> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri  > Yok Olana Var Hükmünü Vermek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yok Olana Var Hükmünü Vermek  (Okunma Sayısı 584 defa)
18 Ağustos 2011, 13:14:25
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 18 Ağustos 2011, 13:14:25 »



Bir Şeye Var Olanın Hükmünü Vermek


Bunun örneklerini şu şekilde zikredebiliriz:

1- Çocuğun, çocukluk devresinde mümin sayılması. Çocuklar gerçekte iman ile nitelenmezler, ancak imanın onlarda var olduğu takdir edilir. Bu takdir edilen duruma bağlı olarak da çocuğa iman hükümleri uygulanır. Bü­yüklerden de imandan gafil olanlar veya uyku, bayılma veya delirme gibi se­beplerle idraklerini kaybedenler hakkında iman, var kabul edilir.

2- Kâfirlerin çocuklarında inkarcılığın takdir edilmesi. Oysa onlar ne in­kârı ne de imanı akledebilecek durumda değillerdir. Ancak dünyada onlara babalarının hükümleri uygulanır.

3- Adalet: Adil kimseler bundan gafil olduğunda veya uyku, bayılma ve delirme gibi sebeplerle idrakleri ortadan kalktığında kendilerinde adalet sı­fatının varlığı takdir edilir.

4- Fısk. Fasık gafil olduğu veya idraki ortadan kalktığı durumlarda bile kendisinde fısk sıfatının varlığı takdir edilir.

5- Ihlas ve riya. Bu ikisi ortadan kalktığında bile varlığı takdir edilir.

Bir kimse kendisi hakkında varlığı takdir edilen bu niteliklerden birisi ile öldüğünde Yüce Allah kıyamet günü kendisini öldüğü hal üzere diriltir. Buna göre ölümü sırasında müminlerden imandan gafil olanlar, kâfirlerden in­kârdan gafil olanlar, Ihlas sahiplerinden ihlasdan gafil olanlar, riyakârlardan riyadan gafil olanlar, adalet ve nsk sahiplerinden adalet ve fiskdan gafil olanlar, günahlarında ısrar eden veya günahım terkedenlerden ısrar ve terk­ten gafil olanlar haklarında takdir edilen bu nitelikler ile Yüce Allah'a kavu­şurlar. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Her kul öldüğü hal üzere diriltilir".[17]

6- Ortadan kalktığı veya kişi gafil olduğu halde ibadetlerde niyetlerin var kabul edilmesi.

7- Gerçekte bulunmadığı halde alimlerde ilimlerin takdir edilmesi. Buna göre fakih, bilgisinden gafil olsa da kendisinde fıkıh bilgisi var kabul edilir. Şairlerde şiir, doktorlarda tıp, hadisçilerde hadis bilgisinin varlığı da böy­ledir.

Peygamberlerin peygamberliğine gelince; Peygamberi Allah'tan haber veren kişi olarak kabul edenlere göre, peygamber haber vermediği durum­larda peygamberlik onda takdir edilir, haber verme işleminin başlamasıyla birlikte onda peygamberliğin varlığı artık kesin olarak kabul edilir. Peygam­beri; kendisine haber verilen kişi olarak kabul edenlere göre ise peygamber­lik Yüce Allah'ın o kişiye haber vermesi ile ilgili bir durumdur. Bu hakiki bir nitelik değildir. Hitabın kendisine bağlı olduğu kişi, hitabın kendisine bağ­lanmasıyla hakiki bir nitelik kazanmış olmaz.

8- Arkadaşlarda sadakatin, düşmanlarda düşmanlığın, kıskanç kişilerde kıskançlığın bundan gafil olsalar ve uyku ve bayılma halinde olsalar bile tak­dir edilmesi.

Eğer: Ayette yer alan "haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden (Allah'a sı­ğınırım)"[18] ifadesinin anlamı nedir, diye sorulursa şöyle cevap veririz: Hük­mî haset, haset edenin bundan gafil olması sebebiyle haset edilene zarar ver­mez. Hakiki haset haset edilene zarar vermeye yönlendiren bir kıskançlıktır. Yüce Allah'ın "hasetçinin şerrinden" ifadesi hem hükmî hem de hakiki ha­set için uygundur. "Haset ettiği zaman" ifadesi ise Allah'a sığınarak kaçını­lan kötülüğü barındıran durum olan hakiki hasettir. Çünkü hükmi hasedin bir zararı yoktur.

9- Gündüzün ilk saatlerinde zevalden önce niyet ederek nafile oruç tutan kişinin orucu. Bu kişiyi oruçlu kabul edenlere göre kişi günün başından be­ri oruçlu kabul edilir.

10- Hırsızlık yapan bir köle satılır da eli alıcının yanında iken kesilirse, bu el kesmenin satıcının yanında yapılmış gibi kabul edilip edilmemesi konu­nda iki görüş vardır. Eğer satıcının yanında kesilmiş kabul edilirse alıcının

geri verme hakkı doğar, değilse böyle bir hakka sahip olmaz.

11- Bir kimse mürted bir köle satın alsa, dinden dönmesi sebebiyle alıcı­nın elinde iken köle öldürülse, öldürmenin satıcının yanında yapılmış gibi kabul edilip edilmemesi konusunda iki görüş vardır. Satıcının yanında öldü­rülmüş gibi kabul edersek satım akdi geçersiz olur, alıcı ödediği tüm bedeli geri alır. Böyle kabul edilmezse bir şey alamaz.

12- Zimmetler: Zimmet kişide, onu henüz tahakkuk etmeden önce iltizam ve ilzama (borçlanma ve alacaklı olmaya) elverişli hale getiren bir durumun takdir edilmesidir.

13- Borçlar: Borçlar, gerçek bir varlığı ve mahalli olmadığı halde kişinin zimmetinde var kabul edilir. Alacaklarda zekatın vacip olması, insanlarda borçların var kabul edildiğini ortaya koyar. Zira borçların varlığı kabul edil­mese, var olmayan bir şeyde zekât vacip olmazdı. "Alacaklarda zekâtın va­cip olması, tahsil edilmesi ile birlikte ortaya çıkmasına yol açtığı içindir" de­nemez. Çünkü kişinin hali vakti yerinde, zengin, sözünde duran, borcunu ik­rar eden, yolculukta olmayan, kendisinden talepte bulunulduğunda borcu­nu ödeyecek olan bir kimsede alacağı bulunsa, bu şekilde alacağın üzerinden birkaç yıl geçse, sonra borçlunun fakir bir şekilde ölümü sebebiyle bu alaca­ğının tahsili imkânsız hale gelse, her ne kadar alacağın kesin olarak tahsili ve var olması söz konusu olmasa bile alacaklının geçmiş yılların zekâtını Öde­mesi istenir.

14- Ticaret mallarında altın ve gümüşün takdiri. Örneğin kişi altı ay bo­yunca altın ve gümüş nisabına sahip olsa, sonra bununla ticaret yapmak için mal satın alsa, malların üzerinden altı ay geçtiğinde altın ve gümüşün tica­ret mallarında devam ettiğini takdir ederek söz konusu kişiye zekâtın gerek­li olduğuna hükmederiz. Yine zekâta tabi olmayan bir şey karşılığında tica­ret malı satın alsa, nisap miktarında o beldede geçerli olan para birimini tak­dir ederiz.

15- Mülkiyet konusu mallarda mülkiyetin takdiri. Mülkiyet, sahip olunan malda bulunan hakiki bir durum değildir. Bu yalnızca hükümlerinin uygu­lanması için var kabul edilen bir niteliktir. Kölelik ve hürriyet de köleler ve hür kişiler üzerinde hakiki nitelikler olmayıp takdir edilen (var sayılan) nite­liklerdir. Mülkiyet, kölelik, hürriyet bu durumlara özgü hükümlerin bağlan­ması ile ilgili niteliklerdir. Eşlerdeki karı-kocalık da buna özgü hükümlerin bağlı olduğu takdiri bir durumdur. 


[17] Müslim, Cennet, 4,2206

[18] Felak, 5


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yok Olana Var Hükmünü Vermek
« Posted on: 29 Nisan 2024, 09:52:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yok Olana Var Hükmünü Vermek rüya tabiri,Yok Olana Var Hükmünü Vermek mekke canlı, Yok Olana Var Hükmünü Vermek kabe canlı yayın, Yok Olana Var Hükmünü Vermek Üç boyutlu kuran oku Yok Olana Var Hükmünü Vermek kuran ı kerim, Yok Olana Var Hükmünü Vermek peygamber kıssaları,Yok Olana Var Hükmünü Vermek ilitam ders soruları, Yok Olana Var Hükmünü Vermekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes