> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Velayetlerde Adalet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Velayetlerde Adalet  (Okunma Sayısı 773 defa)
13 Eylül 2011, 14:30:49
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 13 Eylül 2011, 14:30:49 »



Velayetlerde Adalet

 

1- VeîUyetlerde Adalet Şart Koşulmayan Konular

Velinin ihanetine ve velayetinde kusur yapmasına engel olsun diye vela­yetlerin çok büyük bir bölümünde adalet şarttır. Ancak bazen veli tayininde adalet şartı aranmaz. Mesela cenazenin yıkanması, kefenlenmesi, taşınması, defnedilmesi ve namazının kılınması konusunda yakın akrabanın tercih edilmesinde adalet aranmaz. Zira yakın akrabanın şefkat Ve merhametinin çok olması, onu yıkama, kefenleme ve dua etmede aşırı titiz ve gayretli dav­ranmaya sevkeder. Yine aşırı hüznü, onu cenaze namazında Mevla'ya daha ziyade yalvarmaya sevkeder. Dolayısıyla adalet, bu konuda şart olmayıp ta­mamlayıcı, mükemmelleştirici bir unsur olmaktan öteye geçmez.

Bir görüşe göre nikah velayetinde de adalet şart değildir. Çünkü adalet velinin ihanet ve kusuruna engel olmak için şarttır. Nikah akdinde, yakın ak­rabanın tabiatı onu ihanet ve kusurdan alıkoyar. Mesela velinin, yakım olan kızı, ona denk olmayan birisiyle evlendirmesi kız için utanç verici bir durum olacağı gibi kendisi için de utanç verici bir durumdur. Dolayısıyla tabiatı onu, hem kendisi hem de akrabası olan kıza zarar verecek, utanç duyuracak bir şey yapmaktan alıkoyar. Bundan dolayı velinin adaleti bilinmese de za­hirî adalete binaen nikah geçerli olur. Yine nikah akdinde şahitlerin adil olup olmadıkları belli olmasa da doğru olan görüşe göre nikah geçerli olur. Zira bir çok nikah çöl ve köy gibi mekanlarda kıyılmaktadır. Buralarda adil ol­dukları bilinen şahitler bulmak zor olabilir.

İnsan tabiatının kendine zarar vermeye engel teşkil etmesi dikkate alındı­ğından müslüman, kafir, iyi, kötü herkesin ikrarı kabul edilir. Zira tabiatı in­sanı, bedene verilen zararlar, cinsel konular ve mallarla ilgili haklar konu­sunda kendine zarar verecek şekilde aleyhine yalan söylemekten alıkoyar. Şahitlik konusunda ise adil olma şartı aranır. Çünkü günahkar bir kimsenin tabiatı onu başkası hakkında yalan söylemekten alıkoymaz. Dolayısıyla ik­rarda insan tabiatı yalana engel olduğu gibi, şahitlikte de yalana engel olmak için şahidin adil olması şartı aranır. Bundan dolayı kölenin kendisi aleyhin­de had veya kısası gerektirecek bir suç ikrarı kabul edilir. Bu durumda öldü­rülmesi, bir uzvunun kesilmesi ya da sopa cezasına çarptırılması söz konu­su olacağından, tabiatı onu hem kendi hem de efendisi aleyhine yalan söyle­mekten alıkoyar.

Babaların çocukları üzerinde velayet yetkisine sahip olmaları için adale­tin şart oîup olmadığı ihtilaflıdır; bazılarına göre, yukarıda belirttiğimiz üze­re, babanın tabiatı gereği nikahta kusur ya da zarar verici bir şey yapmaya­cağından Ötürü nikah velayetinde olduğu gibi diğer velayetlerde de adil olması şartı aranmaz. Bazıları da nikah konusundaki velayetle mal konusun­daki velayeti ayırmış ve nikahta yapılacak yanlışın sonucuna hem veli hem de kız katlanacağı için insan tabiatının buna mani olacağını, mal konusunda­ki velayette ise veliyi zarar verici birşey yapmaktan alıkoyacak şeyin kendi nefsiyle alakalı olmayıp sadece çocukla alakalı olduğunu belirtmişlerdir. Halbuki insan tabiatı kendi nefsini çocuk ve torunlarına tercih eder. Dolayı­sıyla mal konusundaki velayetlerde kusurdan alıkoyması için adalet şartı aranır. Bundan dolayı illet güçlü olduğu için velinin kendi lehine şehadeti it­tifakla kabul edilmez. Ancak-kişinin ana babası ve çocukları hakkındaki şe-hadetinin kabul edilip edilmeyeceği ihtilaflıdır.

Vasilik konusunda ise ihanet ve kusurdan alıkoyacak engel zayıf olduğu için, adalet şart koşulur. Burada sadece baba istisna edilir.

Devlet başkanlığı görevinde adaletin şart olup olmadığı konusunda ise ihtilaf vardır. Zira kamu görevlilerinin adaletsiz olmaları yaygındır. Şayet devlet başkanının tasarruflarında adalet şart koşulursa; kadı, vali, ordu ko­mutanı ve sair görevlilerin tayini, toplanacak vergiler, dağıtılacak yardımlar, zekatın toplanması kamu malları ve kamu velayetinde bulunan özel mallar vb. hususlarda hakkaniyete uygun tasarrufları iptal olurdu. Dolayısıyla dev­let başkanlarının tasarruflarında hakkaniyete uygun olanlar için adalet şartı aranmaz. Zira adaletin şart koşulması halinde daha büyük zarar meydana gelir. Bu durumda kaybedilecek maslahatlar, devlet başkanının adil olma­masından daha büyüktür.

Hakimlerin tasarrufları, vasilerinkinden daha genel, devlet başkanların-kinden ise daha özel olup bunların devlet başkanlarının tasarrufları gibi dü­şünülüp düşünülmeyeceği konusunda ihtilaf edilmiştir. Hakimlerin tasar­ruflarını, vasilerin tasarruflarından daha genel olduğu için devlet başkanla­rının tasarrufları gibi kabul edenler olduğu gibi devlet başkanlarının tasar­ruflarından daha özel olduğu için vasilerin tasarrufları gibi kabul edenler de olmuştur.

Dinde meşakkatler üç çeşittir.

a- Ruhsat ve kolaylığı gerekli kılan umumî meşakkat. Yöneticilerin, bazı tasarruflarına engel olunması hakkında söylediklerimiz böyledir.

b- Özel meşakkat. Vasilerin tasarrufları böyledir.

c- ikisi arasında olan meşakkat. Hakimlerin tasarrufları böyledir.

2- Zalim ve Günahkar Hükümdarların Hakka Uygun Tasarruflarının Genel Zaruretten Ötürü Geçerli Sayılması

Velayet olmaksızın bazı genel tasarruflar geçerli olur. Mesela zalim hü­kümdarların tasarrufları böyledir, velayet hakları olmadığı halde tasarrufla­rı geçerlidir. Halk için zorunlu olduğundan ötürü tasarruf ve atamaları ge­çerli olur. Zulmün az olması halinde bu tür tasarruflar geçerli olduğuna gö­re birçok konuda günaha giren hükümdar ve velilerin tasarrufları evleviyet-le geçerlidir. Zira onların günaha girmesinin insanlara bir zararı yoktur.

Zalim yöneticilerin zekat toplamasına gelince; topladıkları zekatı, zekat verilebilecek yerlere harcıyorlarsa zekat verilmiş sayılır. Ancak başka yer­lere harcıyorlarsa tercih edilen görüşe göre zengin kimse zekat mükellefi­yetinden kurtulmuş olmaz. Zira bu durumda zekatın verilmiş kabul edil­mesi fakirler için zarardır. Bir başkası için zarar teşkil etme gibi muarızı ol­mayıp maslahat içeren tasarruflar ise böyle değildir. Bu tür tasarruflar sa­dece maslahat içermeleri hasebiyle geçerlidir. Burada zekatın verilmiş ol­duğunu kabul etmek zenginlerin lehine olmakla birlikte fakirlerin aleyhi­nedir. Fakirlerden bir mefsedeti defetmek ise zenginlerden bir mefsedeti defetmekten daha evladır. Fakirlerin maslahatının temini zenginlerin mas­lahatının temininden daha evladır da denilebilir. Çünkü fakirlerin hakları olan zekatı almamaları durumunda katlanacakları sıkıntı, zenginlerin ze­katı ikinci kez vermekle katlanacakları zarardan daha fazladır. Aynı şekil­de zekat toplayan görevli, dört tane dört yaşına girmiş deveyle beş tane iki yaşını doldurmuş devesi bulunan kimseden zekat alırken fakirler için en faydalı olanı tercih eder.

Valiler ise nadir olarak yaptıkları şeyler hariç benzer şekilde muhayyerlik hakkına sahip değillerdir. Muhayyerlik hakkına sahip oldukları durum, bir­birine denk iki maslahatın temini veya iki mefsedetin izalesi halinde birini seçebilmeleridir. Bunun dışında yaptıklarında da yapmadıklarında da mas­lahatlara riayet etmeleri gerekir.

3- Görevden Almanın Müslümanlara Faydalı Olmayla Sınırlandırılması

Devlet başkanı bir hakimi görevden almayı düşündüğünde; şayet on­dan şüphe ediyorsa onu azleder. Zira şüphelenilen bir kimsenin görevinde kalmasında mefsedet vardır. îhanet edebileceğinden korkulduğu için şüp­helenilen kimsenin genel ya da özel velayetinin devam ettirilmesi uygun değildir.

Şayet devlet başkanı görevden almayı düşündüğü hakim hakkında her­hangi bir şüphe duymuyorsa çeşitli durumlar söz konusu olur;

a- Hakimi azledip görevi daha aşağı mertebede birine vermesi. Bu du­rumda görevden alma caiz değildir. Zira daha üstün, daha ehil bir ha­kimin görevde bulunması müslümanlar için maslahattır. Devlet baş­kanının bu tür maslahatları, bir sebep olmaksızın ortadan kaldırma hakkı yoktur.

b- Hakimi azledip görevi daha ehil birisine devretmesi. Daha üstün ola­nın, üstün olana tercihi kabilinden olan bu tasarruf geçerlidir. Zira bu­rada müslümanlar için tercih edilmesi gereken bir maslahat söz konu­sudur.

c- Hakimi azledip görevi ona denk birisine devretmesi. Bazıları, daha önce zikrettiğimiz üzere iki maslahat denk olunca birini tercih hakkı bu­lunduğa ilkesinden hareketle bunu geçerli görmüştür. Nitekim devlet başkanının göreve ilk geldiğinde birbirine denk iki kişiden birini ter­cih edip atama hakkı vardır. Bazıları ise göreve geldiği ilk zamandan sonra, gereksiz yere sık sık görevden alma olmaması için bu tasarrufu caiz görmemişlerdir.

Bu tasarrufun da caiz olması gerekir, zira bu halkın yararınadır, denirse buna şöyle cevap veririz: Mevcud olanı koruma, olmayanı elde etmekten da­ha evladır. Yine zararın izalesi, faydanın temininden evladır. Bu, insanların ortak tecrübesiyle bilinen bir şeydir. Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyur­muştur: "Kim Müslümanların işlerini üstlenir de samimiyetle gereken gay­reti göstermezse onlarla birlikte cennete giremez."[98]

Halid b. Velid Malik b. Nevira'yı onun hanımıyla evlenmek için öldürttü, şeklinde itham edilmişti. Hatta şair şöyle söylemişti:

Malik bin Nevira'mn ölümüne sebep oldu Güzel hanımı, Halid zamanında

Bu itham ortaya atılınca Hz. Ömer, hanımına göz koyup bir müslümam öldürdü diyerek halife Ebubekir'in onu azletmesini istedi. Hz. Ebubekir ise dinden dönenlerle yapılan savaşlarda en başarılı komutan olduğu için onu azletmedi. Hz. Ebubekir'in bu görüşü daha isabetliydi. Çünkü hakkındaki it­ham, onun diğer komutanlardan daha başarılı olduğu gerçeğini ortadan kal­dırmaz.

Hz. Ömer halife olunca Halid'i Şam savaşı komutanlığından ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Velayetlerde Adalet
« Posted on: 24 Nisan 2024, 07:53:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Velayetlerde Adalet rüya tabiri,Velayetlerde Adalet mekke canlı, Velayetlerde Adalet kabe canlı yayın, Velayetlerde Adalet Üç boyutlu kuran oku Velayetlerde Adalet kuran ı kerim, Velayetlerde Adalet peygamber kıssaları,Velayetlerde Adalet ilitam ders soruları, Velayetlerde Adalet önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes