hissedince, ‘ALLAH yoluna davette benim yardımcılarım kimdir?’ dedi. Havariler de, ‘Al¬lah’ın dinine yardımcılar biziz’ dediler. ‘Biz ALLAH’a iman ettik. Sen de şahit ol ki, biz gerçekten Müslümanlarız!’
“Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve Peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve Peygamberlerinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz” dediler.
İşte Abdullah bin Revaha Havarilerin Hz. İsa’ya (a.s.) biat ettikleri gibi btat etmekle, müşriklere karşı malıyla, canıyla ALLAH’ın Resulüne yardımcı olacağını, onu koruyacağını anlatmak istedi.

Abdullah bin Revaha Medine’de İslamın yayılması hususunda büyük hiz¬metlerde bulundu. 0 putlardan aşırı derecede nefret eder, insanların cansız ağaç ve taş parçalarına tapmalarına hiçbir mana veremezdi. Onları bu sapık¬lıklarından kurtarmak için de elinden gelen gayreti gösterirdi.

Hz. Ebü Derda henüz İslamla müşerref olmamıştı. Bir putu vardı. Onu çok seviyordu. Abdullah bin Revaha, Ebu Derda’nın putlardan yüz çevirip imanın huzuruna kavuşmasını çok arzuluyordu. Defalarca onu İslama davet ettiyse de istediği neticeyi alamamıştı. Aralarında kan kardeşliğinden fazla bir samimiyet ve dostluk vardı. Ne yapıp etmeli, onu kurtarmalıydı. Bir gün onun evden çıktığını gördü. Baltasını eline aldı, putun bulunduğu odaya gir¬di. “ALLAH’tan başka tapılan herşey batıldır” mealinde bir şiir okuyarak putu param parça etti. Ebü Derda’nın hanımı gürültüyü duyup geldiğinde Hz. Ab¬dullah’ın putu kırdığını görünce, “Ey Revaha’nın oğlu, sen ne yaptın? Beni mahvettin” dedi. Abdullah bin Revaha hiç aldırış etmeden putu kırmaya de¬vam etti. Onu iyice parçaladıktan sonra da çekip gitti. Eve geldiğinde hanımının ağladığını gören Ebü Derda niçin ağladığını sordu. Kadın, olup biten haber verdi. Ebü Derda ilk anda çok kızdı. Sonra, “Putta bir hüner olsaydı kendisini savunur, korurdu” dedi. Hidayet meş’alesi göğsünde yanmaya başlamıştı. Gidip Abdullah bin Revaha’yı buldu ve Müslüman oldu.

Abdullah bin Revaha Peygamberimizin mümtaz ve kahraman şairlerindendi. Müşriklerin küfür ve cehaletlerini yüzlerine vuran, onları his ve şuuru olmayan putlara tapmakla ayıplayan şiirleri, Resulullahı n takdirini kazanmıştı. Peygam¬berimiz onu şöyle taltif etti:
“Varlığım kudret elinde olan ALLAH’a yemin ederim ki, onun sözleri, Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha tesirlidir.”

O, şiirleriyle sadece müşrikleri kınamakla kalmamış, Peygamberimizi met¬heden çok güzel şiirler de söylenıiştir. Bu şiirlerinden birisi şu mealdir:
“Şafak söktüğü, tan yeri ağardığı sırada, ne mutlu bize ki, aramızda Resulul¬lah bulunuyor ve Kur’an okuyor. Dalalet ve sapıklıktan sonra bize doğru yolu o göstermiş, gönüllerimiz de ona tereddütsüz inanmıştır. O, ALLAH’tan her ne teb¬liğ ettiyse vuku bulmuştur. Müşrikler yataklarında uyurken, o yanını döşeğin¬den uzaklaştırmış olarak gecelerdi.”

Peygamberimiz Abdullah bin Revaha’nın bu şiiri üzerine, “Şüphesiz kardeşi¬miz batil söz söylemez” buyurarak hem Hz. Abdullah’ı takdir ediyor, hem de şi¬irdeki şaşmaz ölçüyü veriyordu. Şiir batılı tasvir etmemeliydi.

“Şairlere ancak azgınlar uyar” mealindeki ayet nazil olduğu zaman, Abdul¬lah bin Revaha, Hassan bir Sabit ve Ka’b bin Mülhik gibi kudretli şair Sahabiler mahzun bir şekilde Resulullahın huzuruna vardılar ve “Ya Resulallah! Cenab-ı Hak bu ayetleri indirirken elbette bizim de şair olduğumuzu biliyordu” dediler.

Peygamber Efendimiz, “Siz azgınların kendilerine uyacağı şairler değilsi¬niz” dedi ve “Ancak inanıp salih amel işleyenler, ALLAH’ı çok zikredenler ve hak¬sızlığa uğradıklarında haklarını alanlar bunun dışındadır” mealindeki ayeti okuyarak, “İşte siz bunlardansınız” buyurdu. Onlar da sevinerek oradan ayrıldı¬lar.
Abdullah bin Revaha Peygamberimizin bütün emirlerini hiç tereddüt etme¬den hemen yerine getiren bir Sahabiydi. Bu onun en belli vasıflanndan biriydi. Bunu için de teslimiyette müstesna bir yere ulaşmıştı. Çünkü gönül verdiği in¬san ALLAH’ın Resulü idi, her emrinde bir hikmet, her hareketinde büyük manalar vardı.

Bir gün Peygamber Efendimizin huzuruna geliyordu. Resulullah da o esnada mescidde hutbe irad ediyordu. Abdullah bin Revaha mescide yaklaşmış, fakat içeri girmemişti. Peygamberimizin cemaate, “Oturun” dediğini işitti. Bu emri duyar duymaz hemen bulunduğu yere çöküverdi. Peygamberimiz hutbesini bitirinceye kadar bekledi. Ashab, Peygamber Efendimize, “ya Resulallah, Ab¬dullah bin Revaha’nın nerede oturduğunu görüyor musunuz? Sizin cemaate, ‘Oturun’ diye emrettiğinizi işitince, hemen olduğu yere oturdu!” dediler. Pey¬gamber Efendimiz, Abdullah’ın teslimiyetini ve itaatini gösteren bu hareketin¬den çok memnun oldu ve “ALLAH, senin Kendisine ve Peygamberine olan itaatını arttırsın” diye dua etti.

Hz. Abdullah müsait bulduğu her fırsatta insanlara hakkı ve hakikati anlat¬maya gayret eder. Resulullahtan duyup öğrendiklerini çevresine ulaştınr, onla¬rın iman ve Kur’an hakikatlerinden istifade etmelerine çalışırdı.
Bir gün Medine’de birkaç kişiyle oturmuş, onlarla tatlı tatlı sohbet ediyordu. Etrafindakiler de kendisini can kulağıyla dinliyordu. Orada adeta bir irfan ve muhabbet sofrası kurulmuştu. Sahabilerinin bu mesut anlarını gören Peygam¬berimiz yanlarına geldi ve onlara şöyle iltifatta bulundu:

“Siz o kimselersiniz ki, Cenab-ı Hak yanınızda oturmamı emir buyurmuş¬tur.’ Sonra da, “Sabah akşam Rablerinin rızasını dileyerek Ona yalvaranlarla oturmaya sabret” mealindeki ayet-i kerimeyi okudu ve şöyle buyurdu: “Şunu bilin ki, siz burada kaç kişi iseniz, sizin sayınız kadar melekler de yanınızda otu¬ruyorlar. Siz ALLAH’ı tesbih ve tenzih ettiğiniz zanhan onlar da size katılır, siz Al¬lah’a hamd ettiğiniz zaman onlar da hamd ederler. Siz tekbir getirdiğiniz zaman onlar da getirirler.”

Abdullah bin Revaha takva ehli bir zattı. İbadete çok düşkün, sünnete çok bağlı, ALLAH’tan çok korkan bir Sahabiydi. Eve girerken ve evden çıkarken iki rekat namaz kılardı. Hanımı, onun bu namazı hiç ihmal etmediğini rivayet eder. Ayrıca, sıcağın şiddetinden insanın gölge yapmak için elini başına koy¬mak zorunda kaldığı günlerde çıkılan seferlerde dahi oruçlu bulunurdu. Bir se¬fer esnasında Resulullahtan başka sadece onun oruçlu bulunduğu rivayet edilir
.
Abdullah bin Revaha, Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber savaşlarına katılmış, Hudeybiye ve Umre seferinde bulunmuştu. Hayber Savaşından önce Hayber Yahudilerinin tutum ve davranışlarını öğrenmek üzere gönderilmiş, daha sonra da otuz kişilik bir heyetin başında Hayber lideri Useyr bin Pazim’le görüşmek üzere vazifelendirilmişti.’

Hayber fethedildikten sonra, Peygamberimiz, Hayber Yahudilerinin mah¬sulleri hususunda tahminde bulunmak üzere Abdullah bin Revaha’yı vazifelen¬dirmişti. Hayber Yahudileri, mahsullerinin yarısını vermek şartıyla yerlerinde bırakılmışlardı. Yahudiler, karılarının zinet takımlarını toplayarak Abdullah bin Revaha’ya vermek istediler. Karşılığında da ondan mahsulü eksik tahmin et¬nesini şart koştular. Bu teklif karşısında son derece kızan Abdullah bin Revaha şöyle dedi:

“Ey Yahudi cemaati! Vallahi siz bana göre ALLAH’ın yaratıklarından en sevim¬sizi ve en iğrencisiniz. Sizin bana teklif ettiğiniz ücret bir rüşvettir. Rüşvet ise haramdır. Biz onu ağzımıza koymayız.”’

Abdullah bin Revaha, bütün bunlara rağmen ameline güvenmez, ALLAH’ın ga¬zabından emin olmazdı. “Sizden Cehenneme uğramayacak kimse yoktur” me¬alindeki ayet-i kerimeyi hatırladıkça ağlar ve “Bilmiyorum. Ben Cehenneme uğradıktan sonra ondan kurtulacak mıyım, kurtulamayacak mıyım?” derdi.

Abdullah bin Revaha, son o...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdullah bin Revaha (r.a.)
« Posted on: 25 Nisan 2024, 13:39:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdullah bin Revaha (r.a.) rüya tabiri,Abdullah bin Revaha (r.a.) mekke canlı, Abdullah bin Revaha (r.a.) kabe canlı yayın, Abdullah bin Revaha (r.a.) Üç boyutlu kuran oku Abdullah bin Revaha (r.a.) kuran ı kerim, Abdullah bin Revaha (r.a.) peygamber kıssaları,Abdullah bin Revaha (r.a.) ilitam ders soruları, Abdullah bin Revaha (r.a.)önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes